'FETÖ'nün 28 Şubat'taki İzleri Sonradan Anlaşıldı'
Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu: 'FETÖ'nün 28 Şubat'taki izleri sonradan anlaşıldı. Biz biliyorduk ama ispat edilemiyordu. FETÖ'nün savcı ve hakimleri 28 Şubat'ta dindar olan insanlara çeşitli kumpaslar kurdular' 'Bankaların hortumlanmasında kimler çıktı, 28 Şubat'ı yapan generaller çıktı. Peki bunlar yargılandı mı? Banka hortumlanmasından dolayı yargılanmadılar' '28 Şubat'ta askerlerden de öne çıkan medya mensupları vardı. Onlar olmasaydı zaten bu darbe böyle gerçekleşemezdi'
SÜLEYMAN TUNÇ - Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, "FETÖ'nün 28 Şubat'taki izleri sonradan anlaşıldı. Biz biliyorduk ama ispat edilemiyordu. FETÖ'nün savcı ve hakimleri 28 Şubat'ta dindar olan insanlara çeşitli kumpaslar kurdular." dedi.
Orakoğlu, 28 Şubat postmodern darbesinin "klasik" darbelerden farklı olduğunu ve sonraki süreçlerde yaşanan muhtıra ve darbe girişimlerinin arkasında da aynı ülkelerin yer aldığını söyledi.
Darbeyi gerçekleştirecek aktörlerin zamana ve koşullara göre değişebildiğine dikkati çeken Orakoğlu, "Türkiye, 28 Şubat sürecinde küresel sistemin pilot bölge olarak seçtiği bir ülkeydi." diye konuştu.
Orakoğlu, Türkiye'nin 28 Şubat'ta küresel bir saldırıyla karşı karşıya kaldığının altını çizerek, şunları kaydetti:
"Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığım süreçte, Batı Çalışma Grubu'nu deşifre edip hükümete verdiğimiz için cezaevine girdim. Ama bir suç işlediğim için değil, bir suçu ortaya çıkarttığım için girdim. 28 Şubat aslında Türkiye'de insanların milli ve manevi değerlerini hedef aldı. Muhafazakarlar hedef alınıyor gibi gösterilip Türkiye'nin tamamı hedef alındı."
- "28 Şubat şu anda cezaevlerinde devam ediyor"
Darbecilerin o dönem bilgi ve belgeyi dışarıya sızdırmama konusunda oldukça dikkatli olduğunu vurgulayan Orakoğlu, "FETÖ'nün 28 Şubat'taki izleri sonradan anlaşıldı. Biz biliyorduk ama ispat edilemiyordu. FETÖ'nün savcı ve hakimleri 28 Şubat'ta dindar olan insanlara çeşitli kumpaslar kurdular." ifadelerini kullandı.
Orakoğlu, 254 kişiye kumpas kurularak müebbet hapis cezası verildiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"28 Şubat Türkiye'de devam ediyor çünkü biz pilot bölgeydik. Başaramadılar, başarmak da istiyorlar. Dünyada darbeleri kurgulayan bir merkez var. Bu merkezin biri Pentagon, yani üst akıl dediğimiz yerler. Bunlar Türkiye'de bunu başaramadılar ama 28 Şubat şu anda cezaevlerinde devam ediyor. Onları tevkif eden hakim ve savcılar FETÖ'den içeri girdi. Diğerlerinin çıkması lazım ama çıkamıyor. Çünkü FETÖ'nün ele geçirdiği en önemli yer yargıydı."
- 28 Şubat'ın ekonomiye zararı
Orakoğlu, 28 Şubat sürecinin ekonomik boyutlarına da değinerek, "AK Parti iktidarının yaptığı ekonomik incelemede 381 milyar dolardan bahsediliyor. Bunun 46 milyar doları banka zararı yani bankaların hortumlanması. Bankaların hortumlanmasında kimler çıktı? 28 Şubat'ı yapan generaller çıktı. Peki bunlar yargılandı mı? Banka hortumlanmasından dolayı yargılanmadılar." dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbeleri araştırma komisyonuna sızdığını ileri süren Orakoğlu, Ankara 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararını hatırlattı. Orakoğlu, 28 Şubat yargılamalarının yeterli derecede yapılmamasından kaynaklı olarak 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçlerinin yaşandığını vurguladı.
- "28 Şubat'ta paralel bir yapı ortaya çıkıyor"
Orakoğlu, FETÖ'nün TSK içinde yapılanmasında, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın etkisi olduğunu belirterek, "O dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı Paşa, ciddi bir şekilde bu terör örgütüne destek veriyor. Yani FETÖ'nün TSK içine sızıp ele geçirilmesinin bir numaralı sanığı bu. Bunu ben söylemiyorum, 81'inci duruşmada Çevik Bir söylüyor. Mahkemeye dilekçe verdi." diye konuştu.
Karadayı'nın o günkü gazetelere manşet olan "Gerekirse silah bile kullanırız" sözüne değinen Orakoğlu, postmodern darbenin en büyük sıkıntısını TSK içindeki hiyerarşinin çektiğini söyledi. Orakoğlu, şunları kaydetti:
"Dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Çevik Bir gitti, Karadayı'nın yakasına yapıştı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin disiplini yerle bir oldu. 28 Şubat devlette çok büyük travmalar yarattı. Bir bakıyorsunuz devlet içinde 28 Şubat'ta paralel bir yapı ortaya çıkıyor. TSK'de her askere bir imam verdiler. Mesela TSK'de 50 bin askerin FETÖ ile ilişkisi varsa 50 bin tane de bu örgütün orada adamı var. 17-25 Aralık'ta bunların hepsi kaçtı."
Orakoğlu, 28 Şubat sürecinde Çevik Bir ile Fetullah Gülen arasında ciddi anlamda bir çekişme olduğunu ifade ederek, "İkisi de Amerika'nın adamıydı, ikisi de aynı merkezden idare ediliyordu ama farklı ekipler idare ediyordu." şeklinde konuştu.
- 28 Şubat'ın sivil ayağı
Postmodern darbenin sivil destekçileri de olduğunu belirten Orakoğlu, bu isimlerin yargılanmadığının altını çizdi.
Orakoğlu, Ankara 5'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu eksikliği yargıda bulduğunu ifade ederek, "28 Şubat'ta askerlerden de öne çıkan medya mensupları vardı. Onlar olmasaydı zaten bu darbe böyle gerçekleşemezdi." dedi.
Devletin sorumlu makamlarının 28 Şubat'ın sivil ayaklarıyla ilgili yaptığı operasyonlara değinen Orakoğlu, "Savcılar hazırlık yaparken çok zengin olmuş 500 adam tespit ettiler. Bunların büyük bir kısmı medya mensubuydu. Savcı Mustafa Bilgili FETÖ'cüydü ve hazırladığı iddianame eksikti. Bu iddianamede Demirel'i ve Karadayı'yı çok korudular." şeklinde konuştu.
Yargılanan askerlerin dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den bahsetmemelerini eleştiren Orakoğlu, dönemin siyaset mekanizmalarının da darbecilerle iş birliği içerisinde olduğunu öne sürdü. Orakoğlu, şunları kaydetti:
"Yeniden 28 Şubat'ları yaşamamamız için bu sivil güçleri yargılamamız lazım çünkü bunları yargılamadığınız sürece başka darbe teşebbüslerinde kullanılacaklar. Bunları 'Gladyo' olarak görmek lazım ve 'Gladyo' ile iş birliği yapanlar yargılanamaz. Bunlar bize apaçık gösteriliyor. Sayın Cumhurbaşkanı bunları herhalde düzeltecek."
Kaynak: AA
Orakoğlu, 28 Şubat postmodern darbesinin "klasik" darbelerden farklı olduğunu ve sonraki süreçlerde yaşanan muhtıra ve darbe girişimlerinin arkasında da aynı ülkelerin yer aldığını söyledi.
Darbeyi gerçekleştirecek aktörlerin zamana ve koşullara göre değişebildiğine dikkati çeken Orakoğlu, "Türkiye, 28 Şubat sürecinde küresel sistemin pilot bölge olarak seçtiği bir ülkeydi." diye konuştu.
Orakoğlu, Türkiye'nin 28 Şubat'ta küresel bir saldırıyla karşı karşıya kaldığının altını çizerek, şunları kaydetti:
"Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığım süreçte, Batı Çalışma Grubu'nu deşifre edip hükümete verdiğimiz için cezaevine girdim. Ama bir suç işlediğim için değil, bir suçu ortaya çıkarttığım için girdim. 28 Şubat aslında Türkiye'de insanların milli ve manevi değerlerini hedef aldı. Muhafazakarlar hedef alınıyor gibi gösterilip Türkiye'nin tamamı hedef alındı."
- "28 Şubat şu anda cezaevlerinde devam ediyor"
Darbecilerin o dönem bilgi ve belgeyi dışarıya sızdırmama konusunda oldukça dikkatli olduğunu vurgulayan Orakoğlu, "FETÖ'nün 28 Şubat'taki izleri sonradan anlaşıldı. Biz biliyorduk ama ispat edilemiyordu. FETÖ'nün savcı ve hakimleri 28 Şubat'ta dindar olan insanlara çeşitli kumpaslar kurdular." ifadelerini kullandı.
Orakoğlu, 254 kişiye kumpas kurularak müebbet hapis cezası verildiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"28 Şubat Türkiye'de devam ediyor çünkü biz pilot bölgeydik. Başaramadılar, başarmak da istiyorlar. Dünyada darbeleri kurgulayan bir merkez var. Bu merkezin biri Pentagon, yani üst akıl dediğimiz yerler. Bunlar Türkiye'de bunu başaramadılar ama 28 Şubat şu anda cezaevlerinde devam ediyor. Onları tevkif eden hakim ve savcılar FETÖ'den içeri girdi. Diğerlerinin çıkması lazım ama çıkamıyor. Çünkü FETÖ'nün ele geçirdiği en önemli yer yargıydı."
- 28 Şubat'ın ekonomiye zararı
Orakoğlu, 28 Şubat sürecinin ekonomik boyutlarına da değinerek, "AK Parti iktidarının yaptığı ekonomik incelemede 381 milyar dolardan bahsediliyor. Bunun 46 milyar doları banka zararı yani bankaların hortumlanması. Bankaların hortumlanmasında kimler çıktı? 28 Şubat'ı yapan generaller çıktı. Peki bunlar yargılandı mı? Banka hortumlanmasından dolayı yargılanmadılar." dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbeleri araştırma komisyonuna sızdığını ileri süren Orakoğlu, Ankara 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararını hatırlattı. Orakoğlu, 28 Şubat yargılamalarının yeterli derecede yapılmamasından kaynaklı olarak 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçlerinin yaşandığını vurguladı.
- "28 Şubat'ta paralel bir yapı ortaya çıkıyor"
Orakoğlu, FETÖ'nün TSK içinde yapılanmasında, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın etkisi olduğunu belirterek, "O dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı Paşa, ciddi bir şekilde bu terör örgütüne destek veriyor. Yani FETÖ'nün TSK içine sızıp ele geçirilmesinin bir numaralı sanığı bu. Bunu ben söylemiyorum, 81'inci duruşmada Çevik Bir söylüyor. Mahkemeye dilekçe verdi." diye konuştu.
Karadayı'nın o günkü gazetelere manşet olan "Gerekirse silah bile kullanırız" sözüne değinen Orakoğlu, postmodern darbenin en büyük sıkıntısını TSK içindeki hiyerarşinin çektiğini söyledi. Orakoğlu, şunları kaydetti:
"Dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Çevik Bir gitti, Karadayı'nın yakasına yapıştı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin disiplini yerle bir oldu. 28 Şubat devlette çok büyük travmalar yarattı. Bir bakıyorsunuz devlet içinde 28 Şubat'ta paralel bir yapı ortaya çıkıyor. TSK'de her askere bir imam verdiler. Mesela TSK'de 50 bin askerin FETÖ ile ilişkisi varsa 50 bin tane de bu örgütün orada adamı var. 17-25 Aralık'ta bunların hepsi kaçtı."
Orakoğlu, 28 Şubat sürecinde Çevik Bir ile Fetullah Gülen arasında ciddi anlamda bir çekişme olduğunu ifade ederek, "İkisi de Amerika'nın adamıydı, ikisi de aynı merkezden idare ediliyordu ama farklı ekipler idare ediyordu." şeklinde konuştu.
- 28 Şubat'ın sivil ayağı
Postmodern darbenin sivil destekçileri de olduğunu belirten Orakoğlu, bu isimlerin yargılanmadığının altını çizdi.
Orakoğlu, Ankara 5'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu eksikliği yargıda bulduğunu ifade ederek, "28 Şubat'ta askerlerden de öne çıkan medya mensupları vardı. Onlar olmasaydı zaten bu darbe böyle gerçekleşemezdi." dedi.
Devletin sorumlu makamlarının 28 Şubat'ın sivil ayaklarıyla ilgili yaptığı operasyonlara değinen Orakoğlu, "Savcılar hazırlık yaparken çok zengin olmuş 500 adam tespit ettiler. Bunların büyük bir kısmı medya mensubuydu. Savcı Mustafa Bilgili FETÖ'cüydü ve hazırladığı iddianame eksikti. Bu iddianamede Demirel'i ve Karadayı'yı çok korudular." şeklinde konuştu.
Yargılanan askerlerin dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den bahsetmemelerini eleştiren Orakoğlu, dönemin siyaset mekanizmalarının da darbecilerle iş birliği içerisinde olduğunu öne sürdü. Orakoğlu, şunları kaydetti:
"Yeniden 28 Şubat'ları yaşamamamız için bu sivil güçleri yargılamamız lazım çünkü bunları yargılamadığınız sürece başka darbe teşebbüslerinde kullanılacaklar. Bunları 'Gladyo' olarak görmek lazım ve 'Gladyo' ile iş birliği yapanlar yargılanamaz. Bunlar bize apaçık gösteriliyor. Sayın Cumhurbaşkanı bunları herhalde düzeltecek."