Bilim, Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Işık Açıklaması
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Benim Bakanlığım Ar-Ge ve inovasyonu desteklemek için tam 1,5 milyar liralık kaynak ayırdı ama maalesef 2014 yılında ayırdığımız kaynağın tamamını kullanamadık. Bunun pek çok sebebi var ama güçlendirmemiz gereken bir Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi var" dedi.
Işık, Bahçeşehir Üniversitesi'nin düzenlediği "Küresel Yönetişimin Yeni Paradigmaları" konulu "Global Liderlik Forumu'ndaki konuşmasında, günümüzde dünyanın dijital çağ içinde olduğunu, bu dijital çağda insan ilişkilerinin bile ciddi bir değişim ve dönüşüme uğradığını söyledi.
İnsan ilişkileri, eğitim, sağlık gibi konuların dijital çağla birlikte bir paradigma değişikliği yaşadığına işaret eden Fikri Işık, bu çağın aile hayatına, çalışılan kurumlardaki ilişkilere, şehir ve ülke yönetimine, küresel düzene ciddi etkileri olduğundan bahsetti.
Bakan Işık, küreselleşen dünyanın çıkar eksenli bir dünya olmaktan değer eksenli bir dünya olmaya geçemediğine vurgu yaparak, şunları söyledi:
"Keşke küreselleşen dünya, çıkarların ikici planda, değerlerin birinci planda olduğu bir dünya haline gelebilseydi. Ama maalesef şu an uygulanan bütün politikalar, büyük aktörlerin kendi güçlerini tahkim etmeye, konsolide etmeye ve kendi çıkarlarını korumaya yönelik politikalar. Bundan dolayı da dünyada hızlı şekilde insan hayatının kaybolduğunu, haksız ölümlerin gerçekleştiğini görüyoruz. Hemen yanı başımızda 300 bine yakın insan hayatını kaybederken, dünyanın kendi çıkarları dolayısıyla hiç sesi çıkmıyor."
Çıkar eksenli dünyanın, küresel bazda açlık sorunu, çevre felaketlerinin yaşanması gibi sorunları ortaya çıkardığını dile getiren Işık, bugün artık terörün global sorun, İslamofobi'nin küresel problem haline geldiğine dikkati çekti.
"Böyle bir dünyanın sürdürülebilir olmasını ben mümkün görmüyorum" diyen Işık, artık dünyanın çıkar temelli olmaktan, değerler temelli olmaya geçişinin zorunlu olduğunu, haklının güçlü olduğu bir dünya düzenine geçmenin zamanının geldiğini aktardı.
-"İstanbul sadece kas gücüyle değil, bilimle fethedildi"
Haklının güçlü olacağı bir dünya düzeninde odaklanılması gereken en temel alanın bilim ve teknoloji olduğunu söyleyen Bakan Işık, "Dünyada güç merkezlerinin kaymasıyla, bilime verilen önemin kayması arasında birebir örtüşme var. Hangi ülke bilime değer verdiyse o ülke gücünü elinde toplamayı başardı" dedi.
Işık, İslam Dünyası'nın, özellikle İslam'ın ilk yayılış dönemleri ile birlikte bilime verdiği önem sayesinde dünyada güç merkezi haline geldiğini anımsatarak, o dönemdeki bilimsel gelişmelerin aslında Rönesans ve bugünkü modern bilimin temellerini oluşturduğunu söyledi.
İstanbul'un fethinin sadece Türk askerlerinin kas gücüyle elde edilen bir başarı olmadığını belirten Işık, "Dönemin en gelişmiş toplarını döken bilim, o zaman Osmanlı'da olduğu için İstanbul fethedilebilmiştir. Bilime önem vermeyen hiçbir toplumun sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma sağlamasının mümkün olmadığını hem bugün hem de tarih bize açıkça gösteriyor. Türk ve İslam tarihinin belki de en kara noktalarından biri, maalesef İstanbul'daki Rasathane'nin yıkılma hikayesidir" diye konuştu.
Katılımcılara Rasathane'nin yıkılma hikayesi ve sebeplerini anlatan Işık, iktidar gücünü elinde bulundurmak için her yolu mubah sayma anlayışının, değerler merkezli güç anlayışını büyük zaafa uğrattığından, o dönemdeki iktidar kavgalarına Rasathane'nin kurban edilmemesi durumunda, bugün Türkiye ile Avrupa'nın paralel gideceğinden bahsetti.
Fikri Işık, Türkiye'nin 2002 yılından bugüne kadar pek çok başarıya imza attığını dile getirip, ülkenin 2023 hedeflerine değinerek, Türkiye gibi bir ülke için bu gibi başarıların yeterli olmadığı, yeni bir başarı hikayesi yazması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Bu başarı hikayesinin de sadece verimlilik artışıyla yazılamayacağını, bilim ve teknoloji alanında yapılacak sıçrama ile yazılacağını belirten Işık, bu açıdan bilim ve teknoloji politikalarında temel bir paradigma değişikliğine gidildiğini aktardı.
-"Geçen sene Ar-Ge ve inovasyona ayırdığımız 1,5 milyar liranın tamamını maalesef kullanamadık"
Fikri Işık, özellikle Türkiye'nin tekstil, makine, otomotiv gibi güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı, ihtiyacı olan ve gelişmekte olan savunma sanayi, enerji, uzay gibi alanlarda ihtiyaç odaklı, gelişen teknolojilerde de tabandan tavana bir yaklaşım belirlendiğini anlattı.
Türkiye'nin özellikle 2023 hedeflerini yakalamak için, bilim ve teknolojiye daha fazla yatırım yaptığını, Ar-Ge ve inovasyonun hükümetin en önemli öncelik alanlarından biri olduğunu ifade eden Işık, Ar-Ge'ye ayrılan payın 2013 yılında yaklaşık yüzde 1'e yükseldiğini hatırlattı.
Ar-Ge ve inovasyondaki büyümede Türkiye'nin asıl sıçramayı bundan sonra yaşayacağı, bu alanlara ciddi kaynaklar ayrıldığını anlatan Işık, "Benim Bakanlığım 2014 yılında Ar-Ge ve İnovasyonu desteklemek için tam 1,5 milyar liralık kaynak ayırdı ama maalesef 2014 yılında ayırdığımız kaynağın tamamını kullanamadık. Bunun pek çok sebebi var ama güçlendirmemiz gereken bir Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi var" dedi.
Bakan Işık, eskiden Türkiye'nin "Paramız mı var verelim" mazeretinin arkasına sığındığını şimdi ise, "Gelin kaynak var bunu kullanın, biz hükümet olarak sizi destekleyelim" dediklerine işaret ederek, önümüzdeki süreçte Türkiye'nin 500 Ar-Ge merkezi sayısına ulaşacağını söyledi.
-"Ar-Ge destekleri için kaynağımız var, yeterli kullanılmamasından dolayı da şikayetimiz var"
Türkiye'nin güçlü olduğu üretim alanlarında katma değeri yükseltmesinin zamanının geldiğine dikkati çeken Işık, kilogram satış fiyatlarının artırılması, katmadeğerin yükseltilmesi için önemli teşviklerin uygulandığını, gelişen teknolojilerde Türkiye'nin daha fazla Ar-Ge ve inovasyon yapma ihtiyacı olduğunu söyledi.
"Belli alanlarda parasını verseniz bile size teknolojiyi satmıyorlar" diyen Işık, Rusya ile Ukrayna arasındaki problemden sonra Türkiye'de sanayide kullanılan bazı makine ve ekipmana dışarıya satılamama kaydı getirildiğini anlattı.
Bu örnekten yola çıkarak artık Türkiye'nin kendi teknolojisini üretmesinin şart olduğunu savunan Işık, şunları kaydetti:
"Buna yönelik biz Türkiye'deki yüksek teknolojili ürünlerin üretimdeki ve ihracattaki ağırlığını artırmak için bir dizi tedbiri hayata geçirdik. Artık kamu alımlarını teknolojik düzeyimizi yükseltmek için bir kaldıraç olarak kullanıyoruz. Diğer tarafta da verdiğimiz Ar-Ge destekleri Türkiye'de ekosistemin gelişmesine ciddi katkılar sağlıyor. TÜBİTAK, KOSGEB ve Bakanlığımızın verdiği destekler, bu noktada son derece güzel projelerin ortaya çıkmasını sağladı. Hala kaynağımız var, yeterince kullanılmamasından dolayı da şikayetimiz var."
Bakan Işık teşvik sisteminin de bu anlamda yeniden düzenlendiğini aktararak, bu kapsamda güçlü destek ve teşviklerin verilmesinin yanı sıra dünyadaki gelişmelerin de yakından takip edildiğini anlattı.
"Açık inovasyon" kavramından sonra şu an dünyanın "Açık Ar-Ge" kavramına odaklandığını söyleyen Işık, artık şirketlerin sadece kendi bünyelerinde Ar-Ge yapmayı yeterli görmediklerini, düne kadar kodlarını sır gibi saklayan pek çok şirketin artık kodları bütün dünyaya açtığından, açık kodlu yazılımların dünyada büyük bir zafer kazandığından bahsetti.
-"Teknolojideki girişimcilik dünyada önemli fırsatlar veriyor"
Dünyada artık girişimciliğin son derece güçlendiğini, özellikle de teknoloji alanındaki girişimciliğin inanılmaz fırsatlar verdiğini belirten Işık, güçlü girişimlerde bulunup ciddi paralar kazanılan alanlara ilişkin örneklendirmeler yaparak, çağın fırsatlar çağı olduğuna dikkati çekti.
Işık konuşmasında kendilerinin 2009 yılından uyguladığı "Teknogirişim Sermaye Desteği" programından da bahsetti. Bu kapsamda teknoloji alanında proje sunan gençlere hibe 100 bin lira destek verildiğini anımsatarak şu ana kadar 128 milyon lira destek sağlandığını aktaran Işık, gençlerin bu noktaya ilgi duymasını beklediklerini söyledi.
Verilen 128 milyon liralık destek sonucu şu an 304 tane şirket kurulduğu, 2 bin 600 istihdam yaratıldığı bilgisini paylaşan Işık, şunları anlattı:
"Geçen yıl 270 genç almıştı, normalde paramız 550 gencimizi destekleyecek kadar. Arkadaşlarımızla toplantı yapıp 'Bir teknogirişim alanındaki gencimize 100 bin lirayı vermekten kaçınmayalım' dedik. Bu desteği 5 kişilik üniversite hocalarından oluşan bir panel dağıtıyor.
Müsteşarımıza ve müsteşar yardımcımıza 'Bu sene hocalarımızla görüşün, ne olur bu öğrencileri ahiret suallerine tabi tutmasınlar, proje makulse, mantıklıysa desteklemek için kolaylık sağlasınlar, 100 bin lira için doktora sınavı gibi sınava öğrencileri sokmasınlar' dedik. Bunu hocalara duyurduk ve bu yıl 483 öğrencimiz sermaye desteğinden yararlanma hakkı kazandı."
Fikri Işık, bu girişimlerin Türkiye açısından çok önemli olduğunu belirterek, sözlerini, "Ülke kalkınmasının temelinde girişimciler vardır. Türkiye artık kalkınmasının temeline bilim ve teknolojiyi koydu. Biz bunun için bütçede hiç bir şekilde kaynak yok mazeretinin arkasına sığınmıyoruz. Bütün girişimcilerimiz bu Ar-Ge ve inovasyon fonlarını kullansınlar istiyoruz" diye tamamladı.
Kaynak: AA
İnsan ilişkileri, eğitim, sağlık gibi konuların dijital çağla birlikte bir paradigma değişikliği yaşadığına işaret eden Fikri Işık, bu çağın aile hayatına, çalışılan kurumlardaki ilişkilere, şehir ve ülke yönetimine, küresel düzene ciddi etkileri olduğundan bahsetti.
Bakan Işık, küreselleşen dünyanın çıkar eksenli bir dünya olmaktan değer eksenli bir dünya olmaya geçemediğine vurgu yaparak, şunları söyledi:
"Keşke küreselleşen dünya, çıkarların ikici planda, değerlerin birinci planda olduğu bir dünya haline gelebilseydi. Ama maalesef şu an uygulanan bütün politikalar, büyük aktörlerin kendi güçlerini tahkim etmeye, konsolide etmeye ve kendi çıkarlarını korumaya yönelik politikalar. Bundan dolayı da dünyada hızlı şekilde insan hayatının kaybolduğunu, haksız ölümlerin gerçekleştiğini görüyoruz. Hemen yanı başımızda 300 bine yakın insan hayatını kaybederken, dünyanın kendi çıkarları dolayısıyla hiç sesi çıkmıyor."
Çıkar eksenli dünyanın, küresel bazda açlık sorunu, çevre felaketlerinin yaşanması gibi sorunları ortaya çıkardığını dile getiren Işık, bugün artık terörün global sorun, İslamofobi'nin küresel problem haline geldiğine dikkati çekti.
"Böyle bir dünyanın sürdürülebilir olmasını ben mümkün görmüyorum" diyen Işık, artık dünyanın çıkar temelli olmaktan, değerler temelli olmaya geçişinin zorunlu olduğunu, haklının güçlü olduğu bir dünya düzenine geçmenin zamanının geldiğini aktardı.
-"İstanbul sadece kas gücüyle değil, bilimle fethedildi"
Haklının güçlü olacağı bir dünya düzeninde odaklanılması gereken en temel alanın bilim ve teknoloji olduğunu söyleyen Bakan Işık, "Dünyada güç merkezlerinin kaymasıyla, bilime verilen önemin kayması arasında birebir örtüşme var. Hangi ülke bilime değer verdiyse o ülke gücünü elinde toplamayı başardı" dedi.
Işık, İslam Dünyası'nın, özellikle İslam'ın ilk yayılış dönemleri ile birlikte bilime verdiği önem sayesinde dünyada güç merkezi haline geldiğini anımsatarak, o dönemdeki bilimsel gelişmelerin aslında Rönesans ve bugünkü modern bilimin temellerini oluşturduğunu söyledi.
İstanbul'un fethinin sadece Türk askerlerinin kas gücüyle elde edilen bir başarı olmadığını belirten Işık, "Dönemin en gelişmiş toplarını döken bilim, o zaman Osmanlı'da olduğu için İstanbul fethedilebilmiştir. Bilime önem vermeyen hiçbir toplumun sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma sağlamasının mümkün olmadığını hem bugün hem de tarih bize açıkça gösteriyor. Türk ve İslam tarihinin belki de en kara noktalarından biri, maalesef İstanbul'daki Rasathane'nin yıkılma hikayesidir" diye konuştu.
Katılımcılara Rasathane'nin yıkılma hikayesi ve sebeplerini anlatan Işık, iktidar gücünü elinde bulundurmak için her yolu mubah sayma anlayışının, değerler merkezli güç anlayışını büyük zaafa uğrattığından, o dönemdeki iktidar kavgalarına Rasathane'nin kurban edilmemesi durumunda, bugün Türkiye ile Avrupa'nın paralel gideceğinden bahsetti.
Fikri Işık, Türkiye'nin 2002 yılından bugüne kadar pek çok başarıya imza attığını dile getirip, ülkenin 2023 hedeflerine değinerek, Türkiye gibi bir ülke için bu gibi başarıların yeterli olmadığı, yeni bir başarı hikayesi yazması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Bu başarı hikayesinin de sadece verimlilik artışıyla yazılamayacağını, bilim ve teknoloji alanında yapılacak sıçrama ile yazılacağını belirten Işık, bu açıdan bilim ve teknoloji politikalarında temel bir paradigma değişikliğine gidildiğini aktardı.
-"Geçen sene Ar-Ge ve inovasyona ayırdığımız 1,5 milyar liranın tamamını maalesef kullanamadık"
Fikri Işık, özellikle Türkiye'nin tekstil, makine, otomotiv gibi güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı, ihtiyacı olan ve gelişmekte olan savunma sanayi, enerji, uzay gibi alanlarda ihtiyaç odaklı, gelişen teknolojilerde de tabandan tavana bir yaklaşım belirlendiğini anlattı.
Türkiye'nin özellikle 2023 hedeflerini yakalamak için, bilim ve teknolojiye daha fazla yatırım yaptığını, Ar-Ge ve inovasyonun hükümetin en önemli öncelik alanlarından biri olduğunu ifade eden Işık, Ar-Ge'ye ayrılan payın 2013 yılında yaklaşık yüzde 1'e yükseldiğini hatırlattı.
Ar-Ge ve inovasyondaki büyümede Türkiye'nin asıl sıçramayı bundan sonra yaşayacağı, bu alanlara ciddi kaynaklar ayrıldığını anlatan Işık, "Benim Bakanlığım 2014 yılında Ar-Ge ve İnovasyonu desteklemek için tam 1,5 milyar liralık kaynak ayırdı ama maalesef 2014 yılında ayırdığımız kaynağın tamamını kullanamadık. Bunun pek çok sebebi var ama güçlendirmemiz gereken bir Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi var" dedi.
Bakan Işık, eskiden Türkiye'nin "Paramız mı var verelim" mazeretinin arkasına sığındığını şimdi ise, "Gelin kaynak var bunu kullanın, biz hükümet olarak sizi destekleyelim" dediklerine işaret ederek, önümüzdeki süreçte Türkiye'nin 500 Ar-Ge merkezi sayısına ulaşacağını söyledi.
-"Ar-Ge destekleri için kaynağımız var, yeterli kullanılmamasından dolayı da şikayetimiz var"
Türkiye'nin güçlü olduğu üretim alanlarında katma değeri yükseltmesinin zamanının geldiğine dikkati çeken Işık, kilogram satış fiyatlarının artırılması, katmadeğerin yükseltilmesi için önemli teşviklerin uygulandığını, gelişen teknolojilerde Türkiye'nin daha fazla Ar-Ge ve inovasyon yapma ihtiyacı olduğunu söyledi.
"Belli alanlarda parasını verseniz bile size teknolojiyi satmıyorlar" diyen Işık, Rusya ile Ukrayna arasındaki problemden sonra Türkiye'de sanayide kullanılan bazı makine ve ekipmana dışarıya satılamama kaydı getirildiğini anlattı.
Bu örnekten yola çıkarak artık Türkiye'nin kendi teknolojisini üretmesinin şart olduğunu savunan Işık, şunları kaydetti:
"Buna yönelik biz Türkiye'deki yüksek teknolojili ürünlerin üretimdeki ve ihracattaki ağırlığını artırmak için bir dizi tedbiri hayata geçirdik. Artık kamu alımlarını teknolojik düzeyimizi yükseltmek için bir kaldıraç olarak kullanıyoruz. Diğer tarafta da verdiğimiz Ar-Ge destekleri Türkiye'de ekosistemin gelişmesine ciddi katkılar sağlıyor. TÜBİTAK, KOSGEB ve Bakanlığımızın verdiği destekler, bu noktada son derece güzel projelerin ortaya çıkmasını sağladı. Hala kaynağımız var, yeterince kullanılmamasından dolayı da şikayetimiz var."
Bakan Işık teşvik sisteminin de bu anlamda yeniden düzenlendiğini aktararak, bu kapsamda güçlü destek ve teşviklerin verilmesinin yanı sıra dünyadaki gelişmelerin de yakından takip edildiğini anlattı.
"Açık inovasyon" kavramından sonra şu an dünyanın "Açık Ar-Ge" kavramına odaklandığını söyleyen Işık, artık şirketlerin sadece kendi bünyelerinde Ar-Ge yapmayı yeterli görmediklerini, düne kadar kodlarını sır gibi saklayan pek çok şirketin artık kodları bütün dünyaya açtığından, açık kodlu yazılımların dünyada büyük bir zafer kazandığından bahsetti.
-"Teknolojideki girişimcilik dünyada önemli fırsatlar veriyor"
Dünyada artık girişimciliğin son derece güçlendiğini, özellikle de teknoloji alanındaki girişimciliğin inanılmaz fırsatlar verdiğini belirten Işık, güçlü girişimlerde bulunup ciddi paralar kazanılan alanlara ilişkin örneklendirmeler yaparak, çağın fırsatlar çağı olduğuna dikkati çekti.
Işık konuşmasında kendilerinin 2009 yılından uyguladığı "Teknogirişim Sermaye Desteği" programından da bahsetti. Bu kapsamda teknoloji alanında proje sunan gençlere hibe 100 bin lira destek verildiğini anımsatarak şu ana kadar 128 milyon lira destek sağlandığını aktaran Işık, gençlerin bu noktaya ilgi duymasını beklediklerini söyledi.
Verilen 128 milyon liralık destek sonucu şu an 304 tane şirket kurulduğu, 2 bin 600 istihdam yaratıldığı bilgisini paylaşan Işık, şunları anlattı:
"Geçen yıl 270 genç almıştı, normalde paramız 550 gencimizi destekleyecek kadar. Arkadaşlarımızla toplantı yapıp 'Bir teknogirişim alanındaki gencimize 100 bin lirayı vermekten kaçınmayalım' dedik. Bu desteği 5 kişilik üniversite hocalarından oluşan bir panel dağıtıyor.
Müsteşarımıza ve müsteşar yardımcımıza 'Bu sene hocalarımızla görüşün, ne olur bu öğrencileri ahiret suallerine tabi tutmasınlar, proje makulse, mantıklıysa desteklemek için kolaylık sağlasınlar, 100 bin lira için doktora sınavı gibi sınava öğrencileri sokmasınlar' dedik. Bunu hocalara duyurduk ve bu yıl 483 öğrencimiz sermaye desteğinden yararlanma hakkı kazandı."
Fikri Işık, bu girişimlerin Türkiye açısından çok önemli olduğunu belirterek, sözlerini, "Ülke kalkınmasının temelinde girişimciler vardır. Türkiye artık kalkınmasının temeline bilim ve teknolojiyi koydu. Biz bunun için bütçede hiç bir şekilde kaynak yok mazeretinin arkasına sığınmıyoruz. Bütün girişimcilerimiz bu Ar-Ge ve inovasyon fonlarını kullansınlar istiyoruz" diye tamamladı.