Almanya'nın Bremen Eyaleti'de Aleviliğin 'Din' Olarak Tanınması
TBMM Dışişleri Komsiyonu Başkanı Ahmet Berat Conkar, Almanya'nın Bremen Eyaleti'nin Aleviliği ayrı bir "din" olarak tanımasını "siyasi, kötü niyetli ve Türkiye içerisinde Alevi-Sünni uyumunu bozmaya yönelik bir girişim" olarak değerlendirdi.
Almanya'nın Bremen Eyaleti'nin Sosyal Demokrat Belediye Başkanı Jens Böhrnsen, 14 Ekim Salı günü Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu temsilcileri ile "Aleviliği ayrı bir din olarak tanıyan devlet sözleşmesi" imzaladı.
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını cevaplayan TBMM Dışişleri Komsiyonu Başkanı Conkar, "Bremen Eyaletinin Aleviliği, Musevilik ve Hristiyanlık gibi ayrı bir din olarak tanıması tamamen siyasi, kötü niyetli ve Türkiye içerisinde Alevi-Sünni uyumunu bozmaya yönelik bir girişimdir" şeklinde konuştu.
Aleviliğin İslam dışında görülemeyeceğini, aksine İslam içinde gelişen ve kabul görmüş bir yorum olduğunu ifade eden Conkar, "Hiç bir devletin veya federal eyaletin, İslam dini gibi ölçüleri net bir din üzerinde operasyon yapmaya gücü yetmez. Bu tarz çabalar başarısız olmaya mahkumdur." dedi.
Conkar, Alevilik üzerinden yeni bir fitne çıkarılmak istenildiğini fakat sağduyu ve hakikatin bu tip fitne amaçlı projeleri tarihin çöplüğüne atacağını vurguladı.
Türkiye'deki ve Almanya'daki sağ duyulu ve İslam'ı benimsemiş Alevi vatandaşların bu tarz siyasi çabalara en güçlü şekilde tepkilerini koyacaklarını belirten Conkar, "Türk Milleti tüm unsurları ile İslam'a ve İslam içinde bir yorum olan Aleviliğe en sağlam biçimde sahip çıkar. Kendi değerlerinin istismar edilmesine asla müsaade etmez" diye konuştu.
Dışişleri Komsiyonu Başkanı Conkar, "Esas olan bizim millet olarak farklı mezhep ve meşrepleri benimseyerek temel değer ve ölçülerde doğrunun ve hakikatin yanında olmamızdır" görüşünü aktardı.
- "Fitne sokmaya çalışıyorlar" -
MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu ise Bremen Eyaleti'nin Aleviliği ayrı bir din olarak tanımasını "(Almanlar) Aleviler ile Sünni müslüman grupları sanki birbirinden farklıymış gibi bir niteliğe sokarak fitne sokmaya çalışıyorlar, başka hiç bir şey değil" şeklinde değerlendirdi.
Halaçoğlu, kararın tamamen siyasi ve Türkiye'yi etnisiteye ve mezhep olarak ayırmaya çalışmanın bir göstergesi olduğunu belirterek, "Karar ne Alevilere sempati duyularak alınmış bir karar, ne de insan haklarına göre alınmış bir karar, tamamen siyasi bir karardır" dedi.
Almanya'nın ırkçı saldırılardan dolayı yakılan Müslümanları bir tarafa bıraktığını vurgulayarak, "Almanya bu işlerin peşinde koşacakken, bu olaylarla ilgilenecekken, tutmuş başka işi kalmamış gibi Aleviler ile Sünni Müslüman grupları sanki birbirinden farklıymış gibi fitne sokmaya çalışıyorlar, başka hiç bir şey değil" diye konuştu.
Almanya'daki terör örgütü NSU davasının 1,5 yıldan beri devam ettiğini hatırlatan Halaçoğlu, "Almanya bunun peşinden koşsun, böyle işlerle uğraşacağına. Almanya devletse, adil olacaksa, insan haklarına uygun davranacaksa önce bunlara baksın" ifadelerini kullandı.
Halaçoğlu, Alman Antropolog Peter Alford Andrews'in 1989'da yayımlanan "Türkiye Cumhuriyetinde Etnik Gruplar" kitabına da atıfta bulunarak, "Bu kitap (Türk halkını) etnik olarak ayırmaz, dini olarak ayırır. Sünni Türkmenler, Şii Türkmenler, Alevi Türkmenler, Tahtacı Türkmenler diye ayırır. Bunların hepsi etnik grup olarak sayılır. Bu kitabı unutmayın ve mutlaka alın okuyun" tavsiyesinde bulundu.
Türkiye ve Almanya'daki Alevi derneklerinin bu kara tepki göstermesi gerektiğini vurgulayan Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdü:
"Alevi dernekleri kendilerini İslam'ın dışında görmezler. İslam ile alakası olmayan, dinle alakası olmayan, ateis olanlar var ki; Hz. İsa'dan önce Aleviliğin var olduğunu iddia ederler. Bunlar Alevi değil, Paganizmin temsilcileridir. Arap Aleviliği ile Anadolu Türkmen Aleviliği birbirinden farklıdır. Ama her ikisi de Sünni Müslümanlar gibi Allah'ın birliğine, Kuran'a, Peygamber'e ve Hz. Ali'nin Allah'ın veli kulu olduğuna inanırlar. Temel paydalar ortaktır. İbadet biçimleri farklıdır ve geleneklere göre değişir. Bunları görmezden gelerek farklılıklardan söz edemezsiniz. (Almanlar bu kararla) 'Şii ve Sünni Müslümanlar aynı dinden değillerdir' demeye getiriyor. Buna karşı yapılacak tekbir şey vardır; Türk milleti Sünnisi ve Alevisi ile kucaklaşmalıdır. Herkese güzel bir mesaj vermelidir. Bunu yapmak zorundadır Türkiye."
- "Bu bir karşılıklı tanınma sözleşmesi" -
CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray da söz konusu kararı, "Bu bir dini tanımadan daha çok; kendisini Alevi olarak tanımlayan Türk asıllı vatandaşların Bremen Eyaleti ile arasında karşılıklı tanınma sözleşmesi" şeklinde değerlendirdi.
Akkiray, Avurpa'da ve Amerika'da devletlerin din alanına müdahil olmak yerine organizatör olmayı tercih ettiklerini ifade ederek, "Almanya'da yaşayan Türk asıllı vatandaşların varlığı yarım asrı geçti. Alman bölgesel yönetimleri, dini, etnik ve siyasi gruplara birçok konuda kolaylıklar sağlıyor. Demokrasilerde olmazsa olmaz budur aslında" dedi.
Almanya'daki sürecin bir dini ayrışmadan daha çok ortak yaşam sözleşmesi olduğunu belirten Akkiray, belki Türkiye'de de bu tip sözleşmelere ihtiyaç duyulabileceğini dile getirerek, "Alevi toplumu içinde kendileri İslami ve İslam dışı olarak olarak gören vatandaşlarımız var. Aleviliği İslam'ın içinde görenlerin sayısı görmeyenlere göre oldukça fazladır. Alevilik ritüelleri ve yaşam biçimi ile kendisini 'İslam içinde bir yol' olarak kabul eder" görüşünü aktardı.
Türkiye'nin mezhepsel ayrışmayı ve hesaplaşmayı bitirmesi gerektiğini savunan Akkiray, "Parmak hesabı ile Alevi haklarını yok saymak geleceğimiz için daha büyük sorunlara neden olacak. Umarım sesimize kulak verilir" diye konuştu.
- "Başka ülkelerde de yapılmalı" -
CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu ise kararı "çok yerine bir hareket" olarak değerlendirerek, "bunların başka ülkelerde de yapılması lazım" dedi.
Loğoğlu, Almanya'nın Aleviliği bir din olarak kabul etmesinin gerekçelerinin kendi mevzuatı ve kendi hukuksal ve anayasal yapısı çerçevesinde atılan bir adım olduğunu belirterek, "Aynı adım Türkiye'de atılsa bunun anlamı ve sonuçları başka olur" diye konuştu.
Almanya'nın böyle bir adım atmasının "doktiriner" bir yaklaşımdan kaynaklanmadığını savunan Loğoğlu, "Bunu yapmalarının sebebi, devlet hazinesinden, devlet bütçesinden, o statüyü verdikleri gruba, kişilere veya çevrelere katkı yapmak, onların hayatını kolaylaştırmak, dini vecibelerini yerine getirmelerinde daha bir rahatlatmak. Dünyevi bir adım, uhrevi bir adım değil" ifadelerini kullandı.
Faruk Loğoğlu, bu kararın Türkiye'deki Alevileri nasıl etkileyeceği sorusuna, "Aleviler kendilerini şimdiye kadar nasıl gördülerse öyle görmeye devam edecekler. Onların da Türkiye'de her türlü hakka sahip olmaları lazım" yanıtı vererek, "Cemevleri ibadet yeriyse, bu statüyü Türkiye'nin hukuk devleti olarak tanıması lazım. Eşitlik ilkesi icabı tanıması lazım, laik bir ülke olarak bunu yapması lazım" dedi.
Kaynak: AA
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını cevaplayan TBMM Dışişleri Komsiyonu Başkanı Conkar, "Bremen Eyaletinin Aleviliği, Musevilik ve Hristiyanlık gibi ayrı bir din olarak tanıması tamamen siyasi, kötü niyetli ve Türkiye içerisinde Alevi-Sünni uyumunu bozmaya yönelik bir girişimdir" şeklinde konuştu.
Aleviliğin İslam dışında görülemeyeceğini, aksine İslam içinde gelişen ve kabul görmüş bir yorum olduğunu ifade eden Conkar, "Hiç bir devletin veya federal eyaletin, İslam dini gibi ölçüleri net bir din üzerinde operasyon yapmaya gücü yetmez. Bu tarz çabalar başarısız olmaya mahkumdur." dedi.
Conkar, Alevilik üzerinden yeni bir fitne çıkarılmak istenildiğini fakat sağduyu ve hakikatin bu tip fitne amaçlı projeleri tarihin çöplüğüne atacağını vurguladı.
Türkiye'deki ve Almanya'daki sağ duyulu ve İslam'ı benimsemiş Alevi vatandaşların bu tarz siyasi çabalara en güçlü şekilde tepkilerini koyacaklarını belirten Conkar, "Türk Milleti tüm unsurları ile İslam'a ve İslam içinde bir yorum olan Aleviliğe en sağlam biçimde sahip çıkar. Kendi değerlerinin istismar edilmesine asla müsaade etmez" diye konuştu.
Dışişleri Komsiyonu Başkanı Conkar, "Esas olan bizim millet olarak farklı mezhep ve meşrepleri benimseyerek temel değer ve ölçülerde doğrunun ve hakikatin yanında olmamızdır" görüşünü aktardı.
- "Fitne sokmaya çalışıyorlar" -
MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu ise Bremen Eyaleti'nin Aleviliği ayrı bir din olarak tanımasını "(Almanlar) Aleviler ile Sünni müslüman grupları sanki birbirinden farklıymış gibi bir niteliğe sokarak fitne sokmaya çalışıyorlar, başka hiç bir şey değil" şeklinde değerlendirdi.
Halaçoğlu, kararın tamamen siyasi ve Türkiye'yi etnisiteye ve mezhep olarak ayırmaya çalışmanın bir göstergesi olduğunu belirterek, "Karar ne Alevilere sempati duyularak alınmış bir karar, ne de insan haklarına göre alınmış bir karar, tamamen siyasi bir karardır" dedi.
Almanya'nın ırkçı saldırılardan dolayı yakılan Müslümanları bir tarafa bıraktığını vurgulayarak, "Almanya bu işlerin peşinde koşacakken, bu olaylarla ilgilenecekken, tutmuş başka işi kalmamış gibi Aleviler ile Sünni Müslüman grupları sanki birbirinden farklıymış gibi fitne sokmaya çalışıyorlar, başka hiç bir şey değil" diye konuştu.
Almanya'daki terör örgütü NSU davasının 1,5 yıldan beri devam ettiğini hatırlatan Halaçoğlu, "Almanya bunun peşinden koşsun, böyle işlerle uğraşacağına. Almanya devletse, adil olacaksa, insan haklarına uygun davranacaksa önce bunlara baksın" ifadelerini kullandı.
Halaçoğlu, Alman Antropolog Peter Alford Andrews'in 1989'da yayımlanan "Türkiye Cumhuriyetinde Etnik Gruplar" kitabına da atıfta bulunarak, "Bu kitap (Türk halkını) etnik olarak ayırmaz, dini olarak ayırır. Sünni Türkmenler, Şii Türkmenler, Alevi Türkmenler, Tahtacı Türkmenler diye ayırır. Bunların hepsi etnik grup olarak sayılır. Bu kitabı unutmayın ve mutlaka alın okuyun" tavsiyesinde bulundu.
Türkiye ve Almanya'daki Alevi derneklerinin bu kara tepki göstermesi gerektiğini vurgulayan Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdü:
"Alevi dernekleri kendilerini İslam'ın dışında görmezler. İslam ile alakası olmayan, dinle alakası olmayan, ateis olanlar var ki; Hz. İsa'dan önce Aleviliğin var olduğunu iddia ederler. Bunlar Alevi değil, Paganizmin temsilcileridir. Arap Aleviliği ile Anadolu Türkmen Aleviliği birbirinden farklıdır. Ama her ikisi de Sünni Müslümanlar gibi Allah'ın birliğine, Kuran'a, Peygamber'e ve Hz. Ali'nin Allah'ın veli kulu olduğuna inanırlar. Temel paydalar ortaktır. İbadet biçimleri farklıdır ve geleneklere göre değişir. Bunları görmezden gelerek farklılıklardan söz edemezsiniz. (Almanlar bu kararla) 'Şii ve Sünni Müslümanlar aynı dinden değillerdir' demeye getiriyor. Buna karşı yapılacak tekbir şey vardır; Türk milleti Sünnisi ve Alevisi ile kucaklaşmalıdır. Herkese güzel bir mesaj vermelidir. Bunu yapmak zorundadır Türkiye."
- "Bu bir karşılıklı tanınma sözleşmesi" -
CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray da söz konusu kararı, "Bu bir dini tanımadan daha çok; kendisini Alevi olarak tanımlayan Türk asıllı vatandaşların Bremen Eyaleti ile arasında karşılıklı tanınma sözleşmesi" şeklinde değerlendirdi.
Akkiray, Avurpa'da ve Amerika'da devletlerin din alanına müdahil olmak yerine organizatör olmayı tercih ettiklerini ifade ederek, "Almanya'da yaşayan Türk asıllı vatandaşların varlığı yarım asrı geçti. Alman bölgesel yönetimleri, dini, etnik ve siyasi gruplara birçok konuda kolaylıklar sağlıyor. Demokrasilerde olmazsa olmaz budur aslında" dedi.
Almanya'daki sürecin bir dini ayrışmadan daha çok ortak yaşam sözleşmesi olduğunu belirten Akkiray, belki Türkiye'de de bu tip sözleşmelere ihtiyaç duyulabileceğini dile getirerek, "Alevi toplumu içinde kendileri İslami ve İslam dışı olarak olarak gören vatandaşlarımız var. Aleviliği İslam'ın içinde görenlerin sayısı görmeyenlere göre oldukça fazladır. Alevilik ritüelleri ve yaşam biçimi ile kendisini 'İslam içinde bir yol' olarak kabul eder" görüşünü aktardı.
Türkiye'nin mezhepsel ayrışmayı ve hesaplaşmayı bitirmesi gerektiğini savunan Akkiray, "Parmak hesabı ile Alevi haklarını yok saymak geleceğimiz için daha büyük sorunlara neden olacak. Umarım sesimize kulak verilir" diye konuştu.
- "Başka ülkelerde de yapılmalı" -
CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu ise kararı "çok yerine bir hareket" olarak değerlendirerek, "bunların başka ülkelerde de yapılması lazım" dedi.
Loğoğlu, Almanya'nın Aleviliği bir din olarak kabul etmesinin gerekçelerinin kendi mevzuatı ve kendi hukuksal ve anayasal yapısı çerçevesinde atılan bir adım olduğunu belirterek, "Aynı adım Türkiye'de atılsa bunun anlamı ve sonuçları başka olur" diye konuştu.
Almanya'nın böyle bir adım atmasının "doktiriner" bir yaklaşımdan kaynaklanmadığını savunan Loğoğlu, "Bunu yapmalarının sebebi, devlet hazinesinden, devlet bütçesinden, o statüyü verdikleri gruba, kişilere veya çevrelere katkı yapmak, onların hayatını kolaylaştırmak, dini vecibelerini yerine getirmelerinde daha bir rahatlatmak. Dünyevi bir adım, uhrevi bir adım değil" ifadelerini kullandı.
Faruk Loğoğlu, bu kararın Türkiye'deki Alevileri nasıl etkileyeceği sorusuna, "Aleviler kendilerini şimdiye kadar nasıl gördülerse öyle görmeye devam edecekler. Onların da Türkiye'de her türlü hakka sahip olmaları lazım" yanıtı vererek, "Cemevleri ibadet yeriyse, bu statüyü Türkiye'nin hukuk devleti olarak tanıması lazım. Eşitlik ilkesi icabı tanıması lazım, laik bir ülke olarak bunu yapması lazım" dedi.