Şelaleler ve Ana Enerji Hatları Taş Ocağı Tehdidi Altında
Sakarya’nın Geyve Boğazı Akıncılar Köyü’nde bulunan 200 metre uzunluğunda 9 katlı Beşiktaş Şelalesi taş ocağı tehdidi altında bulunuyor.
Akıncı Köyü Vadilerini, Şelalerini Yaşatma ve Koruma Derneği Başkanı Kamuran Tan, bölgede faaliyette olan 2 taş ocağının şelalenin yanı sıra boğazın muhteşem güzellikleriniz de tehdit ettiğini ifade ediyor ve ekliyor; "Bölgeden Nato Boru hattı ve Marmara bölgesini besleyen ana enerji hatları geçiyor. Ocaklardaki patlamalar sebebiyle bu hatlar byük risk altında." Tan, Geyve Boğazı bölgesinin adeta bir şelaleler cenneti olduğunu ifade ederek, Beşiktaş Şelalesi’nin yanındaki bölgede çeşitli uzunlukta 24 ayrı şelale olduğunu vurguluyor. Boğazın şelaleler yanında 800 yıllık çınar ağaçları, asırlık şimşir ve ıhlamur ağaçları bulunduğunu dile getiren Tan, "Ne yazık ki taş ocağındaki büyüt patlamalar basıncın etkisiyle hem şelaleleri hem de ağaçları etkiliyor. Dev ağaçlar yıkılıyor. Ocaklar doğanın dengesini bozarak şelaleleri de etkiliyor." diyor. Tan, 9 katlı Beşiktaş Şelalesi’nin bir benzerinin Türkiye’de olmadığını dile getirerek şu bilgileri veriyor: "Şelale bir merdiven basamağı gibi 9 kattan oluşuyor. Geyve Boğazı Beşiktaş deresine aktığı için bu Beşiktaş Şelalesi ismi verilmiş. Uzaktan baktığınızda şelalenin basamaklarını görebiliyorsunuz. Ayrıca 81 metreden kesintisiz düşen Akıncı şelalesini ise seyretmeye doyamıyorsunuz. Birbiri ardında uzayan vadiler, kanyonlardan gözlerinizi alamıyorsunuz. Ancak bütün bu güzellikler taş ocağı tehdidi altına bulunuyor.""CUMHARBAŞKANI’NA MEKTUP YAZDIK" Tan, taş ocaklarından olumsuz yönde etkilenen 5 köy sakinleri olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup yazarak yardım istediklerini dile getirerek şu bilgileri verdi: "Akıncı, Kızılkaya, Örencik, Fındıksuyu ve Bağlarbaşı köyü sakinleri olarak çevrede bulunan ve doğaya zarar veren 2 taş ocağı ile ilgili Cumhurbaşkanımızdan yardım istedik. Ayrıca bu ocaklar içme sularımızı kirlendiriyor. Patlamalar sırasında gökten taş yağıyor, bağda bahçede çalışırken can güvenliğimiz tehlikede. Şimdiye kadar ne yaptıysak özellikle bölgedeki 2 taş ocağının çevreye verdiği zararı önleyemedik. Bu sebeple Cumhurbaşkanımıza bir mektup göndererek kendisinden yardım istedik. Şelalelerimizin ve doğal güzelliklerimizin korunmasını istedik. Bu firmalar faaliyetlerini, Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan 'ÇED gerekli değildir' şeklinde aldıkları izinle sürdürmektedirler. Cumhurbaşkanlığı mektubumuz üzerine ilgili kurumları uyardı. Ancak sonuç alamadık." diyor. "FELAKET YAŞANABİLİR"Yeni taş ocağı ruhsatı verilmemesi için hukuk savaşı sürdürdüklerini dile getiren Tan, “Yeni açılmak istenen 2 taşocağını engelledik. Bu güzellikler mutlaka korunmalı ve gelecek nesillerin görmesi sağlanmalı. Bunun mücadelesini veriyoruz” ifadelerini kullanıyor. Tan, Nato Boru Hattı ve Marmara bölgesini besleyen ana enerji hatlarının boğazdan geçtiğini belirterek, “Ocaklar bu hatlara çok yakın. Risk çok büyük. Ben emniyette uzun yıllar bomba imha uzmanı olarak çalıştım. Bu ocak büyük bir felakete yol açabilir. Geç olmadan önlem alınmalı. Boğaz ayrıca karayolu ve demiryolu ile ilgili de tek geçiş güzergahı. Büyüt patmalar sebebiyle ulaşımda ciddi tehdit altında” iddiasında bulunuyor. "ÇEVREYE ZARARIMIZ YOK"Çevreyi kirletmekle suçlanan Seltaş Taş Ocağı sahibi Bülent Yılmaz ise suçlamaların asılsız olduğunu savunuyor. Yılmaz, "Çok uzun süredir burada taş ocağı faaliyetinde bulunuyoruz. Bütün evraklarımız tamam. ÇED raporu ile ilgili de biz 400 bin tonun altında üretim yaptığımız için ÇED gerekli değil. Bu yanlış anlaşılıyor. İsteyen kurumlar gelsin, denetleme yapsın. Bizim çevreye zararımız yok. Nato Boru ve enerji hatları ocağın 1,5 kilometre uzağında. Risk olsa bizim çalışmamıza izin veriler mi?" diye konuşuyor.