'Türk Silahlı Kuvvetleri Daha Güçlü Ve İtibarlı Olacak'
Eski istihbaratçı Mahir Kaynak, Türkiye'de bugün olup bitenleri dünya ölçüsünde büyük bir projenin parçaları olarak görmek gerektiğini belirterek, 'Bugün TSK'nın hırpalandığına bakmayın, yarın aynı TSK daha güçlü ve daha itibarlı olarak konumunu yeniden kazanacak' dedi.
Eski istihbaratçı Mahir Kaynak, Türkiye'de bugün olup bitenleri dünya ölçüsünde büyük bir projenin parçaları olarak görmek gerektiğini belirterek, "Bugün TSK'nın hırpalandığına bakmayın, yarın aynı TSK daha güçlü ve daha itibarlı olarak konumunu yeniden kazanacak" dedi.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Nilüfer Belediyesi iş birliğinde gerçekleştirilen "Aydınlarla Yüz Yüze" söyleşileri, Talat Şalk ve Mahir Kaynak'ın katılımıyla devam etti.
Basın Kültür Sarayı Uğur Mumcu Etkinlik Salonu'nda gerçekleşen söyleşide "Türkiye'deki son gelişmeler" başlığı altında gündemdeki konular ele alındı.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı'nın yönetiminde gerçekleşen panelde ilk konuşmayı yapan Prof. Dr. Mahir Kaynak, gelişmelerin büyük bir projenin uygulanmasıyla ilişkili olduğunu söyledi. Ülkemizde uygulamaya konan proje kapsamında partilerin kapatılıp yeni partilerin açıldığını, bunlardan eskisine "mürtecisin" denilirken, onun içinden gelen yenisinin iktidar yapıldığını da savunan Kaynak, "Projenin ne olduğunu ve kimin veya kimlerin projesi olduğunu iyi anlamak, iyi bilmek zorundayız"
dedi.
"TÜRKİYE ORTA DOĞU'NUN EN BÜYÜK GÜCÜ OLACAK"
Prof. Dr. Mahir Kaynak, Türkiye'nin gündemindeki olayları hatırlatarak sürdürdüğü konuşmasında, gelişmelerin tezatlı olduğuna ve tezatlarla ilerlediğine dikkat çekti. Bunun nedenlerini iyi şekilde çözümlemek gerektiğini ifade eden Kaynak, şöyle konuştu:
"Bakıyorsunuz: İlk kez olmak üzere bir başsavcı tutuklanıyor; HSYK ilk kez duruma müdahale etmek gereğini duyup tutuklanmaya yol açan soruşturmayı yürüten özel yetkili savcıların bu yetkisini ellerinden alıyor. İlk kez olmak üzere kuvvet komutanları sorgulanıyor, ilk kez olmak üzere çok sayıda general, amiral rütbesindeki asker soruşturuluyor. İlk kez olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm üst kademesi Genel Kurmay Başkanlığı'nda toplanıp durum muhasebesi yapıyor Peki ne olacak? Nereye gidiyor
Türkiye? Olaylar hayatımız gibi çelişkilerle dolu. Tabii bir de hukuksal boyutu var. Ben en sonunda söyleyeceğimi en başından söylüyorum: Türkiye büyük bir güç olacak! Türkiye'de bugün olup bitenleri dünya ölçüsünde, büyük bir projenin parçaları olarak görmek lazım. Buna bağlı olarak da bugün Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hırpalandığına bakmayın, yarın aynı silahlı kuvvetler daha güçlü ve daha itibarlı olarak konumunu yeniden kazanacaktır. Bundan şüpheniz olmasın. Bunu ilk kez de söylüyor değilim. Açıp
bakın Nokta dergisinin 1986'yılındaki sayılarına, göreceksiniz. Orada demişim ki: Türkiye Orta Doğu'nun en büyük gücü olacak. Rusya ve ABD bu konuda tam bir iş birliği içindedir. Biz istesek de istemesek de bu böyle olacak."
Kurtuluş Savaşı koşullarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal bir devlet olarak doğuşunun bir mecburiyet olduğunu ifade eden Kaynak, "Dediler ki, eskiden sizinle ortaklığı bulunan bölgelerle bağlarınızı kesin. Türkiye Cumhuriyeti alfabesini, eğitimini değiştirdi. Bu bölgelerle olan bağlarını kopardı. O zaman yapılması gerekenin en iyisini yaptı. Böylece hem kendini korudu hem de, 'Biz tamamen yeni bir devletiz, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski parçalarında gözümüz yok' demiş oldu" ifadelerini
kullandı.
Kaynak, zamanın değiştiğini ve bu zamanın koşullarına uymak gerektiğini belirterek Türkiye'den bunun istendiğini ve bunun beklendiğini söyledi.
Türkiye'nin yalnız Orta Doğu'da değil, dünya üzerindeki etkinliğinin de artacağını, bu gelişmenin hem ABD hem de Rusya'nın politikalarıyla uyum içinde olduğunu ve bu iki gücün Türkiye'de uzun süren bir istikrasızlığı isteyemeyeceğini belirten Kaynak, "ABD Türkiye'ye, 'Kürt'e Kürt diyeceksin' diyor. Hadi Anadolu'dakine demiyorsun ama Kuzey Irak'a gittiğin zaman ne diyeceksin? O kendine Kürt diyorsa, senin de öyle demen gerekir. Niçin yapıyor bunu? Çünkü Irak'ta çekilme hazırlığında. Bunu ilan etmiş.
Orada Türkiye'nin olması lazım. Yoksa İran'ın egemenliği oluşur. Türkiye'nin Afganistan'daki yeri de çok önemli. Orada önemli işler yapıyoruz. Bunu da herkes biliyor" diye konuştu.
Söyleşinin diğer konuğu olan Emekli Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk ise, "Yargının bağımsız ve tarafsız olması bir zorunluluktur. Bunun çeşitli yolları olabilir. Bunlar muhakkak ki iyi şekilde araştırılacaktır. Ancak bu hükümetin hazırlayacağı bir yargı reformuna güvenmiyorum. Açık konuşmak gerekirse kimseye da güven vermiyor. Erzincan Başsavcısı'na yaptıkları ortada" diye konuştu.
Türk Ceza Yasası'nın ilgili maddelerini hatırlatan Şalk, HSYK'nın Erzurum'daki savcıların özel yetkilerini kaldırmasının hem yasal hem de yerinde bir uygulama olduğunu söyledi.
Adalet Bakanlığı'nın Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanması ile ilgili harekete geçmesi gerektiğini de kaydeden Şalk, "Birinci sınıf hakimlerin sadece Yargıtay tarafından yargılanabileceği çok açık. Mahkeme yetkisizlik kararı verememişse Adalet Bakanlığı'nın sürece müdahale etmesi gerekir" dedi.
Saat 20.00'de başlayan söyleşi, Talat Şalk ve Prof. Dr. Mahir Kaynak'ın açıklamalarının ardından soru-cevap olarak devem etti ve saat 22.30'da sona erdi. Kaynak ve Şalk, söyleşi sonrasında okuyucuları için kitaplarını imzaladı.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Nilüfer Belediyesi iş birliğinde gerçekleştirilen "Aydınlarla Yüz Yüze" söyleşileri, Talat Şalk ve Mahir Kaynak'ın katılımıyla devam etti.
Basın Kültür Sarayı Uğur Mumcu Etkinlik Salonu'nda gerçekleşen söyleşide "Türkiye'deki son gelişmeler" başlığı altında gündemdeki konular ele alındı.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı'nın yönetiminde gerçekleşen panelde ilk konuşmayı yapan Prof. Dr. Mahir Kaynak, gelişmelerin büyük bir projenin uygulanmasıyla ilişkili olduğunu söyledi. Ülkemizde uygulamaya konan proje kapsamında partilerin kapatılıp yeni partilerin açıldığını, bunlardan eskisine "mürtecisin" denilirken, onun içinden gelen yenisinin iktidar yapıldığını da savunan Kaynak, "Projenin ne olduğunu ve kimin veya kimlerin projesi olduğunu iyi anlamak, iyi bilmek zorundayız"
dedi.
"TÜRKİYE ORTA DOĞU'NUN EN BÜYÜK GÜCÜ OLACAK"
Prof. Dr. Mahir Kaynak, Türkiye'nin gündemindeki olayları hatırlatarak sürdürdüğü konuşmasında, gelişmelerin tezatlı olduğuna ve tezatlarla ilerlediğine dikkat çekti. Bunun nedenlerini iyi şekilde çözümlemek gerektiğini ifade eden Kaynak, şöyle konuştu:
"Bakıyorsunuz: İlk kez olmak üzere bir başsavcı tutuklanıyor; HSYK ilk kez duruma müdahale etmek gereğini duyup tutuklanmaya yol açan soruşturmayı yürüten özel yetkili savcıların bu yetkisini ellerinden alıyor. İlk kez olmak üzere kuvvet komutanları sorgulanıyor, ilk kez olmak üzere çok sayıda general, amiral rütbesindeki asker soruşturuluyor. İlk kez olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm üst kademesi Genel Kurmay Başkanlığı'nda toplanıp durum muhasebesi yapıyor Peki ne olacak? Nereye gidiyor
Türkiye? Olaylar hayatımız gibi çelişkilerle dolu. Tabii bir de hukuksal boyutu var. Ben en sonunda söyleyeceğimi en başından söylüyorum: Türkiye büyük bir güç olacak! Türkiye'de bugün olup bitenleri dünya ölçüsünde, büyük bir projenin parçaları olarak görmek lazım. Buna bağlı olarak da bugün Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hırpalandığına bakmayın, yarın aynı silahlı kuvvetler daha güçlü ve daha itibarlı olarak konumunu yeniden kazanacaktır. Bundan şüpheniz olmasın. Bunu ilk kez de söylüyor değilim. Açıp
bakın Nokta dergisinin 1986'yılındaki sayılarına, göreceksiniz. Orada demişim ki: Türkiye Orta Doğu'nun en büyük gücü olacak. Rusya ve ABD bu konuda tam bir iş birliği içindedir. Biz istesek de istemesek de bu böyle olacak."
Kurtuluş Savaşı koşullarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal bir devlet olarak doğuşunun bir mecburiyet olduğunu ifade eden Kaynak, "Dediler ki, eskiden sizinle ortaklığı bulunan bölgelerle bağlarınızı kesin. Türkiye Cumhuriyeti alfabesini, eğitimini değiştirdi. Bu bölgelerle olan bağlarını kopardı. O zaman yapılması gerekenin en iyisini yaptı. Böylece hem kendini korudu hem de, 'Biz tamamen yeni bir devletiz, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski parçalarında gözümüz yok' demiş oldu" ifadelerini
kullandı.
Kaynak, zamanın değiştiğini ve bu zamanın koşullarına uymak gerektiğini belirterek Türkiye'den bunun istendiğini ve bunun beklendiğini söyledi.
Türkiye'nin yalnız Orta Doğu'da değil, dünya üzerindeki etkinliğinin de artacağını, bu gelişmenin hem ABD hem de Rusya'nın politikalarıyla uyum içinde olduğunu ve bu iki gücün Türkiye'de uzun süren bir istikrasızlığı isteyemeyeceğini belirten Kaynak, "ABD Türkiye'ye, 'Kürt'e Kürt diyeceksin' diyor. Hadi Anadolu'dakine demiyorsun ama Kuzey Irak'a gittiğin zaman ne diyeceksin? O kendine Kürt diyorsa, senin de öyle demen gerekir. Niçin yapıyor bunu? Çünkü Irak'ta çekilme hazırlığında. Bunu ilan etmiş.
Orada Türkiye'nin olması lazım. Yoksa İran'ın egemenliği oluşur. Türkiye'nin Afganistan'daki yeri de çok önemli. Orada önemli işler yapıyoruz. Bunu da herkes biliyor" diye konuştu.
Söyleşinin diğer konuğu olan Emekli Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk ise, "Yargının bağımsız ve tarafsız olması bir zorunluluktur. Bunun çeşitli yolları olabilir. Bunlar muhakkak ki iyi şekilde araştırılacaktır. Ancak bu hükümetin hazırlayacağı bir yargı reformuna güvenmiyorum. Açık konuşmak gerekirse kimseye da güven vermiyor. Erzincan Başsavcısı'na yaptıkları ortada" diye konuştu.
Türk Ceza Yasası'nın ilgili maddelerini hatırlatan Şalk, HSYK'nın Erzurum'daki savcıların özel yetkilerini kaldırmasının hem yasal hem de yerinde bir uygulama olduğunu söyledi.
Adalet Bakanlığı'nın Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanması ile ilgili harekete geçmesi gerektiğini de kaydeden Şalk, "Birinci sınıf hakimlerin sadece Yargıtay tarafından yargılanabileceği çok açık. Mahkeme yetkisizlik kararı verememişse Adalet Bakanlığı'nın sürece müdahale etmesi gerekir" dedi.
Saat 20.00'de başlayan söyleşi, Talat Şalk ve Prof. Dr. Mahir Kaynak'ın açıklamalarının ardından soru-cevap olarak devem etti ve saat 22.30'da sona erdi. Kaynak ve Şalk, söyleşi sonrasında okuyucuları için kitaplarını imzaladı.