ÖNDER 17. İmam Hatipliler Kurultayı
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan: 'İmam hatipliler olarak imam hatip liselerinin ve ortaokullarının, cumhuriyetin ve ülkemizin birer kurumu olarak hukukunu korumayla ilgili her şeyi yapmakta cesur ve dirayetli olmamız gerekiyor. Bulunduğumuz ortamlarda kurumlarımızı zedeleyici konuşmalar karşısında sessiz durmamalıyız' Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez: 'Dijitalleşme ile dijital dünyada din tartışmaları, İslam davetinin önünde bir engele dönüştü. Önüne gelen herkes anlamsız, gayesiz, faydasız din tartışmasına girdi. İmam hatip neslinin bu anlamsız tartışmalardan korunması gerekiyor'
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, "İmam hatipliler olarak imam hatip liselerinin ve ortaokullarının, cumhuriyetin ve ülkemizin birer kurumu olarak hukukunu korumayla ilgili her şeyi yapmakta cesur ve dirayetli olmamız gerekiyor. Bulunduğumuz ortamlarda kurumlarımızı zedeleyici konuşmalar karşısında sessiz durmamalıyız." dedi.
Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneğince Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen 17. İmam Hatipliler Kurultayı'na video konferansla bağlanarak konuşma yaptı.
Kurultayın bu yılki temasının "Basiret ve ferasetle" olduğunu anımsatan Erdoğan, basiret ve ferasetin kitaplardan okutularak öğrenilemeyeceğini belirtti.
İmam hatipliler olarak çok başarılı bir yılı geride bıraktıklarını dile getiren Erdoğan, hem liseye giriş sınavlarında hem üniversiteye girişte imam hatiplilerin farkını ortaya koyduğunu, geçen yıllarda verilen emeklerin meyvelerini vermeye devam ettiğini söyledi.
Bu yıl üniversite sınavında ilk 1000'e giren öğrenci sayısı olarak imam hatip tarihinin rekorunun kırıldığını vurgulayan Erdoğan, mezuniyetteki bu başarıların velilerin ve öğrencilerin imam hatip liselerini ve ortaokullarını tercih etmesini desteklediğini ifade etti.
İmam hatiplilerin, çocuklarının bu okulları tercih etmesi, imam hatip liselerinin ve ortaokullarının tanıtımı, çevresindekilere imam hatiplerle ilgili yanlış bilgilere dayalı kanaatlerini düzeltmek noktasında üzerine düşeni yapması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, sadece sivil toplum kuruluşlarının ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla imam hatiplerin hak ettiği yere gelmesinin mümkün olmadığını anlattı.
Bilal Erdoğan, zaman zaman imam hatiplileri zedelemek isteyen, kamuoyunda imam hatiplerle algıyı bozmak isteyen mihrakların bazı çıkışlar yaptıklarını aktararak, "Bunlar bizi yürüyüşümüzden alıkoyacak şeyler olmamakla birlikte imam hatiplerin doğru anlaşılması için çok daha fazla çalışmamızın önemini gösteriyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'de imam hatip öğrencilerinin okullaşma oranlarının yüzde 12-13 olduğunu kaydeden Erdoğan, üniversiteye girişte yüzde 1'de, yüzde 5'te ve yüzde 10 içerisinde de bu oranlarda temsile ulaşmasını, başarılı öğrencilerin imam hatip okullarını daha çok tercih etmesini arzuladıklarını dile getirdi.
Türkiye'nin en başarılı üniversitelerinde imam hatip mezunu öğrencilerin var olmasının, toplumsal barışın tesis edilebilmesine ve imam hatiplere yönelik saldırların olmaması için bir altyapı çalışması olarak görülmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Maalesef imam hatiplerle ilgili menfi kanaatlere sahip olan birçok insan, bir imam hatipin önünden geçmemiş, bir imam hatipliyle sohbet etmemiş insanlardır. Bazıları tanısa, bilse dahi bunu yapacaktır elbette ancak makul, müspet insanlar inanıyorum ki imam hatip okullarıyla ilgili doğru kanaat ve bilgi sahibi oldukları zaman bu tür yanlış bilgilendirmede yersiz hale gelecektir." diye konuştu.
İmam hatip ortaokulları ve liselerinin, ortaokul ve lise seviyesinde verilmesi gereken eğitimi, matematiği, Türkçe'yi, sosyal bilgileri, fen bilgisini tamamıyla verdiğini aktaran Erdoğan, bunun üzerine de çocukların tek yönlü yetişmemesi için başta Kur'an-ı Kerim ve Arapça olmak üzere din bilgisi mahiyetindeki derslerin verildiğini kaydetti.
- "İmam hatip okullarının hukukunun korunması için cesur ve dirayetli olmalıyız"
Bilal Erdoğan, Türkiye'de Japonya hazırlık sınıfı olan tek, ilk okulun bir imam hatip okulu olduğunu, bunların bilinmesi için daha çok çalışılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"İmam hatipliler olarak imam hatip liselerinin ve ortaokullarının, cumhuriyetin ve ülkemizin birer kurumu olarak hukukunu korumayla ilgili her şeyi yapmakta cesur ve dirayetli olmamız gerekiyor. İmam hatipleri ilgilendiren başka kurumlarımızın da arkasında durma noktasında cesur ve dirayetli olmalıyız. Bulunduğumuz ortamlarda kurumlarımızı zedeleyici konuşmalar karşısında sessiz durmamalıyız. Vakıflarımızı, derneklerimizi, okullarımızı, kurumlarımı tahkir ve tezif eden insanlara karşı doğru bilgiyle mukabele etmemiz gerekiyor. Bunu yapmamamız halinde maalesef ülkemizin bu değerli kurumlarına kasteden insanlarını açık bırakmış oluyoruz."
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin ibadete açılmasının, imam hatip neslinin bir başarı olarak hanesine yazıldığını düşündüğünü dile getiren Erdoğan, bu başarıların şükrünün ancak daha çok çalışarak ifa edilebileceğini söyledi.
Bir fırsatın arifesinde olunduğuna işaret eden Erdoğan, "21. yüzyıla ümmetin damga vurması için önümüzde bir fırsat var. Son 20, 30, 50 yıla baktığımız zaman Rabb'imiz bizi rahmet üzerine rahmetle, mükafat üzerine mükafatla nimetlendiriyorsa biz de kulluğumuzun sorumluluğunu yerine getirme noktasında daha zimli ve gayretli olmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
- "İmam hatip neslinin anlamsız din tartışmalarından korunması gerekiyor"
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de insanlığın bir idrak ölümüyle karşı karşıya kaldığı bir zaman diliminde, idrak zaaflarının yaşadığını söyledi.
İnsanlığın görsel idrakin egemenliğine mahkum olduğu bir zamanda, Kur'an'ın ve sünnetin insanlık tarafından ihmal edilen iki kavram olduğuna değinen Görmez, ferasetin, basiretin neticesi olduğunu, basiret olmadan ferasetin olmayacağını belirtti.
Bugün insanlığın bir idrak ölümü ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Görmez, şöyle konuştu:
"Dijitalleşme ile birlikte bir ekran medeniyeti, ekran uygarlığı kuruldu ve insanoğlu bu ekran uygarlığının önünde pasif bir seyirciye dönüştü. İnsanoğlu sadece görsel bir idrake mahkum oldu. Bugün artık her insanın elinde bir ekran var, her insan hayatının büyük bir kısmını, bu ekranın önünde geçiriyor. Bu ekranın önünde daha çok görselliklerle, suretle karşı karşıya kalıyor. İşte bu görsel idrakin egemenliğine maruz kalan insanda, aklın idraki zayıflıyor, kalbin idraki bir ölümle karşı karşıya kalıyor. İşte burada basiret çok büyük önem arz ediyor ancak biz yüksek bir basiretle bunun üstesinden geliriz."
İmam hatip okullarında görsel idrakin egemenliğine mahkum olmaktan kurtulmak için özel derslere, müstakil laboratuvarlara, sosyal medya ve dijital okuryazarlığı dersine ihtiyaç olduğunu dile getiren Görmez, "Dijitalleşme ile dijital dünyada din tartışmaları, İslam davetinin önünde bir engele dönüştü. Önüne gelen herkes anlamsız, gayesiz, faydasız din tartışmasına girdi. İmam hatip neslinin bu anlamsız tartışmalardan korunması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz da imam hatip okullarının, Türkiye açısından ne kadar önemliyse dünya açısından da katbekat önemli olduğunu söyledi.
Fıkıh dersinden fiziğe, kimya dersinden Kur'an dersine, hadis dersinden matematiğe, edebiyattan tefsire birçok dersin imam hatip okullarında okutulduğuna değinen Yılmaz, bu eğitim sisteminden habersiz olan kişilerin olduğunu belirtti.
İmam hatiplerin yetiştirdiği insan modelinin bir başarı olduğunu belirten Yılmaz, imam hatip okullarının 1994'te zirve yaptığını, daha sonra 28 Şubat sürecince katsayı ve başörtüsü yasağı ile bu başarının önünün kesildiğini kaydetti.
Yılmaz, bu yılki başarının sebebinin ise 2009 yılında katsayı ve başörtü yasağının kaldırılmasıyla ortaya çıktığını vurguladı.
Kaynak: AA
Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneğince Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen 17. İmam Hatipliler Kurultayı'na video konferansla bağlanarak konuşma yaptı.
Kurultayın bu yılki temasının "Basiret ve ferasetle" olduğunu anımsatan Erdoğan, basiret ve ferasetin kitaplardan okutularak öğrenilemeyeceğini belirtti.
İmam hatipliler olarak çok başarılı bir yılı geride bıraktıklarını dile getiren Erdoğan, hem liseye giriş sınavlarında hem üniversiteye girişte imam hatiplilerin farkını ortaya koyduğunu, geçen yıllarda verilen emeklerin meyvelerini vermeye devam ettiğini söyledi.
Bu yıl üniversite sınavında ilk 1000'e giren öğrenci sayısı olarak imam hatip tarihinin rekorunun kırıldığını vurgulayan Erdoğan, mezuniyetteki bu başarıların velilerin ve öğrencilerin imam hatip liselerini ve ortaokullarını tercih etmesini desteklediğini ifade etti.
İmam hatiplilerin, çocuklarının bu okulları tercih etmesi, imam hatip liselerinin ve ortaokullarının tanıtımı, çevresindekilere imam hatiplerle ilgili yanlış bilgilere dayalı kanaatlerini düzeltmek noktasında üzerine düşeni yapması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, sadece sivil toplum kuruluşlarının ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla imam hatiplerin hak ettiği yere gelmesinin mümkün olmadığını anlattı.
Bilal Erdoğan, zaman zaman imam hatiplileri zedelemek isteyen, kamuoyunda imam hatiplerle algıyı bozmak isteyen mihrakların bazı çıkışlar yaptıklarını aktararak, "Bunlar bizi yürüyüşümüzden alıkoyacak şeyler olmamakla birlikte imam hatiplerin doğru anlaşılması için çok daha fazla çalışmamızın önemini gösteriyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'de imam hatip öğrencilerinin okullaşma oranlarının yüzde 12-13 olduğunu kaydeden Erdoğan, üniversiteye girişte yüzde 1'de, yüzde 5'te ve yüzde 10 içerisinde de bu oranlarda temsile ulaşmasını, başarılı öğrencilerin imam hatip okullarını daha çok tercih etmesini arzuladıklarını dile getirdi.
Türkiye'nin en başarılı üniversitelerinde imam hatip mezunu öğrencilerin var olmasının, toplumsal barışın tesis edilebilmesine ve imam hatiplere yönelik saldırların olmaması için bir altyapı çalışması olarak görülmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Maalesef imam hatiplerle ilgili menfi kanaatlere sahip olan birçok insan, bir imam hatipin önünden geçmemiş, bir imam hatipliyle sohbet etmemiş insanlardır. Bazıları tanısa, bilse dahi bunu yapacaktır elbette ancak makul, müspet insanlar inanıyorum ki imam hatip okullarıyla ilgili doğru kanaat ve bilgi sahibi oldukları zaman bu tür yanlış bilgilendirmede yersiz hale gelecektir." diye konuştu.
İmam hatip ortaokulları ve liselerinin, ortaokul ve lise seviyesinde verilmesi gereken eğitimi, matematiği, Türkçe'yi, sosyal bilgileri, fen bilgisini tamamıyla verdiğini aktaran Erdoğan, bunun üzerine de çocukların tek yönlü yetişmemesi için başta Kur'an-ı Kerim ve Arapça olmak üzere din bilgisi mahiyetindeki derslerin verildiğini kaydetti.
- "İmam hatip okullarının hukukunun korunması için cesur ve dirayetli olmalıyız"
Bilal Erdoğan, Türkiye'de Japonya hazırlık sınıfı olan tek, ilk okulun bir imam hatip okulu olduğunu, bunların bilinmesi için daha çok çalışılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"İmam hatipliler olarak imam hatip liselerinin ve ortaokullarının, cumhuriyetin ve ülkemizin birer kurumu olarak hukukunu korumayla ilgili her şeyi yapmakta cesur ve dirayetli olmamız gerekiyor. İmam hatipleri ilgilendiren başka kurumlarımızın da arkasında durma noktasında cesur ve dirayetli olmalıyız. Bulunduğumuz ortamlarda kurumlarımızı zedeleyici konuşmalar karşısında sessiz durmamalıyız. Vakıflarımızı, derneklerimizi, okullarımızı, kurumlarımı tahkir ve tezif eden insanlara karşı doğru bilgiyle mukabele etmemiz gerekiyor. Bunu yapmamamız halinde maalesef ülkemizin bu değerli kurumlarına kasteden insanlarını açık bırakmış oluyoruz."
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin ibadete açılmasının, imam hatip neslinin bir başarı olarak hanesine yazıldığını düşündüğünü dile getiren Erdoğan, bu başarıların şükrünün ancak daha çok çalışarak ifa edilebileceğini söyledi.
Bir fırsatın arifesinde olunduğuna işaret eden Erdoğan, "21. yüzyıla ümmetin damga vurması için önümüzde bir fırsat var. Son 20, 30, 50 yıla baktığımız zaman Rabb'imiz bizi rahmet üzerine rahmetle, mükafat üzerine mükafatla nimetlendiriyorsa biz de kulluğumuzun sorumluluğunu yerine getirme noktasında daha zimli ve gayretli olmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
- "İmam hatip neslinin anlamsız din tartışmalarından korunması gerekiyor"
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de insanlığın bir idrak ölümüyle karşı karşıya kaldığı bir zaman diliminde, idrak zaaflarının yaşadığını söyledi.
İnsanlığın görsel idrakin egemenliğine mahkum olduğu bir zamanda, Kur'an'ın ve sünnetin insanlık tarafından ihmal edilen iki kavram olduğuna değinen Görmez, ferasetin, basiretin neticesi olduğunu, basiret olmadan ferasetin olmayacağını belirtti.
Bugün insanlığın bir idrak ölümü ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Görmez, şöyle konuştu:
"Dijitalleşme ile birlikte bir ekran medeniyeti, ekran uygarlığı kuruldu ve insanoğlu bu ekran uygarlığının önünde pasif bir seyirciye dönüştü. İnsanoğlu sadece görsel bir idrake mahkum oldu. Bugün artık her insanın elinde bir ekran var, her insan hayatının büyük bir kısmını, bu ekranın önünde geçiriyor. Bu ekranın önünde daha çok görselliklerle, suretle karşı karşıya kalıyor. İşte bu görsel idrakin egemenliğine maruz kalan insanda, aklın idraki zayıflıyor, kalbin idraki bir ölümle karşı karşıya kalıyor. İşte burada basiret çok büyük önem arz ediyor ancak biz yüksek bir basiretle bunun üstesinden geliriz."
İmam hatip okullarında görsel idrakin egemenliğine mahkum olmaktan kurtulmak için özel derslere, müstakil laboratuvarlara, sosyal medya ve dijital okuryazarlığı dersine ihtiyaç olduğunu dile getiren Görmez, "Dijitalleşme ile dijital dünyada din tartışmaları, İslam davetinin önünde bir engele dönüştü. Önüne gelen herkes anlamsız, gayesiz, faydasız din tartışmasına girdi. İmam hatip neslinin bu anlamsız tartışmalardan korunması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz da imam hatip okullarının, Türkiye açısından ne kadar önemliyse dünya açısından da katbekat önemli olduğunu söyledi.
Fıkıh dersinden fiziğe, kimya dersinden Kur'an dersine, hadis dersinden matematiğe, edebiyattan tefsire birçok dersin imam hatip okullarında okutulduğuna değinen Yılmaz, bu eğitim sisteminden habersiz olan kişilerin olduğunu belirtti.
İmam hatiplerin yetiştirdiği insan modelinin bir başarı olduğunu belirten Yılmaz, imam hatip okullarının 1994'te zirve yaptığını, daha sonra 28 Şubat sürecince katsayı ve başörtüsü yasağı ile bu başarının önünün kesildiğini kaydetti.
Yılmaz, bu yılki başarının sebebinin ise 2009 yılında katsayı ve başörtü yasağının kaldırılmasıyla ortaya çıktığını vurguladı.