Bu Ameliyatı Olanların Yüzde 90'I Bir Daha İnsülin Kullanmıyor
Eskişehir Özel Ümit Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Müslüm Tarkan Tip 2 Diyabet hastalığının tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler hakkında bilgi verdi.
Şeker hastalığında ilaç ve insülin tedavisinin yetersiz gelmesi durumunda bir ihtiyaç olarak cerrahi müdahalenin devreye girdiğini dile getiren Dr. Tarkan, “Uzun süredir şeker hastalığı olan, insülin kullanan ve bu insülin ile dahi, hala şekeri kontrol altına alınamayan, yavaş yavaş organ hasarı başlamış; göz, böbrek, damarlar, koroner arterler, sinirler üzerinde ciddi yan etkiler başlamış olan hastalarda artık ilaç ve insülin ile olmuyorsa, o zaman cerrahiye başvurulabilir” şeklinde konuştu.
Organ hasarı başlamak üzere olan ve uzun süredir şeker hastalığı olduğu halde bütün medikal tedavilere rağmen bunu bir şekilde düzene sokamayan hastalarda cerrahi önerdiklerini belirten Dr. Tarkan, şunları söyledi: “Ameliyat öncesi olmazsa olmaz bir şartımız var; hastanın vücudunda yeterli insülinin olması gerekiyor, onu ölçmemiz gerekiyor, bir takım tetkikler ile bu insülinin belirli bir seviyede olduğunu görürsek, ondan sonra ameliyat kararı veriyoruz.”
İYİLEŞME SÜRECİ HIZLI İLERLİYOR
Bu ameliyatın, Laparaskopik, yani kapalı yöntemle yapıldığını aktaran Dr. Müslüm Tarkan, ameliyatın yaklaşık 3- 3 buçuk saat sürdüğünü, ameliyattan sonra hastanın 5 güne kadar hastanede gözlem altında kaldığını ve ameliyattan 1 gün sonra da sulu gıda almaya hızlı bir şekilde yemeye içmeye başladığını ve normal hayatına dönebildiğini söyledi.
Ameliyat sonrasında, yaklaşık iki üç hafta içinde hastanın şekerinin yavaş yavaş normal seviyelere düşmeye başladığını dile getiren Dr. Tarkan, “İyileşme aşamasında hastayı hem diyet anlamında hem de şeker ölçümleriyle sürekli takip ediyoruz” dedi.
Ameliyat sonrasında hastanın dikkat edeceği hususları da anlatan Dr. Tarkan, şunları söyledi:
“Ameliyat sonrası yaklaşık 1 ay kadar malum bağırsaklar ve mide üzerine yaptığımız o işlemlere vücudun alışması için bir takım diyetler öneriyoruz. Diyette sık sık beslenmek, asitli şeylerden uzak durmak, mideyi yoracak gıdalardan uzak durmak gibi bir takım önerilerimiz oluyor. Bu diyet listesini hastamız 1 ay uyguluyor, 1 aydan sonra genellikle hasta özellikle protein ağırlıklı olmak üzere; et, süt, yumurtayı rahatlıkla tüketebiliyor, bunda hiçbir kısıtlama yok, şekerli gıdalara gelince hiç şekersiz bir diyet önermiyoruz, normal bir şekilde yiyecek ama beslenme alışkanlığı nispeten değişecek. Zaten kişi bu ameliyattan sonra eskiden yemek istediği şeyleri yemek istemiyor, iştahı kısmen kesiliyor, ani şeker düşüşü olmadığı için daha düzenli bir hayata geçmiş oluyor. Hastalarımıza düzenli egzersiz öneriyoruz gerektiğinde de vitamin desteği yapıyoruz, ameliyattan sonra hastaların yüzde 80 ya da 90’ı bir daha insülin kullanmıyor.”
ŞEKER HASTALIĞINDA EN ÖNEMLİ UNSUR BESLENME TARZIDIR.
Şeker hastalığının tedavisinde en önemli unsurun beslenme tarzı olduğunu belirten Op. Dr. Müslüm Tarkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Egzersiz başta olmak üzere kişinin günlük faaliyetleri nasıl, oturarak mı çalışıyor, spor yapıyor mu, yediklerine ne kadar dikkat ediyor, nasıl besleniyor, bunların hepsi önemli ama en önemlilerinden bir tanesi genetik faktörler. Maalesef bütün hastalıklarda başta kanserler olmak üzere genetik faktörler çok fazla etkili, diyabet hastalarında dikkat ederseniz ailelerin çoğunda şeker hastalığı vardır. Şeker hastası olan birisi bahsedilen diyetlere uyar, düzgün bir şekilde egzersiz yapar, kilosunu belli bir standartta tutar, verilen ilaçları düzgün bir şekilde kullanabilirse üç aylık şekerini ölçen bir parametre var o genellikle 6 buçuk 7 buçuk civarında seyreder normal insanda bu 6’nın altındadır o yüzden bunu yapabiliyorsa hayatına böyle devam edebiliyorsa bu bir başarıdır.”
Kaynak: İHA
Organ hasarı başlamak üzere olan ve uzun süredir şeker hastalığı olduğu halde bütün medikal tedavilere rağmen bunu bir şekilde düzene sokamayan hastalarda cerrahi önerdiklerini belirten Dr. Tarkan, şunları söyledi: “Ameliyat öncesi olmazsa olmaz bir şartımız var; hastanın vücudunda yeterli insülinin olması gerekiyor, onu ölçmemiz gerekiyor, bir takım tetkikler ile bu insülinin belirli bir seviyede olduğunu görürsek, ondan sonra ameliyat kararı veriyoruz.”
İYİLEŞME SÜRECİ HIZLI İLERLİYOR
Bu ameliyatın, Laparaskopik, yani kapalı yöntemle yapıldığını aktaran Dr. Müslüm Tarkan, ameliyatın yaklaşık 3- 3 buçuk saat sürdüğünü, ameliyattan sonra hastanın 5 güne kadar hastanede gözlem altında kaldığını ve ameliyattan 1 gün sonra da sulu gıda almaya hızlı bir şekilde yemeye içmeye başladığını ve normal hayatına dönebildiğini söyledi.
Ameliyat sonrasında, yaklaşık iki üç hafta içinde hastanın şekerinin yavaş yavaş normal seviyelere düşmeye başladığını dile getiren Dr. Tarkan, “İyileşme aşamasında hastayı hem diyet anlamında hem de şeker ölçümleriyle sürekli takip ediyoruz” dedi.
Ameliyat sonrasında hastanın dikkat edeceği hususları da anlatan Dr. Tarkan, şunları söyledi:
“Ameliyat sonrası yaklaşık 1 ay kadar malum bağırsaklar ve mide üzerine yaptığımız o işlemlere vücudun alışması için bir takım diyetler öneriyoruz. Diyette sık sık beslenmek, asitli şeylerden uzak durmak, mideyi yoracak gıdalardan uzak durmak gibi bir takım önerilerimiz oluyor. Bu diyet listesini hastamız 1 ay uyguluyor, 1 aydan sonra genellikle hasta özellikle protein ağırlıklı olmak üzere; et, süt, yumurtayı rahatlıkla tüketebiliyor, bunda hiçbir kısıtlama yok, şekerli gıdalara gelince hiç şekersiz bir diyet önermiyoruz, normal bir şekilde yiyecek ama beslenme alışkanlığı nispeten değişecek. Zaten kişi bu ameliyattan sonra eskiden yemek istediği şeyleri yemek istemiyor, iştahı kısmen kesiliyor, ani şeker düşüşü olmadığı için daha düzenli bir hayata geçmiş oluyor. Hastalarımıza düzenli egzersiz öneriyoruz gerektiğinde de vitamin desteği yapıyoruz, ameliyattan sonra hastaların yüzde 80 ya da 90’ı bir daha insülin kullanmıyor.”
ŞEKER HASTALIĞINDA EN ÖNEMLİ UNSUR BESLENME TARZIDIR.
Şeker hastalığının tedavisinde en önemli unsurun beslenme tarzı olduğunu belirten Op. Dr. Müslüm Tarkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Egzersiz başta olmak üzere kişinin günlük faaliyetleri nasıl, oturarak mı çalışıyor, spor yapıyor mu, yediklerine ne kadar dikkat ediyor, nasıl besleniyor, bunların hepsi önemli ama en önemlilerinden bir tanesi genetik faktörler. Maalesef bütün hastalıklarda başta kanserler olmak üzere genetik faktörler çok fazla etkili, diyabet hastalarında dikkat ederseniz ailelerin çoğunda şeker hastalığı vardır. Şeker hastası olan birisi bahsedilen diyetlere uyar, düzgün bir şekilde egzersiz yapar, kilosunu belli bir standartta tutar, verilen ilaçları düzgün bir şekilde kullanabilirse üç aylık şekerini ölçen bir parametre var o genellikle 6 buçuk 7 buçuk civarında seyreder normal insanda bu 6’nın altındadır o yüzden bunu yapabiliyorsa hayatına böyle devam edebiliyorsa bu bir başarıdır.”