2 Ayda Bir Kansere Yakalandı, Savaşı Kazandı
İzmir’de yaşayan Şule Küçükakın (39), karaciğerinde ve safra yollarında ortaya çıkan tümörden kurtulmak için ilk ameliyat masasına yattığında tarih Nisan 2015’ti. Karaciğerinin yüzde 20’si alınan Küçükakın’ın vücudu her 2 ayda bir yeniden tümör üretti. Aradan geçen 2 yılda, 5 kez ameliyat masasına yatan, bu nedenle karnına fermuar taktırmayı bile düşündüğünü söyleyen Şule Küçükakın, gördüğü tedavilerle tümörlü hücrelerini sıfırlamayı başardıysa da “Kanser tekrar gelecek olursa karşısında daha güçlü bir Şule bulacak” demekten geri kalmıyor.
Şule Küçükakın, kanser olduğunu tamamen şans eseri öğrendi. 17 yaşında bir oğlu olan Küçükakın, tüp bebek tedavisi için 2015 yılının Mart ayında özel bir kliniğe gittiğinde batın ultrasonu çekildi. Çıkan sonuç, safra yollarında ve karaciğerinde tümör olduğunu söylüyordu. Kısa süre önce babasını da kanserden kaybeden 39 yaşındaki Şule Küçükakın, vakit kaybetmeden doktorundan kanser tedavisinde kullanılan fiziksel, farmokolojik, biyolojik ve psikolojik yöntemler hakkında bilgi alarak savaşına başladı.
Şule Küçükakın, kanserli tümörlerin temizlenmesi için Nisan 2015’te ameliyat masasına yattı. Başarılı geçen ameliyatla karaciğerinin yüzde 20’si alınan genç kadın, 6 ay kemoterapi tedavisi gördü. 6 ayın sonunda ise kanser nüksetti. Bu kez karaciğerindeki ve safra yollarındaki tümörler, Radyofrekans Ablasyon (RFA) denilen yöntemle, 90 derece sıcaklıkla yakıldı. Aradan sadece 2 ay geçmişti ki kanser, Aralık 2015 tarihinde 3 farklı tümörle geri geldi. Ocak 2016 tarihinde tekrar operasyon geçiren genç kadın, tam “Artık kurtuldum” derken Mayıs 2016 tarihinde kara haberi aldı. Karaciğer ve safra yollarındaki tümör yine metastaz yapmıştı.
"Fermuar taktıralım kimse yorulmasın"
Sürekli ameliyat olmaktan, kemoterapi almaktan ve her seferinde yine kansere yakalanmaktan yorulan Şule Küçükakın, “Hayat enerjimi kaybetmemeye özen gösteriyordum ama insan yoruluyor bir süre sonra. Hatta doktorlarıma, ‘karnıma fermuar taktıralım da kimse yorulmasın, açıp kapatırız’ dediğimi hatırlıyorum. Artık kemoterapi almak istemiyordum, ameliyat olmak da istemiyordum. Farklı ne yapılabilir diye düşünüyordum” diye konuştu.
Kendi tedavisine kendi karar verdi
Doktorunun dünyada yeni yeni kullanılmaya başlanan immünoterapi yönteminden bahsetmesiyle bu ilacı denemek isteyen Şule Küçükakın’a tedaviye uygun olup olmadığını anlamak için çeşitli testler yapıldı. Testler negatif çıktı ancak genç kadın yılmadı. Mutlaka bu ilacı kullanmak istediğini söyleyerek doktorlarını ikna etti. Tıpkı kemoterapi gibi damar yoluyla alınan immünoterapi ilacı SGK karşılamadığı için yurt dışından getirtildi. 2 kür immünoterapinin sonunda küçülen 3 tümörden 2’si, 4. kür sonunda tamamen yok oldu. Ancak kalbe yakın yerdeki tümör ısrarla duruyordu. Açık cerrahiden başka seçenek kalmayınca yine bıçak altına yatan ve vücudundaki tümörler sıfırlanan Küçükakın, “Umarım artık bu son olmuştur ancak eğer yine kanser vücuduma gelecek olursa karşısında hep güçlü ve savaşçı bir Şule bulacak. O ne kadar agresifse ben ondan daha agresif olacağım” dedi.
İmmünoterapi kanser hücrelerini deşifre ediyor
Şule Küçükakın’ın operasyonlarını gerçekleştiren Prof. Dr. Ünal Aydın, karaciğer kanserlerinin agresif ilerlediğini belirterek, “Tümör ne kadar agresifse biz de o kadar agresif davranıyoruz. Bu sadece tıbbi ekibin tek başına yapabileceği bir savaş değil. Şule hastalığını kafasında rasyonelize edip inkar yerine kabul edince savaşımız daha kolay oldu. Birlikte savaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Şule Küçükakın’ın tedavisinde, dünyada henüz çok yeni bir kavram olan ive kanserin en ileri tedavisi olarak tanımlayabileceğimiz İmmünoterapi tedavi seçeneğini denediklerini anlatan Prof. Dr. Aydın şöyle konuştu: “Vücudumuzda her gün milyonlarca kanser hücresi meydana gelir ancak insanın bağışıklık sistemi meydana gelen kanserli hücreleri yenebilmesi için donatılmıştır. Bağışıklık sistemi, kanser hücrelerini yok etmek için harekete geçer. Ancak kanser hücreleri, üzerlerinde bulunan alıcılar sayesinde vücudun diğer hücrelerinin kullandığı parola sistemini taklit ederek bağışıklık sisteminin kendisine karşı savaşmasını önler. İmmünoterapi ilaçları, kanser hücrelerini deşifre ederek bağışıklık sisteminin bu hücrelere saldırmasını sağlar. Tıpkı mayın tarlası oyununda işaretlediğimiz mayınlar gibi."
"Bütüncül bir savaş gerekiyor”
Prof. Dr. Ünal Aydın, özellikle safra yolu kanserinde immünoterapinin önemli olduğunu gözlemlediklerini söyleyerek, “Dünyada pek çok otorite, safra yolları kanseri üzerine yaptığımız çalışmalardan faydalanıyor. Cerrahi şansı verilemeyen pek çok hasta, immünoterapi tedavisi sonrası cerrahi operasyona alındı. Mühim olan kararlı bir şekilde kanserle savaşmak. Tüm tedavi seçeneklerini kullanarak bütüncül bir savaş gerekiyor” dedi.
"Pek çok kanser hastalığı için kullanılabilir"
İmmünoterapinin pek çok kanser hastası için kullanılabilir olduğunu düşündüklerini belirten Onkoloji Uzmanı Dr. Esat Namal da, “İmmünoterapi ile Şule’nin tedavisinde ciddi manada aşama kaydetmiş olduk. Amerika’nın bile çok net kullanmadığı bir tedavi seçeneğini uyguladıktan sonra karaciğerindeki 3 lezyondan 2’sinin kaybolduğunu gözlemledik. Bu sonuç, diğer kanser hastalarının tedavisi için umut verdi. Kaybolmayan tek tümör için gerçekleştirilen cerrahi operasyonun ardından hastamızın vücudundaki tüm tümörler sıfırlandı” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Şule Küçükakın, kanserli tümörlerin temizlenmesi için Nisan 2015’te ameliyat masasına yattı. Başarılı geçen ameliyatla karaciğerinin yüzde 20’si alınan genç kadın, 6 ay kemoterapi tedavisi gördü. 6 ayın sonunda ise kanser nüksetti. Bu kez karaciğerindeki ve safra yollarındaki tümörler, Radyofrekans Ablasyon (RFA) denilen yöntemle, 90 derece sıcaklıkla yakıldı. Aradan sadece 2 ay geçmişti ki kanser, Aralık 2015 tarihinde 3 farklı tümörle geri geldi. Ocak 2016 tarihinde tekrar operasyon geçiren genç kadın, tam “Artık kurtuldum” derken Mayıs 2016 tarihinde kara haberi aldı. Karaciğer ve safra yollarındaki tümör yine metastaz yapmıştı.
"Fermuar taktıralım kimse yorulmasın"
Sürekli ameliyat olmaktan, kemoterapi almaktan ve her seferinde yine kansere yakalanmaktan yorulan Şule Küçükakın, “Hayat enerjimi kaybetmemeye özen gösteriyordum ama insan yoruluyor bir süre sonra. Hatta doktorlarıma, ‘karnıma fermuar taktıralım da kimse yorulmasın, açıp kapatırız’ dediğimi hatırlıyorum. Artık kemoterapi almak istemiyordum, ameliyat olmak da istemiyordum. Farklı ne yapılabilir diye düşünüyordum” diye konuştu.
Kendi tedavisine kendi karar verdi
Doktorunun dünyada yeni yeni kullanılmaya başlanan immünoterapi yönteminden bahsetmesiyle bu ilacı denemek isteyen Şule Küçükakın’a tedaviye uygun olup olmadığını anlamak için çeşitli testler yapıldı. Testler negatif çıktı ancak genç kadın yılmadı. Mutlaka bu ilacı kullanmak istediğini söyleyerek doktorlarını ikna etti. Tıpkı kemoterapi gibi damar yoluyla alınan immünoterapi ilacı SGK karşılamadığı için yurt dışından getirtildi. 2 kür immünoterapinin sonunda küçülen 3 tümörden 2’si, 4. kür sonunda tamamen yok oldu. Ancak kalbe yakın yerdeki tümör ısrarla duruyordu. Açık cerrahiden başka seçenek kalmayınca yine bıçak altına yatan ve vücudundaki tümörler sıfırlanan Küçükakın, “Umarım artık bu son olmuştur ancak eğer yine kanser vücuduma gelecek olursa karşısında hep güçlü ve savaşçı bir Şule bulacak. O ne kadar agresifse ben ondan daha agresif olacağım” dedi.
İmmünoterapi kanser hücrelerini deşifre ediyor
Şule Küçükakın’ın operasyonlarını gerçekleştiren Prof. Dr. Ünal Aydın, karaciğer kanserlerinin agresif ilerlediğini belirterek, “Tümör ne kadar agresifse biz de o kadar agresif davranıyoruz. Bu sadece tıbbi ekibin tek başına yapabileceği bir savaş değil. Şule hastalığını kafasında rasyonelize edip inkar yerine kabul edince savaşımız daha kolay oldu. Birlikte savaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Şule Küçükakın’ın tedavisinde, dünyada henüz çok yeni bir kavram olan ive kanserin en ileri tedavisi olarak tanımlayabileceğimiz İmmünoterapi tedavi seçeneğini denediklerini anlatan Prof. Dr. Aydın şöyle konuştu: “Vücudumuzda her gün milyonlarca kanser hücresi meydana gelir ancak insanın bağışıklık sistemi meydana gelen kanserli hücreleri yenebilmesi için donatılmıştır. Bağışıklık sistemi, kanser hücrelerini yok etmek için harekete geçer. Ancak kanser hücreleri, üzerlerinde bulunan alıcılar sayesinde vücudun diğer hücrelerinin kullandığı parola sistemini taklit ederek bağışıklık sisteminin kendisine karşı savaşmasını önler. İmmünoterapi ilaçları, kanser hücrelerini deşifre ederek bağışıklık sisteminin bu hücrelere saldırmasını sağlar. Tıpkı mayın tarlası oyununda işaretlediğimiz mayınlar gibi."
"Bütüncül bir savaş gerekiyor”
Prof. Dr. Ünal Aydın, özellikle safra yolu kanserinde immünoterapinin önemli olduğunu gözlemlediklerini söyleyerek, “Dünyada pek çok otorite, safra yolları kanseri üzerine yaptığımız çalışmalardan faydalanıyor. Cerrahi şansı verilemeyen pek çok hasta, immünoterapi tedavisi sonrası cerrahi operasyona alındı. Mühim olan kararlı bir şekilde kanserle savaşmak. Tüm tedavi seçeneklerini kullanarak bütüncül bir savaş gerekiyor” dedi.
"Pek çok kanser hastalığı için kullanılabilir"
İmmünoterapinin pek çok kanser hastası için kullanılabilir olduğunu düşündüklerini belirten Onkoloji Uzmanı Dr. Esat Namal da, “İmmünoterapi ile Şule’nin tedavisinde ciddi manada aşama kaydetmiş olduk. Amerika’nın bile çok net kullanmadığı bir tedavi seçeneğini uyguladıktan sonra karaciğerindeki 3 lezyondan 2’sinin kaybolduğunu gözlemledik. Bu sonuç, diğer kanser hastalarının tedavisi için umut verdi. Kaybolmayan tek tümör için gerçekleştirilen cerrahi operasyonun ardından hastamızın vücudundaki tüm tümörler sıfırlandı” diye konuştu.