'Sokakta Slogan Atarak Sanatçı Olunmaz'
Ünlü piyano virtüözü Tuluyhan Uğurlu, Ortadoğu ülkelerinde yeniden konserler vermek istediğini belirterek, "Keşke Şam'a yine gitsem, savaş bitse ve yine orada konser versem. Şam-ı Şerif'in sokaklarında yine dolaşsam. Bağdat'ta savaş dursa ve gidip oralarda konser versem" dedi.
Sanat hayatı, albüm çalışmaları, gerçekleştirdiği ve planladığı konserlere ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Uğurlu, tarihi mekanlarda gerçekleştirdiği konserlerde, mekanlar vasıtasıyla insanlara içsel bir yolculuk imkanı verdiğini dile getirerek, "İstanbul'un benim için çok değerli yerleri var. Göz ardı edilen yerler, yani her gün önünden geçtiğimiz ama görmediğimiz değerler. Bakmak ile görmek arasındaki fark gibi" diye konuştu.
Tuluyhan Uğurlu, mekanların ve mekanlara dikkati çekmenin kendisi için çok önemli olduğunu kaydederek, şunları aktardı:
"Beyazıt Devlet Kütüphanesindeki konser, kitap okumayı gündeme getiriyor. Arkeoloji müzesindeki konser, müzeciliği ön plana getiriyor. Galata Mevlevihanesi'ne geliyorsunuz, Beyoğlu'ndan İstiklal Caddesi'ne. Dünyanın bütün nimetleri var orada. Hepsini görerek, yaşayarak geliyorsunuz. Bir kapı var, açtığınızda bambaşka bir alemin kapıları açılıyor size. Kendi benliğinize, iç yolculuğa fırsat veriyor o mekan. Tuluyhan Uğurlu'nun müziği bahane oluyor. Ne yaptım, ne yapmalıydım, ne yapacağım bunların hep değerlendirmesini yapmak için çok iyi bir fırsat oluyor."
- "Ortadoğu'nun yaşadığı süreç üzücü ama bir gün bitecek"
Piyanist Uğurlu, Yunus Emre Enstitüsü aracılığıyla Ortadoğu ülkelerinde verdiği konserlerin büyük ses getirdiğini aktararak, Batı Şeria'ya geçip, Ramallah'da verdiği konserin de çok önemli olduğunu ve Gazze'de kumsalda konser vermesi için talep geldiğini söyledi.
Enstitünün kültür sanat alanında gerçekleştirdiği faaliyetlere de değinen Uğurlu, "Bizim kültürümüzü yansıtıcı, ön plana çıkartıcı ve çok güzel bir çalışma yapıyor arkadaşlar. Hangi ülkedeyseler çok güzel dostluklar kurulmuş, çok güzel imkanlar sağlanmış. Fevkalade başarılı süreçler geçiriyoruz. Dolayısıyla Yunus Emre Enstitüsü ile yaptığımız konserler, etkinlikler çok değerli" dedi.
Ortadoğu'da yaşanan sıkıntılı sürece de değinen Uğurlu, şunları kaydetti:
"Keşke Şam'a yine gitsem, savaş bitse ve yine orada konser versem. Şam-ı Şerif'in sokaklarında yine dolaşsam. Bağdat'ta savaş dursa ve gidip oralarda konser versem. Ortadoğu'nun yaşamış olduğu bu süreç çok üzücü ama ilelebet devam edecek diye bir kural yok. Bu bir gün bitecek. Her şeyin normalin daha da ötesinde güzelliklere yöneleceği kanaatindeyim ben. Mesela Kahire'de her şey normale dönse de gidip konser versem. Mümkün olsa, konser piyanisti gitse ve eserlerini El Ezher Üniversitesi'nde yorumlasa mesela. Bütün öğrenciler gelse ve benim müziğimi dinlese."
- "Politikaya kanalize olanların, eserleri yok"
Ünlü isim sanat hayatında geçirdiği süreci ise "Benim önümde örnek alacağım Tuluyhan Uğurlu yoktu. Yani kendi müziğini ve kendi bestelerini yapan, kimseden destek almadan konserini yapan insanlar yoktu. Ben şimdi kendi eserlerimle konserler veriyorum. İnsanlar konserlerime geliyorlar. İnşallah genç kuşaklar da beni örnek alırlar. Basamak taşı kullanırlar" ifadelerini kullandı.
Tuluyhan Uğurlu, sanatçının politika ile ilgilenmesinin yol açacağı sorunlara işaret ederek şöyle konuştu:
"Politikaya kanalize olmuş arkadaşlarımızın, maalesef bir bakıyorsunuz ki eserleri yok. Eser olmayınca, ortada sanat olmuyor. Sanat olmayınca da oraya buraya çekiliveriyorsunuz. Belirli bir politik görüşün adamı, uşağı oluyorsunuz ya da belirli kesimlere hizmet ediyorsunuz. Mecburen oluyor bunlar. Ortada eser yoksa, kabiliyet yoksa, sadece elinizdeki metni oynuyorsanız ya da elinizdeki notayı çalıyorsanız, Beethoven'ı çalıyorsanız o zaman orada sanat olmuyor. Yani şimdi biz Mimar Sinan'a, Tolstoy'a, Necip Fazıl'a, Itri'ye, Dede Efendi'ye, Hacı Arif Bey'e sanatçı dediğimiz zaman, yolda, sokakta slogan atan arkadaşlarımızın hangi birine sanatçı diyebileceğiz? Böyle bir şey söz konusu değil."
Bu kişilerin sanatçı olmadığını savunan sanatçı, "Onun için dilediklerini yapabilirler ama sanat adına değil yaptıkları" ifadelerini kullandı.
Uğurlu, eserlerini yorumlarken farklı enstrumanların sahnede buluşmasını çok sevdiğini ifade ederek, böylelikle farklı medeniyetlerin enstrumanlarla bir araya geldiğini dile getirdi.
Bu sene çok yoğun konserler verdiği belirten Uğurlu, planladığı albüm ve konserlere ilişkin şunları söyledi:
"Önümüzdeki sene biraz daha albüme ağırlık vereceğim diye düşünüyorum. Mesela bir Beyrut, Bosna Hersek, Saraybosna, sonra da bir Kosova konseri söz konusu. Yine Tiran ve Tahran konseri istiyorlar. Tahran'da müthiş bir konser verdim. Kıyamet koptu. İnsanlar çok sevdiler beni orada. Yine istiyorlar, çağırıyorlar Tahran'a. Çok güzel izlenimlerle ayrılıyorum gittiğim konser salonlarından. Yeter ki huzur olsun. Huzur, sevgi, barış ve kardeşlik olunca çok güzel sanat oluyor, güzel şeyler ortaya çıkıyor."
- Tuluyhan Uğurlu
Tuluyhan Uğurlu, 1965'de İstanbul'da doğdu. Dört yaşında yeteneği keşfedilerek, aynı yıl İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümüne kabul edildi. Yedi yaşında devlet tarafından açılan Harika Çocuklar sınavını kazanarak yurt dışında yüksek müziği eğitimi yapmaya hak kazandı.
Lise ve konservatuvarın ardından Viyana Müzik Akademisi'nde eğitim gördü. Akademide master yaparken, klasiklere veda ederek, sadece kendi eserlerini seslendirmeye başladı. Canlı konser kayıtlarından oluşan "Go With God" ve "Kutsal Kitaplardan Ayetler" isimli ilk iki albümünde hayranı olduğu Bach'dan esinlenerek inanç konularına eğildi.
1996'da "İstanbul Kanatlarımın Altında" filminin müziği ile ünlendi. Cumhuriyetin 75. yıl kutlamaları için "Mustafa Kemal Atatürk" ve "Güneşin Askerleri", büyük depremin ardından "Şehrin Gözyaşları" isimli eserleri besteledi. Çeşitli belgesel müzikleri de yazan sanatçı, son piyano eserlerini "Beyazıt'ta Zaman" isimli albümde topladı.
Tuluyhan Uğurlu, 2003'ten itibaren konserlerini konser salonlarının dışına taşıyarak, tarihi mekanlarda gerçekleştirmeye başladı. Görüntülerle de mekanın tarihinin anlatıldığı bu proje çerçevesinde Nemrut Dağı, Sirkeci Garı, Hattuşa, Truva, Tuşba antik kentleri, Dolmabahçe, Yıldız, Çırağan ve Beylerbeyi Sarayları, Çimenlik Kalesi, Sultanahmet Meydanı, Kapalıçarşı gibi tarihi yerlerde konserler verdi.
Kaynak: AA
Tuluyhan Uğurlu, mekanların ve mekanlara dikkati çekmenin kendisi için çok önemli olduğunu kaydederek, şunları aktardı:
"Beyazıt Devlet Kütüphanesindeki konser, kitap okumayı gündeme getiriyor. Arkeoloji müzesindeki konser, müzeciliği ön plana getiriyor. Galata Mevlevihanesi'ne geliyorsunuz, Beyoğlu'ndan İstiklal Caddesi'ne. Dünyanın bütün nimetleri var orada. Hepsini görerek, yaşayarak geliyorsunuz. Bir kapı var, açtığınızda bambaşka bir alemin kapıları açılıyor size. Kendi benliğinize, iç yolculuğa fırsat veriyor o mekan. Tuluyhan Uğurlu'nun müziği bahane oluyor. Ne yaptım, ne yapmalıydım, ne yapacağım bunların hep değerlendirmesini yapmak için çok iyi bir fırsat oluyor."
- "Ortadoğu'nun yaşadığı süreç üzücü ama bir gün bitecek"
Piyanist Uğurlu, Yunus Emre Enstitüsü aracılığıyla Ortadoğu ülkelerinde verdiği konserlerin büyük ses getirdiğini aktararak, Batı Şeria'ya geçip, Ramallah'da verdiği konserin de çok önemli olduğunu ve Gazze'de kumsalda konser vermesi için talep geldiğini söyledi.
Enstitünün kültür sanat alanında gerçekleştirdiği faaliyetlere de değinen Uğurlu, "Bizim kültürümüzü yansıtıcı, ön plana çıkartıcı ve çok güzel bir çalışma yapıyor arkadaşlar. Hangi ülkedeyseler çok güzel dostluklar kurulmuş, çok güzel imkanlar sağlanmış. Fevkalade başarılı süreçler geçiriyoruz. Dolayısıyla Yunus Emre Enstitüsü ile yaptığımız konserler, etkinlikler çok değerli" dedi.
Ortadoğu'da yaşanan sıkıntılı sürece de değinen Uğurlu, şunları kaydetti:
"Keşke Şam'a yine gitsem, savaş bitse ve yine orada konser versem. Şam-ı Şerif'in sokaklarında yine dolaşsam. Bağdat'ta savaş dursa ve gidip oralarda konser versem. Ortadoğu'nun yaşamış olduğu bu süreç çok üzücü ama ilelebet devam edecek diye bir kural yok. Bu bir gün bitecek. Her şeyin normalin daha da ötesinde güzelliklere yöneleceği kanaatindeyim ben. Mesela Kahire'de her şey normale dönse de gidip konser versem. Mümkün olsa, konser piyanisti gitse ve eserlerini El Ezher Üniversitesi'nde yorumlasa mesela. Bütün öğrenciler gelse ve benim müziğimi dinlese."
- "Politikaya kanalize olanların, eserleri yok"
Ünlü isim sanat hayatında geçirdiği süreci ise "Benim önümde örnek alacağım Tuluyhan Uğurlu yoktu. Yani kendi müziğini ve kendi bestelerini yapan, kimseden destek almadan konserini yapan insanlar yoktu. Ben şimdi kendi eserlerimle konserler veriyorum. İnsanlar konserlerime geliyorlar. İnşallah genç kuşaklar da beni örnek alırlar. Basamak taşı kullanırlar" ifadelerini kullandı.
Tuluyhan Uğurlu, sanatçının politika ile ilgilenmesinin yol açacağı sorunlara işaret ederek şöyle konuştu:
"Politikaya kanalize olmuş arkadaşlarımızın, maalesef bir bakıyorsunuz ki eserleri yok. Eser olmayınca, ortada sanat olmuyor. Sanat olmayınca da oraya buraya çekiliveriyorsunuz. Belirli bir politik görüşün adamı, uşağı oluyorsunuz ya da belirli kesimlere hizmet ediyorsunuz. Mecburen oluyor bunlar. Ortada eser yoksa, kabiliyet yoksa, sadece elinizdeki metni oynuyorsanız ya da elinizdeki notayı çalıyorsanız, Beethoven'ı çalıyorsanız o zaman orada sanat olmuyor. Yani şimdi biz Mimar Sinan'a, Tolstoy'a, Necip Fazıl'a, Itri'ye, Dede Efendi'ye, Hacı Arif Bey'e sanatçı dediğimiz zaman, yolda, sokakta slogan atan arkadaşlarımızın hangi birine sanatçı diyebileceğiz? Böyle bir şey söz konusu değil."
Bu kişilerin sanatçı olmadığını savunan sanatçı, "Onun için dilediklerini yapabilirler ama sanat adına değil yaptıkları" ifadelerini kullandı.
Uğurlu, eserlerini yorumlarken farklı enstrumanların sahnede buluşmasını çok sevdiğini ifade ederek, böylelikle farklı medeniyetlerin enstrumanlarla bir araya geldiğini dile getirdi.
Bu sene çok yoğun konserler verdiği belirten Uğurlu, planladığı albüm ve konserlere ilişkin şunları söyledi:
"Önümüzdeki sene biraz daha albüme ağırlık vereceğim diye düşünüyorum. Mesela bir Beyrut, Bosna Hersek, Saraybosna, sonra da bir Kosova konseri söz konusu. Yine Tiran ve Tahran konseri istiyorlar. Tahran'da müthiş bir konser verdim. Kıyamet koptu. İnsanlar çok sevdiler beni orada. Yine istiyorlar, çağırıyorlar Tahran'a. Çok güzel izlenimlerle ayrılıyorum gittiğim konser salonlarından. Yeter ki huzur olsun. Huzur, sevgi, barış ve kardeşlik olunca çok güzel sanat oluyor, güzel şeyler ortaya çıkıyor."
- Tuluyhan Uğurlu
Tuluyhan Uğurlu, 1965'de İstanbul'da doğdu. Dört yaşında yeteneği keşfedilerek, aynı yıl İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümüne kabul edildi. Yedi yaşında devlet tarafından açılan Harika Çocuklar sınavını kazanarak yurt dışında yüksek müziği eğitimi yapmaya hak kazandı.
Lise ve konservatuvarın ardından Viyana Müzik Akademisi'nde eğitim gördü. Akademide master yaparken, klasiklere veda ederek, sadece kendi eserlerini seslendirmeye başladı. Canlı konser kayıtlarından oluşan "Go With God" ve "Kutsal Kitaplardan Ayetler" isimli ilk iki albümünde hayranı olduğu Bach'dan esinlenerek inanç konularına eğildi.
1996'da "İstanbul Kanatlarımın Altında" filminin müziği ile ünlendi. Cumhuriyetin 75. yıl kutlamaları için "Mustafa Kemal Atatürk" ve "Güneşin Askerleri", büyük depremin ardından "Şehrin Gözyaşları" isimli eserleri besteledi. Çeşitli belgesel müzikleri de yazan sanatçı, son piyano eserlerini "Beyazıt'ta Zaman" isimli albümde topladı.
Tuluyhan Uğurlu, 2003'ten itibaren konserlerini konser salonlarının dışına taşıyarak, tarihi mekanlarda gerçekleştirmeye başladı. Görüntülerle de mekanın tarihinin anlatıldığı bu proje çerçevesinde Nemrut Dağı, Sirkeci Garı, Hattuşa, Truva, Tuşba antik kentleri, Dolmabahçe, Yıldız, Çırağan ve Beylerbeyi Sarayları, Çimenlik Kalesi, Sultanahmet Meydanı, Kapalıçarşı gibi tarihi yerlerde konserler verdi.