Yılmaz Özdil CHP'yi eleştirdi
Yılmaz Özdil bugünkü yazısında CHP'ye ağır eleştirilerde bulundu.
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil bugünkü 'Söylesem tesiri yok sussam gönüz razı değil' başlıklı yazısında CHP Milletvekili Mustafa Balbay'ın tutuklu olduğu dönemde her zaman yanında olan zamanın İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel'i tek hamlede harcadığını iddia etti.
İşte o yazı;
Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil
Altı sene evvel, 2009…
Karanlığın en koyu günleriydi. Mustafa Balbay içerdeydi, ha bugün ha yarın derken, yedi aydır yatıyordu, çıkacağı yoktu. Basın korkuyor, tutuklu gazeteci hakkında haber yapmak bile tehlikeli bulunuyordu.
*
Bir kişi hariç.
*
O güne kadar yapılmayanı yaptı, atladı otomobiline Silivri'ye geldi, savcıya başvurdu, izin istedi. Mustafa Balbay'la ailesi dışında görüşen ilk kişi oldu. “Merhaba arkadaş” dedi, “yalnız değilsin!”
*
Bir kişi, korku duvarını yıkmıştı. Arkasından kimsenin gelmesini beklemedi, açtığı o gedikten gene kendisi ilerledi. Adalet Bakanlığı'na başvurdu, evrensel kriterleri masaya koydu, tutuklunun ailesi dışındakilerin de açık görüş'e katılabilmesi için izin istedi. İzni kopardı. Sarıldı telefona, gelir misiniz diye sordu, liste yaptı, ilk kez 10 gazeteciyi Silivri'ye götürdü, Balbay'la görüştürdü.
*
Bu sayede, tek tük de olsa, gazetelerde Silivri haberleri çıkmaya başladı. Otobüs kiraladı. Duruşmalara gazeteci taşıdı. Kitap Fuarı'nda Mustafa Balbay standı açtı. “Beton tabut”ta unutulmasın diye çırpındı.
*
Bir seferinde, Balbay'ın kızı Yağmur, babası imzalasın diye karnesini getirmişti. Ancak, açık görüş olmadığı için boynu bükük kalakalmıştı. Gene oradaydı… Ayrılma burdan, bekle dedi. Çıktı savcıya, kanunların savcısı'ndan değil, evlat sahibi baba'dan izin istedi. Tarihte ilk kez o gün, evlat'a özel açık görüş izni çıktı. Balbay, kızının karnesini imzaladı, öptü, sarılabildi her baba gibi.
*
Kapsamı genişletti. Gazetecilerin sadece Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'la değil, öbür tutuklularla görüşmelerini de sağladı. Meslektaşları tarafından içerde yalnız bırakılan profesörler, subaylar ondan yardım rica ediyor, seslerini duyurabilmek için aracılık etmesini istiyorlardı. Silivri'dekilerin nefesi olmuştu.
*
Hakaretlere uğradı tabii… Yalanlarla iftiralarla linç etmeye çalıştılar, darbeci filan dediler. Yılmadı. Göğüsledi. Her duruşmaya geldi, her açık görüşe geldi. 200'den fazla gazeteciyi getirdi. Silivri'dekilerin durumu hakkında yayınlanan haberlerin-yorumların yüzde 80'ini ona borçluyduk. Toplumun bilgi edinme hakkına hizmet etti.
*
Atilla Sertel'di o… İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı'ydı.
*
Silivri duvarlarının yıkılması için kendi hayatını, kendi ailesini riske attı. En başta Mustafa Balbay'ın, kumpas iftiralarıyla içeri tıkılanların kurtarılmasında büyük emeği vardı.
*
Gel zaman git zaman, geçen ay… Gazeteciler cemiyeti başkanlıklarından istifa etti, CHP'den milletvekili aday adayı oldu, İzmir'den ön seçime girdi. Kadere bakın ki, çocukluktan beri arkadaşı olan Mustafa Balbay da, İzmir'den aynı bölgeden ön seçime girdi.
*
Rahat rahat kazandılar. Kılıçdaroğlu birinci, Mustafa Balbay ikinci, Atilla Sertel üçüncü oldu. İki arkadaş, kol kola TBMM'ye gidiyordu.
*
O da ne?
“Gazeteciler cemiyeti görevinden istifa ettikten sonra basın ilan kurumu toplantısına katıldı” gibi, palavradan bir gerekçeyle yüksek seçim kuruluna şikayet edildi. Üstelik, herkes gayet net biliyor ki… Bizzat CHP rozeti taşıyanlar tarafından şikayet edilmişti.
*
Şak… Yüksek seçim kurulu, şikayeti inceledi, mazbatasını bile almış olan Atilla'nın adaylığını iptal etti.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...
İşte o yazı;
Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil
Altı sene evvel, 2009…
Karanlığın en koyu günleriydi. Mustafa Balbay içerdeydi, ha bugün ha yarın derken, yedi aydır yatıyordu, çıkacağı yoktu. Basın korkuyor, tutuklu gazeteci hakkında haber yapmak bile tehlikeli bulunuyordu.
*
Bir kişi hariç.
*
O güne kadar yapılmayanı yaptı, atladı otomobiline Silivri'ye geldi, savcıya başvurdu, izin istedi. Mustafa Balbay'la ailesi dışında görüşen ilk kişi oldu. “Merhaba arkadaş” dedi, “yalnız değilsin!”
*
Bir kişi, korku duvarını yıkmıştı. Arkasından kimsenin gelmesini beklemedi, açtığı o gedikten gene kendisi ilerledi. Adalet Bakanlığı'na başvurdu, evrensel kriterleri masaya koydu, tutuklunun ailesi dışındakilerin de açık görüş'e katılabilmesi için izin istedi. İzni kopardı. Sarıldı telefona, gelir misiniz diye sordu, liste yaptı, ilk kez 10 gazeteciyi Silivri'ye götürdü, Balbay'la görüştürdü.
*
Bu sayede, tek tük de olsa, gazetelerde Silivri haberleri çıkmaya başladı. Otobüs kiraladı. Duruşmalara gazeteci taşıdı. Kitap Fuarı'nda Mustafa Balbay standı açtı. “Beton tabut”ta unutulmasın diye çırpındı.
*
Bir seferinde, Balbay'ın kızı Yağmur, babası imzalasın diye karnesini getirmişti. Ancak, açık görüş olmadığı için boynu bükük kalakalmıştı. Gene oradaydı… Ayrılma burdan, bekle dedi. Çıktı savcıya, kanunların savcısı'ndan değil, evlat sahibi baba'dan izin istedi. Tarihte ilk kez o gün, evlat'a özel açık görüş izni çıktı. Balbay, kızının karnesini imzaladı, öptü, sarılabildi her baba gibi.
*
Kapsamı genişletti. Gazetecilerin sadece Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'la değil, öbür tutuklularla görüşmelerini de sağladı. Meslektaşları tarafından içerde yalnız bırakılan profesörler, subaylar ondan yardım rica ediyor, seslerini duyurabilmek için aracılık etmesini istiyorlardı. Silivri'dekilerin nefesi olmuştu.
*
Hakaretlere uğradı tabii… Yalanlarla iftiralarla linç etmeye çalıştılar, darbeci filan dediler. Yılmadı. Göğüsledi. Her duruşmaya geldi, her açık görüşe geldi. 200'den fazla gazeteciyi getirdi. Silivri'dekilerin durumu hakkında yayınlanan haberlerin-yorumların yüzde 80'ini ona borçluyduk. Toplumun bilgi edinme hakkına hizmet etti.
*
Atilla Sertel'di o… İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı'ydı.
*
Silivri duvarlarının yıkılması için kendi hayatını, kendi ailesini riske attı. En başta Mustafa Balbay'ın, kumpas iftiralarıyla içeri tıkılanların kurtarılmasında büyük emeği vardı.
*
Gel zaman git zaman, geçen ay… Gazeteciler cemiyeti başkanlıklarından istifa etti, CHP'den milletvekili aday adayı oldu, İzmir'den ön seçime girdi. Kadere bakın ki, çocukluktan beri arkadaşı olan Mustafa Balbay da, İzmir'den aynı bölgeden ön seçime girdi.
*
Rahat rahat kazandılar. Kılıçdaroğlu birinci, Mustafa Balbay ikinci, Atilla Sertel üçüncü oldu. İki arkadaş, kol kola TBMM'ye gidiyordu.
*
O da ne?
“Gazeteciler cemiyeti görevinden istifa ettikten sonra basın ilan kurumu toplantısına katıldı” gibi, palavradan bir gerekçeyle yüksek seçim kuruluna şikayet edildi. Üstelik, herkes gayet net biliyor ki… Bizzat CHP rozeti taşıyanlar tarafından şikayet edilmişti.
*
Şak… Yüksek seçim kurulu, şikayeti inceledi, mazbatasını bile almış olan Atilla'nın adaylığını iptal etti.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...