14 Mart Tıp Bayramı
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, "Çanakkale Deniz Savaşı sırasında 1915'te tıp fakültesi hiç mezun veremiyor. Çünkü değerli hekimlerimiz orada hayat vermek için değil, hayatlarını vererek vatanımızı kurtarmak için şehit düşüyorlar" dedi.
Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER), 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle Hayat Vakfı, Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD), Yeryüzü Doktorları ve Hekim Hakları Derneği ile 1453 Topkapı Sosyal Tesisleri'nde dayanışma ve beraberlik yemeği organize etti.
Yemeğe katılan Sare Davutoğlu, etkinlikte yer alan tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutladı.
Davutoğlu, tanıdığı ve bir dönem birlikte çalıştığı çok sayıda arkadaşıyla AKDER öncülüğünde düzenlenen yemekte bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu dile getirerek, hafa içinden beri Ankara başta olmak üzere birçok kentte düzenlenen etkinliklerle sağlık çalışanlarını, hekimleri ve meslektaşlarını çok sık hatırladığını söyledi.
Türkiye Diyanet Vakfı'nın düzenlediği "Uluslararası İyilik Programı"na katıldığını aktaran Davutoğlu, "500 güzel fikir, 500 güzel iyilik arasından seçilmiş 6 özel insan, 6 özel program veya kuruluşun ödül töreninde sizi hatırladım. Her birinin, çalışmalarını yakından bildiğim kuruluşların aslında bu iyilik ödüllerine aday olacağını düşündüm. Bunlardan biri Özgecan kızımızın babasıydı. Bu kadar güzel insanla bir aradayken, hem sağlıkta hem başka alanlarda toplumumuzda maalesef yaygınlaşan ya da bizim daha çok haberdar olduğumuz şiddete karşı bu güzide topluluğun çok güzel çalışmalar yapacağına inandığımı ve yapmasını beklediğimi ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Davutoğlu, bu sabah Nevşehir'de, Onkoloji Hastanesi'nde hasta ve hekimleri ziyaret ettiklerini ve Çanakkale'de "Ab-ı Hayat Neferleri" isimli 14 Mart Tıp Bayramı ve 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlamalarına katıldıklarını ifade etti.
Çanakkale Zaferi'nde sağlık çalışanlarının büyük bir destan yazdığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Hekim olmak, sadece formel bir eğitimi bitirmek değil. Bu sadece hekimler için değil, diğer sağlık çalışanları için de geçerli. Biz hakim tavrıyla hekimliği bir arada anlayan, buna inanan insanlarız. Adaletle davranmayı, hakim olmayı, hakkı ayırt edebilmeyi bilen insanlar olarak yetiştiğimiz ve bu şuurla hizmet ettiğimiz anlayışıyla sadece sağlık hizmeti sunan değil, aslında beraber olduğumuz insanlara birçok açıdan değerli hizmetler sunan insanlarız. Hayatımızın bütün zorluklarına rağmen hastalarımdan kopamıyorum. Çünkü bütün sağlık çalışanları, bu tadı aldıkları için bunun zorluğunu bilirler. Tıp tarihi, insanlıkla beraber başlayan uzun bir tarih. Osmanlı döneminde, 1827'de Tıbhane-i Amireyi Şahane kuruluyor. Bu ilk tıp fakültemizden önce Osmanlı döneminde daha önce de hekim yetiştiren medreselerin bir devamı niteliğinde. Hekim yetiştiren medreseye sadece diğer tüm medrese basamaklarını tamamladıktan sonra hekimler kabul ediliyor. Şu anda Amerika'da, Kanada ve birkaç başka ülkede lisans eğitimini tamamladıktan sonra hekimliğe başvurmak gibi bir şartı Osmanlılar uygulamış. 14 Mart'ın 18 Mart'la çok yakın olup bir arada kutlanmasının belki güzel vesilesi de 1919'da İstanbul işgal edildiğinde 14 Mart'ta hekimlerimiz de büyük bir protesto ile savaşa katılıyorlar. Çanakkale Deniz Savaşı sırasında 1915'te tıp fakültesi hiç mezun veremiyor. Çünkü değerli hekimlerimiz orada hayat vermek için değil, hayatlarını vererek vatanımızı kurtarmak için şehit düşüyorlar."
Sağlık alanında Türkiye'nin önemli bir noktaya geldiğini aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İhtisas sırasında en çok zorluk çektiğimiz alan yenidoğan yoğun bakım üniteleriydi. Çok az yenidoğan yoğun bakım yatak sayımız vardı. 2002'de 2 bin 214 toplam yoğun bakım yatak sayımız vardı. 2014'te ise 27 bin 42'ye çıkmış bu rakam. 2002'de 617 ambulansımız varmış. 2014 rakamlarıyla 4 bin 468 ambulansımız var. 2002'de hiç mevcudu olmayan deniz, uçak, helikopter ve paletli ambulanslarımızın sayısı da giderek artmış ve toplamda 270'e ulaşmış. Bütün bu ambulanslarla 2002'de 350 bin 769 kişi taşınırken, 2014'te 4 milyon 257 bin 429 kişi taşınmış. Sağlık alanında yapılan bu ilerlemeler ve halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyetinde, hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımız en önde pay sahibi olanlardır."
- "Suriye'nin O Hekime İhtiyacı Var" kampanyası
Davutoğlu, Yeryüzü Doktorları Derneği tarafından başlatılan "Suriye'nin O Hekime İhtiyacı Var" kampanyasını çok önemli bulduğunu vurgulayarak, "Bu kampanya Suriye'de hizmet vermeye devam eden hekimleri desteklemek ve hizmetlerinin devamını sağlamayı amaçlıyor. Suriyeli doktor Osman bazen 'Ben de gideyim, Suriye'nın dışına çıkayım' diyor, sonra 'Ben gidersem hastalarıma kim bakacak?' diye düşünüyormuş'. Gerçekten bizler, bu güzide topluluk, çok zor şartlarda, tıbbi cihazları olmadan, belki teşhis ve ameliyat imkanı olmadan hastalarına şifa olmaya çalışan bu hekimlere güzel bir yardım eli uzatabiliriz diye ümit ediyorum" şeklinde konuştu
- "Hekimlik, toplumumuzun kalbinde müstesna bir yere sahiptir"
AKDER Başkanı Leyla Şahin Usta da özveriyle, hassasiyetle ve özenle yapılması gereken bir mesleğin mensupları olduklarını söyledi.
Hekimliğin, ustaların çıraklarını yetiştirdiği ince bir zanaat olduğunu anlatan Usta, "Kendimizi sadece işini yapan doktorlar veya sağlık çalışanı olarak görmemeliyiz. Zanaatini en güzle şekilde ortaya koyan ve bu onurlu mesleği icra ederken yorgun da olsa empati yapabilen, hastalarından güler yüzünü eksik etmeyen, ekibiyle çalışmayı bilen onurlu insanlar olarak bu toplumun önünde bulunabilmeliyiz. Bu meslek mensupları hep zoru başararak ilerlemişlerdir. Hekimlik, toplumumuzun kalbinde müstesna bir yere sahiptir" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Davutoğlu, etkinliği organize eden sivil toplum kuruluşlarının yönetici ve temsilcilerine, "Sıhhiye 1915" isimli kitap hediye etti.
Yemeğe, İstanbul Valisi Vasip Şahin'in eşi Şeyma Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok'un eşi Gülhan Altınok'un yanı sıra yemeği düzenleyen kuruluşların üyeleri katıldı.
Kaynak: AA
Yemeğe katılan Sare Davutoğlu, etkinlikte yer alan tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutladı.
Davutoğlu, tanıdığı ve bir dönem birlikte çalıştığı çok sayıda arkadaşıyla AKDER öncülüğünde düzenlenen yemekte bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu dile getirerek, hafa içinden beri Ankara başta olmak üzere birçok kentte düzenlenen etkinliklerle sağlık çalışanlarını, hekimleri ve meslektaşlarını çok sık hatırladığını söyledi.
Türkiye Diyanet Vakfı'nın düzenlediği "Uluslararası İyilik Programı"na katıldığını aktaran Davutoğlu, "500 güzel fikir, 500 güzel iyilik arasından seçilmiş 6 özel insan, 6 özel program veya kuruluşun ödül töreninde sizi hatırladım. Her birinin, çalışmalarını yakından bildiğim kuruluşların aslında bu iyilik ödüllerine aday olacağını düşündüm. Bunlardan biri Özgecan kızımızın babasıydı. Bu kadar güzel insanla bir aradayken, hem sağlıkta hem başka alanlarda toplumumuzda maalesef yaygınlaşan ya da bizim daha çok haberdar olduğumuz şiddete karşı bu güzide topluluğun çok güzel çalışmalar yapacağına inandığımı ve yapmasını beklediğimi ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Davutoğlu, bu sabah Nevşehir'de, Onkoloji Hastanesi'nde hasta ve hekimleri ziyaret ettiklerini ve Çanakkale'de "Ab-ı Hayat Neferleri" isimli 14 Mart Tıp Bayramı ve 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlamalarına katıldıklarını ifade etti.
Çanakkale Zaferi'nde sağlık çalışanlarının büyük bir destan yazdığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Hekim olmak, sadece formel bir eğitimi bitirmek değil. Bu sadece hekimler için değil, diğer sağlık çalışanları için de geçerli. Biz hakim tavrıyla hekimliği bir arada anlayan, buna inanan insanlarız. Adaletle davranmayı, hakim olmayı, hakkı ayırt edebilmeyi bilen insanlar olarak yetiştiğimiz ve bu şuurla hizmet ettiğimiz anlayışıyla sadece sağlık hizmeti sunan değil, aslında beraber olduğumuz insanlara birçok açıdan değerli hizmetler sunan insanlarız. Hayatımızın bütün zorluklarına rağmen hastalarımdan kopamıyorum. Çünkü bütün sağlık çalışanları, bu tadı aldıkları için bunun zorluğunu bilirler. Tıp tarihi, insanlıkla beraber başlayan uzun bir tarih. Osmanlı döneminde, 1827'de Tıbhane-i Amireyi Şahane kuruluyor. Bu ilk tıp fakültemizden önce Osmanlı döneminde daha önce de hekim yetiştiren medreselerin bir devamı niteliğinde. Hekim yetiştiren medreseye sadece diğer tüm medrese basamaklarını tamamladıktan sonra hekimler kabul ediliyor. Şu anda Amerika'da, Kanada ve birkaç başka ülkede lisans eğitimini tamamladıktan sonra hekimliğe başvurmak gibi bir şartı Osmanlılar uygulamış. 14 Mart'ın 18 Mart'la çok yakın olup bir arada kutlanmasının belki güzel vesilesi de 1919'da İstanbul işgal edildiğinde 14 Mart'ta hekimlerimiz de büyük bir protesto ile savaşa katılıyorlar. Çanakkale Deniz Savaşı sırasında 1915'te tıp fakültesi hiç mezun veremiyor. Çünkü değerli hekimlerimiz orada hayat vermek için değil, hayatlarını vererek vatanımızı kurtarmak için şehit düşüyorlar."
Sağlık alanında Türkiye'nin önemli bir noktaya geldiğini aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İhtisas sırasında en çok zorluk çektiğimiz alan yenidoğan yoğun bakım üniteleriydi. Çok az yenidoğan yoğun bakım yatak sayımız vardı. 2002'de 2 bin 214 toplam yoğun bakım yatak sayımız vardı. 2014'te ise 27 bin 42'ye çıkmış bu rakam. 2002'de 617 ambulansımız varmış. 2014 rakamlarıyla 4 bin 468 ambulansımız var. 2002'de hiç mevcudu olmayan deniz, uçak, helikopter ve paletli ambulanslarımızın sayısı da giderek artmış ve toplamda 270'e ulaşmış. Bütün bu ambulanslarla 2002'de 350 bin 769 kişi taşınırken, 2014'te 4 milyon 257 bin 429 kişi taşınmış. Sağlık alanında yapılan bu ilerlemeler ve halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyetinde, hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımız en önde pay sahibi olanlardır."
- "Suriye'nin O Hekime İhtiyacı Var" kampanyası
Davutoğlu, Yeryüzü Doktorları Derneği tarafından başlatılan "Suriye'nin O Hekime İhtiyacı Var" kampanyasını çok önemli bulduğunu vurgulayarak, "Bu kampanya Suriye'de hizmet vermeye devam eden hekimleri desteklemek ve hizmetlerinin devamını sağlamayı amaçlıyor. Suriyeli doktor Osman bazen 'Ben de gideyim, Suriye'nın dışına çıkayım' diyor, sonra 'Ben gidersem hastalarıma kim bakacak?' diye düşünüyormuş'. Gerçekten bizler, bu güzide topluluk, çok zor şartlarda, tıbbi cihazları olmadan, belki teşhis ve ameliyat imkanı olmadan hastalarına şifa olmaya çalışan bu hekimlere güzel bir yardım eli uzatabiliriz diye ümit ediyorum" şeklinde konuştu
- "Hekimlik, toplumumuzun kalbinde müstesna bir yere sahiptir"
AKDER Başkanı Leyla Şahin Usta da özveriyle, hassasiyetle ve özenle yapılması gereken bir mesleğin mensupları olduklarını söyledi.
Hekimliğin, ustaların çıraklarını yetiştirdiği ince bir zanaat olduğunu anlatan Usta, "Kendimizi sadece işini yapan doktorlar veya sağlık çalışanı olarak görmemeliyiz. Zanaatini en güzle şekilde ortaya koyan ve bu onurlu mesleği icra ederken yorgun da olsa empati yapabilen, hastalarından güler yüzünü eksik etmeyen, ekibiyle çalışmayı bilen onurlu insanlar olarak bu toplumun önünde bulunabilmeliyiz. Bu meslek mensupları hep zoru başararak ilerlemişlerdir. Hekimlik, toplumumuzun kalbinde müstesna bir yere sahiptir" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Davutoğlu, etkinliği organize eden sivil toplum kuruluşlarının yönetici ve temsilcilerine, "Sıhhiye 1915" isimli kitap hediye etti.
Yemeğe, İstanbul Valisi Vasip Şahin'in eşi Şeyma Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok'un eşi Gülhan Altınok'un yanı sıra yemeği düzenleyen kuruluşların üyeleri katıldı.