Ege Bölgesi Grubu Üyesi Özkan Açıklaması

Akil İnsanlar Heyeti Ege Bölgesi Grubu Üyesi Fadime Özkan, İzmir ziyaretine değinerek, "Muhalefet partileri kürsüden 'Zinhar terör örgütüyle görüşülerek bu süreç yürütülemez, İmralı ile bu görüşme olmasın' siyasetini yürütürken, tabanları böyle düşünmüyor" dedi.

Fadime Özkan, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün moderatörlüğündeki AA Editör Masası'na İstanbul'dan video konferans yöntemiyle katıldı.

Özkan, Ege Heyeti olarak İzmir, Denizli ve Kütahya'yı gezdiklerini, hafta sonu da Afyonkarahisar ve Uşak'ı ziyaret edeceklerini belirtti.

Çalışmalar ilk başladığında yapılan kamuoyu araştırmalarında Ege Bölgesi'nin en zor ve sürece en az destek veren bölge olduğunu anlatan Özkan, görüşmelerin ardından bunun böyle olmadığını gördüklerini vurguladı.

Özkan, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, sanayici, esnaf, üniversite öğrencileri, şehit aileleriyle konuştuklarında destek oranının arttığını gördüklerini ve şifahen yüzde 55-60 oranında destek verildiğinin ifade edildiğini dile getirdi.

Toplantılarda konuşmadığı halde, bazı kişilerin daha sonra yanlarına gelerek, Türkiye'nin bu meseleyi çözmesi gerektiğini anlattığını belirten Özkan, şöyle konuştu:

"Ege Bölgesi'nde destek oranının daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Orası özellikle bir partinin doğal bölgesi olarak görülür, ancak İzmir'e gider gitmez şunu fark ettik; muhalefet partileri kürsüden 'Zinhar terör örgütüyle görüşülerek bu süreç yürütülemez, İmralı ile bu görüşme olmasın' siyasetini yürütürken, aslında o partilerin tabanları böyle düşünmüyor. Her düzeyde insan, terör örgütüne silah bıraktıracak olanın örgütün lideri olduğunu, dolayısıyla dünyadaki etnik temelli terör örgütlerine silah bıraktırırken olduğu gibi, burada da bu görüşmelerin doğal olduğunu kabul ediyor. Bu, tabanla partilerin kürsü söylemi arasındaki yarığı gösteriyor. Sürecin ilerlemesi bakımından da mecliste gösterilen muhalefetin tabanda tam olarak böyle yürümediğini ortaya çıkarıyor."

"Çatışmasızlık olması", "akan kanın durması" noktasında herkesin hemfikir olduğunu dile getiren Özkan, meseleyi çözmeye "öldürerek devam edelim" görüşünü savunanların çok az olduğunu söyledi.

Vatandaşların "Vatan bölünecek mi- Vatanın bütünlüğüne bir halel gelecek mi- Bayrağımız inecek mi- Karşılığında terör örgütüne nasıl bir ödün verildi- Terör örgütü neden şimdi silah bırakıyor-" gibi endişelerini dile getirdiğini anlatan Özkan, şöyle devam etti:

"Bunların hepsinin sonucunda, bunları dile getirmekten kaynaklanan bir rahatlamayı görüyoruz. Aynı zamanda soruların cevabı üzerinde beraber düşündüğümüzde, fikirler beyan edilirken, o soruların yavaş yavaş buharlaştığını, meselenin halli konusunda inancın güçlendiğini görüyoruz, bu yolun doğru yol olduğuna ilişkin gelen bir kanaat gözle görülür, elle tutulur hale geliyor."

"Temas ve diyalog grubu, bir çeşit elçilik" diye tanımladığı Akil İnsanlar Heyeti'nin direkt nabza dokunduğunu anlatan Özkan, bunun da çalışmayı daha sağlıklı hale getirdiğini söyledi.

Özkan, "İnsanlar, 'İlk defa devletimiz bir konuda bizim ne düşündüğümüzü öğrenmek istedi. Bu heyet bu işe yarıyor. Bizden birilerini elçi olarak gönderdi ve bizim fikrimizi soruyor' diyerek memnuniyetini dile getirenler var" dedi.

İzmir'de farklı bir soru ve endişe ile karşılaştıklarını belirten Özkan, "Raporlarımızda yer alacak. İzmir'de bir laiklik söylemiyle karşılaştık. 'Bu süreç, laik cumhuriyetin sonunu mu getirecek-' gibi bir endişe ile biraz kazıdığınızda bir adım sonra bu karşınıza çıkıyor" diye konuştu.

-Protestolar-

Akil İnsanlar Heyeti Ege Bölgesi Grup Başkanı Tarhan Erdem'in, Kütahya ve İzmir'de, belediye başkanlarını ziyaret ettiğini hatırlatan Özkan, Kütahya'da partilerin il başkanlarıyla görüşme talebinde bulunduklarını, ancak MHP ve CHP il başkanlarının bu talebi geri çevirdiğini söyledi.

Kütahya'da bir toplantıya başlarken, bir grubun protesto gösterisi düzenlediğini anlatan Özkan, şunları kaydetti:

"Avni Özgürel yukarıya davet etmek için aşağıya inmişti. Bir saldırı oldu, ama nihayetinde gruptan 7 kişi yukarı geldi. Onlarla masaya oturduk. 2,5 saat süreci anlattık. Sürecin Türkiye'yi bölmek, bayrağı indirmek için değil, bilakis bu ülkede akan kanı durdurulması ve şimdiye kadar oluşmuş kimi husumet duygularının giderilmesi için bir süreç yürütüldüğünü, Türkiye'nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, huzuru ve refahı için böyle bir sürecin gerekli olduğunu anlattı. Yani biz, bizi protesto eden insanlarla da buluştuk. Tüm toplantılarda aslında aynı resimle karşılaşıyoruz. İzmir ve Denizli'de daha çok İşçi Partisi diyebileceğimiz daha küçük ama daha sivri bir protesto vardı. Kütahya'da daha milliyetçi kesimlerin ama aynı ezber cümlelerle karşı çıktıkları protestolardı bunlar."

-''Keşke süreç 6 ay önce başladı''-

Özkan, toplantılarda sadece bir iki kişinin sürece karşı olduğunu çok sert dille, hakaret içeren cümleler, demokratik ortamı terörize eden tavırla ifade ettiğini belirterek, şunları söyledi:

"Salonda bulunan diğer 50-60 kişi bir süre tahammül ederek, daha sonra onları susturuyorlar. Türkiye'de hep olageldiği gibi sesini yükseltenin diğer büyük kitleyi susturduğu gerçeğini de yavaş yavaş değiştiren bir durumla karşı karşıyayız. Ama çalıştığımız bölgede şunu da fark ettik. Ege Bölgesi'ne 1990'lar boyunca, Güneydoğu'da terörle mücadele ederken, hukuk dışına çıkılan kimi uygulamalar, faili meçhuller, köy yakmalar gibi nedenlerle Güneydoğu Anadolu illerinden zorunlu göçler olmuştu. Bu bölgede göçler neticesinde insanların yerleştiği iller de var.

Bunun neticesinde kente göç edenlerle ilin yerleşikleri arasında tuhaf bir bariyer oluşmuş. Birbirinin derdini anlama, yarasına şifa bulma gibi bir durum olmamış. Bir yabancılık hali görülüyor. Yerleşikler arasında teröre evrilen Kürt meselesinin aslında ne olduğu, Kürtlerin on yıllar boyunca nasıl bir zulme maruz kaldığı, hem vaktiyle devletin hoyrat politikaları yüzünden hem de PKK'nın o bölge insanı üzerinde estirdiği terör nedeniyle insanların ne yaşadığıyla pek ilgilenilmemiş. Bu meselelerle ilgili kurduğunuz birkaç cümlede bile itirazla karşılaşıyorsunuz. 'Kürt meselesi' diye bir mesele hiç olmadığı, bunun tamamen terör meselesi olduğu kanaati hakim olmuş. Bölgede bir empati eksikliği görülüyor. Her şeye rağmen Ege Bölgesi'nde sürece büyük bir destek var ve insanlar artık 'Şehit cenazesinde namaz kılmak, taziyeye gitmek istemiyoruz' diyorlar."

Fadime Özkan, Denizli'de ziyaret ettikleri bir şehit annesinin "Oğlum 6 ay önce Siirt'te şehit düştü. Keşke bu süreç 6 ay önce başlasaydı ve oğlum hayatta olsaydı" sözlerini de aktardı.

Muhabir: Halil İbrahim Başer / Sibel Ertürk Kurtoğlu

Yayıncı: Ziver Büyüktaş
Kaynak: AA