İstanbul Senfoni Orkestrası Suriye için çaldı
Cemal Reşit Rey İstanbul Senfoni Orkestrası, Suriye'deki insanlık dramına dikkati çekmek amacıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser verdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, ''Konuşulması gereken şey, Suriye'de yaşananlardan ziyade, Suriye'de olanlara sessiz kalanların bunu nasıl başardığıdır'' dedi.
Bosna Hersekli ünlü orkestra şefi Emir Nuhanoviç yönetimindeki Cemal Reşit Rey İstanbul Senfoni Orkestrası, Suriye'deki insanlık dramına dikkati çekmek amacıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser verdi. Konserde, Suriyeli keman sanatçısı Ali Moraly de solist olarak yer aldı.
Konser öncesinde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Çelik, 90'lı yıllarda, dünyada büyük bir iyimserlik havası hakimken, Saraybosna halkının vahşi bir katliamla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Çelik, kendisinin o dönemde öğrenci olduğunu anlatarak, ''(Saraybosna için ne yapabiliriz) diye öğrenciler olarak örgütlenmiştik. Türkiye'nin tüm imkanlarını seferber etmesine rağmen, bugünkü imkanlara sahip olmadığımız için hepimiz o yıllarda içinde yaşadığımız çaresizliğin içinde Saraybosna'ya el uzatamamanın kaygısıyla, acısıyla yaşadık. İşte o dramın orta yerinde, herkesin sağır kesildiği bir noktada rahmetli Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, büyük şef Emir Nuhanoviç'e bir çağrıda bulunarak, 'Sesimizi dünyaya duyur' dedi. Savaşın ortasında Saraybosna Filarmoni Orkestrası, Saraybosna'nın sesini duyurdu. Sağır kalanlar duydular, dilsiz olanlar dile geldiler ve Saraybosna için sözü bitmiş modern dünya, sözün ve kelamın ne olduğunu kavradı'' diye konuştu.
''Sanat sesini Suriye için duyuracak''
Suriye'de de bugün, tüm insanlığın gözü önünde büyük bir dramının yaşandığını kaydeden Bakan Çelik, konserin bu drama dikkati çekmek için gerçekleştirildiğine vurgu yaparak, ''70 bin şehit ve 250 bin kayıp var. Dışarıda milyonları bulan mülteciler var. Suriye içinde de milyonlarca yerlerinden edilmiş insan var. Şimdi yine, bütün insanlığa çağrı yapmak üzere büyük bir şefin öncülüğünde, sanat bu sefer sesini Suriye için duyuracak. Burada konuşulması gereken şey, Suriye'de yaşananlardan ziyade, Suriye'de olanlara sessiz kalanların bunu nasıl başardığıdır. Nasıl oluyor da bunu başarabiliyorlar? Bugün sessiz kalanlara en anlamlı cevabı, bu mekanın altında vereceğiz'' ifadelerini kullandı.
''Zulmedenlerin safında değiliz''
Gecede, ''Sanat nedir?'' sorusunun en anlamlı yanıtını bulacağını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
''1990'lı yıllarda, tüm kesimleriyle Bosna'daki insanlık dramını izlemek yerine Türkiye, elinden geleni yaptı. Bugün Suriye'de de aynısını yapmaya çalışıyoruz ama tek bir çizgiden bakıyoruz. Halepçe'ye nasıl baktıysak, Hocalı'ya nasıl baktıysak, insanlık vicdanındaki tuttuğu yer bakımından Avrupa'daki soykırımlara nasıl baktıysak Afrika'daki kırımlara nasıl baktıysak, bugün de aynı şekilde bakıyoruz. Bugün bir fark var. O farkın ne olduğunu herkes hissediyor. Bugün sadece halkımızla değil, devletin tüm organlarıyla, dünyanın dört bir yanındayız. Gün gelir Mogadişu, gün gelir Halep ve Şam, Afrika'dan Avrupa'ya, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya dünyanın her yerindeyiz. İnsanlık hafızasının yeniden şekillendiği bu süreçte vicdana ve değişime çağıranların başında geliyoruz. Katledenlerin, zulmedenlerin safında değiliz. Vicdandan yoksun olanların siyasetinin peşinde değiliz. Çünkü burada gördüğünüz gibi sanatın insanlık vicdanında makes bulan sesinin yanındayız. Bahsettiğim şey, şu ya da bu gündelik pozisyon meselesi değildir. Bahsettiğim şey, Bosnalı çocuklarla buluşan Hamalı çocukların gözlerindeki umuttur. Bosnalı kadınlarla buluşan Halepli kadının bakışındaki öfkedir ve Şamlı bir babanın ellerindeki çaresizliktir.''
Bakan Çelik, sıradan bir gece yaşanmadığına inandığını aktararak, ''Bu gece 70 bin şehit bizimle beraber. Bu gece yüz binlerce kayıp bizimle beraber. Milyonlarca mültecinin dili olacağız. İşte sanat bu. Hiç kimsenin, hiçbir günlük siyaset kaygısının yanında durmaksızın sadece ve sadece yaşananlara şahitlik etmek için buradayız. Kuşkusuz Suriye'nin şehitleri, Bosna'nın şehitleriyle buluşacak, Suriye'nin kayıpları, Bosna'nın kayıplarıyla buluşacak ve İstanbul her zaman olduğu gibi Halep'e Şam'a ve Saraybosna'ya kardeşliği bir kez daha getirecek'' dedi.
''Biz tek bir medeniyet havzasının çocuklarıyız, acımız ve sevinçlerimiz ortaktır'' diyen Çelik, Halep'te, Şam'da, Saraybosna'da yaşanan acıların Türkiye'de de aynı şekilde hissedildiğini dile getirdi.
Bakan Çelik, gecenin hazırlanmasında emeği geçenlere de teşekkür ederek, konuşmasını tamamladı.
Şef Emir Nuhanoviç
Konserin açılışında Şef Emir Nuhanoviç de dinleyicilere seslendi.
Avrupa ve dünyanın büyük çoğunluğunun, Saraybosna'da yaşananlar için hiçbir şey yapmadığını belirten Nuhanoviç, bu dram karşısında bir tek Türkiye'nin Birleşmiş Milletler içinde çaba gösterdiğini ifade etti.
Yaşananlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için Aliya İzzetbegoviç'in talimatıyla 1994 yılındaki ağır şartlar altında Şef Zubin Mehta ile bir konser gerçekleştirdiklerini anımsatan Nuhanoviç, ''Bir çocuğun gözyaşı tüm dünyanın zenginliğine bedeldir. Şu anda Suriye'de anneler kendi çocuklarını gömüyorlar'' diye konuştu.
Suriyeli keman sanatçısı Ali Moraly ise Suriye'de yaşananlara dikkati çekmek için konserde yer aldığını söyledi.
Konuşmaların ardından, orkestra, Tomaso Albinoni'nin ''Adagio in G-Minor'', Maurice Jarre'nin Çağrı filminin tema müziği ''The Message'' ile Beethoven'in ''5. Senfoni'' isimli eserlerini seslendirdi.
Büyük beğeni toplayan konserde, orkestra bis yaptı.
Kaynak: AA
Bosna Hersekli ünlü orkestra şefi Emir Nuhanoviç yönetimindeki Cemal Reşit Rey İstanbul Senfoni Orkestrası, Suriye'deki insanlık dramına dikkati çekmek amacıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser verdi. Konserde, Suriyeli keman sanatçısı Ali Moraly de solist olarak yer aldı.
Konser öncesinde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Çelik, 90'lı yıllarda, dünyada büyük bir iyimserlik havası hakimken, Saraybosna halkının vahşi bir katliamla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Çelik, kendisinin o dönemde öğrenci olduğunu anlatarak, ''(Saraybosna için ne yapabiliriz) diye öğrenciler olarak örgütlenmiştik. Türkiye'nin tüm imkanlarını seferber etmesine rağmen, bugünkü imkanlara sahip olmadığımız için hepimiz o yıllarda içinde yaşadığımız çaresizliğin içinde Saraybosna'ya el uzatamamanın kaygısıyla, acısıyla yaşadık. İşte o dramın orta yerinde, herkesin sağır kesildiği bir noktada rahmetli Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, büyük şef Emir Nuhanoviç'e bir çağrıda bulunarak, 'Sesimizi dünyaya duyur' dedi. Savaşın ortasında Saraybosna Filarmoni Orkestrası, Saraybosna'nın sesini duyurdu. Sağır kalanlar duydular, dilsiz olanlar dile geldiler ve Saraybosna için sözü bitmiş modern dünya, sözün ve kelamın ne olduğunu kavradı'' diye konuştu.
''Sanat sesini Suriye için duyuracak''
Suriye'de de bugün, tüm insanlığın gözü önünde büyük bir dramının yaşandığını kaydeden Bakan Çelik, konserin bu drama dikkati çekmek için gerçekleştirildiğine vurgu yaparak, ''70 bin şehit ve 250 bin kayıp var. Dışarıda milyonları bulan mülteciler var. Suriye içinde de milyonlarca yerlerinden edilmiş insan var. Şimdi yine, bütün insanlığa çağrı yapmak üzere büyük bir şefin öncülüğünde, sanat bu sefer sesini Suriye için duyuracak. Burada konuşulması gereken şey, Suriye'de yaşananlardan ziyade, Suriye'de olanlara sessiz kalanların bunu nasıl başardığıdır. Nasıl oluyor da bunu başarabiliyorlar? Bugün sessiz kalanlara en anlamlı cevabı, bu mekanın altında vereceğiz'' ifadelerini kullandı.
''Zulmedenlerin safında değiliz''
Gecede, ''Sanat nedir?'' sorusunun en anlamlı yanıtını bulacağını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
''1990'lı yıllarda, tüm kesimleriyle Bosna'daki insanlık dramını izlemek yerine Türkiye, elinden geleni yaptı. Bugün Suriye'de de aynısını yapmaya çalışıyoruz ama tek bir çizgiden bakıyoruz. Halepçe'ye nasıl baktıysak, Hocalı'ya nasıl baktıysak, insanlık vicdanındaki tuttuğu yer bakımından Avrupa'daki soykırımlara nasıl baktıysak Afrika'daki kırımlara nasıl baktıysak, bugün de aynı şekilde bakıyoruz. Bugün bir fark var. O farkın ne olduğunu herkes hissediyor. Bugün sadece halkımızla değil, devletin tüm organlarıyla, dünyanın dört bir yanındayız. Gün gelir Mogadişu, gün gelir Halep ve Şam, Afrika'dan Avrupa'ya, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya dünyanın her yerindeyiz. İnsanlık hafızasının yeniden şekillendiği bu süreçte vicdana ve değişime çağıranların başında geliyoruz. Katledenlerin, zulmedenlerin safında değiliz. Vicdandan yoksun olanların siyasetinin peşinde değiliz. Çünkü burada gördüğünüz gibi sanatın insanlık vicdanında makes bulan sesinin yanındayız. Bahsettiğim şey, şu ya da bu gündelik pozisyon meselesi değildir. Bahsettiğim şey, Bosnalı çocuklarla buluşan Hamalı çocukların gözlerindeki umuttur. Bosnalı kadınlarla buluşan Halepli kadının bakışındaki öfkedir ve Şamlı bir babanın ellerindeki çaresizliktir.''
Bakan Çelik, sıradan bir gece yaşanmadığına inandığını aktararak, ''Bu gece 70 bin şehit bizimle beraber. Bu gece yüz binlerce kayıp bizimle beraber. Milyonlarca mültecinin dili olacağız. İşte sanat bu. Hiç kimsenin, hiçbir günlük siyaset kaygısının yanında durmaksızın sadece ve sadece yaşananlara şahitlik etmek için buradayız. Kuşkusuz Suriye'nin şehitleri, Bosna'nın şehitleriyle buluşacak, Suriye'nin kayıpları, Bosna'nın kayıplarıyla buluşacak ve İstanbul her zaman olduğu gibi Halep'e Şam'a ve Saraybosna'ya kardeşliği bir kez daha getirecek'' dedi.
''Biz tek bir medeniyet havzasının çocuklarıyız, acımız ve sevinçlerimiz ortaktır'' diyen Çelik, Halep'te, Şam'da, Saraybosna'da yaşanan acıların Türkiye'de de aynı şekilde hissedildiğini dile getirdi.
Bakan Çelik, gecenin hazırlanmasında emeği geçenlere de teşekkür ederek, konuşmasını tamamladı.
Şef Emir Nuhanoviç
Konserin açılışında Şef Emir Nuhanoviç de dinleyicilere seslendi.
Avrupa ve dünyanın büyük çoğunluğunun, Saraybosna'da yaşananlar için hiçbir şey yapmadığını belirten Nuhanoviç, bu dram karşısında bir tek Türkiye'nin Birleşmiş Milletler içinde çaba gösterdiğini ifade etti.
Yaşananlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için Aliya İzzetbegoviç'in talimatıyla 1994 yılındaki ağır şartlar altında Şef Zubin Mehta ile bir konser gerçekleştirdiklerini anımsatan Nuhanoviç, ''Bir çocuğun gözyaşı tüm dünyanın zenginliğine bedeldir. Şu anda Suriye'de anneler kendi çocuklarını gömüyorlar'' diye konuştu.
Suriyeli keman sanatçısı Ali Moraly ise Suriye'de yaşananlara dikkati çekmek için konserde yer aldığını söyledi.
Konuşmaların ardından, orkestra, Tomaso Albinoni'nin ''Adagio in G-Minor'', Maurice Jarre'nin Çağrı filminin tema müziği ''The Message'' ile Beethoven'in ''5. Senfoni'' isimli eserlerini seslendirdi.
Büyük beğeni toplayan konserde, orkestra bis yaptı.