Öcalan'ın Mesajını Sırrı Süreyya Önder Türkçe, Pervin Buldan Kürtçe Okudu
Diyarbakır'daki nevruz kutlamalarında İmralı Cezaevi'nde ömür boyu hapse mahkum edilen Abdullah Öcalan'ın mesajı Türkçe ve Kürtçe okundu.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın mesajı Kürtçe okumasının ardından alandakilere Türkçe aktardı.
''Silahlar sussun, fikirler konuşsun'' noktasına gelindiğine vurgu yapılan mesajda, ''Sömürü rejimleri, baskıcı ve inkarcı anlayışların artık miadını doldurduğu, Ortadoğu ve Orta Asya halklarının artık uyandığı, kendine ve aslına döndüğü'' belirtildi.
Önder'in aktardığı mesajda, halkların artık birbirlerine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara ve çatışmalara ''dur'' denildi.
-''Milyonlar barış, kardeşlik, çözüm istiyor''-
Mesajda, şunlar kaydedildi:
''Nevruz ateşiyle yüreği tutuşan, meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar artık 'barış' diyor, 'kardeşlik' diyor, çözüm istiyor...
Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz. Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce kadınlar, söylemlerimi 'baş göz üstüne' diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar, bugün yeni bir dönem başlıyor.''
Artık demokratik siyaset sürecine kapı açıldığına işaret edilen mesajda, ''Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor'' görüşlerine yer verildi.
-''Silahlar sussun, fikirler konuşsun''-
Önder'in okuduğu mesajda ''Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun'' noktasına gelindiği vurgulanarak ''yok sayan, inkar eden, dışlayan modernist paradigmanın yerle bir'' olduğu kaydedildi.
Akan kanın, ''Türk'üne, Kürt'üne, Laz'ına, Çerkez'ine bakmadan, insandan, bu coğrafyanın bağrından aktığına'' ifade edilen mesajda, şu görüşlere yer verildi:
''Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.''
-''Saygıdeğer Türkiye halkı''-
''Saygıdeğer Türkiye halkı'' şeklinde devam eden mesajda, ''bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkının, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamlarının, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayandığını bilmesi gerektiği'' belirtildi.
Herkesin demokratik modernitenin inşasına çağrıldığı mesajda, ''Zaman ihtilafın, çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma ve helalleşmenin zamanıdır'' ifadelerine yer verildi.
Önder'in okuduğu mesajda, Çanakkale'de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtlerin, Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yaptığı, 1920 Meclisini birlikte açtığı kaydedilerek, şöyle devam edildi:
''Ortak geçmişimizin önümüze koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM'nin kuruluşundaki ruh, bugün de yeni dönemi aydınlatmaktadır. Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini, en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dışlanan, yok sayılan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan demokratik modernite sisteminde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum... Tıpkı yakın tarihte Misak-ı Milli çerçevesinde Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Milli Kurtuluş Savaşı'nın daha güncel, karmaşık ve derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz.''
-''Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz''-
Mesajda, bu topraklarda önemli bir yer tutan ''biz'' kavramına ''eski ruhunu ve pratiğini vermenin zamanının geldiği'' aktarılarak, şu görüşlere yer verildi:
''Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı, inat, birleşeceğiz. Zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler, uçuruma sürüklenirler.''
Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu mesajda, bölge halklarının, yeni şafakların doğuşuna şahitlik ettikleri, savaşlardan, çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halklarının artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ağaya kalkmak istediği belirtildi.
Mesajda, ''Bu nevruz hepimize yeni bir müjdedir. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor'' denildi.
Muhabir: Ekip
Yayıncı: Ziver Büyüktaş
Kaynak: AA
''Silahlar sussun, fikirler konuşsun'' noktasına gelindiğine vurgu yapılan mesajda, ''Sömürü rejimleri, baskıcı ve inkarcı anlayışların artık miadını doldurduğu, Ortadoğu ve Orta Asya halklarının artık uyandığı, kendine ve aslına döndüğü'' belirtildi.
Önder'in aktardığı mesajda, halkların artık birbirlerine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara ve çatışmalara ''dur'' denildi.
-''Milyonlar barış, kardeşlik, çözüm istiyor''-
Mesajda, şunlar kaydedildi:
''Nevruz ateşiyle yüreği tutuşan, meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar artık 'barış' diyor, 'kardeşlik' diyor, çözüm istiyor...
Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz. Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce kadınlar, söylemlerimi 'baş göz üstüne' diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar, bugün yeni bir dönem başlıyor.''
Artık demokratik siyaset sürecine kapı açıldığına işaret edilen mesajda, ''Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor'' görüşlerine yer verildi.
-''Silahlar sussun, fikirler konuşsun''-
Önder'in okuduğu mesajda ''Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun'' noktasına gelindiği vurgulanarak ''yok sayan, inkar eden, dışlayan modernist paradigmanın yerle bir'' olduğu kaydedildi.
Akan kanın, ''Türk'üne, Kürt'üne, Laz'ına, Çerkez'ine bakmadan, insandan, bu coğrafyanın bağrından aktığına'' ifade edilen mesajda, şu görüşlere yer verildi:
''Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.''
-''Saygıdeğer Türkiye halkı''-
''Saygıdeğer Türkiye halkı'' şeklinde devam eden mesajda, ''bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkının, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamlarının, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayandığını bilmesi gerektiği'' belirtildi.
Herkesin demokratik modernitenin inşasına çağrıldığı mesajda, ''Zaman ihtilafın, çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma ve helalleşmenin zamanıdır'' ifadelerine yer verildi.
Önder'in okuduğu mesajda, Çanakkale'de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtlerin, Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yaptığı, 1920 Meclisini birlikte açtığı kaydedilerek, şöyle devam edildi:
''Ortak geçmişimizin önümüze koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM'nin kuruluşundaki ruh, bugün de yeni dönemi aydınlatmaktadır. Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini, en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dışlanan, yok sayılan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan demokratik modernite sisteminde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum... Tıpkı yakın tarihte Misak-ı Milli çerçevesinde Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Milli Kurtuluş Savaşı'nın daha güncel, karmaşık ve derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz.''
-''Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz''-
Mesajda, bu topraklarda önemli bir yer tutan ''biz'' kavramına ''eski ruhunu ve pratiğini vermenin zamanının geldiği'' aktarılarak, şu görüşlere yer verildi:
''Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı, inat, birleşeceğiz. Zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler, uçuruma sürüklenirler.''
Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu mesajda, bölge halklarının, yeni şafakların doğuşuna şahitlik ettikleri, savaşlardan, çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halklarının artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ağaya kalkmak istediği belirtildi.
Mesajda, ''Bu nevruz hepimize yeni bir müjdedir. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor'' denildi.
Muhabir: Ekip
Yayıncı: Ziver Büyüktaş