Kırıkkale Barosu 13. Olağan Genel Kurulu
Kırıkkale Baro Başkanı Avukat Ayhan Yılmaz, dünyanın diğer modern ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de, hakim ve savcıların saygınlığını korumak, kalitesini artırmanın, ancak avukatların saygınlığını korumakla, kalitesini arttırmakla mümkün olacağını söyledi.
Yılmaz, Kırıkkale Kültür Merkezi'nde düzenlenen 13. Olağan Genel Kurulunun açılışında yaptığı konuşmada, baroların bir meslek kuruluşu olduğunu belirterek, meslek kuruluşu olarak elbette meslektaşlarına, üyelerine hizmet etmekle görevli ve yükümlü olduğunu kaydetti.
Baroların görevinin, sadece avukatlık mesleğine, meslek mensuplarına, hizmet etmekle sınırlı olmadığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, evrensel nitelikteki bu değerlere işlerlik kazandırmak yine Baroların görevleri arasındadır. Evrensel değerlerin merkezinde insan hakları vardır. İnsan hakları var olan hukuk sistemlerinin değer ölçüsüdür. İnsan hakları, doğrudan insanın kişiliğini, varlığını ve onurunu koruyan, bu özellikleri itibariyle pozitif hukukun düzenlediği diğer bütün haklardan farklı ve üstündür. İnsan haklarını korumak ve kollamak görevi avukatlık kanunuyla görev olarak kendisine verilen bir kurum olarak, yaradılıştan gelen haklardan olan yaşama ve özgürlük hakkı başta olmak üzere, diğer bütün insan haklarının ve bu bağlamda savunma hakkının, her zeminde sözcüsü ve savunucusu olduk ve olmaya da devam etmeliyiz. Devletin ve idarecilerinin gücünün sadece ve soyut bir ilke olarak hukuka bağlı tutulması ve bunun bir kural olarak anayasalarda ve kanunlarda ifade edilmiş olması, o devleti hukuk devleti yapmaz. Bunun için ayrıca, hukuk devleti ilkesini soyut bir kavram olmaktan çıkarıp, somut ve yaşanan bir gerçeklik haline getirecek, hukuk güvenliğini sağlayacak, vatandaşların gerek kendi aralarında, gerekse devletle aralarındaki nizalarını çözecek, devletin ve idarenin eylem ile işlemlerini denetleyecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı organına ihtiyaç vardır."
Yılmaz, sadece bağımsız ve tarafsız yargı organına değil, aynı zamanda savunmaya, bu bağlamda avukata ihtiyacı olduğunu belirterek, uluslararası sözleşmelerde de işaret edildiği üzere, hukuka saygı ilkesi üzerine kurulmuş bir toplumda, avukatın görevi yasanın çizdiği sınırlar içinde sadece vekalet görevini özenle yerine getirmekle sınırlı olmadığını bildirdi.
Hem adaletin gerçekleşmesi, hem de hak ve özgürlüklerini savunmakla yükümlü olduğu yargılamaya tabi kişiler yönünden de avukatlık hizmeti vazgeçilmez olduğunu savunan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Savunma makamı, bu sebeple 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesi hükmü gereğince iddia ve yargı makamlarıyla birlikte yargının, yargılama faaliyetinin, adil yargılanma hakkının ve hak arama özgürlüğünün kurucu unsuru olarak kabul edilmiştir. Savunma, sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasamızın 36. maddesi gereğince adil yargılanma hakkıyla, hak arama özgürlüğünün vazgeçilmez bir unsuru değil, aynı zamanda yargılama faaliyetini demokratikleştiren bir unsurdur. O nedenle savunma hakkına saygı ve özen gösterilmeden yapılan her türlü yargılama, demokratik olmadığı gibi, hukuki ve adil de değildir. Bugün avukat olarak hepimiz gerek yargı mercileri, gerekse diğer idari kurum ve kuruluşlarda bulunan bilgi, belge ve dosyalara erişmede ve bunları incelemede pek çok zorluk ve engellemelerle karşılaşıyoruz. Bu durum Avukatlık Kanununun "Avukatlığın Amacı" başlıklı 2. maddesi hükmüne açıkça aykırıdır. O nedenle yargı organlarından beklentimiz, hep ifade ettiğimiz gibi, kanun hükmüne uygun uygulama yapmaları, avukatların yargının asli unsuru olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiklerini ve kamu hizmeti yaptıklarını göz önüne almaları ve dolayısıyla avukatlık mesleğinin ifasını kolaylaştırmalarıdır. Avukatlık ücret ihtilaflarında serbest meslek olarak görülen, sadece ağır ceza mahkemelerinde yargılanırken kamu hizmeti yapan bir meslek değildir."
Yılmaz, dünyanın diğer modern ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de, hakim ve savcıların saygınlığını korumak, kalitesini artırmak, ancak avukatların saygınlığını korumakla, kalitesini arttırmakla mümkün olacağını anlatarak, şunları söyledi:
"Bu bağlamda Danıştay'ın, avukatlık kimliği, protokolde Baro Başkanlarının yeri konularındaki kararları, yine yerel mahkemelerin ve Yargıtay'ın baroların açtığı davalara karşı verilen husumet yönünden red kararları ile avukatların dosya incelemeleri konusundaki uygulaması ve kararları, bize göre hukuki olmadığı gibi, biz avukatları tahkir edecek boyuttadır. Yargılama faaliyetine kalite getiren, adil yargılanma hakkının gerçekleşmesine doğrudan katkı yapan avukattır. Avukatın kaliteli olmadığı bir ülkede, hakim de, savcı da ve adalet sistemi de kaliteli olamaz. O nedenle yargıdaki toplam kaliteyi sağlamak için avukatlık mesleğine kalite kazandırmak gerekir. bu ise, nitelikli bir hukuk öğretimini, kalitesi yüksek bir staj eğitimini gerektirir. Bize göre bu konuda öncelikli olarak yapılması gerekenler arasında, avukatlık mesleğine girişi sınava bağlı tutmak, ayrı ayrı yapılmakta olan avukatlık ve hakimlik stajlarının bir bölümünü ortak düzenlemek, geçici bir statü olarak avukat, savcı, hakim yardımcılığı kurumu ihdas etmek gerekmektedir."
Olağan genel kurulda mevcut başkan Ayhan Yılmaz'ın yanı sıra Abdullah Pekgöz ile Muzaffer Şener'in aday olduğu kaydedildi.
Kaynak: AA
Baroların görevinin, sadece avukatlık mesleğine, meslek mensuplarına, hizmet etmekle sınırlı olmadığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, evrensel nitelikteki bu değerlere işlerlik kazandırmak yine Baroların görevleri arasındadır. Evrensel değerlerin merkezinde insan hakları vardır. İnsan hakları var olan hukuk sistemlerinin değer ölçüsüdür. İnsan hakları, doğrudan insanın kişiliğini, varlığını ve onurunu koruyan, bu özellikleri itibariyle pozitif hukukun düzenlediği diğer bütün haklardan farklı ve üstündür. İnsan haklarını korumak ve kollamak görevi avukatlık kanunuyla görev olarak kendisine verilen bir kurum olarak, yaradılıştan gelen haklardan olan yaşama ve özgürlük hakkı başta olmak üzere, diğer bütün insan haklarının ve bu bağlamda savunma hakkının, her zeminde sözcüsü ve savunucusu olduk ve olmaya da devam etmeliyiz. Devletin ve idarecilerinin gücünün sadece ve soyut bir ilke olarak hukuka bağlı tutulması ve bunun bir kural olarak anayasalarda ve kanunlarda ifade edilmiş olması, o devleti hukuk devleti yapmaz. Bunun için ayrıca, hukuk devleti ilkesini soyut bir kavram olmaktan çıkarıp, somut ve yaşanan bir gerçeklik haline getirecek, hukuk güvenliğini sağlayacak, vatandaşların gerek kendi aralarında, gerekse devletle aralarındaki nizalarını çözecek, devletin ve idarenin eylem ile işlemlerini denetleyecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı organına ihtiyaç vardır."
Yılmaz, sadece bağımsız ve tarafsız yargı organına değil, aynı zamanda savunmaya, bu bağlamda avukata ihtiyacı olduğunu belirterek, uluslararası sözleşmelerde de işaret edildiği üzere, hukuka saygı ilkesi üzerine kurulmuş bir toplumda, avukatın görevi yasanın çizdiği sınırlar içinde sadece vekalet görevini özenle yerine getirmekle sınırlı olmadığını bildirdi.
Hem adaletin gerçekleşmesi, hem de hak ve özgürlüklerini savunmakla yükümlü olduğu yargılamaya tabi kişiler yönünden de avukatlık hizmeti vazgeçilmez olduğunu savunan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Savunma makamı, bu sebeple 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesi hükmü gereğince iddia ve yargı makamlarıyla birlikte yargının, yargılama faaliyetinin, adil yargılanma hakkının ve hak arama özgürlüğünün kurucu unsuru olarak kabul edilmiştir. Savunma, sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasamızın 36. maddesi gereğince adil yargılanma hakkıyla, hak arama özgürlüğünün vazgeçilmez bir unsuru değil, aynı zamanda yargılama faaliyetini demokratikleştiren bir unsurdur. O nedenle savunma hakkına saygı ve özen gösterilmeden yapılan her türlü yargılama, demokratik olmadığı gibi, hukuki ve adil de değildir. Bugün avukat olarak hepimiz gerek yargı mercileri, gerekse diğer idari kurum ve kuruluşlarda bulunan bilgi, belge ve dosyalara erişmede ve bunları incelemede pek çok zorluk ve engellemelerle karşılaşıyoruz. Bu durum Avukatlık Kanununun "Avukatlığın Amacı" başlıklı 2. maddesi hükmüne açıkça aykırıdır. O nedenle yargı organlarından beklentimiz, hep ifade ettiğimiz gibi, kanun hükmüne uygun uygulama yapmaları, avukatların yargının asli unsuru olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiklerini ve kamu hizmeti yaptıklarını göz önüne almaları ve dolayısıyla avukatlık mesleğinin ifasını kolaylaştırmalarıdır. Avukatlık ücret ihtilaflarında serbest meslek olarak görülen, sadece ağır ceza mahkemelerinde yargılanırken kamu hizmeti yapan bir meslek değildir."
Yılmaz, dünyanın diğer modern ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de, hakim ve savcıların saygınlığını korumak, kalitesini artırmak, ancak avukatların saygınlığını korumakla, kalitesini arttırmakla mümkün olacağını anlatarak, şunları söyledi:
"Bu bağlamda Danıştay'ın, avukatlık kimliği, protokolde Baro Başkanlarının yeri konularındaki kararları, yine yerel mahkemelerin ve Yargıtay'ın baroların açtığı davalara karşı verilen husumet yönünden red kararları ile avukatların dosya incelemeleri konusundaki uygulaması ve kararları, bize göre hukuki olmadığı gibi, biz avukatları tahkir edecek boyuttadır. Yargılama faaliyetine kalite getiren, adil yargılanma hakkının gerçekleşmesine doğrudan katkı yapan avukattır. Avukatın kaliteli olmadığı bir ülkede, hakim de, savcı da ve adalet sistemi de kaliteli olamaz. O nedenle yargıdaki toplam kaliteyi sağlamak için avukatlık mesleğine kalite kazandırmak gerekir. bu ise, nitelikli bir hukuk öğretimini, kalitesi yüksek bir staj eğitimini gerektirir. Bize göre bu konuda öncelikli olarak yapılması gerekenler arasında, avukatlık mesleğine girişi sınava bağlı tutmak, ayrı ayrı yapılmakta olan avukatlık ve hakimlik stajlarının bir bölümünü ortak düzenlemek, geçici bir statü olarak avukat, savcı, hakim yardımcılığı kurumu ihdas etmek gerekmektedir."
Olağan genel kurulda mevcut başkan Ayhan Yılmaz'ın yanı sıra Abdullah Pekgöz ile Muzaffer Şener'in aday olduğu kaydedildi.