Tema Vakfı İl Temsilcisi Dr. İsmail Gökşen:
TEMA Vakfı İl Temsilcisi Dr. İsmail Gökşen, Türkiye’de suyun yüzde 75’i tarımda, yüzde 11’i endüstride ve yüzde 14’ü ise evlerde kullanıldığını söyledi.
Dünya Su Günü ile ilgili bir açıklama yapan TEMA Vakfı İl Temsilcisi Dr. İsmail Gökşen, ekolojik yaşamın devam etmesinin suya bağlı olduğunu belirtti. Bu nedenle yerüstü ve yeraltı sularının, ‘ticari mal’ değil, ‘doğal varlık’ olduğunun herkes tarafından bilinmesi gerektiğini ifade eden Gökşen, açıklamasında Türkiye’deki su tüketimi hakkında verilerden bahsederek, şunları kaydetti:
“Kuraklığın her geçen gün etkilerini arttırdığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, ‘Su Varlığını Koruma ve Yönetme’ politikalarını acilen belirlemeli ve geleceğini garanti altına almalıdır. Kişi başına yılda düşen bin 430 metreküp su ile su azlığı yaşayan bir ülke olan Türkiye’de suyun yüzde 75’i tarımda, yüzde 11’i endüstride ve yüzde 14’ü ise evlerde kullanılmaktadır. Bu nedenle suyun kullanımı ile ilgili öncelikli tedbirler tarımsal faaliyet kapsamında alınmalıdır. Toprak koruma ve tarla içi geliştirme, toplulaştırma hizmetleriyle, tarımsal sulama hizmetlerinin gereğince yürütülmesi için, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde uzman Genel Müdürlük kurulmalıdır. Suyu tasarruflu kullanmayı gözeten denetimli sulama ve modern sulama yöntemleri ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. TEMA Vakfı, Su Kanunu’nun çıkarılmasının, ülkemizin su varlığının korunması ve doğru yönetilmesinde büyük adım olacağına inanmaktadır. Bu nedenle daha önce TEMA Vakfı Bilim Kurulu tarafından hazırlanan ve 1998 yılında yasalaşan 4342 Sayılı Mera Kanunu ile 2005 yılında yasalaşan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’ndaki tecrübeleri ışığında Su Kanunu Taslağı hazırlandı. Kanun tasarısında, su varlığımızın miktar ve kalitesinin korunmasının, doğru ve ekonomik kullanımının ve bütüncül havza yönetimi anlayışıyla yönetiminin devlet sorumluluğunda olması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, ‘su hasadı’, su depolama düzeylerinin artırılması ve yüzey buharlaşmasının azaltılmasına yönelik yöntem ve tekniklerle su varlıklarının geliştirilmesi anlayışı da bir kamu sorumluluğu olarak tanımlanmaktadır.”
Kaynak: İHA
“Kuraklığın her geçen gün etkilerini arttırdığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, ‘Su Varlığını Koruma ve Yönetme’ politikalarını acilen belirlemeli ve geleceğini garanti altına almalıdır. Kişi başına yılda düşen bin 430 metreküp su ile su azlığı yaşayan bir ülke olan Türkiye’de suyun yüzde 75’i tarımda, yüzde 11’i endüstride ve yüzde 14’ü ise evlerde kullanılmaktadır. Bu nedenle suyun kullanımı ile ilgili öncelikli tedbirler tarımsal faaliyet kapsamında alınmalıdır. Toprak koruma ve tarla içi geliştirme, toplulaştırma hizmetleriyle, tarımsal sulama hizmetlerinin gereğince yürütülmesi için, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde uzman Genel Müdürlük kurulmalıdır. Suyu tasarruflu kullanmayı gözeten denetimli sulama ve modern sulama yöntemleri ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. TEMA Vakfı, Su Kanunu’nun çıkarılmasının, ülkemizin su varlığının korunması ve doğru yönetilmesinde büyük adım olacağına inanmaktadır. Bu nedenle daha önce TEMA Vakfı Bilim Kurulu tarafından hazırlanan ve 1998 yılında yasalaşan 4342 Sayılı Mera Kanunu ile 2005 yılında yasalaşan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’ndaki tecrübeleri ışığında Su Kanunu Taslağı hazırlandı. Kanun tasarısında, su varlığımızın miktar ve kalitesinin korunmasının, doğru ve ekonomik kullanımının ve bütüncül havza yönetimi anlayışıyla yönetiminin devlet sorumluluğunda olması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, ‘su hasadı’, su depolama düzeylerinin artırılması ve yüzey buharlaşmasının azaltılmasına yönelik yöntem ve tekniklerle su varlıklarının geliştirilmesi anlayışı da bir kamu sorumluluğu olarak tanımlanmaktadır.”