Cumhubaşkanı Gül: Savaşarak neticeye ulaşılmıyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın en büyük sorununun, Orta Doğu'daki barış süreci olduğunu belirterek, 'Bütün dünyanın önceliği, Orta Doğu'da bi...



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın en büyük sorununun, Orta Doğu'daki barış süreci olduğunu belirterek, "Bütün dünyanın önceliği, Orta Doğu'da bir barışın tesisi olmalıdır" dedi.

Gül, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile düzenledikleri ortak basın toplantısında basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Bir gazetecinin, "İsrail öyle görünüyor ki savaş tamtamları çalmaktadır. Bunu nasıl yorumluyorsunuz, gerçekten bir savaş gelmekte midir" şeklindeki sorusuna Gül şu yanıtı verdi:
"Savaş sözünü, hiç duymak istemeyiz açıkçası. Bu, bölgenin artık kaldırabileceği bir yük değildir. Zaten Gazze'de iki sene önce olanlar bardağı taşırmıştır. Bundan sonra yeni bir savaş veya savaşa benzer faaliyetleri bu bölge kaldıramaz. Dünyada artık hiç kimse de bunlara sempatik bakmaz ve duyarsız kalamaz. Bu bakımdan böyle bir şey asla ne görmek ne duymak isteriz. Herkesin de ona göre politikalarını tespit etmesi, ayağını denk alması gerekir."
Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye-Suriye ilişkileri iyileştikçe, Türkiye-İsrail ilişkileri kötü oluyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz" şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:
"Gerçekten ilişkilerimizin temeli sağlamdır. Türk ve Suriye halkları kardeştir. Sınırların her iki tarafında, birbirinin akrabaları olan insanlar yaşamaktadır. Dolayısıyla ilişkilerimizin zaten normal olması gerekir. Büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki sınırlarımız neredeyse idari sınır haline gelmiştir. Vizeler kaldırılmıştır, gümrükler kolaylaştırılmıştır. Sadece siyasi konularda değil, eğitim, kültür, turizm konularında telekomünikasyon alanında, TRT Arapça kanalı aslında bunun en güzel örneğidir. Sayın Cumhurbaşkanı ile baş başa konuşurken, TRT Arapça'yı seyrettiğini ve beğendiğini söyledi. Bütün bunlar, aslında bu bölgenin nasıl bir bütün olduğunu göstermektir. Uçak sayılarına baktığınızda Şam ile İstanbul arasında her gün iki sefer yapılıyor. Ankara-Şam arası direkt seferler başlamıştır. Halep-İstanbul arasında her gün birkaç sefer yapılıyor. Bütün bunlar aslında bu bölgenin, halkların birbirine ne kadar yakın olduğunu gösteriyor. Biz de bunu her seviyede geliştirme, güçlendirme ve ileriye taşıma konusunda gerekli tedbirleri alıyoruz. Türkiye ve Suriye ilişkileri bu şekilde gelişirken çevremizdeki komşu veya yakın komşu, bu bölgedeki ülkeler, bunu takdirle karşılıyor ve herkes bundan büyük memnuniyet duyuyor. Diğer ülkeler kendi arasında veya diğer komşularımızla aynı seviyede ilişkileri gerçekleştirme çabaları söz konusu."
-"SAVAŞARAK NETİCEYE ULAŞILAMIYOR"-
Bir basın mensubunun, Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında ara buluculuk konusunda yeniden nasıl bir görev üstlenebileceğini sorması üzerine Abdullah Gül, şunları söyledi:
"Şu bir gerçektir, savaşarak neticeye ulaşılamıyor. Diplomasi ile konuşarak, diyalogla neticeye ulaşılıyor. Dolayısıyla bölgede büyük bir problem söz konusu. Bu aslında sadece Orta Doğu bölgesinin problemi değil, sadece Arap-İsrail meselesi değildir. Bu dünyanın en büyük meselesidir. İkinci Dünya Harbi'nden sonra dünyanın en önemli meselesi Orta Doğu'daki barış süreci meselesidir. Bu problem öyledir ki dünyanın çok uzak yerlerindeki birçok başka olaylara kaynaklık etmekte. Buradaki rahatsızlık, oraları da beslemektedir. Bunun için bütün dünyanın önceliği Orta Doğu'da bir barışın tesisi olmalıdır. Önce tabii ki İsrail ve Filistinliler arasında Filistin Devleti'nin kendi toprakları üzerinde yaşayabileceği bir devletin kurulması İsrail ile barış içerisinde yan yana yaşanabileceği bir ortam olması. Bu yetmiyor, İsrail-Suriye ayağı ve İsrail-Lübnan ayağının da mutlaka çözülmesi, kalıcı barışın sağlanması gerekmektedir."
Konuyla ilgili bundan birkaç yıl önce Türkiye'nin, Suriye'nin güveni ve o dönemdeki İsrail hükümetinin desteğiyle elinden geleni yaptığını ve belirli bir noktaya kadar önemli adımlar atıldığını anlatan Gül, "Türkiye'nin tarafsız ve adil tutumunu, o günkü İsrail hükümeti de takdir etti aslında. Maalesef Gazze olaylarından sonra devam etmek mümkün olmadı. Tekrarlıyorum, Suriye tarafı hazır olduklarını belirtiyor görüşmelere ve aynı yerden başlanmasıyla ilgili. Bu konuda ülkemize gösterdiklerini güven ve itimat için teşekkür ediyorum. İsrail tarafından açıkçası bir ses duymadık. Onların bileceği bir şey bu. Zararın neresinden dönülürse kardır. Eninde sonunda adil yaşanabilir bir neticeye ulaşılacaktır, ama daha çok kan ve gözyaşı dökülmeden gerçekleşirse bu herkesi memnun edecektir. Gelecek nesilleri düşünerek hareket etmek lazım. Bu bakımdan bugün cesur hareket etmek gerekir. Umarım bu konuda girişimler ve çalışmalar başlar" diye konuştu.
-"KUDÜS BÜTÜN MÜSLÜMANLARI İLGİLENDİREN BİR KONU"-
Bir başka soru üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, Kudüs'ün sadece bir Filistin meselesi, sadece bir Arap konusu olmadığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kudüs, bütün Müslümanları ilgilendiren bir konudur. Bu bağlamda son dönemlerde oradaki tekrar yapılaşmayı yıkılan evleri, tarihi dokunun bozulmasını çok tehlikeli bir gidişat olarak görüyoruz. Birden bire olayların kontrol edilemez hale gelmesinin çok önemli bir nokta olduğunu, bunun herhangi bir coğrafyada herhangi bir değişiklik veya herhangi bir ev yapma, inşaat yapma olmadığını görüyoruz. Bununla ilgili çok hassasız."
-SURİYE CUMHURBAŞKANI ESAD-
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, "İsrail öyle görünüyor ki savaş tamtamları çalmaktadır. bunu nasıl yorumluyorsunuz, gerçekten bir savaş gelmekte midir" sorusuna Cumhurbaşkanı Gül'ün verdiği cevaba katıldığını, savaşı kimsenin istemediğini belirterek, savaşın olmaması için Türkiye ile çaba harcadıklarını ifade etti.
Barışa karşı adımlar atıldığı zaman bunu engelleyebilmek için harekete geçilmesi gerektiğini kaydeden Esad, "Savaş ihtimali yüzde 1 bile olsa barış çabalarını durdurmamamız gerekiyor" dedi.
Bir soru üzerine Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkiler hakkında hem lehte hem de aleyhte çeşitli görüşler bulunduğunu söyleyen Esad, halk genelindeki görüşün ise bu ilişkinin geliştirilmesi yönünde olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Bu ilişkiler belli düzeyde sınırlı kalabilir. Bunun korunması için piramidin tepesinden, hükümetler düzeyinden kuruluşlar ve halk düzeyine kadar inmesi gerek. Aydınlar, akademisyenler, iş adamları gibi gibi toplumun başka unsurları arasında ilişkiler geliştiği zaman bu ilişkiler çok güçlü olur. Biz bu yüzden vizeleri iptal ettik. Biz çıkarlarla duyguları bir araya getirdiğimiz zaman bu ilişkiler daha güçlü olur. O zaman karşı görüşler de başarılı olamaz."
Beşşar Esad, "Suriye ile Türkiye ilişkileri geliştikçe İsrail ile kötüleşiyor şeklindeki yoruma katılıp katılmadığı yönündeki bir soruyu yanıtlarken, "Pratikte herhangi bir tarafın böyle bir çabayla karşılaşmadığını belirterek, "Suriye'de Türkiye ile ilişkilerin bozulmasına yönelik tek bir çabayla karşılaşmadık" dedi.
Bir soru üzerine İran'ın nükleer meselesinde Türkiye'nin ara bulucu rolünü değerlendiren Esad, "Türkiye'nin önemli rolünü sürdürmesini isterim. Türkiye ile İran arasında bir güven oluşmuştur. Türkiye, bütün dünya ülkeleriyle iyi ilişkilere sahiptir. Ama herhangi bir girişimin temelinin olması gerekiyor. Kitle imha silahlarının önlenmesini biz imzalamışız. Nükleer enerjinin barışçıl amaçla kullanılması bir haktır" görüşünü dile getirdi.
Bu konuda Batı ülkelerinin tavrını eleştiren Esad, "Kime güvenileceği kime güvenilmeyeceği hakkında kim bu devletlere hak verdi" ifadesini kullandı.
Esad, "Nükleer silahların kullanılması konusunda her şeyin, uluslararası anlaşma çerçevesinde yürümesi gerekiyor. Onlar, bu anlaşmaların dışına çıkmaktadır ve böylece bir çelişki ortaya çıkmaktadır" dedi.
Suriye Cumhurbaşkanı Esad, İslam Konferansı Teşkilatının, İsrail'in yaptıkları karşısında Arap ve Müslümanları nasıl harekete geçireceği yönündeki bir soruyu şöyle yanıtladı:
"Uluslararası güçlerin rolü nedir? İsrail'in yapmış olduğu, kabul edemeyeceğimiz şeylerden dolayı sadece kınanıyorsa, bu İsrail'i tabii fazla etkilemiyor. Bizim tutumumuz açıktır: Topraklarımız işgal altındadır. Ama Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri var. En azından bahsetmekte ve kınamaktadır, ama bu söylemler bir sonuç gerçekleştirmez."
-SURİYE İLE İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMALARI-
Bu arada Suriye ve Türkiye arasında basın yayın alanında iş birliği anlaşması Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Suriye Dışişleri Bakanı Velid El Muallim tarafından imzalandı.
"Nusaybin ve Kamışlı kara hudut kapılarının ortak kullanımına ilişkin anlaşmaya" da Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile El-Muallim imza koydu.

Zaman