Mehmed Kırkıncı: Özal'a, 'Mesut beyi eğer başvekilliğe getirirsen ayağın dolaşır' dedim

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile yaptığı görüşmesini anlattı. Özal'ın kendisine Kürt meselesini çözdüğünü söylediğini if

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile yaptığı görüşmesini anlattı. Özal'ın kendisine Kürt meselesini çözdüğünü söylediğini ifade eden Kırkıncı, o zamanlar Doğu ve Güneydoğu için kafasındaki bazı projeleri kendisi ile paylaştığını dile getirdi. Turgut Özal'ın Mesut Yılmaz ile arasının açıldığı günleri de anlatan Kırkıncı, "Özal bir gün bana, 'ben bu Mesut beyi sadarete getirmek istiyorum' dedi. 'Mesut beyi eğer başvekilliğe getirirsen ayağın dolaşır' dedim." şeklinde konuştu.

Bediüzzaman Said-i Nursi'nin talebelerinden Mehmet Kırkıncı Hocaefendi, Sadık Yalsızuçanlar'ın hazırlayıp sunduğu 'Açık Deniz' isimli programda Turgut Özal ile yaptığı görüşmeden çarpıcı detayları anlattı. Özal'ın kendisine karşı büyük sevgi beslediğini aktaran Kırkıncı, son yıllarda demokratik açılım ile ülkenin gündemine oturan Kürt meselesi konusunda Özal'ın çözüm çabalarının olduğunu belirtti. Özal'ın dahi bir adam olduğunu kaydeden Kırkıncı Hocaefendi, "Benden kendisi görüş alırdı. Çok kez görüştük, bir gün bana şunu söyledi: 'Hocam bu şark meselesini ben çözdüm, anahtarını buldum' dedi. Öyle sevindim ki, dedi ki, 'ben bu şarklıların köylerinin yolunu yaptırsam, mekteplerini yaptırsam, çeşmelerini yaptırsam ne dersin' Çok sevindim. 'Allah Allah' dedim. Osmanlılar zamanında da bunların yolu mektebi yoktu. 'Bu mesele inanç meselesi' dedim. Osmanlı zamanında da yoktu peki neydi o fedakarlıkları?" ifadelerini kullandı.

"MESUT BEYİ KENDİSİNE ÖNERMEDİM"

Turgut Özal'ın Mesut Yılmaz ile arasının açıldığı günleri de anlatan Kırkıncı Hocaefendi, "Özal bir gün bana, 'ben bu Mesut beyi sadarete getirmek istiyorum' dedi. 'Mesut beyi eğer başvekilliğe getirirsen ayağın dolaşır' dedim. Bana 'bu İngilizce'yi çok kuvvetli biliyor' dedi. 'O iş başka' dedim. Senin ayağın dolaşır. 'Mesut beye itimadım yok' dedim. Hanımının tesiri ile Mesut beyi şeye getirdi. 'Erzincanlı Yıldırım Akbulut var' dedim. 'O gemiyi götüremiyor' dedi. 'En azından batırmazdı.' dedim. Sonraları Mesut bey geldi, muhalif çıktı, araları açıldı. Araları açılınca bir gün Ramazan'ın birinci günüydü. Erzurumlu parti başkanı Necati bey vardı, kapıdan içeri girdiler, Mesut bey 'hocam nasılsınız' dedi, ben de iyi olduğumu söyledim. Necati bey bana dedi ki 'buraya gelme sebebimiz beyefendi ile Turgut beyin arasını bulmak istiyoruz, sizden istirham ediyoruz' dedi. Turgut beyin bize karşı çok sevgisi vardı. Dedim 'burası medrese doğru konuşmamız lazım, burası siyasi bir yer değil ki. Ben Turgut beyle küsüm, konuşmuyorum' dedim, 'ya hayırdır' dedi. 'Ben Mesut bey ayağına dolaşır' dedim Turgut beye." şeklinde konuştu.

"SİVAS CEZAEVİ'NDE BÜYÜK EZİYET ÇEKTİK"

Risale-i Nur hizmeti sırasında yaşadığı sıkıntıları da anlatan Kırkıncı Hocaefendi, "Sivas cezaevinde çok büyük eziyet çektik. 385 kişi olduk. 16'sı Nur talebesi diğerleri Demokrat Parti mensuplarıydı. Başımızdaki komutan Menderes'e Kur'an kurslarını açtı diye tepki gösteriyordu. 6 ay 5 gün kaldık. Üstad hazretleri 1954'te Menderes'e mektup yazdığı mektubu okudular. Üstad diyor ki, "Halkçılarla ırkçılar ittifak edecekler, beraberce senin başına bir gaile açacaklar." 1954'te yazdığı mektupta bahsedilenler 1960'ta gerçekleşti." ifadelerini kullandı. Risale-i Nur'u okumayan alimlerin eksik kalacağını belirten Kırkıncı, "Bu eser 6 bin sayfa. İlham eserdir. Bu eserleri okumayan alimler eksik kalmıştır. Orijinal cümleler olduğu için kendini okutuyor. Risaleleri okudukça insan iştaha geliyor." diye konuştu.