Bakan Selçuk Açıklaması 'Ben Toplu Sözleşme Masasında Da Daha Çok Kadın Görmek İsterim'
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "2019 itibarıyla ülkemizdeki kamu görevlileri sendikalarının 1,7 milyon üyesinden yaklaşık yüzde 40’ının kadın olduğunu görüyoruz. Ben toplu sözleşme masasında da daha çok kadın görmek isterim. Türkiye’yi 2023 yılına taşıyacak olan 11. Kalkınma Planına göre, kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 38,5’e, kadın istihdamı oranı yüzde 34’lere çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Eğitim Bir-Sen tarafından düzenlenen 6. Kadın Komisyonu Türkiye Buluşması programına katıldı.
Kızılcahamam’da bir otelde gerçekleştirilen programa Bakan Selçuk’un yanışı sıra Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın ve çok sayıda davetli katıldı.
Programda İdlib şehitleri için hazırlanan bir video izlendi. Ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim tilaveti okundu.
"Ahlakı, vicdanı olan herkes kadın haklarının korunması konusunda harekete geçmeli"
Kadın duyarlılığının sadece kadınların meselesi olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çeken Selçuk, "Ahlakı, vicdanı olan herkes kadın haklarının korunması konusunda harekete geçmeli. Kadın hakları bir insan hakkıdır. Ailenin çatısını sağlam çatmak, çocuklarımızı sağlıklı ve öz güvenli bireyler olarak yetiştirmek, ülkemizi aydınlık yarınlara taşımak için kadın ve erkek her beraber birlikte çalışmalıyız. Hepimiz Türkiye’nin daha da güçlenmesini, dünya ülkeleri arasındaki sıralamasının daha da yükselmesi için buradayız. Tüm gayretimizle ekonomimizi büyütmek, milletimizin huzur ve refahını daha da arttırmak, çocuklarımıza ve gençlerimize daha iyi imkânlar sunmak için çalışıyoruz.Bütün bunları, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar olmadan yapamayız. Bu buluşmanın adında da özlü bir şekilde ifade edildiği gibi, Türkiye’nin yükselmesi için kadınlarımızı mutlaka ama mutlaka güçlendirmemiz gerekmekte" dedi.
"Hakları ellerinden alınan kadınlarımıza haklarını iade etmek, hamdolsun AK Parti iktidarlarımıza nasip oldu"
Son 18 yılda kadınların güçlendirilmesine yönelik önemli adımlar atıldığını bildiren Selçuk, "Öncelikle, kadın erkek fırsat eşitliğini, başta Anayasa olmak üzere, yasalar ve diğer mevzuat değişiklikleriyle sağlam bir hukuki temele oturttuk. 2004 ve 2010 yılında Anayasanın 10. maddesinde düzenleme yaparak kadınlar için pozitif ayrımcılığı Anayasaya dahil etmiş olduk. Ayrıca, Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarımızda kadın erkek fırsat eşitliğine yönelik köklü değişiklikler yaptık.Gelinen noktayı daha iyi takdir edebilmek için, ’demokrasiye balans ayarı’ olarak, ’post-modern darbe’ olarak adlandırılan 28 Şubat dönemini hatırlamamız yeterli olacaktır. O dönemde, seçimle işbaşına gelmiş başbakana ve hükümete isteklerini dikte ettirmeye çalıştıkları bir dönem geçirdik. O dönemde ülkemizdeki kadınlar, başörtüsü yasağıyla simgeleşen çeşitli baskı ve zorlamalara maruz kaldılar. 28 Şubat döneminde üniversitelerden atılan, memuriyetten çıkarılan, eğitim ve çalışma hakları ellerinden alınan kadınlarımıza haklarını iade etmek, hamdolsun AK Parti iktidarlarımıza nasip oldu. Bugün artık başörtülü olsun olmasın tüm kadınlarımızın özgürce iş hayatına katıldıkları eğitim fırsatlarından yararlanabildiği bir ülkedeyiz. Kardeşçe ve hep beraber." diye konuştu.
Kadınların eğitim seviyelerini yükseltme yönünde dikkat çekici başarılar elde edildiğini belirten Selçuk, 2002’de kadınlarımız arasında okur yazar olmayanların oranı nerdeyse yüzde 20 iken şu anda yüzde 5’in altına düşmüş durumda.2002’den günümüze liselerde kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde 45’ten yüzde 84’e yükseldi. Yükseköğretimde ise genç kızlarımızın okullaşma oranı yüzde 13’lerden yüzde 47’lere çıktı. Kadınlarımızın sağlık hizmetlerine erişimi de bizim öncelikli konularımızdan. Sağlık hizmetlerinde özellikle anne-çocuk sağlığını önemsiyoruz. Bu sayede, anne ve bebek ölüm oranlarını çarpıcı şekilde düşürmeyi başardık. ekonomimiz büyürken toplumun tüm kesimlerin pay almasını, istihdamı artırmamızı, daha fazla insanımızın iş güç sahibi yapabilmeyi önemsiyoruz. Bu noktada kadın istihdamını artırmamız ve kadınlarımızın iş gücüne katılım oranlarını artırmamız çok önemli. Özellikle kayıt dışı istihdamda en çok emeği istismar edilen maalesef kadınlar" diye konuştu.
"Kadın istihdam oranı yüzde 25’lerden yüzde 29’a ulaşmış durumda"
"Kayıt dışı istihdamla mücadele ederek kadının emeğinin sömürülmesinin önüne geçmeye uğraşıyoruz" diyen Selçuk, "Kadınlarımızın çalışma hayatında daha fazla yer almaları için çeşitli teşvik edici programlar düzenlemeler yaptık. Kadınların iş gücüne katılım oranı 2002 yılında yüzde 28’lerde iken bu oranın Ekim 2019 itibariyle yüzde 34,5’lara ulaşmış durumda. Kadın istihdam oranı yüzde 25’lerden yüzde 29’a ulaşmış durumda. Çalışan kadınların özellikle doğum sonrası geçici iş göremezlik ödeneği, doğum yardımı, süt izni, emeklilikte doğum borçlanması, emeklilik gibi sosyal güvencelerden yararlanmaları gibi birçok uygulamalarımız da mevcut. Annelerimizin özellikle ailede iş yaşam dengesinin kurmalarına katkı sağlayabilelim. Türkiye’yi 2023 yılına taşıyacak olan 11. Kalkınma Planına göre, kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 38,5’e, kadın istihdamı oranı yüzde 34’lere çıkarmayı hedefliyoruz.2 milyona yakın kadınımız programlara katılarak eğitimler aldı.Girişimcilik Eğitimlerinden 2019 yılı sonuna değin 200 bini aşkın kadınımız faydalandı" ifadelerini kullandı.
"1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60’ından fazlası kadın"
3.5 milyonu aşkın kamu görevlisi içinde kadın sayısının artış gösterdiğini ifade eden Bakan Selçuk," Kamu personeli arasında kadınlarımızın oranının yüzde 38’lere ulaştığını görmekteyiz. Bazı meslek dallarına baktığımızda ise bu oranın daha da yüksek olması bizim için umut verici. 1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60’ından fazlası kadın. Üniversitelerimizde araştırma görevlilerimizin yüzde 50’si doktor öğretim görevlilerinin yüzde 43’ü, doçentlerin yüzde 40’ı profesörlerin ise yüzde 32’si kadın.Adli ve idari yargıda görev yapan hakimlerin yüzde 46’sı Büyükelçilerimizin ise yüzde 24’ü kadın. Biz bugün kamu görevlilerimizin memurların arasında kadının sesini emeğini daha güçlü görmekteyiz. Kadınların seslerini daha çok duyurabilmeleri için elbette siyasette de daha çok var olmaları gerekiyor. Nitekim 2002’de Meclisimizde kadın milletvekili oranımız yüzde 4,4 iken bugün yüzde 17,5’lere ulaşmış durumda" dedi.
"Ben toplu sözleşme masasında da daha çok kadın görmek isterim"
Sendikaları sosyal diyaloğun en önemli paydaşları olarak gördüklerini dile getiren Selçuk konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Devlet, işveren ve çalışan arasında güçlü bir ilişki kuran, sorunları çözmek, çalışanların hakkını, hukukunu korumak, emeğin saygınlığını korumak için sendikalarımız çok önemli.Bu anlamda ülkemizdeki memur ve işçi sendikaları milletimiz adına önemli bir görevi ifa etmekteler. 2019 itibarıyla ülkemizdeki kamu görevlileri sendikalarının 1,7 milyon üyesinin yaklaşık yüzde 40’ını kadınlar olduğunu görmekteyiz. Yani kadınlarımız sendikalarda da çok güçlü. 2010 yılında Anayasa değişikliğiyle kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı verildiği için ben toplu sözleşme masasında da daha çok kadın görmek isterim."
Programın açılışında yaptığı konuşmada Türkiye’nin dünya mazlumlarının yanında olan bir ülke olduğunu belirten Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye’nin bu duruşu ile dünyaya insanlık dersi verdiğini kaydederek, ”Ülke olarak millet olarak hem ülkemizin güvenliğini hem mazlum ve mağdurlarının esenliğini sağlama noktasında kararlığımız devam edecektir. Biz millet olarak farklıyız. Yunanistan sınırını geçmek isteyenlere yapılan işkence ve muameleler, insan hakları ihlalleri olarak gözümüzün önünde duruyor. Uluslararası hukukun ayaklar altına alındığı fotoğraflar dünyaya servis ediliyor” dedi.
Memur Sen ailesinin 28. yılını geride bıraktığını ifade eden Yalçın, "Başladığımız noktadan geldiğimiz noktaya baktığımızda hamd etmemiz gereken bir tablo yaşıyoruz. Teşkilatımızın sendikacı kadınları; ailesini sosyal yaşantısını ihmal etmeden cemiyet ve örgütlenme çalışmasına vakit ayırarak sendikacı kadın sayısını çoğaltarak yaptığınız çalışmalar için teşekkür ediyorum. Sendikacılığı erdemle ahlakla buluşturan bir aileyiz. Esnaf camı kırmadık, hakkımızı aradık, kimsenin hak ve hukukuna girmedik. Bunların nedeni, Akif İnan gibi bir liderin mayamızı çalmış olmasıdır. Teşkilatımızın başlangıcından bugününe kadar adanmışlık gösteren teşkilat büyüklerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bugün teşkilatımızın yükünü taşıyan, onların sorunlarına çözüm bulmak için gece gündüz çalışan üyelerimize teşekkür ediyorum. Mazlum nerede olursa olsun dinine, ırkına diline bakmayız. 5 toplu sözleşme yaptık. 3 toplu sözleşmeden mutabakat sağladık. 2 toplu sözleşme mutabakatsızlıkla sonuçlandı. Ülkemizde sınır ötesinde aldığı inisiyatifi gayreti noktasında Türkiye’nin çok ciddi hamleler yapması gerektiği bir süreçteyiz. Ama hayat devam ediyor. Ülkemiz bu anlamda büyük eserlerle uğraşırken bizde ülkedeki çalışanların huzuru için kendi bulunduğumuz noktadan gayretimiz devam edecek. Devlet bizim işverenimiz. Biz kamu görevlisiyiz. Biz devletin saygınlığı içinde çalışıyoruz. Biz kamu görevlisi olarak devlete hizmet borcumuz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Bizim gücümüz örgütlülüğümüz" ifadelerini kullandı.
Sendikal mücadeleyi cinsiyet parantezi ile daraltmadıklarını ifade eden Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, "Çalışma yaşamında kadınların yaşadıkları sorunlar birincil sorumluluğumuz olduğu kadar, memur sendikacılığının temel sorunlarının tamamı mesuliyet alanımızdadır. Bu bakış açısıyla, toplu sözleşme ve diğer sosyal diyalog mekanizmalarında alın terimiz var. Memur-Sen kadınlar komisyonu olarak bu çabamızı, en son 5. Dönem toplu sözleşmesinde de ortaya koyduk.Toplu sözleşmenin öncesinde, hazırlık çalıştayları yaptık, talepleri teklife dönüştürerek raporladık. Toplu sözleşme sürecinde komisyon çalışmalarına bizzat katıldık. Biz kadın kamu görevlilerinin sorunları için çabaladık, çabalamaya da devam edeceğiz”şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Kızılcahamam’da bir otelde gerçekleştirilen programa Bakan Selçuk’un yanışı sıra Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın ve çok sayıda davetli katıldı.
Programda İdlib şehitleri için hazırlanan bir video izlendi. Ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim tilaveti okundu.
"Ahlakı, vicdanı olan herkes kadın haklarının korunması konusunda harekete geçmeli"
Kadın duyarlılığının sadece kadınların meselesi olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çeken Selçuk, "Ahlakı, vicdanı olan herkes kadın haklarının korunması konusunda harekete geçmeli. Kadın hakları bir insan hakkıdır. Ailenin çatısını sağlam çatmak, çocuklarımızı sağlıklı ve öz güvenli bireyler olarak yetiştirmek, ülkemizi aydınlık yarınlara taşımak için kadın ve erkek her beraber birlikte çalışmalıyız. Hepimiz Türkiye’nin daha da güçlenmesini, dünya ülkeleri arasındaki sıralamasının daha da yükselmesi için buradayız. Tüm gayretimizle ekonomimizi büyütmek, milletimizin huzur ve refahını daha da arttırmak, çocuklarımıza ve gençlerimize daha iyi imkânlar sunmak için çalışıyoruz.Bütün bunları, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar olmadan yapamayız. Bu buluşmanın adında da özlü bir şekilde ifade edildiği gibi, Türkiye’nin yükselmesi için kadınlarımızı mutlaka ama mutlaka güçlendirmemiz gerekmekte" dedi.
"Hakları ellerinden alınan kadınlarımıza haklarını iade etmek, hamdolsun AK Parti iktidarlarımıza nasip oldu"
Son 18 yılda kadınların güçlendirilmesine yönelik önemli adımlar atıldığını bildiren Selçuk, "Öncelikle, kadın erkek fırsat eşitliğini, başta Anayasa olmak üzere, yasalar ve diğer mevzuat değişiklikleriyle sağlam bir hukuki temele oturttuk. 2004 ve 2010 yılında Anayasanın 10. maddesinde düzenleme yaparak kadınlar için pozitif ayrımcılığı Anayasaya dahil etmiş olduk. Ayrıca, Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarımızda kadın erkek fırsat eşitliğine yönelik köklü değişiklikler yaptık.Gelinen noktayı daha iyi takdir edebilmek için, ’demokrasiye balans ayarı’ olarak, ’post-modern darbe’ olarak adlandırılan 28 Şubat dönemini hatırlamamız yeterli olacaktır. O dönemde, seçimle işbaşına gelmiş başbakana ve hükümete isteklerini dikte ettirmeye çalıştıkları bir dönem geçirdik. O dönemde ülkemizdeki kadınlar, başörtüsü yasağıyla simgeleşen çeşitli baskı ve zorlamalara maruz kaldılar. 28 Şubat döneminde üniversitelerden atılan, memuriyetten çıkarılan, eğitim ve çalışma hakları ellerinden alınan kadınlarımıza haklarını iade etmek, hamdolsun AK Parti iktidarlarımıza nasip oldu. Bugün artık başörtülü olsun olmasın tüm kadınlarımızın özgürce iş hayatına katıldıkları eğitim fırsatlarından yararlanabildiği bir ülkedeyiz. Kardeşçe ve hep beraber." diye konuştu.
Kadınların eğitim seviyelerini yükseltme yönünde dikkat çekici başarılar elde edildiğini belirten Selçuk, 2002’de kadınlarımız arasında okur yazar olmayanların oranı nerdeyse yüzde 20 iken şu anda yüzde 5’in altına düşmüş durumda.2002’den günümüze liselerde kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde 45’ten yüzde 84’e yükseldi. Yükseköğretimde ise genç kızlarımızın okullaşma oranı yüzde 13’lerden yüzde 47’lere çıktı. Kadınlarımızın sağlık hizmetlerine erişimi de bizim öncelikli konularımızdan. Sağlık hizmetlerinde özellikle anne-çocuk sağlığını önemsiyoruz. Bu sayede, anne ve bebek ölüm oranlarını çarpıcı şekilde düşürmeyi başardık. ekonomimiz büyürken toplumun tüm kesimlerin pay almasını, istihdamı artırmamızı, daha fazla insanımızın iş güç sahibi yapabilmeyi önemsiyoruz. Bu noktada kadın istihdamını artırmamız ve kadınlarımızın iş gücüne katılım oranlarını artırmamız çok önemli. Özellikle kayıt dışı istihdamda en çok emeği istismar edilen maalesef kadınlar" diye konuştu.
"Kadın istihdam oranı yüzde 25’lerden yüzde 29’a ulaşmış durumda"
"Kayıt dışı istihdamla mücadele ederek kadının emeğinin sömürülmesinin önüne geçmeye uğraşıyoruz" diyen Selçuk, "Kadınlarımızın çalışma hayatında daha fazla yer almaları için çeşitli teşvik edici programlar düzenlemeler yaptık. Kadınların iş gücüne katılım oranı 2002 yılında yüzde 28’lerde iken bu oranın Ekim 2019 itibariyle yüzde 34,5’lara ulaşmış durumda. Kadın istihdam oranı yüzde 25’lerden yüzde 29’a ulaşmış durumda. Çalışan kadınların özellikle doğum sonrası geçici iş göremezlik ödeneği, doğum yardımı, süt izni, emeklilikte doğum borçlanması, emeklilik gibi sosyal güvencelerden yararlanmaları gibi birçok uygulamalarımız da mevcut. Annelerimizin özellikle ailede iş yaşam dengesinin kurmalarına katkı sağlayabilelim. Türkiye’yi 2023 yılına taşıyacak olan 11. Kalkınma Planına göre, kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 38,5’e, kadın istihdamı oranı yüzde 34’lere çıkarmayı hedefliyoruz.2 milyona yakın kadınımız programlara katılarak eğitimler aldı.Girişimcilik Eğitimlerinden 2019 yılı sonuna değin 200 bini aşkın kadınımız faydalandı" ifadelerini kullandı.
"1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60’ından fazlası kadın"
3.5 milyonu aşkın kamu görevlisi içinde kadın sayısının artış gösterdiğini ifade eden Bakan Selçuk," Kamu personeli arasında kadınlarımızın oranının yüzde 38’lere ulaştığını görmekteyiz. Bazı meslek dallarına baktığımızda ise bu oranın daha da yüksek olması bizim için umut verici. 1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60’ından fazlası kadın. Üniversitelerimizde araştırma görevlilerimizin yüzde 50’si doktor öğretim görevlilerinin yüzde 43’ü, doçentlerin yüzde 40’ı profesörlerin ise yüzde 32’si kadın.Adli ve idari yargıda görev yapan hakimlerin yüzde 46’sı Büyükelçilerimizin ise yüzde 24’ü kadın. Biz bugün kamu görevlilerimizin memurların arasında kadının sesini emeğini daha güçlü görmekteyiz. Kadınların seslerini daha çok duyurabilmeleri için elbette siyasette de daha çok var olmaları gerekiyor. Nitekim 2002’de Meclisimizde kadın milletvekili oranımız yüzde 4,4 iken bugün yüzde 17,5’lere ulaşmış durumda" dedi.
"Ben toplu sözleşme masasında da daha çok kadın görmek isterim"
Sendikaları sosyal diyaloğun en önemli paydaşları olarak gördüklerini dile getiren Selçuk konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Devlet, işveren ve çalışan arasında güçlü bir ilişki kuran, sorunları çözmek, çalışanların hakkını, hukukunu korumak, emeğin saygınlığını korumak için sendikalarımız çok önemli.Bu anlamda ülkemizdeki memur ve işçi sendikaları milletimiz adına önemli bir görevi ifa etmekteler. 2019 itibarıyla ülkemizdeki kamu görevlileri sendikalarının 1,7 milyon üyesinin yaklaşık yüzde 40’ını kadınlar olduğunu görmekteyiz. Yani kadınlarımız sendikalarda da çok güçlü. 2010 yılında Anayasa değişikliğiyle kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı verildiği için ben toplu sözleşme masasında da daha çok kadın görmek isterim."
Programın açılışında yaptığı konuşmada Türkiye’nin dünya mazlumlarının yanında olan bir ülke olduğunu belirten Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye’nin bu duruşu ile dünyaya insanlık dersi verdiğini kaydederek, ”Ülke olarak millet olarak hem ülkemizin güvenliğini hem mazlum ve mağdurlarının esenliğini sağlama noktasında kararlığımız devam edecektir. Biz millet olarak farklıyız. Yunanistan sınırını geçmek isteyenlere yapılan işkence ve muameleler, insan hakları ihlalleri olarak gözümüzün önünde duruyor. Uluslararası hukukun ayaklar altına alındığı fotoğraflar dünyaya servis ediliyor” dedi.
Memur Sen ailesinin 28. yılını geride bıraktığını ifade eden Yalçın, "Başladığımız noktadan geldiğimiz noktaya baktığımızda hamd etmemiz gereken bir tablo yaşıyoruz. Teşkilatımızın sendikacı kadınları; ailesini sosyal yaşantısını ihmal etmeden cemiyet ve örgütlenme çalışmasına vakit ayırarak sendikacı kadın sayısını çoğaltarak yaptığınız çalışmalar için teşekkür ediyorum. Sendikacılığı erdemle ahlakla buluşturan bir aileyiz. Esnaf camı kırmadık, hakkımızı aradık, kimsenin hak ve hukukuna girmedik. Bunların nedeni, Akif İnan gibi bir liderin mayamızı çalmış olmasıdır. Teşkilatımızın başlangıcından bugününe kadar adanmışlık gösteren teşkilat büyüklerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bugün teşkilatımızın yükünü taşıyan, onların sorunlarına çözüm bulmak için gece gündüz çalışan üyelerimize teşekkür ediyorum. Mazlum nerede olursa olsun dinine, ırkına diline bakmayız. 5 toplu sözleşme yaptık. 3 toplu sözleşmeden mutabakat sağladık. 2 toplu sözleşme mutabakatsızlıkla sonuçlandı. Ülkemizde sınır ötesinde aldığı inisiyatifi gayreti noktasında Türkiye’nin çok ciddi hamleler yapması gerektiği bir süreçteyiz. Ama hayat devam ediyor. Ülkemiz bu anlamda büyük eserlerle uğraşırken bizde ülkedeki çalışanların huzuru için kendi bulunduğumuz noktadan gayretimiz devam edecek. Devlet bizim işverenimiz. Biz kamu görevlisiyiz. Biz devletin saygınlığı içinde çalışıyoruz. Biz kamu görevlisi olarak devlete hizmet borcumuz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Bizim gücümüz örgütlülüğümüz" ifadelerini kullandı.
Sendikal mücadeleyi cinsiyet parantezi ile daraltmadıklarını ifade eden Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, "Çalışma yaşamında kadınların yaşadıkları sorunlar birincil sorumluluğumuz olduğu kadar, memur sendikacılığının temel sorunlarının tamamı mesuliyet alanımızdadır. Bu bakış açısıyla, toplu sözleşme ve diğer sosyal diyalog mekanizmalarında alın terimiz var. Memur-Sen kadınlar komisyonu olarak bu çabamızı, en son 5. Dönem toplu sözleşmesinde de ortaya koyduk.Toplu sözleşmenin öncesinde, hazırlık çalıştayları yaptık, talepleri teklife dönüştürerek raporladık. Toplu sözleşme sürecinde komisyon çalışmalarına bizzat katıldık. Biz kadın kamu görevlilerinin sorunları için çabaladık, çabalamaya da devam edeceğiz”şeklinde konuştu.