Anne Doğumdan 2 Gün Sonra Öldü, Bebeği Kurtarıldı
Tokat’ta sezaryen doğum yapan annenin yoğun bakımda 2 gün süren yaşam mücadelesini kaybettiği, bebeğin kurtarıldığı olayla ilgili inceleme başlatıldı.
Edinilen bilgiye göre; Tokat’ın Turhal ilçesinde yaşayan 3 çocuk annesi Hatice Misafir (37) hamilelik sürecinde kontrol ve tedavisi devam eden Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi doğum servisine 14 Ocak 2020 tarihinde yatırıldı. Ameliyathanede sezaryenle doğum yaptırılan anne bebeği dünyaya getirdikten bir süre sonra yoğun bakıma alındı. Yoğun bakım servisinde yaklaşık 2 gün süren yaşam savaşını kaybeden Hatice Misafir’in cenazesi otopsi yapıldıktan sonra Çamlıbel beldesinde toprağa verildi.
Aile hastanede ihmal olduğu iddiasıyla olayı yargıya taşıdı.
4 çocuğu öksüz kalan baba Cahit Misafir (43) eşinin ölümünde ihmal olduğu iddiasında bulunarak, “Son doğumunda zorluk çektiğini doktoruna, anesteziye söyleyerek uyarmıştı. Kendisinde geniz akıntısı olduğunu, zorlanacağını söyledi.
Onlarda tamam hiç sıkıntı yok dediler. Tahlillerini yaparak ameliyathaneye aldılar. Ardan 2-3 saat geçti haber gelmiyor. Sonra eşimin kadın doğum servisinde yoğun bakım servisine alınacağını söylediler. Doktor, ‘eşiniz ameliyattan uyanırken nöbet geçirdi, akciğere giden bir damarda pıhtı attı’ dedi.
İki üç saat geçti ‘kalbe de attı’ dedi.
Hocam nasıl oldu, siz narkozu nasıl verdiniz? diye sorduğumda ‘Onu ben bilmem anestezi bilir’ diye cevap verdi. Spinal anestezi tutmayınca genel anestezi verilmiş. Çocuğun doğumuna 10 gün daha vardı. Ertesi gün embolileri kurtardıklarını yeni bir tedavi uygulayacaklarını söylediler. Çok sıkıntılı bir 2 gün geçirdikten sonra Perşembe akşamı vefat ettiğini söylediler. Bu olayla ilgili bize ayrıntılı bir şekilde ne doktor, ne de anestezi açıklama yapabildi. Bizim canımız yandı başka canlar yanmasın. Yaptığımız suçlama ile onlara verilebilecek ceza eşimi geri döndürmeyecek Şuanda evim yuvam dağıldı. Çocuğumun birisi kuvözde her birimiz bu olaydan yaralandık. Bugün bize oldu yarın başka canlar yanmasın” dedi.
Emine Erdem ise kız kardeşinin doğum sonrasında tedavi görürken ölümü ile birlikte yaşadığı üzüntüyü dile getirerek, “Benim kız kardeşim orada ne acı yaşadı, ne yaptılar? insan bilmek istiyor. Valizini hazırladım, pijamalarını götürdüm kardeşime giydireceğim, buraya bebeğini alıp geleceğim diye. Kolay bir şey değil bunlar, çantasını açıp bakamıyorum. O çocuğum orada, elimize bile gelmedi” diyerek gözyaşı döktü” diye konuştu.
Yargıya başvurdular
Ailenin avukatı Cihan Tekin ise ihmal iddiası üzerinde durduklarını ifade ederek, "Otopsi raporuna göre; 3 kez kalbi durduğu söyleniyor. Onun üzerine müdahale edilerek döndürüldüğü belirtilmiş. 2 gündür yoğun bakımda yatan bir hastanın ailesine bu bilgi neden verilmedi. Doktorlara sorduğumuzda tıbbi bir açıklama yapamıyorlar. Akis’ine ilahi bir açıklama yapıyorlar. Fakat onların görevi tıbbi bir açıklama yapmak, olayda herhangi bir komplikasyon geliştiğine dair bir bulgu ve belge yok. Aynı zamanda aylardır takipli bir hasta olan bebeğin şuanda yoğun bakımda olması onun ameliyat sırasında gelişen bir neticede oksijensiz kaldığını ve onun sonucunda yoğun bakıma yatırıldığını ortaya çıkarıyor. Ancak bununla ilgili bilgi veren yok. Yani tam bir muamma içerisinde, tıp çok uzmanlık gerektiren bir alan olduğu için biz yargıyı göreve davet ettik” dedi.
Hastaneden yazılı açıklama yapıldı
Hastane yönetiminden yapılan yazılı açıklamada ise şu bilgilere yer verildi:
"Sezaryen ameliyatları günümüzde çok güvenli olsa da majör ameliyat grubundadır. Sezaryenle doğumlar normal doğumla risk açısından kıyaslandığında sezaryende risk her zaman, bir ameliyat olmasından dolayı, hem anne hem bebek için daha yüksek beklenmektedir. Ameliyat komplikasyonları hastanın kendisine ve uygulanan metotlara göre değişebilir. Hastanın kaybedilmesi de ameliyatların beklenen komplikasyonları içinde olabilmektedir. Hastanın ölümüyle sonuçlanan bu olay henüz yargı aşamasında olup süreç devam etmektedir. Hastanın otopsisi devlet hastanesinde yapılmış olup üniversite tarafından hastanede herhangi bir ihmal olup olmadığı incelenmektedir. Bebek halen tıp fakültesi hastanesin yoğun bakım ünitesinde takip edilmektedir. Geldiği güne göre durumu daha iyi olan bebeğin bir iki güne kadar taburcu edilmesi planlanmaktadır."
Kaynak: İHA
Aile hastanede ihmal olduğu iddiasıyla olayı yargıya taşıdı.
4 çocuğu öksüz kalan baba Cahit Misafir (43) eşinin ölümünde ihmal olduğu iddiasında bulunarak, “Son doğumunda zorluk çektiğini doktoruna, anesteziye söyleyerek uyarmıştı. Kendisinde geniz akıntısı olduğunu, zorlanacağını söyledi.
Onlarda tamam hiç sıkıntı yok dediler. Tahlillerini yaparak ameliyathaneye aldılar. Ardan 2-3 saat geçti haber gelmiyor. Sonra eşimin kadın doğum servisinde yoğun bakım servisine alınacağını söylediler. Doktor, ‘eşiniz ameliyattan uyanırken nöbet geçirdi, akciğere giden bir damarda pıhtı attı’ dedi.
İki üç saat geçti ‘kalbe de attı’ dedi.
Hocam nasıl oldu, siz narkozu nasıl verdiniz? diye sorduğumda ‘Onu ben bilmem anestezi bilir’ diye cevap verdi. Spinal anestezi tutmayınca genel anestezi verilmiş. Çocuğun doğumuna 10 gün daha vardı. Ertesi gün embolileri kurtardıklarını yeni bir tedavi uygulayacaklarını söylediler. Çok sıkıntılı bir 2 gün geçirdikten sonra Perşembe akşamı vefat ettiğini söylediler. Bu olayla ilgili bize ayrıntılı bir şekilde ne doktor, ne de anestezi açıklama yapabildi. Bizim canımız yandı başka canlar yanmasın. Yaptığımız suçlama ile onlara verilebilecek ceza eşimi geri döndürmeyecek Şuanda evim yuvam dağıldı. Çocuğumun birisi kuvözde her birimiz bu olaydan yaralandık. Bugün bize oldu yarın başka canlar yanmasın” dedi.
Emine Erdem ise kız kardeşinin doğum sonrasında tedavi görürken ölümü ile birlikte yaşadığı üzüntüyü dile getirerek, “Benim kız kardeşim orada ne acı yaşadı, ne yaptılar? insan bilmek istiyor. Valizini hazırladım, pijamalarını götürdüm kardeşime giydireceğim, buraya bebeğini alıp geleceğim diye. Kolay bir şey değil bunlar, çantasını açıp bakamıyorum. O çocuğum orada, elimize bile gelmedi” diyerek gözyaşı döktü” diye konuştu.
Yargıya başvurdular
Ailenin avukatı Cihan Tekin ise ihmal iddiası üzerinde durduklarını ifade ederek, "Otopsi raporuna göre; 3 kez kalbi durduğu söyleniyor. Onun üzerine müdahale edilerek döndürüldüğü belirtilmiş. 2 gündür yoğun bakımda yatan bir hastanın ailesine bu bilgi neden verilmedi. Doktorlara sorduğumuzda tıbbi bir açıklama yapamıyorlar. Akis’ine ilahi bir açıklama yapıyorlar. Fakat onların görevi tıbbi bir açıklama yapmak, olayda herhangi bir komplikasyon geliştiğine dair bir bulgu ve belge yok. Aynı zamanda aylardır takipli bir hasta olan bebeğin şuanda yoğun bakımda olması onun ameliyat sırasında gelişen bir neticede oksijensiz kaldığını ve onun sonucunda yoğun bakıma yatırıldığını ortaya çıkarıyor. Ancak bununla ilgili bilgi veren yok. Yani tam bir muamma içerisinde, tıp çok uzmanlık gerektiren bir alan olduğu için biz yargıyı göreve davet ettik” dedi.
Hastaneden yazılı açıklama yapıldı
Hastane yönetiminden yapılan yazılı açıklamada ise şu bilgilere yer verildi:
"Sezaryen ameliyatları günümüzde çok güvenli olsa da majör ameliyat grubundadır. Sezaryenle doğumlar normal doğumla risk açısından kıyaslandığında sezaryende risk her zaman, bir ameliyat olmasından dolayı, hem anne hem bebek için daha yüksek beklenmektedir. Ameliyat komplikasyonları hastanın kendisine ve uygulanan metotlara göre değişebilir. Hastanın kaybedilmesi de ameliyatların beklenen komplikasyonları içinde olabilmektedir. Hastanın ölümüyle sonuçlanan bu olay henüz yargı aşamasında olup süreç devam etmektedir. Hastanın otopsisi devlet hastanesinde yapılmış olup üniversite tarafından hastanede herhangi bir ihmal olup olmadığı incelenmektedir. Bebek halen tıp fakültesi hastanesin yoğun bakım ünitesinde takip edilmektedir. Geldiği güne göre durumu daha iyi olan bebeğin bir iki güne kadar taburcu edilmesi planlanmaktadır."