57 Yıldır Dokuma Tezgahının Başında

Ankara'nın Beypazarı ilçesinde yaşayan 77 yaşındaki İsmail Yanık, 57 yıldır ahşap dokuma tezgahının başında yöreye özgü bürgü bezi dokuyarak bir kültürü yaşatmaya çalışıyor İsmail Yanık: 'Ben öldüğüm zaman bir tek beni öldü zannederler ağlarlar, benim bildiklerim de ölecek, benimle beraber asıl ağlanacak onlar. Ben üzgünüm keşke birisi olsa, öğrense, bu tezgah odun olmasa'

57 Yıldır Dokuma Tezgahının Başında
YAŞAR TONBAK - Başkent'in Beypazarı ilçesinde ahşap tezgahın başında 57 yıldır yöreye özgü bürgü dokuyan 77 yaşındaki İsmail Yanık, yöreye özgü bir kültürü yaşatmaya çalışırken kendisinden sonra mesleğinin yok olacağı endişesini de taşıyor.

İlçede geçmişte kadınların örtünmek için kullandığı, günümüzde ise dekoratif amaçlı talep gören bürgü, ipek ve pamuk iplerden ahşap tezgahlarda örülüyor.

İmaret Meydanı'ndaki dükkanında ahşap tezgahın başında, sürekli pedallara basarak ritmik seslerin arasında 57 yılını geçiren İsmail Yanık, 77 yaşında mesleğini yaşatmak için ter döküyor.

Yanık, AA muhabirine, günümüzde değişik renk ve desendeki bürgülerin masa örtüsü, perde, sehpa örtüsü olarak ev mefruşatında kullanıldığını belirtti. Turistlerin de ilgi gösterdiği yöreye özgü dokuma kültürünü yaşatmaya çalıştığını ifade eden Yanık, mesleğini severek yaptığını vurguladı.

"Eskiden kadınlar bürgüyü örtünmek için kullanırdı. Bir genç kızın başında ipek bürgü, elinde kına varsa o genç kız yeni evli demekti." diyen Yanık, gençler renkli desenli bürgüler sarılırken, yaşı ilerleyen kadınların ise pamuklu, daha az desenli ve koyu renkli bürgüleri örtündüğünü aktardı.

Yanık, mesleğinin kendisine verdiği enerjiyi "Ben şimdi 77 yaşındayım, işimin başına geçtiğim zaman 15 yaşıma düşüyorum. İşim bana pozitif enerji veriyor. Bu olmadığı zaman ben gerçekten nasıl olurum tahmin bile edemiyorum." sözleriyle anlattı.

Zaman zaman dörtlükler yazdığını söyleyen Yanık, "Mesleğimle, zanaatımla ilgili bir dörtlüğüm var, 'Yaptın mı zanaat, ettin mi kanaat, aldın mı tat, işte hayat.' Sevmeyen, kanaatkar olmayan, tat almayan zanaat yapamaz. Zanaat yapacaksa bir adam kanaat edecek, ondan bir zevk alacak, sevecek işini, o zaman yapar." diye konuştu.

Yanık, en büyük üzüntüsünün ise yerine yetiştirecek birini bulamamak olduğunu dile getirdi. Halk Eğitim Merkezi'nde mesleğiyle ilgili eğitim verdiğini, umudunun Halk Eğitim Merkezi aracılığıyla Beypazarı'na özgü dokuma kültürünün yaşatılması olduğunu söyleyen Yanık, şunları kaydetti:

"Ben öğretecek kimseyi bulamıyorum. O açıdan ben kendi adıma değil mesleğim adına üzgünüm. Ben öldüğüm zaman ne olacak ? Şöyle de bir sözüm var, ben öldüğüm zaman bir tek beni öldü zannederler ağlarlar, benim bildiklerim de ölecek, benimle beraber asıl ağlanacak onlar. Ben üzgünüm, keşke birisi olsa, öğrense, bu tezgah odun olmasa. Allah'a şükür Halk Eğitime ben öğrettim, orada devam eder ama ne kadar devam eder bilemiyorum. İnşallah ettirirler ama ferdi, yetişkin bir ustanın burada çalışıyor olmasını ben çok arzu ederim."
Kaynak: AA