MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den Bülent Arınç Açıklaması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’yi sıkıntıya koyacak davranışlarda artık Bülent Arınç bir kenara oturmalı ya Bursa’ya ya Manisa’ya yerleşmeli. Şunu da söylüyorum, Yüksek İstişare Kurulu üyesi ise Yüksek İstişare kavramına uygun hareket etmeli” dedi.

Bahçeli, “Arınç’ın sözlerinden hareketle şu ifadeyi kullandı: Şayet geçmiş dönemde atılan twitlere bakacak olursak bizim bir sürü arkadaşımızı ortada bulamayız. Vakti zamanında cemaat ile ilgili atılanları çözüm süreci ile ilgili atılan twittleri kast ederek. Bu anlamda bakacak olursak Arınç’a katılır mısınız?” sorusuna, “Katılmam. O günden bugüne kadar bildiklerini saklayıp Canan Hanımefendi için kamuoyunu meşgul eden bir anlayışı kabul edemem. Hali hazırda bildiği birisi varsa, geçmişteki bir takım tartışmalar, sosyal medya bilgileri varsa savcıların hepsini teker teker dolaşsın bildiği ne varsa elinde ne bulunuyorsa versin. Bundan sonra Bülent Arınç Beyin yapacağı budur, ortalığı karıştırmak değildir. Türkiye’nin şu kritik eşiğinde AK Parti’yi geriye itecek, böldürecek, tartıştıracak bir zemini düşünmek, o zeminin oluşmasına katkı sağlamak ABD’ye, İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransa’ya Türkiye’de ki işbirlikçilerine ve ayrıca da FETÖ, PKK, DEAŞ, YPG’ye örtülü bir şekilde hizmet etmekten başka bir anlam taşımaz. Şuan için Türkiye’nin var olan siyasi iktidarını, terörün kökü kazılıncaya kadar, FETÖ’nün bütün hesaplaşması bitinceye, tükeninceye kadar, Türkiye demokrasi, normalleşme ve istikrara kavuşuncaya kadar alternatif bir hükümet üretemeyecekleri için mevcut hükümeti ABD’ye karşı savunmalılar. John Bolton ile Türkiye’yi boğdurmamalılar. Bugün siyasilerin üzerinde düşünecekleri ve duracakları anlayış bu anlayıştır. Biz bunu yapıyoruz ve o sebepten dolayı da AKP’ye desteğimizi devam ettiriyoruz. Türkiye bu sorunları çözmeden başka türlü bir yolu tercih etmek doğru değildir. Bugün Sivas Kongresine katılan zihniyet Türkiye’nin şimdi Sivas Kongresi öncesi yaşanan her türlü kuşatma, tehdit ve tehlikenin bir arada bulunduğu bir ortamda, mevcut iktidarın ayağını kıracak şekilde davranması doğru değildir. CHP kendisine çeki düzen vermelidir. CHP Atatürk’ün partisi olmaktan uzaklaşmaktadır ve tarih bunu yarın çok yönüyle yazacaktır. Şu an için bazı konular var ister beğen ister beğenme ama Türkiye’nin bugünkü gerçekleri ışığında buna saygı duyarak birlik, beraberlik içinde Türkiye’yi bu kuşatmadan, dar boğazdan, iç ve dış tehditlerden kurtarmalıyız ki, hangi alanda nasıl bir rekabet içinde olacağımızı, toplumun hangi kesimine hangi refahı sunacağımızı tartışma fırsatı bulalım. Bugün o yok. Sabah gördüm Halk TV’de. Şu kadar kişi parlamenter sistemi arzulamaktaymış. Bunlar istediği yerde istediği şekilde konuşsun ama suna inanan siyasetçi siyaseti bıraksın. Ayıp bir şey” cevabını verdi.
Ali Babacan’a: “Selam vermeyene oy verilir mi?”
“Yeni parti kurulması çerçevesinde Meclis aritmatiğinde bir değişiklik olabilir mi?” sorusuna karşılık Bahçeli, “O kadar rakamı bulacaklarına ihtimal vermiyorum. Ne yapacaklar görmek gerekir. Biz Meclis’in bir ucunda oturuyoruz. Önemli oylamalarda milletvekilleri bizim taraftan da oy kullanmaya geliyorlar. Özellikle Ankara milletvekilleri. Orada bir parti oturuyor. Halkın seçtiği milletvekilleri var. 79, 40, 39, 50 ne ise. Ali Babacan oradan geçerken dönüp bakmaz. Selam dahi vermez. Ülkücüler oraya nasıl gidecek? Selam vermeyen yere oy verilir mi? Oy alabilmek için herkese sarılıp öpüyorsunuz, selam veriyorsunuz zor alıyorsunuz. Ali Babacan nasıl alacak, bu kadar işler kolay mı?” değerlendirmesini yaptı.
“Ben uygun bulmuyorum”
Bahçeli, “Bakanlar Kurulu’nun da değişeceği söyleniyor. Buna yönelik değerlendirmeniz nedir?” sorusuna yönelik, şunları dedi:
“Ben uygun bulmuyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 9 Temmuz 2018’de başlamıştır. Bir yılı da çok az bir süre aşmıştır. Böyle bir ortamda yeni bir sistemi yerleştirmek, kökleştirmek ve bununla ilgili uygulamaları hayata geçirmek için çaba sarf edileceği yerde, “bakanlar kurulunda şunlar değişsin” gündemini taşırsanız muhalefet unsurları olarak, siz de “muhalefetin bu isteğine cevap veriyorum” der iseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. İki yanlıştan da bir doğru çıkmaz. Bir: daha hizmeti yeni kavrayan Bakanları bir senede kaldırıp atamazsınız. İkincisi böyle bir yola girdiğiniz vakit aynen Yeniçeri ocağı gibi ‘İstemezük’ derler. Hangi bakan bir şey söylemişse muhalefet ‘İstemezük’ der. Ne yapacağız her gün bakan mı değiştireceğiz. Onun için kararlı olmak lazım. iki yanlıştan bir doğru çıkmıyorsa tek doğru üzerinde yürümekte yarar vardır. Bu kadar net. Ama bu bizim işimiz değil. Biz sözümüzü söylüyoruz. Buna karar verecek olan siyasi iktidardır. Yapar yapmaz onların bileceği iş. Bana göre yanlış olur. Bakanlardan hangilerini niye beğenmiyorsunuz. Herkes bir şey söylüyor. Kimisi damat kimisi bilmem nedir diyor. Bunlardan bakan değişir mi? ABD damatları nerede, İngiltere başbakanın kardeşi nerede? Orada olduğu zaman demokrasi dorukta bizde olduğu zaman rezillik, böyle şey olur mu? Onun için sabırlı ve kalıcı olmak gerekli. Eleştiriniz varsa yapın. Eleştirilerden netice çıkartamıyorsa ve bunda da ısrarcı oluyorsa zaten sorumlu olan kişinin gereğini yapması lazım. onun da gereğini yapacağı kanaatindeyim. Bunun gibi şeyleri biz parti yönetiminde yapıyoruz. Onun için şu şöyle olsun bu böyle olsun demeyi yanlış buluyorum. Bir yönetim şekli vardır. Arar, inceler, bakar ne yaparsa yapar. Günü saati geldiğinde de kararı millet verir. Ama CHP’den Faik Öztrak istedi diye bakan değiştirilecekse biz hep beraber olarak toplanırız CHP’nin önünde, ‘Faik’i istemiyoruz’ deriz. Ne yapacak Faik Öztrak.”