Eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı'nın Yargılandığı Dava
Eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul'un yargılandığı davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca esas hakkında mütalaa verildi Mütalaada, sanığın, 'örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım' suçundan cezalandırılması talep edildi
Kamuoyunda "kumpas davaları" olarak bilinen Balyoz, Devrimci Karargah gibi davaların onandığı Yargıtay 9. Ceza Dairesinin eski başkanı Ekrem Ertuğrul'un yargılandığı davada, esas hakkındaki mütalaa verildi.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Ertuğrul ile avukatı katıldı.
Dosyaya gelen bilgi ve belgelerin mahkeme heyeti başkanı Fevzi Yıldırım tarafından okunmasının ardından esas hakkındaki mütalaayı sunmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu'na söz verildi.
Mütalaada, Yargıtayda uzun yıllar tetkik hakimliği yapan Ertuğrul'un daha sonra Yargıtay üyeliğine seçilerek 9. Ceza Dairesi Başkanlığına getirildiği belirtildi.
Sanığın 9. Ceza Dairesinde üye olarak görev yaptığı dönemde örgütün tepe yöneticilerinden Şerif Ali Tekalan ve Osman Karakuş ile telefon irtibatının olduğu bildirilen mütalaada, bu görüşmelerden 8 ay sonra Ertuğrul'un daire başkanı seçildiğine işaret edildi.
Ertuğrul'un evinde örgüte ait yayınlar bulunduğu kaydedilen mütalaada, sanığın, 2001'den beri birlikte çalıştığı, FETÖ yöneticiliğinden hakkında dava bulunan eski Yargıtay üyesi Ahmet Toker'in kontrolünde bulunduğu ifade edildi.
Sanığın 9. Ceza Dairesine başkan seçildikten sonra burayı FETÖ'nün amaçları doğrultusunda dizayn ettiği belirtilen mütalaada, dairenin teamülünün bütün üyelerin hem terör hem de diğer dosyaların temyiz incelemesini yapması şeklinde olduğu, bu durumun sanığın başkanlığı döneminde değiştiği kaydedildi.
Mütalaada, Ertuğrul'un başkanlığı döneminde dairenin teamüllerine aykırı şekilde, sadece terör dosyalarına bakmak üzere, kendisinin başkanlığında FETÖ sanıkları eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyeleri Ahmet Toker, Fikriye Şentürk, Hamza Yaman ve Abdurrahman Kavun'un yer aldığı heyeti oluşturduğu bildirildi.
Bu heyetin kamuoyunda "Balyoz" olarak bilinen davada verilen mahkumiyet kararlarını onadığı hatırlatılan mütalaada, kararın oy birliğiyle alındığı, heyete yine sanığın başkanlık yaptığı dile getirildi.
Dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) yer alan örgüt üyelerince Balyoz davasına bakan hakim ve savcılarla ilgili şikayetlerin reddedilerek, soruşturma izninin verilmediği anımsatılan mütalaada, sanığın, hukuka aykırı alınan mahkeme kararının, örgütle dizayn ettiği Yargıtay 9. Ceza Dairesinde onanmasını sağladığı vurgulandı.
- Devrimci Karargah davası tespitleri
Sanığın Balyoz dava dosyasıyla ilgili iddiaları ve hukuksuzlukları görmezden geldiğine işaret edilen mütalaada, kamuoyunda "Devrimci Karargah" davası olarak bilinen davada verilen kararın ise düzeltilerek onandığı hatırlatıldı.
Bu onama kararı öncesinde FETÖ'nün yargı üzerindeki etkinliğinin kamuoyunda yarattığı rahatsızlık nedeniyle Yargıtay ceza dairelerinin iş bölümünün değiştirileceğine yönelik söylentiler bulunduğu belirtilen mütalaada, bu değişiklik yapılmadan 28 gün önce dosyanın gündeme alınarak kararın onandığı kaydedildi.
Örgüt üyeliğinin, örgüte katılmayı, bağlanmayı, hiyerarşik yapıya girmeyi ifade ettiği vurgulanan mütalaada, örgüte sadece sempati duymak, onun amaçlarını, değerlerini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak gibi eylemlerin örgüt üyeliği için yeterli olmadığına işaret edildi.
- "Sanığın suçu, yardımı oluşturuyor"
Mütalaada, daire başkanı olabilmek için FETÖ'nün desteğini alan sanığın, örgütün istediği şekilde kararlar verdiği ancak faaliyetlerinde örgütsel anlamda süreklilik ve çeşitlilik bulunmadığı bildirildi.
Ertuğrul'un, örgüt üyelerinden oluşturulan heyetle örgütün amaçları doğrultusunda, hukuka aykırı olduğu belirlenen Balyoz ve Devrimci Karargah dosyalarında verdiği kararlar dikkate alındığında, eylemlerinin örgüt üyeliğini oluşturmadığı kaydedilen mütalaada, sanığın faaliyetlerinin TCK'nin 220/7. maddesindeki örgüte yardım suçunu oluşturduğu ifade edildi.
Ekrem Ertuğrul'un, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna yönelik yeterli delil bulunmadığı belirtilen mütalaada, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım suçunu işlediği sonucuna varılan sanığın, bu suçtan cezalandırılması talep edildi.
Mütalaada, Ertuğrul hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi istendi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Keleşoğlu'nun mütalaasının ardından sanık ve avukatına söz verildi. Sanık ve avukatı, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma için süre talep etti.
Sanık ve avukatına savunma için gelecek celseye kadar süre veren mahkeme heyeti, Ertuğrul hakkındaki adli kontrol şartlarının devamına hükmederek duruşmayı karar için 3 Ekim'e bıraktı.
TCK'nin 220/7. maddesi, "Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir." hükmünü içeriyor.
Kaynak: AA
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Ertuğrul ile avukatı katıldı.
Dosyaya gelen bilgi ve belgelerin mahkeme heyeti başkanı Fevzi Yıldırım tarafından okunmasının ardından esas hakkındaki mütalaayı sunmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu'na söz verildi.
Mütalaada, Yargıtayda uzun yıllar tetkik hakimliği yapan Ertuğrul'un daha sonra Yargıtay üyeliğine seçilerek 9. Ceza Dairesi Başkanlığına getirildiği belirtildi.
Sanığın 9. Ceza Dairesinde üye olarak görev yaptığı dönemde örgütün tepe yöneticilerinden Şerif Ali Tekalan ve Osman Karakuş ile telefon irtibatının olduğu bildirilen mütalaada, bu görüşmelerden 8 ay sonra Ertuğrul'un daire başkanı seçildiğine işaret edildi.
Ertuğrul'un evinde örgüte ait yayınlar bulunduğu kaydedilen mütalaada, sanığın, 2001'den beri birlikte çalıştığı, FETÖ yöneticiliğinden hakkında dava bulunan eski Yargıtay üyesi Ahmet Toker'in kontrolünde bulunduğu ifade edildi.
Sanığın 9. Ceza Dairesine başkan seçildikten sonra burayı FETÖ'nün amaçları doğrultusunda dizayn ettiği belirtilen mütalaada, dairenin teamülünün bütün üyelerin hem terör hem de diğer dosyaların temyiz incelemesini yapması şeklinde olduğu, bu durumun sanığın başkanlığı döneminde değiştiği kaydedildi.
Mütalaada, Ertuğrul'un başkanlığı döneminde dairenin teamüllerine aykırı şekilde, sadece terör dosyalarına bakmak üzere, kendisinin başkanlığında FETÖ sanıkları eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyeleri Ahmet Toker, Fikriye Şentürk, Hamza Yaman ve Abdurrahman Kavun'un yer aldığı heyeti oluşturduğu bildirildi.
Bu heyetin kamuoyunda "Balyoz" olarak bilinen davada verilen mahkumiyet kararlarını onadığı hatırlatılan mütalaada, kararın oy birliğiyle alındığı, heyete yine sanığın başkanlık yaptığı dile getirildi.
Dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) yer alan örgüt üyelerince Balyoz davasına bakan hakim ve savcılarla ilgili şikayetlerin reddedilerek, soruşturma izninin verilmediği anımsatılan mütalaada, sanığın, hukuka aykırı alınan mahkeme kararının, örgütle dizayn ettiği Yargıtay 9. Ceza Dairesinde onanmasını sağladığı vurgulandı.
- Devrimci Karargah davası tespitleri
Sanığın Balyoz dava dosyasıyla ilgili iddiaları ve hukuksuzlukları görmezden geldiğine işaret edilen mütalaada, kamuoyunda "Devrimci Karargah" davası olarak bilinen davada verilen kararın ise düzeltilerek onandığı hatırlatıldı.
Bu onama kararı öncesinde FETÖ'nün yargı üzerindeki etkinliğinin kamuoyunda yarattığı rahatsızlık nedeniyle Yargıtay ceza dairelerinin iş bölümünün değiştirileceğine yönelik söylentiler bulunduğu belirtilen mütalaada, bu değişiklik yapılmadan 28 gün önce dosyanın gündeme alınarak kararın onandığı kaydedildi.
Örgüt üyeliğinin, örgüte katılmayı, bağlanmayı, hiyerarşik yapıya girmeyi ifade ettiği vurgulanan mütalaada, örgüte sadece sempati duymak, onun amaçlarını, değerlerini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak gibi eylemlerin örgüt üyeliği için yeterli olmadığına işaret edildi.
- "Sanığın suçu, yardımı oluşturuyor"
Mütalaada, daire başkanı olabilmek için FETÖ'nün desteğini alan sanığın, örgütün istediği şekilde kararlar verdiği ancak faaliyetlerinde örgütsel anlamda süreklilik ve çeşitlilik bulunmadığı bildirildi.
Ertuğrul'un, örgüt üyelerinden oluşturulan heyetle örgütün amaçları doğrultusunda, hukuka aykırı olduğu belirlenen Balyoz ve Devrimci Karargah dosyalarında verdiği kararlar dikkate alındığında, eylemlerinin örgüt üyeliğini oluşturmadığı kaydedilen mütalaada, sanığın faaliyetlerinin TCK'nin 220/7. maddesindeki örgüte yardım suçunu oluşturduğu ifade edildi.
Ekrem Ertuğrul'un, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna yönelik yeterli delil bulunmadığı belirtilen mütalaada, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım suçunu işlediği sonucuna varılan sanığın, bu suçtan cezalandırılması talep edildi.
Mütalaada, Ertuğrul hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi istendi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Keleşoğlu'nun mütalaasının ardından sanık ve avukatına söz verildi. Sanık ve avukatı, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma için süre talep etti.
Sanık ve avukatına savunma için gelecek celseye kadar süre veren mahkeme heyeti, Ertuğrul hakkındaki adli kontrol şartlarının devamına hükmederek duruşmayı karar için 3 Ekim'e bıraktı.
TCK'nin 220/7. maddesi, "Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir." hükmünü içeriyor.