Şeker Hastalığından Korunmak Mümkün
Eskişehir Özel Ümit Hastaneleri İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yahya Topal, şeker hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Şeker hastalığının ciddi bir şekilde sıvı kaybına sebep olduğunu belirten Dr. Topal, “Şeker hastalığının herkesçe bilinen belirtisi; ağız kuruması. İlk bulgulardan bir tanesi çok su içme isteği, çok susama, ağız kuruması, bunlar herkesin bildiği ama onun dışında özellikle şeker hastalığı aslında bir açlık durumudur. Sebebi olmadan açıklanamayan bir kilo kaybı olması durumunda, genellikle 40 yaşın üzerinde şeker hastalığının ortaya çıkıyor. Onun dışında daha nadir gördüğümüz el, ayak uyuşması, böcek geziyor gibi hisler, sık tekrarlanan enfeksiyonlar, idrar yolu iltihapları, gözde görme ile ilgili bulanıklar bunlar gibi birçok bulgu var, ama bunlar sürekli tekrarlayıcı oluyorsa ve günlük hayatımızı etkilemeye başladıysa en azından açken bir şekerimizi ölçtürmek gerekir” ifadelerini kullandı.
"Şeker hastalığında genetik faktörler çok etkili"
Şeker hastalığın tip 1 ve tip 2 diye 2’ye ayrıldığını belirten Dr. Topal, "Tip 1 çocuklarda görülen tiptir, bir şekilde çocuklarda insülin yapan organımız pankreas içerisinde beta hücreleri kaybolduğu için insülin hiç olmuyor. Dışarıdan muhakkak insülinle müdahale etmek zorunda kalıyoruz. Tip 2’yi ise; genellikle 40 yaş ve 30 yaş üzerinde görüyoruz, ailesel geçiş, genetik hızı çok yüksek bir hastalık, yani anne baba aile bireylerinin birisinde varsa ileri yaşlarda çocuklarda çıkma olasılığı yüksektir. İleri yaşlarda yaşam tarzımızla alakalı kilo alıyorsak, hareketimize dikkat etmiyorsak, kendimize bakmıyorsak bizde de bu hastalık görülebiliyor" dedi.
Risk gurubunda başka kimler yer alıyor?
Kilonun bu hastalık için çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Yahya Topal, şöyle konuştu:
“Özellikle göbek çevresi erkekte 94 santim, kadında 80 santimi geçen bir bel çevreniz var ise yani göbek çevresinde yağ biriktirmeye başladıysanız, bunun yanında tansiyon, yağ yüksekliği hikayeniz varsa, yani; kanda iyi yada kötü kolesterol dediğimiz oranlarda dengesizlik, özellikle iyi kolesterolde düşüklük bunların hepsi öncelikle şeker hastalığının sonra da insülin direncinin bir tablosudur. Şeker hastalığı çok uzun bir sürede oluşuyor, bir anda karşımıza çıkmıyor yavaş yavaş oturuyor”
Hastalığın tedavi yöntemleri
Şeker hastalığının tedavisinden de söz eden Dr. Topal, “Bu konuda şekerin evresi ve tipi dışında derecesi önemli, hayat tarzı, hareketi artırmak, beslenmede bir takım kısıtlamalara gitmek bunun en temel tedavisidir. Onun dışında medikal tedavi ile yanıt alamadığımız kilosu çok aşırı giden bir türlü şeker seviyesini düşüremediğimiz hastalarda cerrahi düşünülebilir. Normalde 8 saat açken şekerinizi ölçtüğünüzde 126’yı geçiyor ise şeker hastasısınız, günün herhangi bir saati aç tok önemli değil şekerinizi gittiniz rastgele ölçtürdünüz 200’ü geçiyorsa şeker hastasısınız demektir” diye konuştu.
Dr. Topal, “Şeker hastalığı kronik kalıcı bir hastalıktır, şu an hiçbir tedavide bunu kökten yok ettim demeniz doğru bir ifade değildir. Hareket, beslenme şekli bir ömür boyu devam edecek dikkat edilecek. Tip 1’de insülin vermek zorundayız, ama tip 2 diyabetlerde genellikle hap türü destek ilaçlarla çoğu zaman bu hastalıkla baş edebiliyoruz. Zaman içerisinde aşırı insülin harcayan pankreas yorulup, bir noktadan sonra hiç insülin yapmamaya başlıyor, iyi takip edemezsek bir süre sonra insüline muhtaç hale geliyoruz” dedi.
Şeker hastalığından korunmanın mümkün olduğunu belirten Dr. Topal, “Biz hayat tarzımızı belirlersek, beslenme tarzımızı belli bir oranda dengede tutabilirsek bu, hastalığın çıkma olasılığını azaltıyor. Şeker hastaları için, karbonhidrat da lazım, yağ da, protein de lazım. Yağ yüzde 25 ile 35 oranında, protein yüzde 20 ile 35 oranında ve yaklaşık yüzde 50 civarında da kaloriyi karbonhidrattan karşılamak gerekiyor” diyerek olabildiğince şekeri düşük besinlerden alınması gerektiğini söyledi.
Dr. Topal, “Örneğin tatlı yerine meyve önermeye çalışıyorum, beslenmede az az sık sık ara öğün tarzında beslenmeyi öneririm. Beslenmenin sayısını artırıp miktarını azaltabilirsek çok etkili oluyor. Ara öğünlerde meyve olacak tarzda çok ani yüklenmelere izin vermez isek, bu hastalar için büyük oranda rahatlama sağlıyor” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
"Şeker hastalığında genetik faktörler çok etkili"
Şeker hastalığın tip 1 ve tip 2 diye 2’ye ayrıldığını belirten Dr. Topal, "Tip 1 çocuklarda görülen tiptir, bir şekilde çocuklarda insülin yapan organımız pankreas içerisinde beta hücreleri kaybolduğu için insülin hiç olmuyor. Dışarıdan muhakkak insülinle müdahale etmek zorunda kalıyoruz. Tip 2’yi ise; genellikle 40 yaş ve 30 yaş üzerinde görüyoruz, ailesel geçiş, genetik hızı çok yüksek bir hastalık, yani anne baba aile bireylerinin birisinde varsa ileri yaşlarda çocuklarda çıkma olasılığı yüksektir. İleri yaşlarda yaşam tarzımızla alakalı kilo alıyorsak, hareketimize dikkat etmiyorsak, kendimize bakmıyorsak bizde de bu hastalık görülebiliyor" dedi.
Risk gurubunda başka kimler yer alıyor?
Kilonun bu hastalık için çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Yahya Topal, şöyle konuştu:
“Özellikle göbek çevresi erkekte 94 santim, kadında 80 santimi geçen bir bel çevreniz var ise yani göbek çevresinde yağ biriktirmeye başladıysanız, bunun yanında tansiyon, yağ yüksekliği hikayeniz varsa, yani; kanda iyi yada kötü kolesterol dediğimiz oranlarda dengesizlik, özellikle iyi kolesterolde düşüklük bunların hepsi öncelikle şeker hastalığının sonra da insülin direncinin bir tablosudur. Şeker hastalığı çok uzun bir sürede oluşuyor, bir anda karşımıza çıkmıyor yavaş yavaş oturuyor”
Hastalığın tedavi yöntemleri
Şeker hastalığının tedavisinden de söz eden Dr. Topal, “Bu konuda şekerin evresi ve tipi dışında derecesi önemli, hayat tarzı, hareketi artırmak, beslenmede bir takım kısıtlamalara gitmek bunun en temel tedavisidir. Onun dışında medikal tedavi ile yanıt alamadığımız kilosu çok aşırı giden bir türlü şeker seviyesini düşüremediğimiz hastalarda cerrahi düşünülebilir. Normalde 8 saat açken şekerinizi ölçtüğünüzde 126’yı geçiyor ise şeker hastasısınız, günün herhangi bir saati aç tok önemli değil şekerinizi gittiniz rastgele ölçtürdünüz 200’ü geçiyorsa şeker hastasısınız demektir” diye konuştu.
Dr. Topal, “Şeker hastalığı kronik kalıcı bir hastalıktır, şu an hiçbir tedavide bunu kökten yok ettim demeniz doğru bir ifade değildir. Hareket, beslenme şekli bir ömür boyu devam edecek dikkat edilecek. Tip 1’de insülin vermek zorundayız, ama tip 2 diyabetlerde genellikle hap türü destek ilaçlarla çoğu zaman bu hastalıkla baş edebiliyoruz. Zaman içerisinde aşırı insülin harcayan pankreas yorulup, bir noktadan sonra hiç insülin yapmamaya başlıyor, iyi takip edemezsek bir süre sonra insüline muhtaç hale geliyoruz” dedi.
Şeker hastalığından korunmanın mümkün olduğunu belirten Dr. Topal, “Biz hayat tarzımızı belirlersek, beslenme tarzımızı belli bir oranda dengede tutabilirsek bu, hastalığın çıkma olasılığını azaltıyor. Şeker hastaları için, karbonhidrat da lazım, yağ da, protein de lazım. Yağ yüzde 25 ile 35 oranında, protein yüzde 20 ile 35 oranında ve yaklaşık yüzde 50 civarında da kaloriyi karbonhidrattan karşılamak gerekiyor” diyerek olabildiğince şekeri düşük besinlerden alınması gerektiğini söyledi.
Dr. Topal, “Örneğin tatlı yerine meyve önermeye çalışıyorum, beslenmede az az sık sık ara öğün tarzında beslenmeyi öneririm. Beslenmenin sayısını artırıp miktarını azaltabilirsek çok etkili oluyor. Ara öğünlerde meyve olacak tarzda çok ani yüklenmelere izin vermez isek, bu hastalar için büyük oranda rahatlama sağlıyor” şeklinde konuştu.