Kalp hastalıkları gençleri de hedef alıyor
Medline Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Şan, obezite, koltuğa bağımlı hayat, fast-food tipi beslenme, stres, hipertansiyon, sigara, diyabet, yüksek kolesterol seviyesi gibi risk faktörlerinden birinin bile kişileri kalp ve damar hastalıklarına aday yapabildiğini söyledi.
Prof. Dr. Şan, dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp ve damar hastalıklarının, sanılanın aksine sadece yaşlı bireyleri değil, artık gençleri de hedef aldığını belirterek, 'Bu konuda en önemli etken ise değiştirilebilen ve önlenebilen faktörlere rağmen sağlıksız yaşam alışkanlıkları olarak gösteriliyor. Öyle ki, obezite, koltuğa bağımlı hayat, fast-food tipi beslenme, stres, hipertansiyon, sigara, diyabet, yüksek kolesterol seviyesi gibi risk faktörlerinden birinin bile hayatımızda olması bizi kalp ve damar hastalıklarına aday yapabiliyor' dedi.
Türkiye'de 3,5 milyon civarında kalp hastası olduğunun düşünüldüğünü belirten Prof. Dr. Şan, “Yapılan bir çalışmaya göre, bu sayıya her yıl 120 ila 150 bin arasında yeni hasta ekleniyor. Türkiye'de yetişkinlerde kalp krizi nedeniyle ölümler, Avrupa'nın en yüksek oranlarını oluşturuyor. Ülkemizde yılda her 100 bin kişiden erkeklerde 760, kadınlarda ise 380 kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu oranlar İngiltere, Almanya gibi batılı toplumlarda görülen kalp krizi kaynaklı ölümlerin yaklaşık 3-4 katına denk geliyor” diye konuştu.
Bilimsel araştırmaların kalp ve damar hastalıklarına tek bir etkenin yol açmadığını gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Şan, “Risk faktörlerinin birkaçının birleşmesi kalp damar hastalıklarına kolayca yol açabiliyor” diyerek bu nedenleri şöyle sıraladı:
“İleri yaş: Cinsiyet (65 yaşına kadar erkeklerde daha sık)
Şeker hastalığı: Damar sertliğine neden olan ve ülkemizde 5 ila 6 milyon arasında yurttaşımızın muzdarip olduğu diyabet görülme sıklığı, yılda 240 bin kişiye tekabül eden yüzde 6 oranında bir hızla artmaktadır. Bundan, nüfus artışı ve nüfusun yaşlanmasının dışında şişmanlık, pasif yaşam tarzının yaygınlaşması ve eşlik eden kan proteini işlev bozuklukları ile otoimmün etkileşim sorumludur. Araştırmalar, Türk halkında diyabetin bel çevresi ve diğer birkaç faktörden bağımsız olarak kardiyak olayları kadınlarda 3 kata yakın, erkeklerde ise 2 kat yükselttiğini göstermiştir.
Hipertansiyon: Kan basıncı yüksekliği, süresine ve kan basıncının yüksekliğine göre kalp hastalıklarının sıklığını ve komplikasyonlarını artırmaktadır.
Sigara: 30 yaşını aşkın her iki erkekten biri ve 6 kadından biri sigara kullanıyor. Erkekte koroner olay riski ile genel ölüm oranını 1.5 kata kadar yükselten sigara tiryakiliği, Türk kadınında kardiyovasküler olayları yüzde 10-20 oranında, metabolik sendrom ve diyabet gibi önemli metabolik bozuklukların gelişme riskini ise yarıya yakın artırmaktadır.
Kolesterol yüksekliği: Kanda total kolesterol düzeyi Türkiye'de 12 milyon kişide 200 mg/dl'nin üzerindedir. Total kolesterolde her 40 mg/dl'lik yükselme, koroner kalp hastalığı riskini yüzde 35 oranında arttırmaktadır. LDL-kolesterol yüksekliği, bireylerdeki ölüm riskini de gösterir. Bu durum kadınlarda daha da belirgindir. Kanda total/HDL kolesterol oranı koroner kalp hastalığının iyi bir belirtecidir. Oranda 1 birimlik artış koroner ölüm ve olay riskini bağımsız biçimde yüzde 30 oranında yükseltmektedir.
Obezite: Obezite (şişmanlık) ve abdominal obezite (bel genişliği) günümüzde her iki cinste de yaygınlaşmaktadır. Yetişkinlerde koroner kalp hastalığı ve diyabet risk değerlendirmelerine dayanarak erkekte 95 cm üzeri, kadında ise 88 cm üzeri bel çevresinin abdominal obezite eylem düzeyini simgelediği anlaşılmıştır. Halen 30 yaşını aşkın 5 kadından 3'ü ve her 2 erkekten biri abdominal obezite kapsamına girmektedir.
Kalıtım: Ailelerindeki erkeklerde 55 yaş altı, kadınlarda ise 65 yaş altı damar hastalığı bulunanlar daha fazla hastalık riski taşırlar.
Hareketsizlik: Haftada 3-4 gün 45 ila 60 dakika orta düzey egzersizin kalp hastalığı riskini yüzde 30 oranında azalttığı bilinmektedir.
Stres: Kaygı düzeyi yüksek ve aşırı iş yüküne maruz kalan kişilerde koroner arter hastalığı daha sık görülmektedir.
Alkol: Erkeklerin yüzde 30'unun, kadınların ise yüzde 3'ünün tükettiği alkollü içecek kullanımının gelecekte yüklediği risk, kullanılan miktara bağlıdır. Şiddetli içiciliğin diyabet ve koroner kalp hastalığı riskinin yanı sıra erkeklerde ölüm oranını da yükselttiği bilinmektedir.”
Prof. Dr. Mustafa Şan, Türkiye'de koroner nedenlerle ölüm oranının 45-74 yaş aralığı karşılaştırıldığında Avrupa ülkeleri arasındaki en yüksek seviyelerde görüldüğünü söyleyerek, “Nüfusumuz, gelişmekte olan toplumlarda olduğu gibi nispeten genç yapıdayken, koroner hastalık nedeniyle ölümlerin yaşlı nüfus yapısına sahip, gelişmiş toplumlardaki kadar yüksek olması hem günümüz hem de gelecek için kaygı veriyor” dedi.
Şan, kalp hastalıklarından korunmak için neler yapılması gerektiği hakkında şunları kaydetti:
“Katı yağlar ve aşırı tuz tüketiminden kaçının. Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durun. Haftada en az 150 dakika düzenli egzersiz yapın. Sebze, meyve, lifli besinler ve balığa sofranızda sıkça yer verin. Düzenli sağlık kontrolleri yaptırın. Günlük 1.5 - 2 litre su tüketin.”
Kaynak: İHA
Türkiye'de 3,5 milyon civarında kalp hastası olduğunun düşünüldüğünü belirten Prof. Dr. Şan, “Yapılan bir çalışmaya göre, bu sayıya her yıl 120 ila 150 bin arasında yeni hasta ekleniyor. Türkiye'de yetişkinlerde kalp krizi nedeniyle ölümler, Avrupa'nın en yüksek oranlarını oluşturuyor. Ülkemizde yılda her 100 bin kişiden erkeklerde 760, kadınlarda ise 380 kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu oranlar İngiltere, Almanya gibi batılı toplumlarda görülen kalp krizi kaynaklı ölümlerin yaklaşık 3-4 katına denk geliyor” diye konuştu.
Bilimsel araştırmaların kalp ve damar hastalıklarına tek bir etkenin yol açmadığını gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Şan, “Risk faktörlerinin birkaçının birleşmesi kalp damar hastalıklarına kolayca yol açabiliyor” diyerek bu nedenleri şöyle sıraladı:
“İleri yaş: Cinsiyet (65 yaşına kadar erkeklerde daha sık)
Şeker hastalığı: Damar sertliğine neden olan ve ülkemizde 5 ila 6 milyon arasında yurttaşımızın muzdarip olduğu diyabet görülme sıklığı, yılda 240 bin kişiye tekabül eden yüzde 6 oranında bir hızla artmaktadır. Bundan, nüfus artışı ve nüfusun yaşlanmasının dışında şişmanlık, pasif yaşam tarzının yaygınlaşması ve eşlik eden kan proteini işlev bozuklukları ile otoimmün etkileşim sorumludur. Araştırmalar, Türk halkında diyabetin bel çevresi ve diğer birkaç faktörden bağımsız olarak kardiyak olayları kadınlarda 3 kata yakın, erkeklerde ise 2 kat yükselttiğini göstermiştir.
Hipertansiyon: Kan basıncı yüksekliği, süresine ve kan basıncının yüksekliğine göre kalp hastalıklarının sıklığını ve komplikasyonlarını artırmaktadır.
Sigara: 30 yaşını aşkın her iki erkekten biri ve 6 kadından biri sigara kullanıyor. Erkekte koroner olay riski ile genel ölüm oranını 1.5 kata kadar yükselten sigara tiryakiliği, Türk kadınında kardiyovasküler olayları yüzde 10-20 oranında, metabolik sendrom ve diyabet gibi önemli metabolik bozuklukların gelişme riskini ise yarıya yakın artırmaktadır.
Kolesterol yüksekliği: Kanda total kolesterol düzeyi Türkiye'de 12 milyon kişide 200 mg/dl'nin üzerindedir. Total kolesterolde her 40 mg/dl'lik yükselme, koroner kalp hastalığı riskini yüzde 35 oranında arttırmaktadır. LDL-kolesterol yüksekliği, bireylerdeki ölüm riskini de gösterir. Bu durum kadınlarda daha da belirgindir. Kanda total/HDL kolesterol oranı koroner kalp hastalığının iyi bir belirtecidir. Oranda 1 birimlik artış koroner ölüm ve olay riskini bağımsız biçimde yüzde 30 oranında yükseltmektedir.
Obezite: Obezite (şişmanlık) ve abdominal obezite (bel genişliği) günümüzde her iki cinste de yaygınlaşmaktadır. Yetişkinlerde koroner kalp hastalığı ve diyabet risk değerlendirmelerine dayanarak erkekte 95 cm üzeri, kadında ise 88 cm üzeri bel çevresinin abdominal obezite eylem düzeyini simgelediği anlaşılmıştır. Halen 30 yaşını aşkın 5 kadından 3'ü ve her 2 erkekten biri abdominal obezite kapsamına girmektedir.
Kalıtım: Ailelerindeki erkeklerde 55 yaş altı, kadınlarda ise 65 yaş altı damar hastalığı bulunanlar daha fazla hastalık riski taşırlar.
Hareketsizlik: Haftada 3-4 gün 45 ila 60 dakika orta düzey egzersizin kalp hastalığı riskini yüzde 30 oranında azalttığı bilinmektedir.
Stres: Kaygı düzeyi yüksek ve aşırı iş yüküne maruz kalan kişilerde koroner arter hastalığı daha sık görülmektedir.
Alkol: Erkeklerin yüzde 30'unun, kadınların ise yüzde 3'ünün tükettiği alkollü içecek kullanımının gelecekte yüklediği risk, kullanılan miktara bağlıdır. Şiddetli içiciliğin diyabet ve koroner kalp hastalığı riskinin yanı sıra erkeklerde ölüm oranını da yükselttiği bilinmektedir.”
Prof. Dr. Mustafa Şan, Türkiye'de koroner nedenlerle ölüm oranının 45-74 yaş aralığı karşılaştırıldığında Avrupa ülkeleri arasındaki en yüksek seviyelerde görüldüğünü söyleyerek, “Nüfusumuz, gelişmekte olan toplumlarda olduğu gibi nispeten genç yapıdayken, koroner hastalık nedeniyle ölümlerin yaşlı nüfus yapısına sahip, gelişmiş toplumlardaki kadar yüksek olması hem günümüz hem de gelecek için kaygı veriyor” dedi.
Şan, kalp hastalıklarından korunmak için neler yapılması gerektiği hakkında şunları kaydetti:
“Katı yağlar ve aşırı tuz tüketiminden kaçının. Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durun. Haftada en az 150 dakika düzenli egzersiz yapın. Sebze, meyve, lifli besinler ve balığa sofranızda sıkça yer verin. Düzenli sağlık kontrolleri yaptırın. Günlük 1.5 - 2 litre su tüketin.”