Yayla Yolunda Geçen Yarım Asır
Bitlis'te yaşayan Kerime Yergül, kimi zaman yürüyerek kimi zaman 'Ceylanım' adını verdiği at arabasıyla yaklaşık 50 yıl tozlu yolları aşarak çıktığı yaylalarda koyunlarını sağarak 12 çocuğunu büyüttü Kerime Yergül: 'Eskiden at arabamız yoktu. Köyden çıkıp saatlerce yürüyerek yüksek dağların yaylalarına gidiyorduk. Daha sonra at aldık ve yıllardır at arabası ile gidip geliyoruz. Çok zor bir işimiz var. Kir içinde kalıyoruz ama bizim tek geçim kaynağımız bu. 12 çocuğumu burada sağdığım sütle büyüttüm'
AHMET OKUR - Bitlis'te yaşayan Kerime Yergül, yarım asırdır tozlu yolları aşarak çıktığı yaylalarda koyunlarını sağarak 12 çocuğunu büyüttü.
Merkeze 7 kilometre uzaklıktaki Külüce köyünde yaşayan 12 çocuk annesi 63 yaşındaki berivan (süt sağan kadın) Kerime Yergül, ilkbahar ve yaz aylarında her gün "Ceylanım" adını verdiği at arabasıyla köye 4 kilometre mesafedeki Rahva bölgesinde bulunan yaylalara çıkıyor. Yergül, gün boyu çocukları ve torunlarıyla koyunlarını sağıyor.
Kerime Yergül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 13 yaşındayken köye yerleştiklerini ve o zamandan bu yana yaylalara çıkarak süt sağdığını söyledi.
Yaylaların tozlu yollarını 20 yıl yürüyerek aştığını, daha sonra at arabası temin ettiklerini anlatan Yergül, "Eskiden at arabamız yoktu. Köyden çıkıp saatlerce yürüyerek yüksek dağların yaylalarına gidiyorduk. Daha sonra at aldık ve yıllardır at arabası ile gidip geliyoruz. Dönüşte de sütleri yine at arabasıyla taşıyoruz. Çok zor bir işimiz var. Kir içinde kalıyoruz ama bizim tek geçim kaynağımız bu. 12 çocuğumu buradan sağdığım sütle büyüttüm. Birçoğunu da evlendirdim." dedi.
Yergül, sütü peynir yaparak sattıklarını, bir kısımını da ailesine ayırdığını ifade etti.
Yaylada su olmadığı için çok büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten Yergül, şöyle konuştu:
"Hayvanlar az su içtiği için artık çok fazla süt elde edemiyoruz. Özellikle kuzularımız çoğu zaman telef oluyor. 100 koyunu olan birinin ancak 50 kuzusu kalıyor elinde. Bizim 300 hayvanımız var. Yaylamıza su getirilse hem sütümüz artacak hem de kuzular ölmeyecek. Her yıl 30-40 bin lira para verip ot alıyoruz. Kışın da yavruları ölünce zarar ediyoruz."
Bölgede 25 yıldır çobanlık yapan 40 yaşındaki Çetin Çiftçi ise hayvancılığın çok zor olduğunu dile getirdi. Gece gündüz dağlarda havyan peşinde koştuklarını aktaran Çiftçi, şunları söyledi:
"Bazen koyunların içinde, bazen de bir taşın üstünde uyuyoruz. Yağmurlu soğuk havalarda da işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. İki gün üst üste yağmurun hiç dinmediği günleri gördük. Buranın en büyük sıkıntısı suyun olmaması. Su, bulunduğumuz yerden çok uzakta. Mecbur her gün sabah akşam 4 kilometre yol gidip hayvanlara su veriyoruz. Hayvanlar da gidip gelene kadar çok yoruluyor ve hasta oluyor. Tek isteğimiz 4 kilometre uzaklıktaki suyun yaylaya getirilmesi."
Kaynak: AA
Merkeze 7 kilometre uzaklıktaki Külüce köyünde yaşayan 12 çocuk annesi 63 yaşındaki berivan (süt sağan kadın) Kerime Yergül, ilkbahar ve yaz aylarında her gün "Ceylanım" adını verdiği at arabasıyla köye 4 kilometre mesafedeki Rahva bölgesinde bulunan yaylalara çıkıyor. Yergül, gün boyu çocukları ve torunlarıyla koyunlarını sağıyor.
Kerime Yergül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 13 yaşındayken köye yerleştiklerini ve o zamandan bu yana yaylalara çıkarak süt sağdığını söyledi.
Yaylaların tozlu yollarını 20 yıl yürüyerek aştığını, daha sonra at arabası temin ettiklerini anlatan Yergül, "Eskiden at arabamız yoktu. Köyden çıkıp saatlerce yürüyerek yüksek dağların yaylalarına gidiyorduk. Daha sonra at aldık ve yıllardır at arabası ile gidip geliyoruz. Dönüşte de sütleri yine at arabasıyla taşıyoruz. Çok zor bir işimiz var. Kir içinde kalıyoruz ama bizim tek geçim kaynağımız bu. 12 çocuğumu buradan sağdığım sütle büyüttüm. Birçoğunu da evlendirdim." dedi.
Yergül, sütü peynir yaparak sattıklarını, bir kısımını da ailesine ayırdığını ifade etti.
Yaylada su olmadığı için çok büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten Yergül, şöyle konuştu:
"Hayvanlar az su içtiği için artık çok fazla süt elde edemiyoruz. Özellikle kuzularımız çoğu zaman telef oluyor. 100 koyunu olan birinin ancak 50 kuzusu kalıyor elinde. Bizim 300 hayvanımız var. Yaylamıza su getirilse hem sütümüz artacak hem de kuzular ölmeyecek. Her yıl 30-40 bin lira para verip ot alıyoruz. Kışın da yavruları ölünce zarar ediyoruz."
Bölgede 25 yıldır çobanlık yapan 40 yaşındaki Çetin Çiftçi ise hayvancılığın çok zor olduğunu dile getirdi. Gece gündüz dağlarda havyan peşinde koştuklarını aktaran Çiftçi, şunları söyledi:
"Bazen koyunların içinde, bazen de bir taşın üstünde uyuyoruz. Yağmurlu soğuk havalarda da işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. İki gün üst üste yağmurun hiç dinmediği günleri gördük. Buranın en büyük sıkıntısı suyun olmaması. Su, bulunduğumuz yerden çok uzakta. Mecbur her gün sabah akşam 4 kilometre yol gidip hayvanlara su veriyoruz. Hayvanlar da gidip gelene kadar çok yoruluyor ve hasta oluyor. Tek isteğimiz 4 kilometre uzaklıktaki suyun yaylaya getirilmesi."