Başkan Şahin Açıklaması 'AB, Afrin Harekatını Desteklemeli'
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Bugün Avrupa’nın yaşadığı sorunu kökünden çözelim. İşte tam da burada Afrin Operasyonu’nu çok ciddi manada Avrupa Birliği’nden çok ciddi destek bekliyoruz” dedi.
Göç sorununu anlamak üzere Brüksel’de bulunan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Avrupa Yerel Bölgeler Meclisi’nde (Assembly of European Regions-AER) düzenlenen foruma katıldı.
Şahin forumun ardından Avrupa Yerel Bölgeler Meclisi Başkanı Magnus Bertsson ile Avrupa Yerel Bölgeler Meclisi Onursal Başkanı Hande Özcan Bozatlı’nın eşliğinde basın açıklaması yaptı. Avrupa’nın önemli bir asemblesinde dünyanın en büyük bir sorunu olan göçle ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını söyleyen Başkan Fatma Şahin, göç meselesini aslında göçün bir sonuç olduğunu, göçün olmaması için daha köklü, daha kalıcı, koruyucu, önleyici tedbirlerin nasıl ele alınması gerektiğini ele aldıklarını ifade etti.
“İlk kez bu kadar Avrupa Birliği’nin ilgili, bölgesel birimlerin birlikte ne yapabiliriz noktasına gelmiş olmasıdır. Çünkü 2014 yılından beri bunu çok ağır bir şekilde yaşayan bir bölgeden geliyoruz. Ülkemiz 3 buçuk milyon göçmene ev sahipliği yaptı, misafirlik yaptı. Çok ciddi, mali olarak burada yapılması gerekenlerle birlikte insani ve vicdani bir sınavdan geçti. 2011’le 2015 arasında Avrupa Birliği’nde bu bölgesel gelişimle ilgili çok kalıcı bir çözüm üzerine fazla bir şey görememiştik. Ama 2015 yılında artık göçmenler yasadışı yollarla Avrupa Birliği’ne sınırlarını zorlamaya başladığı zaman, bunun bir dünyanın sorunu olduğunu artık ellerini taşın altına koymaları gerektiği noktasına geldi. Bazıları sınırları kapattı, teller ördü. Ama küreselleşme artık tel kapatmayla, sınır kapatmayla bu büyük insani sorunun çözülemeyeceğini bize gösterdi” diye konuştu.
“Afrin Operasyonu desteklenmeli”
Yasadışı göçü önlemenin yolunun yasal göçe yönetmek olduğunun altını çizen Başkan Şahin, “Gelinen nokta bu. Bende onlara diyorum ki, öncelikle göçün bir sonuç olduğunu, insanların kendi toprağına dönmesini sağlamamız gerekiyor ki, bugün Avrupa’nın yaşadığı sorunu kökünden çözelim. İşte tam da burada Afrin Operasyonu’nu çok ciddi manada Avrupa Birliği’nden çok ciddi destek bekliyoruz. Neden bu önemli? Bir Cerablus örneği var, bir El Bab örneği var. Fırat Kalkanı’la güvenli ortam sağlanıp DEAŞ’tan temizlenince, herkes çok hızlı bir şekilde kendi toprağına, kendi ilçesine, kendi vatanına döndü. Eğer bugün göçten şikayet ediyorsak hızlı bir güç sağlamamız gerekiyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı kararı, Afrin Operasyonu’nun çok ciddi manada desteklenmesi gerekiyor ki, Avrupa’da rahatlasın. Biz bunun böyle olduğunu aksi takdirde göçle beraber Avrupa’nın da zorlandığında o topraklar DEAŞ, PYD, PKK gibi terör örgütleri tarafından beslendiğini söylüyoruz. O yüzden tam bu bakış açısıyla Avrupa’dan çok yoğun destek bekliyoruz. Bu operasyonun tamamlanması, huzur koridorunun, güvenlik koridorunun tamamlanması konusunda çok sağlam bir şekilde arkamızda durmaları gerekiyor ki, bu şikayet ettiği konular kendiliğinden çözülsün.” dedi.
“Avrupa Birliği ve Türkiye birbirine çok lazım”
Göç sorununun Türkiye’ye ciddi bir mali boyutu olduğuna dikkat çeken Başkan Şahin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mali boyutta tabi iki şey var. İlk dilim imzalanmış durumda. Üç milyar Euro. Fakat bunun 1.8’i Türkiye’ye geldi. İmzalandığı için gönderildi deniyor. Biz de elimize ulaşmadığı için bir an önce bunun tamamının bize gönderilmesi ve hızlanması gerektiğini söylüyoruz. Tabi çok ciddi mevzuatlar var. Onlara göre çok hızlı, bize göre de çok yavaş çalışan bir sistem var. Çünkü çok acil bir durum, insani bir durumla karşı karşıyayız. Çok daha güçlü ve çok daha hızlı bir desteğe ihtiyacımız var. Ve taahhüt edilen ikinci dilimin de hızlı bir şekilde anlaşılması ve imzalanması gerekiyor. Çünkü eğer o gün Türkiye sözünde durmasaydı, geri kabul anlaşması imzalanmamış olsaydı günde 70 bin kişi Ege Denizi üzerinden Avrupa’ya gidiyordu. Şu anda bu 70’e düştü. Eğer o gün Türkiye sözünde durmamış olsaydı, bugün 2 buçuk milyon mülteci Avrupa’nın sınırlarında Avrupa’yı zorluyor oluyordu. Nasıl güvenli bir ülke olduğumuzu, nasıl sözümüzün eri olduğunu, nasıl sözleşmenin arkasında durduğumuzu gösteren bir duruştur bu. Her şeye rağmen, biz sözümüzde durduk ve mültecilerin geri dönüşünü engelledik geri dönüş anlaşmasıyla. Dolayısıyla bu çift taraflı anlaşmada muhataplarımızın gereğini yapmalarını bekliyoruz. Ama iki günden bu yana ben şunu çok net bir şekilde gördüm ki, göç konusunda Türkiye’nin başarısını çok ciddi manada kabul eden ve artık birlikte ne yapabiliriz diyen bir kıta var. Bunu çok sevindirici buluyorum. O yüzden Avrupa Birliği ve Türkiye birbirine çok lazım. Türkiye Avrupa Birliği olmadan olmaz, Avrupa Birliği de Türkiyesiz olmaz. Göç en büyük sorun olarak birlikte çözdüğümüz zaman, insanlığın kazandığını ve dünyanın kazandığını gösteren büyük bir örnek olacaktır”
Kaynak: İHA
Şahin forumun ardından Avrupa Yerel Bölgeler Meclisi Başkanı Magnus Bertsson ile Avrupa Yerel Bölgeler Meclisi Onursal Başkanı Hande Özcan Bozatlı’nın eşliğinde basın açıklaması yaptı. Avrupa’nın önemli bir asemblesinde dünyanın en büyük bir sorunu olan göçle ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını söyleyen Başkan Fatma Şahin, göç meselesini aslında göçün bir sonuç olduğunu, göçün olmaması için daha köklü, daha kalıcı, koruyucu, önleyici tedbirlerin nasıl ele alınması gerektiğini ele aldıklarını ifade etti.
“İlk kez bu kadar Avrupa Birliği’nin ilgili, bölgesel birimlerin birlikte ne yapabiliriz noktasına gelmiş olmasıdır. Çünkü 2014 yılından beri bunu çok ağır bir şekilde yaşayan bir bölgeden geliyoruz. Ülkemiz 3 buçuk milyon göçmene ev sahipliği yaptı, misafirlik yaptı. Çok ciddi, mali olarak burada yapılması gerekenlerle birlikte insani ve vicdani bir sınavdan geçti. 2011’le 2015 arasında Avrupa Birliği’nde bu bölgesel gelişimle ilgili çok kalıcı bir çözüm üzerine fazla bir şey görememiştik. Ama 2015 yılında artık göçmenler yasadışı yollarla Avrupa Birliği’ne sınırlarını zorlamaya başladığı zaman, bunun bir dünyanın sorunu olduğunu artık ellerini taşın altına koymaları gerektiği noktasına geldi. Bazıları sınırları kapattı, teller ördü. Ama küreselleşme artık tel kapatmayla, sınır kapatmayla bu büyük insani sorunun çözülemeyeceğini bize gösterdi” diye konuştu.
“Afrin Operasyonu desteklenmeli”
Yasadışı göçü önlemenin yolunun yasal göçe yönetmek olduğunun altını çizen Başkan Şahin, “Gelinen nokta bu. Bende onlara diyorum ki, öncelikle göçün bir sonuç olduğunu, insanların kendi toprağına dönmesini sağlamamız gerekiyor ki, bugün Avrupa’nın yaşadığı sorunu kökünden çözelim. İşte tam da burada Afrin Operasyonu’nu çok ciddi manada Avrupa Birliği’nden çok ciddi destek bekliyoruz. Neden bu önemli? Bir Cerablus örneği var, bir El Bab örneği var. Fırat Kalkanı’la güvenli ortam sağlanıp DEAŞ’tan temizlenince, herkes çok hızlı bir şekilde kendi toprağına, kendi ilçesine, kendi vatanına döndü. Eğer bugün göçten şikayet ediyorsak hızlı bir güç sağlamamız gerekiyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı kararı, Afrin Operasyonu’nun çok ciddi manada desteklenmesi gerekiyor ki, Avrupa’da rahatlasın. Biz bunun böyle olduğunu aksi takdirde göçle beraber Avrupa’nın da zorlandığında o topraklar DEAŞ, PYD, PKK gibi terör örgütleri tarafından beslendiğini söylüyoruz. O yüzden tam bu bakış açısıyla Avrupa’dan çok yoğun destek bekliyoruz. Bu operasyonun tamamlanması, huzur koridorunun, güvenlik koridorunun tamamlanması konusunda çok sağlam bir şekilde arkamızda durmaları gerekiyor ki, bu şikayet ettiği konular kendiliğinden çözülsün.” dedi.
“Avrupa Birliği ve Türkiye birbirine çok lazım”
Göç sorununun Türkiye’ye ciddi bir mali boyutu olduğuna dikkat çeken Başkan Şahin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mali boyutta tabi iki şey var. İlk dilim imzalanmış durumda. Üç milyar Euro. Fakat bunun 1.8’i Türkiye’ye geldi. İmzalandığı için gönderildi deniyor. Biz de elimize ulaşmadığı için bir an önce bunun tamamının bize gönderilmesi ve hızlanması gerektiğini söylüyoruz. Tabi çok ciddi mevzuatlar var. Onlara göre çok hızlı, bize göre de çok yavaş çalışan bir sistem var. Çünkü çok acil bir durum, insani bir durumla karşı karşıyayız. Çok daha güçlü ve çok daha hızlı bir desteğe ihtiyacımız var. Ve taahhüt edilen ikinci dilimin de hızlı bir şekilde anlaşılması ve imzalanması gerekiyor. Çünkü eğer o gün Türkiye sözünde durmasaydı, geri kabul anlaşması imzalanmamış olsaydı günde 70 bin kişi Ege Denizi üzerinden Avrupa’ya gidiyordu. Şu anda bu 70’e düştü. Eğer o gün Türkiye sözünde durmamış olsaydı, bugün 2 buçuk milyon mülteci Avrupa’nın sınırlarında Avrupa’yı zorluyor oluyordu. Nasıl güvenli bir ülke olduğumuzu, nasıl sözümüzün eri olduğunu, nasıl sözleşmenin arkasında durduğumuzu gösteren bir duruştur bu. Her şeye rağmen, biz sözümüzde durduk ve mültecilerin geri dönüşünü engelledik geri dönüş anlaşmasıyla. Dolayısıyla bu çift taraflı anlaşmada muhataplarımızın gereğini yapmalarını bekliyoruz. Ama iki günden bu yana ben şunu çok net bir şekilde gördüm ki, göç konusunda Türkiye’nin başarısını çok ciddi manada kabul eden ve artık birlikte ne yapabiliriz diyen bir kıta var. Bunu çok sevindirici buluyorum. O yüzden Avrupa Birliği ve Türkiye birbirine çok lazım. Türkiye Avrupa Birliği olmadan olmaz, Avrupa Birliği de Türkiyesiz olmaz. Göç en büyük sorun olarak birlikte çözdüğümüz zaman, insanlığın kazandığını ve dünyanın kazandığını gösteren büyük bir örnek olacaktır”