TBMM'den Kudüs Bildirisi
Meclis Genel Kurulunda AK Parti, CHP ve MHP gruplarının imzasıyla okunan bildiride devletler Doğu Kudüs'ü Bağımsız Filistin Devleti'nin başkenti olarak tanımaya davet edildi.
TBMM Genel Kurulunda, AK Parti, CHP ve MHP gruplarının imzasıyla okunan bildiride devletler Doğu Kudüs'ü Bağımsız Filistin Devleti'nin başkenti olarak tanımaya davet edildi.
TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta tarafından imzalanan "İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi Olağanüstü Toplantısına ve Tüm Dünya Devletlerine Çağrı" başlıklı bildiriyi okudu.
Kudüs'ün, üç semavi din için de hakkaniyet temelli özgürlüğü ve barışı arayan Ortadoğu'nun yüreği olduğu belirtilen bildiride, bu şehrin, İslam dininin ilk kıblesi olmasının yanı sıra üç semavi dinin kutsal mekanlarıyla tarihi, kültürel, dini kimliğini kazanmış olan ve bu niteliğiyle dünya esenliğinin göz bebeği bir şehir olduğu kaydedildi.
Bildiride, "Kudüs'ün bu özel statüsüne sahip çıkmak, korumak, tüm renkliliğiyle barış içinde bir dünyayı gerçek kılmak bakımından hayati derecede önemlidir." ifadesi kullanıldı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kudüs merkezde olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında bir dizi insani, ahlaki, siyasi dram yaşandığı anımsatılan bildiride, "Filistin sorunu dediğimiz ve gerçekte bir insanlık sorunu olan konu, bu yaşananların bir ürünüdür ve halen tüm barış çabalarıyla birlikte bunları tahrip eden saldırgan politikalar nedeniyle insanlığın gündemindedir." ifadesine yer verildi.
Bildiride, 1947'den bu yana tüm Birleşmiş Milletler kararlarında Kudüs'ün İsrail hakimiyeti altında bulunmasının kabul edilmediği, 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal etmesinden sonra ise yine Birleşmiş Milletlerin, İsrail'i Kudüs'ün statüsünü değiştirecek girişimlerden kaçınmaya çağırdığı belirtildi.
Keza İsrail'in 1980'deki ilhak kararının BM Güvenlik Konseyince kınandığı, bu konuda İsrail Hükümetinin almış olduğu tüm kararların hükümsüzlüğünün kayıt altına alındığı hatırlatılan bildiride, bu kararda ayrıca, İsrail'deki diplomatik misyonların Kudüs'te bulunamayacağının da ifade edildiği kaydedildi.
Ortak bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"İsrail'in bu türden politikalarını özetleyen 'Kudüs'ü başkent yapma' girişimlerine bugüne kadar mesafeli duran ABD'nin bu defa destek verme olarak anlaşılabilecek bir yola girmesi asla kabul edilemez. Filistin sorununu çözme, bölgeye barış ve istikrar getirme temelinde uzun yıllardan bu yana 'arabulucu' olarak davranan, dünya kamuoyuna kendi misyonunu bu şekilde anlatan Amerika'nın bugünkü tavrı, bölgede bir dizi tehlikeli gelişmeyi tetikleyecek, çatışma doğuracak, yeni insani dramlara sebep olacak bir yaklaşımdır. Halen Filistin sorununu çözmek için gösterilen barışçıl çabalar bu girişim karşısında muhakkak büyük darbe alacak, Ortadoğu'da bir dizi istikrarsızlık yaşanacaktır. Suriye'de yıllardır süren savaşın sonuna yaklaştığımız bu dönemde bu kararın alınması sorumsuzluktur. İsrail ve Filistin arasında adil, kalıcı, dengeli, tarihi ve manevi haklara riayet eden bir barış gerçekleşmeden insanlığın huzur ve selamete ulaşmasının mümkün olmayacağı unutulmamalıdır."
Bildiride, bu kabul edilemez gelişmeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan 80 milyonun her bir ferdinin, BM kararları hilafına Kudüs'ün tarihi statüsünü değiştirme yönündeki maceracı girişimleri kesin ve tartışmasız bir şekilde reddetme iradesinin TBMM tarafından 6 Aralık 2017 tarihli 33. birleşimde dünya kamuoyuna ortak bildiri ile ifade ve ilan edildiği hatırlatıldı.
Ortak bildiride, "Şimdi İslam İşbirliği Teşkilatı ile tüm dünya devletlerini, sınırları 1967'de belirlenen ve halen işgal altında bulunan Doğu Kudüs'ü Bağımsız Filistin Devleti'nin başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz." ifadesi kullanıldı.
Kaynak: AA
TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta tarafından imzalanan "İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi Olağanüstü Toplantısına ve Tüm Dünya Devletlerine Çağrı" başlıklı bildiriyi okudu.
Kudüs'ün, üç semavi din için de hakkaniyet temelli özgürlüğü ve barışı arayan Ortadoğu'nun yüreği olduğu belirtilen bildiride, bu şehrin, İslam dininin ilk kıblesi olmasının yanı sıra üç semavi dinin kutsal mekanlarıyla tarihi, kültürel, dini kimliğini kazanmış olan ve bu niteliğiyle dünya esenliğinin göz bebeği bir şehir olduğu kaydedildi.
Bildiride, "Kudüs'ün bu özel statüsüne sahip çıkmak, korumak, tüm renkliliğiyle barış içinde bir dünyayı gerçek kılmak bakımından hayati derecede önemlidir." ifadesi kullanıldı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kudüs merkezde olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında bir dizi insani, ahlaki, siyasi dram yaşandığı anımsatılan bildiride, "Filistin sorunu dediğimiz ve gerçekte bir insanlık sorunu olan konu, bu yaşananların bir ürünüdür ve halen tüm barış çabalarıyla birlikte bunları tahrip eden saldırgan politikalar nedeniyle insanlığın gündemindedir." ifadesine yer verildi.
Bildiride, 1947'den bu yana tüm Birleşmiş Milletler kararlarında Kudüs'ün İsrail hakimiyeti altında bulunmasının kabul edilmediği, 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal etmesinden sonra ise yine Birleşmiş Milletlerin, İsrail'i Kudüs'ün statüsünü değiştirecek girişimlerden kaçınmaya çağırdığı belirtildi.
Keza İsrail'in 1980'deki ilhak kararının BM Güvenlik Konseyince kınandığı, bu konuda İsrail Hükümetinin almış olduğu tüm kararların hükümsüzlüğünün kayıt altına alındığı hatırlatılan bildiride, bu kararda ayrıca, İsrail'deki diplomatik misyonların Kudüs'te bulunamayacağının da ifade edildiği kaydedildi.
Ortak bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"İsrail'in bu türden politikalarını özetleyen 'Kudüs'ü başkent yapma' girişimlerine bugüne kadar mesafeli duran ABD'nin bu defa destek verme olarak anlaşılabilecek bir yola girmesi asla kabul edilemez. Filistin sorununu çözme, bölgeye barış ve istikrar getirme temelinde uzun yıllardan bu yana 'arabulucu' olarak davranan, dünya kamuoyuna kendi misyonunu bu şekilde anlatan Amerika'nın bugünkü tavrı, bölgede bir dizi tehlikeli gelişmeyi tetikleyecek, çatışma doğuracak, yeni insani dramlara sebep olacak bir yaklaşımdır. Halen Filistin sorununu çözmek için gösterilen barışçıl çabalar bu girişim karşısında muhakkak büyük darbe alacak, Ortadoğu'da bir dizi istikrarsızlık yaşanacaktır. Suriye'de yıllardır süren savaşın sonuna yaklaştığımız bu dönemde bu kararın alınması sorumsuzluktur. İsrail ve Filistin arasında adil, kalıcı, dengeli, tarihi ve manevi haklara riayet eden bir barış gerçekleşmeden insanlığın huzur ve selamete ulaşmasının mümkün olmayacağı unutulmamalıdır."
Bildiride, bu kabul edilemez gelişmeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan 80 milyonun her bir ferdinin, BM kararları hilafına Kudüs'ün tarihi statüsünü değiştirme yönündeki maceracı girişimleri kesin ve tartışmasız bir şekilde reddetme iradesinin TBMM tarafından 6 Aralık 2017 tarihli 33. birleşimde dünya kamuoyuna ortak bildiri ile ifade ve ilan edildiği hatırlatıldı.
Ortak bildiride, "Şimdi İslam İşbirliği Teşkilatı ile tüm dünya devletlerini, sınırları 1967'de belirlenen ve halen işgal altında bulunan Doğu Kudüs'ü Bağımsız Filistin Devleti'nin başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz." ifadesi kullanıldı.