Organ Nakli Ve Bağışının Dinimizdeki Yeri
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yunus Araz, dinî, tıbbî, hukukî ve ahlâkî tedbirlerin alınması durumunda uzman hekimlerin onayıyla organ naklinin İslam dini açısından hem caiz hem de elzem bir durum olduğunu belirtti.
Organ Bağışı Haftası dolayısıyla “Organ Naklinin (Bağışının) Dinimizdeki Yeri” konulu bir açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Yunus Araz’ın İslâm dininin temel kaynakları olan Kur’ân-ı Kerim ve Peygamber efendimizin sünnetinin, insanların dünya hayatında karşılaşacakları bütün sorunlara genel ilkeler veya özel hükümler bağlamında çözümler üretecek bir yapıya sahip olduğunu belirtti.
Müslümanların günlük hayatlarını İslam’ın belirlediği kurallar çerçevesinde yaşama gayreti içerisinde olduklarını ve karşılaştıkları yeni meselelerde dinlerinin hükmünü araştırdıklarını anlatan Araz, "Organ nakli konusu da gündeme geldiği yıllardan itibaren Müslümanların hükmünü merak ettikleri bir husus olmuştur. İslam dininde en üstün varlık olarak yaratılan insan, ne kendi ne de bir başkasının bedeni üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma ve zarar verme hakkına sahip değildir" diye belirtti.
Açıklamasının bir bölümünde, Kur’ân-ı Kerim’deki Ayet-i Kerimeler ve Peygamber Efendimizin Hadis-i Şeriflerinden örnekler veren Yrd. Oç. Dr. Yunus Araz, "Organ naklini bir tedavi yöntemi olarak ele aldığımızda elbette ki dinin temel ilkelerinin organ nakli konusunda da dikkate alınması gerekecektir. Tıp ve tedavi imkânlarının henüz şimdiki kadar gelişmediği dönemlerde yaşayan İslâm âlimlerinin dönemin şartlarına uygun olarak dişi kırılmış veya olmayan kişilerin hayvanlardan ya da insanlardan diş nakli ile ilgili görüşleri veya kemik kırıklarında kemiği kaynaştırmada başka insanların kemiklerinin kullanılabileceği ile ilgili görüşleri günümüze aktarılmıştır. Her ne kadar insan hayatının ehemmiyeti ve insana zarar verme gibi endişelerle buna karşı çıkanlar olmuşsa da, günümüzde gelişen tıp imkânları ve ileri teknolojiler kullanılarak yapılan organ nakilleri bu endişeleri önemli ölçüde ortadan kaldırabilmektedir. Çünkü organı alınan şahıs; ya canlı olan ve organı alındığında tıp imkânlarından dolayı bundan zarar görmeyecek kişidir ya da zaten ölümle birlikte ona ihtiyacı kalmadığı için kendisine zarar verilmemekte ve bedenin saygınlığı zedelenmemektedir. Organ nakli konusunu bu ve benzeri veriler ışığında ele alan gerek Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nda ve İlahiyat Fakültelerinde gerekse diğer İslam ülkelerinde yapılan çalışmalarda belli şartlar ve tedbirler çerçevesinde tedavi amaçlı nakil işlemlerine onay verilmektedir. Sonuç olarak dinî, tıbbî, hukukî ve ahlâkî tedbirlerin alınması durumunda uzman hekimlerin onayıyla organ nakli İslam dini açısından hem caiz hem de elzem bir durumdur. Unutmamak gerekir ki organa ihtiyacı olan kişi kendimiz ya da bir yakınımız olabilir. Ayet-i Kerime’nin bize hatırlattığı üzere, bir hayatı kurtaran bütün insanları kurtarmış gibi sayılır” şeklinde anlattı.
Kaynak: İHA
Müslümanların günlük hayatlarını İslam’ın belirlediği kurallar çerçevesinde yaşama gayreti içerisinde olduklarını ve karşılaştıkları yeni meselelerde dinlerinin hükmünü araştırdıklarını anlatan Araz, "Organ nakli konusu da gündeme geldiği yıllardan itibaren Müslümanların hükmünü merak ettikleri bir husus olmuştur. İslam dininde en üstün varlık olarak yaratılan insan, ne kendi ne de bir başkasının bedeni üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma ve zarar verme hakkına sahip değildir" diye belirtti.
Açıklamasının bir bölümünde, Kur’ân-ı Kerim’deki Ayet-i Kerimeler ve Peygamber Efendimizin Hadis-i Şeriflerinden örnekler veren Yrd. Oç. Dr. Yunus Araz, "Organ naklini bir tedavi yöntemi olarak ele aldığımızda elbette ki dinin temel ilkelerinin organ nakli konusunda da dikkate alınması gerekecektir. Tıp ve tedavi imkânlarının henüz şimdiki kadar gelişmediği dönemlerde yaşayan İslâm âlimlerinin dönemin şartlarına uygun olarak dişi kırılmış veya olmayan kişilerin hayvanlardan ya da insanlardan diş nakli ile ilgili görüşleri veya kemik kırıklarında kemiği kaynaştırmada başka insanların kemiklerinin kullanılabileceği ile ilgili görüşleri günümüze aktarılmıştır. Her ne kadar insan hayatının ehemmiyeti ve insana zarar verme gibi endişelerle buna karşı çıkanlar olmuşsa da, günümüzde gelişen tıp imkânları ve ileri teknolojiler kullanılarak yapılan organ nakilleri bu endişeleri önemli ölçüde ortadan kaldırabilmektedir. Çünkü organı alınan şahıs; ya canlı olan ve organı alındığında tıp imkânlarından dolayı bundan zarar görmeyecek kişidir ya da zaten ölümle birlikte ona ihtiyacı kalmadığı için kendisine zarar verilmemekte ve bedenin saygınlığı zedelenmemektedir. Organ nakli konusunu bu ve benzeri veriler ışığında ele alan gerek Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nda ve İlahiyat Fakültelerinde gerekse diğer İslam ülkelerinde yapılan çalışmalarda belli şartlar ve tedbirler çerçevesinde tedavi amaçlı nakil işlemlerine onay verilmektedir. Sonuç olarak dinî, tıbbî, hukukî ve ahlâkî tedbirlerin alınması durumunda uzman hekimlerin onayıyla organ nakli İslam dini açısından hem caiz hem de elzem bir durumdur. Unutmamak gerekir ki organa ihtiyacı olan kişi kendimiz ya da bir yakınımız olabilir. Ayet-i Kerime’nin bize hatırlattığı üzere, bir hayatı kurtaran bütün insanları kurtarmış gibi sayılır” şeklinde anlattı.