Genç Hukukçunun Kariyeri, Bir Keçiyle Değişti

Fransa'da Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku eğitimi alan ve 5 dil bilen Serin Durmay Prelevic, Ankara'da 2,5 yıl bir şirkette çalıştıktan sonra 'doğa'ya dönmeye karar vererek, ailesinin kurduğu çiftliğin başına geçti Milas'taki çiftlikte yetiştirilen ürünleri, Beykoz'daki restoranında doğal ürün tercih edenlere sunan Prelevic, ayrıca yoğurt ve peynir yapımı atölyeleri düzenleyerek, misafirlerinin doğal yaşamı deneyimlemesini istiyor Prelevic: 'Annem ve babam, bir Kurban Bayramı'nda pazarda gezerken gördükleri gebe bir keçi ile yalnız kalmaması için yanına bir arkadaş almışlar. Keçilerimiz, yazlığımızın bahçesinde yaşıyordu, ancak çevreden şikayet geldiği için onlar için bir yer yapmaya karar verdik. Tavuklarımız ve ineklerimizin de katılmasıyla güzel bir aile çiftliğimiz oldu' 'Butik üretim yapıyoruz ve kesinlikle fabrikalaşmayı düşünmüyoruz'

ANDAÇ HONGUR - Fransa'da Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku eğitimi alan ve 5 dil bilen Serin Durmay Prelevic, 2,5 yıl çalıştığı kurumsal hayattan "doğa"ya dönmeye karar vererek, ailesinin bir Kurban Bayramı'nda pazardan aldıkları gebe bir keçiyle başlayan çiftliğin başına geçti.

İlköğretimini Fransa'da, liseyi İstanbul'da tamamlayan Serin Durmay Prelevic, lisans ve yüksek lisansını Nice Üniversitesi'nde Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku üzerine yaptı. Türkiye'de yaşamak istediği için ülkesine dönen Prelevic, Ankara'da bir şirkette 2,5 yıl uluslararası hukuk danışmanı olarak çalıştı.

5 dil bilen Prelevic, çalıştığı şirkette hayal ettiği tecrübeyi edinemeyeceğini fark ederek, kurumsal hayattan ayrıldı ve ailesinin kurduğu çiftliğin başına geçti. Milas'taki çiftlikte yetiştirilen ürünleri, Beykoz'daki restoranında doğal ürün tercih edenlere sunan Prelevic, çiftliği geliştirmek için çeşitli projeler yürütüyor.

Prelevic, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, 2011 yılında bir aile çiftliği olarak kurulan Ayşe Deliismail Çiftliği'nin hikayesini şöyle anlattı:

"Annem ve babam, bir Kurban Bayramı'nda Bodrum'da pazarda gezinirken kurbanlıklar arasında gebe bir keçi görmüş. Babam çok duygusal bir insandır. Keçiyi almaya karar vermişler, yalnız kalmaması için de yanına bir arkadaş almışlar. Keçilerimiz, Gündoğan'daki yazlığımızın bahçesinde yaşıyordu, ancak çevreden şikayet geldiği için onlar için bir yer yapmaya karar verdik. Daha sonra tavuklarımız ve ineklerimizin de katılmasıyla güzel bir aile çiftliğimiz oldu. Çiftliğimize de adını veren babamın anneannesi Ayşe Deliismail, babamı ve diğer torununu keçi sütüyle beslemiş. Bu da babamın aklında yer etmiş. Aslında burayı sadece kendi ailemiz için oluşturduk. Keçiler ve tavuklar çoğaldığında aldığımız ürünler bize fazlasıyla yetiyordu. Dolayısıyla ben de ürünlerimizi paylaşmaya karar verdim çünkü ürünlerimizin hepsi doğal tarımla elde ediliyor, hiçbir katkı maddesi yok, GDO yok."

Anne ve babasının üretim aşamasında yer aldığı Milas'taki çiftlikte peynir çeşitleri üretildiğini ve zeytin, ceviz yetiştirdiklerini dile getiren Prelevic, kendisinin de çiftlikte üretilen ürünlerin de yer aldığı Beykoz'daki restoranında bulunduğunu söyledi.

Prelevic, çiftlikteki bütün hayvanlara ad koyduklarını belirterek, "Hayvanlarımızı et olarak kullanmıyoruz çünkü hepsini çok seviyoruz. Yenidoğan hayvanımızı hemen adlandırıyoruz ve onunla bağ kurmaya başlıyoruz." dedi.

- "Doğal ve böyle kalma taraftarıyız"

Milas'ta 35 kişilik bir ekibin bulunduğunu, zeytin hasadında bütün köylülerle beraber çalıştıklarını anlatan Prelevic, projelerine ilişkin şu bilgileri verdi:

"Çiftliği geliştirmek için çeşitli projelerim var. Küçük profesyonel bir at kulubü kuracağız. Bunun yanı sıra burada misafirlerimiz için yoğurt, peynir yapımı atölyeleri düzenleyeceğiz. Konaklama imkanımız da çok yakında olacak. Misafirlerimiz, çiftliğimizde hayvanlarımızı sevsinler, ata binsinler, yumurta toplasınlar ve böylece doğal ortamda birkaç gün geçirsinler istiyoruz. "

Prelevic, butik üretim yaptıklarını ve kesinlikle fabrikalaşmayı düşünmediklerini vurgulayarak, "Bazen teklifler geliyor, ancak reddetmek zorunda kalıyoruz. Toptan peynir, zeytinyağı almak isteyenler oldu ancak bu peynir için çok zor çünkü hem kısıtlı bir miktarda hem de katkı maddesi kullanmadan üretiyoruz. Fabrikalaşmak istemediğimiz için doğal ve böyle kalma taraftarıyız. Hatta bazı ürünlerimiz için 2-3 gün müşterilerimizi beklettiğimiz oluyor. Çünkü keçi süt vermiyor dolayısıyla peynir üretemiyoruz. Müşterilerimiz de bunu kabul ettiği için artık bizi anlayışla karşılıyor." diye konuştu.

- "Her işin bir hayrı var"

Doğa hayatını çok sevdiğini belirten Prelevic, zeytin hasadı ve sıkımına katıldığını, peynir yapmayı bildiğini de söyledi.

Serin Durmay Prelevic, mezunu olduğu hukukla ilgili bir alanda çalışmadığı için pişmanlık duymadığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Hukuk herşeyin kökeni, hayat boyu kullandığımız bir meslek aslında. Hiç pişmanlık duymadım. Tam tersine her gün şükrediyorum 'İyi ki böyle olmuş.' diye. Her işin bir hayrı var. Her şeye açık ve sabırlı olmak lazım. Bir gün elbet emeğimiz geri dönecektir, her işi severek yapmak lazım. Doğayla, hayvanlarla, insanlarla uğraşmak oldukça zor ama ben tavsiye ederim. İnsanların karşısına her zaman farklı yollar çıkabilir, hızınızı alıp bir yolu seçmeniz gerekiyor. Öğrenmenin yaşı yok, her zaman insan kendini geliştirebilir."
Kaynak: AA