'FETÖ, Peygamber Ocağını İhanet Ocağına Çevirmeye Çalışmış'
Kara Harp Okulundan intibak eğitimi sırasında FETÖ mensubu subayların fiziksel ve psikolojik baskıları nedeniyle ayrılmak zorunda kalan Hasan Alkış, haklarının iadesi için hukuk mücadelesi başlatılması gerektiğine inanıyor Alkış: 'Şerefimizle bu topraklar için şehit olmanın hayalini kuruyorduk. Şehit olma hayalim, FETÖ'cü subaylar yüzünden kabusa dönüştü' 'Ağustos sıcağında erimiş asfaltta süründürüldük. Hepimizin derisi asfalta yapıştı, kan revan içinde kaldık' 'Benim gibi vatansever askeri öğrencilere yapılan zulümlerden, haince planlanan darbe girişiminden sonra öğrendik ki FETÖ, askeriyede büyük bir yapılanmaya gitmiş, peygamber ocağını ihanet ocağına çevirmeye çalışmış'
CİHAN OKUR - Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu subayların baskıları nedeniyle 2010 yılında Kara Harp Okulunun intibak eğitiminden ayrılmak zorunda kalan Hasan Alkış, 'Şerefimizle bu topraklar için şehit olmanın hayalini kuruyorduk. Şehit olma hayalim, FETÖ'cü subaylar yüzünden kabusa dönüştü.' dedi.
Kuleli Askeri Lisesi'ni 2006 yılında kazanan Hasan Alkış, okulunu 2010 yılında dereceyle bitirdi. Daha sonra İzmir Menteş'te Kara Harp Okulunun intibak eğitimine başlayan Alkış, FETÖ mensubu subaylarca uygulanan aşırı fiziksel ve psikolojik baskılara dayanamayarak okuldan ayrılma kararı aldı.
Ardından memleketine dönen ve üniversite sınavına hazırlanan Alkış, Kocaeli Üniversitesi Uçak Teknisyenliği Bölümünü kazanarak buradan mezun oldu.
Vatan aşkıyla gittiği, peygamber ocağı olarak gördüğü askeri okuldan FETÖ mensubu subayların baskıları nedeniyle ayrılan Alkış, o dönem yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı.
- Şehit olma hayali kabusa dönüştü
Askerliğin kendileri için bir yaşam biçimi haline geldiğini belirten Alkış, bu işi bir iş olarak değil kutsal bir görev olarak gördüklerini söyledi.
Zamanı geldiğinde gerekirse bu kutsal topraklar için daha önceleri atalarının yaptığı gibi canlarını verip, toprağı kanlarının son damlasıyla sulamaları gerektiğinin bilincinde olduklarını vurgulayan Alkış, 'Hayallerimde gelecekle ilgili tek düşünce vardı, subay olmak. Ayrılma düşüncemiz yoktu çünkü biz şerefimizle bu topraklar için şehit olmanın hayalini kuruyorduk. Şehit olma hayalim, FETÖ'cü subaylar yüzünden kabusa dönüştü.' dedi.
- 'Şok mangasında eziyete maruz kaldık'
Askeri lise yıllarında hiçbir sorunla karşılaşmadığını, baskının intibak eğitiminde başladığı belirten Alkış, şöyle devam etti:
'FETÖ'cü subaylar neden göstermeden bizi şok mangasına aldı, psikolojik ve fiziki eziyetler başladı. Üst sınıflardan intibak kampının ne kadar zorlu olduğunu, şok mangasında bezdirmek için aşırı derecede zorlu eğitimler yaptırdıklarını duyuyorduk. Bir sürü taktikler aldık şok mangasına girmemek için. 'Dikkat çekici olma, ne önde ne arkada ol, daima ortada ol. Sorumluluk alma, sıradan ol'. Subay olmak böyle bir şey değil ki. En önde olmak gerekli her zaman. En önde olmazsan, arkandakilere örnek olmazsan seni nasıl, niye takip etsin asker, peşinde niye canını feda etsin. Bizden sorumlu Hakan Erol Üsteğmen, grup içinden bana 'Sen gözlüklü, buraya gel' diye seslendi. Şok mangasına dahil oluşum bu olay ile başladı.'
FETÖ mensubu subayların ilk günün akşamında bezdirme çalışmalarına başladıklarını anlatan Alkış, arkadaşları amfi derslikte sıralarda otururken şok mangası grubundakilerin sözde disiplinsizliklerinin düzelmesi için eğitime alındıklarını kaydetti.
Şınav vaziyetinde saatlerce beklediklerini, bitmek bilmeyen şınavlar çektiklerini, amfi sınıfını ördek yürüyüşü ve sürünerek dolaştıklarını dile getiren Hasan Alkış, 'Geceleri arkadaşlarımız yatmaya gittiğinde biz sınıflarda sabahlara kadar saçma sapan şeyler yazdık. Eğitime gittiğimizde normal bölük serinde basit eğitimler yaparken biz sıcağın altında en ağır eğitimleri yaptık. Saatlerce sıcağın altında koştuk, süründük, şınav çektik, her şeyi yaptık. Gün boyu bölükteki diğer arkadaşlarımızdan ayrı olarak böyle eğitimler yaptırıldı.' diye konuştu.
- 'Sıcaktan erimiş asfaltta çıplak halde süründük'
Alkış, kendilerine 'fantezi eğitimler' yaptıran komutanlarının uykusuz kalmamak için nöbetleşe zulüm yaptırdıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir gün öğleden sonra üstümüzde şort, şapka, terlik, elimizde deniz havlusu denize eğitime gitmek için beklerken İzmir'in ağustos sıcağında erimiş asfaltta süründürüldük. Yüz üstü gittik, sırt üstü sürünerek geri geldik. Hepimizin derisi asfalta yapıştı, kan revan içinde kaldık, o şekilde deniz eğitimine gidip yüzmek zorunda kaldık. Denizde yolun diğer tarafı kuru çayırlıktı ve diken doluydu. Canları istediklerinde bizi istikamet vererek koşturup yatırırlardı, dikenlerin üzerinde süründürürlerdi. Her yerimize dikenler batardı, çıkarmaya zamanımız olmazdı, idare etmeye çalışırdık. O halde canımızın daha da çok yanması için denize sokarlardı.'
- 'Harbiyeli olamayacaksın' dedi ama ben yılmadım'
Kendilerine uygulanan psikolojik ve fiziksel baskının gün geçtikçe arttığını dile getiren Alkış, şunları kaydetti:
'Tabii ki bu eğitimler sadece bedensel değildi çünkü askeri lise mezunu olanların bedeni olarak dayanıklı olduğunu biliyorlardı. Bu sebeple bizi birbirimize düşürmeye, psikolojik olarak yıpratmaya da çalışırlardı. Eğitim yaptırırken bizimle dalga geçerler, bize gülerlerdi. Bir gece eğitiminde Hakan Erol Üsteğmen bana tam teçhizat giyinip gelmemi emretti, ben de giyindim geldim. Şok mangasından da ayrıldık, sadece o ve ben kaldık. Beni saatlerce koşturdu, süründürdü, hakaretler etti ve bana aynen şu cümleyi söyledi: 'Sen bu kampı bitiremeyeceksin, Harbiyeli olamayacaksın, Harbiyeli olmayı hak etmiyorsun sen. Harbiyeli olursan en adi şerefsizim' ama ben yılmadım çünkü aklımda ailem vardı, onların benimle duyduğu gurura hıyanet edemezdim, ayrılırsam ödeyemeyeceğimiz tazminat vardı.'
Kamp süreci boyunca daha sonra FETÖ mensubu olduklarını anladıkları öğrencilerden ayrıldıklarını, sayısız işkencelere maruz kaldıklarını vurgulayan Hasan Alkış, 'Benim gibi vatansever askeri öğrencilere yapılan zulümlerden, haince planlanan darbe girişiminden sonra öğrendik ki FETÖ, askeriyede büyük bir yapılanmaya gitmiş, peygamber ocağını ihanet ocağına çevirmeye çalışmış. Ayrılmak zorunda bırakılan vatansever Türk evlatları olarak FETÖ mensubu rütbelilerin ceza alabilmesi ve yenilen haklarımızın iadesi için hukuk mücadelesinin yapılması gerektiğine inanıyorum çünkü bugün hakkımızı aramazsak, bu hainler belki de inlerine inip saklanacaklar, bizden biri gibi cumhuriyeti, demokrasiyi korumaya kendilerini adamış gibi görünecek ve askeri yapılanma bitirilemeyecek.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Kuleli Askeri Lisesi'ni 2006 yılında kazanan Hasan Alkış, okulunu 2010 yılında dereceyle bitirdi. Daha sonra İzmir Menteş'te Kara Harp Okulunun intibak eğitimine başlayan Alkış, FETÖ mensubu subaylarca uygulanan aşırı fiziksel ve psikolojik baskılara dayanamayarak okuldan ayrılma kararı aldı.
Ardından memleketine dönen ve üniversite sınavına hazırlanan Alkış, Kocaeli Üniversitesi Uçak Teknisyenliği Bölümünü kazanarak buradan mezun oldu.
Vatan aşkıyla gittiği, peygamber ocağı olarak gördüğü askeri okuldan FETÖ mensubu subayların baskıları nedeniyle ayrılan Alkış, o dönem yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı.
- Şehit olma hayali kabusa dönüştü
Askerliğin kendileri için bir yaşam biçimi haline geldiğini belirten Alkış, bu işi bir iş olarak değil kutsal bir görev olarak gördüklerini söyledi.
Zamanı geldiğinde gerekirse bu kutsal topraklar için daha önceleri atalarının yaptığı gibi canlarını verip, toprağı kanlarının son damlasıyla sulamaları gerektiğinin bilincinde olduklarını vurgulayan Alkış, 'Hayallerimde gelecekle ilgili tek düşünce vardı, subay olmak. Ayrılma düşüncemiz yoktu çünkü biz şerefimizle bu topraklar için şehit olmanın hayalini kuruyorduk. Şehit olma hayalim, FETÖ'cü subaylar yüzünden kabusa dönüştü.' dedi.
- 'Şok mangasında eziyete maruz kaldık'
Askeri lise yıllarında hiçbir sorunla karşılaşmadığını, baskının intibak eğitiminde başladığı belirten Alkış, şöyle devam etti:
'FETÖ'cü subaylar neden göstermeden bizi şok mangasına aldı, psikolojik ve fiziki eziyetler başladı. Üst sınıflardan intibak kampının ne kadar zorlu olduğunu, şok mangasında bezdirmek için aşırı derecede zorlu eğitimler yaptırdıklarını duyuyorduk. Bir sürü taktikler aldık şok mangasına girmemek için. 'Dikkat çekici olma, ne önde ne arkada ol, daima ortada ol. Sorumluluk alma, sıradan ol'. Subay olmak böyle bir şey değil ki. En önde olmak gerekli her zaman. En önde olmazsan, arkandakilere örnek olmazsan seni nasıl, niye takip etsin asker, peşinde niye canını feda etsin. Bizden sorumlu Hakan Erol Üsteğmen, grup içinden bana 'Sen gözlüklü, buraya gel' diye seslendi. Şok mangasına dahil oluşum bu olay ile başladı.'
FETÖ mensubu subayların ilk günün akşamında bezdirme çalışmalarına başladıklarını anlatan Alkış, arkadaşları amfi derslikte sıralarda otururken şok mangası grubundakilerin sözde disiplinsizliklerinin düzelmesi için eğitime alındıklarını kaydetti.
Şınav vaziyetinde saatlerce beklediklerini, bitmek bilmeyen şınavlar çektiklerini, amfi sınıfını ördek yürüyüşü ve sürünerek dolaştıklarını dile getiren Hasan Alkış, 'Geceleri arkadaşlarımız yatmaya gittiğinde biz sınıflarda sabahlara kadar saçma sapan şeyler yazdık. Eğitime gittiğimizde normal bölük serinde basit eğitimler yaparken biz sıcağın altında en ağır eğitimleri yaptık. Saatlerce sıcağın altında koştuk, süründük, şınav çektik, her şeyi yaptık. Gün boyu bölükteki diğer arkadaşlarımızdan ayrı olarak böyle eğitimler yaptırıldı.' diye konuştu.
- 'Sıcaktan erimiş asfaltta çıplak halde süründük'
Alkış, kendilerine 'fantezi eğitimler' yaptıran komutanlarının uykusuz kalmamak için nöbetleşe zulüm yaptırdıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir gün öğleden sonra üstümüzde şort, şapka, terlik, elimizde deniz havlusu denize eğitime gitmek için beklerken İzmir'in ağustos sıcağında erimiş asfaltta süründürüldük. Yüz üstü gittik, sırt üstü sürünerek geri geldik. Hepimizin derisi asfalta yapıştı, kan revan içinde kaldık, o şekilde deniz eğitimine gidip yüzmek zorunda kaldık. Denizde yolun diğer tarafı kuru çayırlıktı ve diken doluydu. Canları istediklerinde bizi istikamet vererek koşturup yatırırlardı, dikenlerin üzerinde süründürürlerdi. Her yerimize dikenler batardı, çıkarmaya zamanımız olmazdı, idare etmeye çalışırdık. O halde canımızın daha da çok yanması için denize sokarlardı.'
- 'Harbiyeli olamayacaksın' dedi ama ben yılmadım'
Kendilerine uygulanan psikolojik ve fiziksel baskının gün geçtikçe arttığını dile getiren Alkış, şunları kaydetti:
'Tabii ki bu eğitimler sadece bedensel değildi çünkü askeri lise mezunu olanların bedeni olarak dayanıklı olduğunu biliyorlardı. Bu sebeple bizi birbirimize düşürmeye, psikolojik olarak yıpratmaya da çalışırlardı. Eğitim yaptırırken bizimle dalga geçerler, bize gülerlerdi. Bir gece eğitiminde Hakan Erol Üsteğmen bana tam teçhizat giyinip gelmemi emretti, ben de giyindim geldim. Şok mangasından da ayrıldık, sadece o ve ben kaldık. Beni saatlerce koşturdu, süründürdü, hakaretler etti ve bana aynen şu cümleyi söyledi: 'Sen bu kampı bitiremeyeceksin, Harbiyeli olamayacaksın, Harbiyeli olmayı hak etmiyorsun sen. Harbiyeli olursan en adi şerefsizim' ama ben yılmadım çünkü aklımda ailem vardı, onların benimle duyduğu gurura hıyanet edemezdim, ayrılırsam ödeyemeyeceğimiz tazminat vardı.'
Kamp süreci boyunca daha sonra FETÖ mensubu olduklarını anladıkları öğrencilerden ayrıldıklarını, sayısız işkencelere maruz kaldıklarını vurgulayan Hasan Alkış, 'Benim gibi vatansever askeri öğrencilere yapılan zulümlerden, haince planlanan darbe girişiminden sonra öğrendik ki FETÖ, askeriyede büyük bir yapılanmaya gitmiş, peygamber ocağını ihanet ocağına çevirmeye çalışmış. Ayrılmak zorunda bırakılan vatansever Türk evlatları olarak FETÖ mensubu rütbelilerin ceza alabilmesi ve yenilen haklarımızın iadesi için hukuk mücadelesinin yapılması gerektiğine inanıyorum çünkü bugün hakkımızı aramazsak, bu hainler belki de inlerine inip saklanacaklar, bizden biri gibi cumhuriyeti, demokrasiyi korumaya kendilerini adamış gibi görünecek ve askeri yapılanma bitirilemeyecek.' değerlendirmesinde bulundu.