Mezar Taşı Yazıları Toplumun Tarihini Anlatıyor
Mezar taşlarına yazılar, şiirler, özlü sözler, atasözleri, dualar kimi zaman insanları şaşırtırken, kimi zaman düşündürüyor, kimi zaman ise duygulandırıyor. Prof. Dr. Nilgün Çıblak Coşkun, "Bir toplumun tarihini araştırmak istiyorsanız, tarih araştırması içerisinde toplumların mezarlıklarına ve mezar taşlarına mutlaka değinmek gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Mezar taşlarına yazılan yazılar, şiirler, özlü sözler, atasözleri, türkü sözleri ve dualar toplumun belki de tarihini anlatıyor. Yazılan her bir yazı birbirinden farklı anlamlar yüklerken, insanların geçmişinde de bahsediyor. Mezar taşları ve yazılarıyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan İçel Üniversitesi (MEÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nilgün Çıblak Coşkun, mezar taşının ölen kişinin varlığının belirtilmesi, yattığı yerin korunması amacıyla konulduğunu söyledi.
Her kültürde mezar taşları şekillerinin birbirinden farklı olabildiğini belirten Coşkun, "Mezar taşları insanoğlunun belki de insanlık tarihinin en eski, kalıcı yapılarıdır demek mümkün. İnsanlar yaşadıklarını öncelikle yaşadıkları yerin kayalarına, mağara duvarlarına işlemişler. Öncelikle bilgisini, görgüsünü, inancını işleyerek kendisinden sonra gelen nesillere de bu yönüyle kalıcı birer iz bırakmışlar. Mağara duvarlarına çizilen bu resimler, figürler zaman içerisinde mezar taşlarına da işlenmeye başlamış figür olarak. Çeşitli resimlerle mezar taşlarının işlendiğini görüyoruz. Ama yazının bulunmasıyla beraber bu mezar taşındaki resimlerin figürlerin yerini yazının da yer almaya başladığını görüyoruz" şeklinde konuştu.
"MEZAR TAŞLARINA BAKILARAK TOPLUM YAŞANTISININ HER TÜRLÜ İPUCUNA RASTLAYABİLİRİZ"
Mezar taşı yazılarının sadece bizim kültürümüzde olmadığını kaydeden Coşkun, "Dünyanın pek çok kültüründe mezar taşlarına çeşitli resimler, figürler, yazılar oluşturma geleneği vardır. İnsanlık tarihinin bilinen en eski ve görkemli mezarları, Mısır piramitleridir. Piramitlerin odacıklarında duvarlara birtakım mitolojik motiflerin yanında ölenin kim olduğunu, hayatta iken yaptıklarını, başarısını, önemini yansıtan figürler resmedilmiş. Hatta bunlara o dönemin hayat sahneleri de eklenmiştir. Kültürümüzde ise bilinen ilk yazılı mezar taşı yazıları Orhun Abideleri, Yenisey Yazıtlarıdır. Göktürkler döneminden kalan bu anıt mezarlardan söz etmek gerekir. İslam dininde ise bu mezar taşları, mezar taşları dikme, mezar taşlarına çeşitli figürler verme, çizme, resimler yapma ilk dönemlerde pek yaygın olmadığını görüyoruz. Emeviler ve Abbasiler döneminden sonra mezarların biraz daha önemli hale getirildiğini, mezar taşlarının üzerlerinin çeşitli şekiller, yazılarla daha gösterişli bir hale getirildiğini de görüyoruz. Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki mezar taşlarına bakıldığında toplum yaşantımızın çeşitli unsurlarına dahil hemen hemen her türlü ipucuna rastlayabiliriz. Ölen kişinin doğum tarihi, ölüm bilgileri verildiği gibi bir bakıyorsunuz ölen kişinin kendi ağzından hayatla ilgili duygu ve düşüncelerinin bile sıralanabildiğini görürsünüz mezar taşlarında. Hem ölmüş olan kişinin ağzından bir takım ifadeler vardır hem de geride kalanların duygu ve düşüncelerini de bulabilirsiniz" diye konuştu.
"BİR TOPLUMUN TARİHİNİ ARAŞTIRMAK İSTİYORSANIZ MUTLAKA MEZAR TAŞLARINA DEĞİNMEK GEREKİR"
Mezar taşlarının her toplum için ayrı bir öneme sahip olduğunun altını çizen Coşkun, şöyle devam etti:
"Aslında mezar taşları bir toplumun sosyal tarihi dışında, bir toplumun duygu ve düşüncelerini, inanç yapısını, hayata bakışını, özlemlerini, yaşadıklarını, başından ne gibi olayların geçtiğini bize bu konuda bilgiler veren en önemli malzemelerdir. Bir toplumun tarihini araştırmak istiyorsanız, tarih araştırması içerisinde toplumların mezarlıklarına ve mezar taşlarına mutlaka değinmek gerekir diye düşünüyorum. Aslında insanoğlu tüm yaşamını taşlara işlemiş. Hem inancını yansıtmış hem de yaşamını yansıtmış. Ahlat mezar taşlarına bakıldığında Türklerdeki mezar taşı işleme sanatının incelikleri daha net şekilde görülebilir diye düşünüyorum. Toplumumuz, hayatında neyi yaşamışsa, başından ne gibi olaylar geçmişse bunları mezar taşlarına işlemiş. Mezar taşları toplumların tarihinin belirlenmesinde araştırmacılara kaynaklık edecek olan en önemli malzemeler arasında yer alıyor. Bu mezar taşlarındaki atasözleri, deyimler, şiirler, bir takım beddualar, dualar aslında tüm bir yaşanmışlığın özeti şeklindedir."
Kaynak: İHA
Her kültürde mezar taşları şekillerinin birbirinden farklı olabildiğini belirten Coşkun, "Mezar taşları insanoğlunun belki de insanlık tarihinin en eski, kalıcı yapılarıdır demek mümkün. İnsanlar yaşadıklarını öncelikle yaşadıkları yerin kayalarına, mağara duvarlarına işlemişler. Öncelikle bilgisini, görgüsünü, inancını işleyerek kendisinden sonra gelen nesillere de bu yönüyle kalıcı birer iz bırakmışlar. Mağara duvarlarına çizilen bu resimler, figürler zaman içerisinde mezar taşlarına da işlenmeye başlamış figür olarak. Çeşitli resimlerle mezar taşlarının işlendiğini görüyoruz. Ama yazının bulunmasıyla beraber bu mezar taşındaki resimlerin figürlerin yerini yazının da yer almaya başladığını görüyoruz" şeklinde konuştu.
"MEZAR TAŞLARINA BAKILARAK TOPLUM YAŞANTISININ HER TÜRLÜ İPUCUNA RASTLAYABİLİRİZ"
Mezar taşı yazılarının sadece bizim kültürümüzde olmadığını kaydeden Coşkun, "Dünyanın pek çok kültüründe mezar taşlarına çeşitli resimler, figürler, yazılar oluşturma geleneği vardır. İnsanlık tarihinin bilinen en eski ve görkemli mezarları, Mısır piramitleridir. Piramitlerin odacıklarında duvarlara birtakım mitolojik motiflerin yanında ölenin kim olduğunu, hayatta iken yaptıklarını, başarısını, önemini yansıtan figürler resmedilmiş. Hatta bunlara o dönemin hayat sahneleri de eklenmiştir. Kültürümüzde ise bilinen ilk yazılı mezar taşı yazıları Orhun Abideleri, Yenisey Yazıtlarıdır. Göktürkler döneminden kalan bu anıt mezarlardan söz etmek gerekir. İslam dininde ise bu mezar taşları, mezar taşları dikme, mezar taşlarına çeşitli figürler verme, çizme, resimler yapma ilk dönemlerde pek yaygın olmadığını görüyoruz. Emeviler ve Abbasiler döneminden sonra mezarların biraz daha önemli hale getirildiğini, mezar taşlarının üzerlerinin çeşitli şekiller, yazılarla daha gösterişli bir hale getirildiğini de görüyoruz. Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki mezar taşlarına bakıldığında toplum yaşantımızın çeşitli unsurlarına dahil hemen hemen her türlü ipucuna rastlayabiliriz. Ölen kişinin doğum tarihi, ölüm bilgileri verildiği gibi bir bakıyorsunuz ölen kişinin kendi ağzından hayatla ilgili duygu ve düşüncelerinin bile sıralanabildiğini görürsünüz mezar taşlarında. Hem ölmüş olan kişinin ağzından bir takım ifadeler vardır hem de geride kalanların duygu ve düşüncelerini de bulabilirsiniz" diye konuştu.
"BİR TOPLUMUN TARİHİNİ ARAŞTIRMAK İSTİYORSANIZ MUTLAKA MEZAR TAŞLARINA DEĞİNMEK GEREKİR"
Mezar taşlarının her toplum için ayrı bir öneme sahip olduğunun altını çizen Coşkun, şöyle devam etti:
"Aslında mezar taşları bir toplumun sosyal tarihi dışında, bir toplumun duygu ve düşüncelerini, inanç yapısını, hayata bakışını, özlemlerini, yaşadıklarını, başından ne gibi olayların geçtiğini bize bu konuda bilgiler veren en önemli malzemelerdir. Bir toplumun tarihini araştırmak istiyorsanız, tarih araştırması içerisinde toplumların mezarlıklarına ve mezar taşlarına mutlaka değinmek gerekir diye düşünüyorum. Aslında insanoğlu tüm yaşamını taşlara işlemiş. Hem inancını yansıtmış hem de yaşamını yansıtmış. Ahlat mezar taşlarına bakıldığında Türklerdeki mezar taşı işleme sanatının incelikleri daha net şekilde görülebilir diye düşünüyorum. Toplumumuz, hayatında neyi yaşamışsa, başından ne gibi olaylar geçmişse bunları mezar taşlarına işlemiş. Mezar taşları toplumların tarihinin belirlenmesinde araştırmacılara kaynaklık edecek olan en önemli malzemeler arasında yer alıyor. Bu mezar taşlarındaki atasözleri, deyimler, şiirler, bir takım beddualar, dualar aslında tüm bir yaşanmışlığın özeti şeklindedir."