Nöropatik Ağrının Sebebi Kanser Olabilir
Türk Algoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Yücel: 'Nöropatik ağrılar şeker hastalığında şekerin iyi kontrol edilememesi, vitamin eksiklikleri veya kanser hastalarında tümörlerin sinirler üzerinde baskı oluşturması gibi nedenlerle oluşabilir' 'Özellikle medikal onkologların ve kemoterapi ünitelerinde çalışan doktorların nöropatinin ve nöropatik ağrının erken teşhisi için dikkatli olmaları gerekmektedir' 'Uzmanlar bir yandan kanserin kendisine ait, bir yandan kanserin tetiklediği, bir yandan da tedavinin yan etkileri nedeniyle oluşan bulgularla uğraşıyor. Bu nedenle özellikle de yoğun polikliniklerde ağrı değerlendirmesi gözden kaçabiliyor'
HATİCE ŞENSES - Türk Algoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Ayşen Yücel, nöropatik ağrıların şeker hastalığında sorunun iyi kontrol edilememesi, vitamin eksiklikleri veya kanser hastalarında tümörlerin sinirler üzerinde baskı oluşturması gibi nedenlerle oluşabileceğini belirterek, 'Özellikle medikal onkologların ve kemoterapi ünitelerinde çalışan doktorların nöropatinin ve nöropatik ağrının erken teşhisi için dikkatli olmaları gerekmektedir.' dedi.
Yücel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nöropatik ağrıların sinir sistemi kaynaklı olduğunu ifade ederek, sinir sistemindeki herhangi bir hastalığın, problemin bu duruma neden olabileceğini aktardı.
Bu ağrıların farklı bireylerde değişik nedenlerle ortaya çıkabileceğini anlatan Yücel, şöyle devam etti:
'Nöropatik ağrılar şeker hastalığında şekerin iyi kontrol edilememesi, vitamin eksiklikleri veya kanser hastalarında tümörlerin sinirler üzerinde baskı oluşturması gibi nedenlerle oluşabilir. Özellikle medikal onkologların ve kemoterapi ünitelerinde çalışan doktorların nöropatinin ve nöropatik ağrının erken teşhisi için dikkatli olmaları gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse, şeker hastalığında, şeker iyi kontrol edilemediğinde uçtaki küçük sinirler etkilenir ve bu etkilenmenin sonucu olarak da ellerde, ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma şeklinde şikayetler görülür. Bu şikayetler genel olarak nöropatik ağrı bulgularıdır. Kanser vakalarında, tümörün sinir üzerinde bası oluşturmasıyla da nöropatik ağrı oluşabilir. Diğer taraftan, kullandığınız bazı ilaçlar nedeniyle veya vitamin eksikliklerinde de nöropatik ağrı görülebilir.'
- 'Kanser hastalarında üç farklı nöropatik ağrı tipi gözlemleniyor'
Yücel, kanser kaynaklı nöropatik ağrıların üç grupta incelendiğini kaydederek, 'Kanser hastalarındaki nöropatik ağrılar hastalığa veya tedavisine bağlı olarak gelişebiliyor. Kanser ileri evrelerde bütün sinir sistemine, yani beyin ve omurilik zarlarına kadar yayılabilir.' dedi.
Ayrıca tümörün sinir sistemine çok yakın olmasından kaynaklanan bası nedeniyle şiddetli kol veya bacak ağrısı gibi problemler oluşabildiğini dile getiren Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bunlar kansere bağlı nöropatik ağrılardır. İkinci grupta, tedaviye bağlı nöropatik sorunlar olarak ortaya çıkar. Örneğin meme kanseri tedavisinde, ameliyatla alınan memenin yerinde 'hayalet (fantom)' meme ağrısı, yani kişinin memesi hiç alınmamış gibi olan bir ağrı olur. Buna cerrahi sonrası nöropatik ağrı denir. Radyoterapi sonrasında da tedavinin neden olduğu yapışıklık veya o sinir boyunca ortaya çıkan hassasiyet nedeniyle ağrılar oluşabilir. Kemoterapi sırasında da hastaya kanser tedavisi için verilen birtakım ilaçların neden olduğu ağrılar da görülebilir.'
- 'Tedaviyi planlayan hekim çok dikkatli olmalı'
Yücel, birtakım kemoterapi ilaçlarının sinir uçlarında harabiyet oluşturabileceğinin bilimsel olarak ispatlandığına işaret ederek, 'Elbette kanser tedavisi hayati bir konu olduğu için hastanın nöropati ihtimali nedeniyle tedavisini kesmesi düşünülemez. Dolayısıyla tedaviyi planlayan ve izleyen hekimin bu konuda çok dikkatli olması gerekir. Eğer ağrı erken dönemde teşhis edilir ve tedaviye başlanırsa ilerlemesi de durdurulabilir.' şeklinde konuştu.
Nöropatik ağrının atlanmasının en önemli nedeninin hastayla hekim arasındaki iletişim sorunu olduğuna dikkati çeken Yücel, bu ağrıların uyuşma, karıncalanma, kaşıntı, üşüme gibi belirtilerle seyredebildiği gibi yanma, sızlama, iğnelenme, batma, elektriklenme şeklindeki bulguların da görülebileceğini aktardı.
- 'Hekimler 'Ağrın var mı?' sorusunu kesinlikle ihmal etmemeli'
Prof. Dr. Ayşen Yücel, kanserli hastalarla çalışan radyasyon veya medikal onkologların çok fazla bulguyla karşılaştığını ve bu nedenle bazen 'Ağrın var mı?' sorusunun ihmal edilebildiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
'Uzmanlar bir yandan kanserin kendisine ait, bir yandan kanserin tetiklediği, bir yandan da tedavinin yan etkileri nedeniyle oluşan bulgularla uğraşıyor. Bu nedenle özellikle de yoğun polikliniklerde ağrı değerlendirmesi gözden kaçabiliyor. Yani 'Ağrın var mı?' sorusu, belki kanser hastalarında en çok ihmal edilen sorulardan bir tanesi olabiliyor. Halbuki ağrı bazen kanserin kendisinden bile daha korkutucu ve hasta için hayat kalitesini bozan bir bulgu. Bu nedenle hekimlerin ağrıyı ve ağrının tipini sorgulaması, hastanın hayat kalitesini yükseltmek açısından oldukça önemlidir.'
Kaynak: AA
Yücel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nöropatik ağrıların sinir sistemi kaynaklı olduğunu ifade ederek, sinir sistemindeki herhangi bir hastalığın, problemin bu duruma neden olabileceğini aktardı.
Bu ağrıların farklı bireylerde değişik nedenlerle ortaya çıkabileceğini anlatan Yücel, şöyle devam etti:
'Nöropatik ağrılar şeker hastalığında şekerin iyi kontrol edilememesi, vitamin eksiklikleri veya kanser hastalarında tümörlerin sinirler üzerinde baskı oluşturması gibi nedenlerle oluşabilir. Özellikle medikal onkologların ve kemoterapi ünitelerinde çalışan doktorların nöropatinin ve nöropatik ağrının erken teşhisi için dikkatli olmaları gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse, şeker hastalığında, şeker iyi kontrol edilemediğinde uçtaki küçük sinirler etkilenir ve bu etkilenmenin sonucu olarak da ellerde, ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma şeklinde şikayetler görülür. Bu şikayetler genel olarak nöropatik ağrı bulgularıdır. Kanser vakalarında, tümörün sinir üzerinde bası oluşturmasıyla da nöropatik ağrı oluşabilir. Diğer taraftan, kullandığınız bazı ilaçlar nedeniyle veya vitamin eksikliklerinde de nöropatik ağrı görülebilir.'
- 'Kanser hastalarında üç farklı nöropatik ağrı tipi gözlemleniyor'
Yücel, kanser kaynaklı nöropatik ağrıların üç grupta incelendiğini kaydederek, 'Kanser hastalarındaki nöropatik ağrılar hastalığa veya tedavisine bağlı olarak gelişebiliyor. Kanser ileri evrelerde bütün sinir sistemine, yani beyin ve omurilik zarlarına kadar yayılabilir.' dedi.
Ayrıca tümörün sinir sistemine çok yakın olmasından kaynaklanan bası nedeniyle şiddetli kol veya bacak ağrısı gibi problemler oluşabildiğini dile getiren Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bunlar kansere bağlı nöropatik ağrılardır. İkinci grupta, tedaviye bağlı nöropatik sorunlar olarak ortaya çıkar. Örneğin meme kanseri tedavisinde, ameliyatla alınan memenin yerinde 'hayalet (fantom)' meme ağrısı, yani kişinin memesi hiç alınmamış gibi olan bir ağrı olur. Buna cerrahi sonrası nöropatik ağrı denir. Radyoterapi sonrasında da tedavinin neden olduğu yapışıklık veya o sinir boyunca ortaya çıkan hassasiyet nedeniyle ağrılar oluşabilir. Kemoterapi sırasında da hastaya kanser tedavisi için verilen birtakım ilaçların neden olduğu ağrılar da görülebilir.'
- 'Tedaviyi planlayan hekim çok dikkatli olmalı'
Yücel, birtakım kemoterapi ilaçlarının sinir uçlarında harabiyet oluşturabileceğinin bilimsel olarak ispatlandığına işaret ederek, 'Elbette kanser tedavisi hayati bir konu olduğu için hastanın nöropati ihtimali nedeniyle tedavisini kesmesi düşünülemez. Dolayısıyla tedaviyi planlayan ve izleyen hekimin bu konuda çok dikkatli olması gerekir. Eğer ağrı erken dönemde teşhis edilir ve tedaviye başlanırsa ilerlemesi de durdurulabilir.' şeklinde konuştu.
Nöropatik ağrının atlanmasının en önemli nedeninin hastayla hekim arasındaki iletişim sorunu olduğuna dikkati çeken Yücel, bu ağrıların uyuşma, karıncalanma, kaşıntı, üşüme gibi belirtilerle seyredebildiği gibi yanma, sızlama, iğnelenme, batma, elektriklenme şeklindeki bulguların da görülebileceğini aktardı.
- 'Hekimler 'Ağrın var mı?' sorusunu kesinlikle ihmal etmemeli'
Prof. Dr. Ayşen Yücel, kanserli hastalarla çalışan radyasyon veya medikal onkologların çok fazla bulguyla karşılaştığını ve bu nedenle bazen 'Ağrın var mı?' sorusunun ihmal edilebildiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
'Uzmanlar bir yandan kanserin kendisine ait, bir yandan kanserin tetiklediği, bir yandan da tedavinin yan etkileri nedeniyle oluşan bulgularla uğraşıyor. Bu nedenle özellikle de yoğun polikliniklerde ağrı değerlendirmesi gözden kaçabiliyor. Yani 'Ağrın var mı?' sorusu, belki kanser hastalarında en çok ihmal edilen sorulardan bir tanesi olabiliyor. Halbuki ağrı bazen kanserin kendisinden bile daha korkutucu ve hasta için hayat kalitesini bozan bir bulgu. Bu nedenle hekimlerin ağrıyı ve ağrının tipini sorgulaması, hastanın hayat kalitesini yükseltmek açısından oldukça önemlidir.'