Tüp Bebek Tedavisinde Doğru Bilinen Yanlışlar
Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, tüp bebek tedavisinde halk arasında yanlış algılamalardan dolayı tedavi sürecinin bazen olumsuz etkilenebileceğini belirterek, çiftlerin buna karar verirken, bu tedavi hakkında doğru bilgilere sahip olması gerektiğini söyledi.
Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, tüp bebekte çiftlerin doğru olarak bildiği yanlışları açıkladı.
Vücut kitle indeksinin 25’in üzerindeki kişilere fazla kilolu, 30’un üzerindekilere ise obez dediklerini belirten Çoksüer, ancak fazla kilolu ve obez kadınların tüp bebek tedavisinde normal kilolu olan kadınlara göre daha fazla sorun yaşadıklarını ifade etti.
Çoksüer, fazla kilolu ve obez kadınların tüp bebek tedavisi sırasında yumurta gelişimi için daha yüksek dozda ve daha uzun süre ilaç kullanması gerektiğine de dikkat çekerek, “Fazla kilolu ve obez kadınlar da tüp bebek tedavisi sırasında daha yüksek dozda ilaç kullanılmasına rağmen elde edilen yumurta sayısı normal kilolu kadınlardaki tüp bebek tedavisinde elde edilen yumurta sayısından daha azdır. Ayrıca tüp bebek tedavisi esnasında elde edilen bu yumurtalar da daha az kaliteli ve döllenme oranı daha düşüktür. Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu kampanyalar ile obezite ile ilgili mücadele hastalar için önem arz etmektedir. İnfertilite problemi yaşayan kadınlar bir an önce hayat şeklini düzene sokmalı, daha fazla egzersiz yapmalı ve daha dengeli ve sağlıklı beslenmelidir” dedi.
“TÜP BEBEK AĞRILI BİR TEDAVİ DEĞİLDİR”
Tüp bebek tedavisinin, ağrılı bir tedavi olmadığını anlatan Çoksüer, “Tüp bebek tedavisi kullanılan teknolojik imkanların sayesinde günümüzde oldukça kolay ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda 1,5-2 ay kadar süren tüp bebek tedavi süreci günümüzde 2 haftalık bir süre içinde tamamlanabilmektedir. Yaklaşık 5-10 dakika süren ağrısız kolay bir işlem olup genel anestezi gerektirmez. Tüp bebek tedavisinde yatak istirahatinin başarıyı artırdığını gösteren tıbbi bir kanıt yok. Bu yöntemle oluşturulan gebeliklerin risk oranı, normal gebelikler gibidir. Kadınların transfer sonrasında 2 saat yatması tercih edilir 1 hafta kadarda ağır işlerden kaçınılmalıdır. Günlük yaşam ağır işlere girmeden, aynı seviyede devam edebilir. Günlük ev işlerinin yapılması ya da çalışma hayatınızdaki rutin işler tedavinize negatif yönde etki etmez. Günlük rutininizi devam ettirmeniz sizlerin beklemesi zor olan bu süreci daha kolay geçirmenize yardımcı olabilir. Ancak stresli bir iş hayatı ve bu stresin günlük olarak size yansıması tedavinizi negatif etkileyebilir” diye konuştu.
“SPERM HÜCRESİ OLMAYAN ERKEKTE SPERM ELDE EDİLEBİLİR”
Hiç sperm hücresi bulunamayan erkeklerde bile teknolojik olanaklarla cerrahi işlem uygulanarak sperm elde edilebildiğini dile getiren Doç. Dr. Çoksüer, şunları kaydetti:
“Bu sayede bu tür sorunu olan erkelerde baba olabilmektedir. Sperm elde etme cerrahileri ile tüp bebek tedavisinde oldukça başarı sağlanabilmektedir. Sadece 1 sperm analizinde hiç sperm görülmemesi bir daha asla sperm görülmeyecek anlamı taşımaz. Mutlaka farklı zamanlarda en az 2 kez daha sperm tahlili yaptırmak gerekir. Sperm analizi bakan kişiye bağlı olarak değişkenlik gösterebilen ve standardizasyonu oldukça zor olan bir testtir. Yurt dışında bu analizin standardizasyonu için büyük uğraşlar verilmesine karşın yine bir insan tarafından değerlendirme yapıldığından çok farklı sonuçlar alınabildiği bildirilmektedir. Dolayısıyla sperm analizi basit gibi görünse de bu konuda uzmanlaşmış klinikler veya laboratuvarlarda yaptırılması gerekir. Tüp bebek tedavisinde başarı oranı yaş, yumurtalık rezervi ve üreme hücreleri (sperm ve yumurta) kalitesine bağlı olarak değişir. Genç ve iyi rezervli olgularda yüzde 65-70’lere kadar çıkarken, ileri yaş ve düşük yumurta rezervli olgularda şans azalır.”
“TÜP BEBEKTE KULLANILAN İLAÇLAR İNCELENMİŞ VE RİSK BULUNMAMAKTADIR”
Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların yumurtalık kanseri, meme kanseri gibi kanserlere karşı özellikle incelendiğini ve herhangi bir risk artışı görülmediğini söyleyen Çoksüer, ailesinde başta meme kanseri olmak üzere kadınlık hormonlarına duyarlı kanser öyküsü olanların, ilaçları düşük dozda hekim kontrolünde kullanmaları ve düzenli kontrollerini yaptırmaları önerildiğini vurguladı. Çoksüer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle spermin yumurta içine enjekte edildiği mikroenjeksiyon yöntemi ile embriyoda oluşabilecek kromozomal hasarlar doğan çocukta anomali artışına sebep olabilir mi diye uzun yıllardır tıbbi veriler irdeleniyor ve herhangi bir anomalide artış saptanmamıştır. Tüm üreme tıbbı uzmanlarının ortak kararına göre yeterli sayıda yumurta varsa ve iyi embriyo gelişebiliyorsa denemeye devam edilebilir. Beşinci, yedinci denemede gebe kalan hastalarımız var. Biz ilaçla uygun sayıda, hasta dostu denilen az enjeksiyonla, yan etkiye sebep olmadan yumurta elde etmeye çalışıyoruz. Bu şekilde doğal yolla tek yumurta elde etmeye göre daha yüksek şansa sahip oluyoruz. Doğal olarak gelişen tek yumurtayı almayı ancak ilaçla da sadece bir yumurta elde ediyorsak tercih edip, kullandığımız bir seçenektir.”
Kaynak: İHA
Vücut kitle indeksinin 25’in üzerindeki kişilere fazla kilolu, 30’un üzerindekilere ise obez dediklerini belirten Çoksüer, ancak fazla kilolu ve obez kadınların tüp bebek tedavisinde normal kilolu olan kadınlara göre daha fazla sorun yaşadıklarını ifade etti.
Çoksüer, fazla kilolu ve obez kadınların tüp bebek tedavisi sırasında yumurta gelişimi için daha yüksek dozda ve daha uzun süre ilaç kullanması gerektiğine de dikkat çekerek, “Fazla kilolu ve obez kadınlar da tüp bebek tedavisi sırasında daha yüksek dozda ilaç kullanılmasına rağmen elde edilen yumurta sayısı normal kilolu kadınlardaki tüp bebek tedavisinde elde edilen yumurta sayısından daha azdır. Ayrıca tüp bebek tedavisi esnasında elde edilen bu yumurtalar da daha az kaliteli ve döllenme oranı daha düşüktür. Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu kampanyalar ile obezite ile ilgili mücadele hastalar için önem arz etmektedir. İnfertilite problemi yaşayan kadınlar bir an önce hayat şeklini düzene sokmalı, daha fazla egzersiz yapmalı ve daha dengeli ve sağlıklı beslenmelidir” dedi.
“TÜP BEBEK AĞRILI BİR TEDAVİ DEĞİLDİR”
Tüp bebek tedavisinin, ağrılı bir tedavi olmadığını anlatan Çoksüer, “Tüp bebek tedavisi kullanılan teknolojik imkanların sayesinde günümüzde oldukça kolay ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda 1,5-2 ay kadar süren tüp bebek tedavi süreci günümüzde 2 haftalık bir süre içinde tamamlanabilmektedir. Yaklaşık 5-10 dakika süren ağrısız kolay bir işlem olup genel anestezi gerektirmez. Tüp bebek tedavisinde yatak istirahatinin başarıyı artırdığını gösteren tıbbi bir kanıt yok. Bu yöntemle oluşturulan gebeliklerin risk oranı, normal gebelikler gibidir. Kadınların transfer sonrasında 2 saat yatması tercih edilir 1 hafta kadarda ağır işlerden kaçınılmalıdır. Günlük yaşam ağır işlere girmeden, aynı seviyede devam edebilir. Günlük ev işlerinin yapılması ya da çalışma hayatınızdaki rutin işler tedavinize negatif yönde etki etmez. Günlük rutininizi devam ettirmeniz sizlerin beklemesi zor olan bu süreci daha kolay geçirmenize yardımcı olabilir. Ancak stresli bir iş hayatı ve bu stresin günlük olarak size yansıması tedavinizi negatif etkileyebilir” diye konuştu.
“SPERM HÜCRESİ OLMAYAN ERKEKTE SPERM ELDE EDİLEBİLİR”
Hiç sperm hücresi bulunamayan erkeklerde bile teknolojik olanaklarla cerrahi işlem uygulanarak sperm elde edilebildiğini dile getiren Doç. Dr. Çoksüer, şunları kaydetti:
“Bu sayede bu tür sorunu olan erkelerde baba olabilmektedir. Sperm elde etme cerrahileri ile tüp bebek tedavisinde oldukça başarı sağlanabilmektedir. Sadece 1 sperm analizinde hiç sperm görülmemesi bir daha asla sperm görülmeyecek anlamı taşımaz. Mutlaka farklı zamanlarda en az 2 kez daha sperm tahlili yaptırmak gerekir. Sperm analizi bakan kişiye bağlı olarak değişkenlik gösterebilen ve standardizasyonu oldukça zor olan bir testtir. Yurt dışında bu analizin standardizasyonu için büyük uğraşlar verilmesine karşın yine bir insan tarafından değerlendirme yapıldığından çok farklı sonuçlar alınabildiği bildirilmektedir. Dolayısıyla sperm analizi basit gibi görünse de bu konuda uzmanlaşmış klinikler veya laboratuvarlarda yaptırılması gerekir. Tüp bebek tedavisinde başarı oranı yaş, yumurtalık rezervi ve üreme hücreleri (sperm ve yumurta) kalitesine bağlı olarak değişir. Genç ve iyi rezervli olgularda yüzde 65-70’lere kadar çıkarken, ileri yaş ve düşük yumurta rezervli olgularda şans azalır.”
“TÜP BEBEKTE KULLANILAN İLAÇLAR İNCELENMİŞ VE RİSK BULUNMAMAKTADIR”
Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların yumurtalık kanseri, meme kanseri gibi kanserlere karşı özellikle incelendiğini ve herhangi bir risk artışı görülmediğini söyleyen Çoksüer, ailesinde başta meme kanseri olmak üzere kadınlık hormonlarına duyarlı kanser öyküsü olanların, ilaçları düşük dozda hekim kontrolünde kullanmaları ve düzenli kontrollerini yaptırmaları önerildiğini vurguladı. Çoksüer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle spermin yumurta içine enjekte edildiği mikroenjeksiyon yöntemi ile embriyoda oluşabilecek kromozomal hasarlar doğan çocukta anomali artışına sebep olabilir mi diye uzun yıllardır tıbbi veriler irdeleniyor ve herhangi bir anomalide artış saptanmamıştır. Tüm üreme tıbbı uzmanlarının ortak kararına göre yeterli sayıda yumurta varsa ve iyi embriyo gelişebiliyorsa denemeye devam edilebilir. Beşinci, yedinci denemede gebe kalan hastalarımız var. Biz ilaçla uygun sayıda, hasta dostu denilen az enjeksiyonla, yan etkiye sebep olmadan yumurta elde etmeye çalışıyoruz. Bu şekilde doğal yolla tek yumurta elde etmeye göre daha yüksek şansa sahip oluyoruz. Doğal olarak gelişen tek yumurtayı almayı ancak ilaçla da sadece bir yumurta elde ediyorsak tercih edip, kullandığımız bir seçenektir.”