Filistin-İsrail Sorunu Konferansı

Amerikalı akademisyen Prof. Dr. Norman Finkelstein, "İsrail sistematik olarak kasten, neşe içinde 8 bin evi yok etti, 110 bin kişiyi evsiz bıraktı. Masum insanların evlerini havaya uçurarak mı nefsi müdafaa yapıyorsunuz. Bu savunma mı, yoksa vandal barbar bir ordunun Moğollar gibi, masum insanlara saldırması mı" dedi.

Filistin-İsrail Sorunu Konferansı
Sınır Tanımayan Gençlik Derneğinin, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) desteğiyle hayata geçirdiği, "Dünyayı Keşfe Çıkıyoruz" projesi kapsamında Vefa Sosyal Gelişim Merkezi'nde düzenlenen "Kurgu ve Gerçek Arasında Filistin-İsrail Sorunu" başlıklı konferans düzenlendi.

Türk ve yabancı öğrencilere hitap eden Finkelstein, Filistin ile İsrail arasındaki soruna ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin değerlendirmede bulundu.Finkelstein, İsrail'in Gazze'ye 8 Temmuz 2014'te başlayan saldırılarını hatırlatarak, konunun, saldırıların devam ettiği 51 gün süresince çok sayıda ABD yetkilisine defalarca sorulduğunu, ABD Başkanı Obama'nın dahi İsrail'in saldırılarını "nefsi müdafaa yani kendilerini savunmaları" olarak nitelendirdiğini söyledi.

İsrail askerlerinin, Gazze sokaklarında gördükleri her insana ateş ettiğini dile getiren Finkelstein, "Masum insanları katlederek mi kendinizi savunursunuz. Bütün yetkililer, İsrail'in meşru müdafaa hakkı olduğunu söylüyor. Halbuki İsrailli askerler Gazze'de karşılarına çıkan her evi yerle bir ettiklerini açıkça ifade etti" diye konuştu.

Gazze halkının yüzde 80'inin mülteci konumuna düştüğünü kaydeden Finkelstein, Filistinlilerin ellerinde kalan en son şey olan anavatanlarını kaybettiklerini, ahlaksız, yasadışı ve insanlık dışı bir kuşatma ve ambargoya maruz kaldıklarını ve 8 yıldır Gazze'ye hiçbir şeyin girmesine müsaade edilmediğini kaydetti.

- "Gazze halkının tek bir hakkı var, o da ölmek"

Gazzelilerin kendilerini savunma hakkı olmadığını ve bunun sanki bir uluslararası hukuk maddesi haline geldiğini ifade eden Finkelstein, "Gazze halkının tek bir hakkı var, o da ölmek. Hatta bunun için uluslararası hukuk cömert davranarak 2 seçenek sunuyor, 'Savaşta hızlıca ölebilir veya yavaş yavaş zehirlenerek ölebilirsiniz' diyor. Gazze'de yüzde 95 içme suyu insan tüketimine uygun değil. Bir baba veya anne çocuğuna su vermek için bardağa her su doldurduğunda, onu zehirlediğini biliyor" ifadesini kullandı.

Finkelstein, 2004'ten beri mütemadiyen Gazze'ye saldırılar düzenlendiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gazze'ye 1 kere, 2 kere değil 6 defa saldırıldı. Farklı isimlerdeki bütün bu operasyonların ardından, kendi evlerini yeniden inşa etme fırsatı dahi bulamadılar, insanlık dışı Gazze ambargosu yüzünden hiçbir şey yapamadılar. İsrail sistematik olarak kasten, neşe içinde 8 bin evi yok etti, 110 bin kişiyi evsiz bıraktı. Masum insanların evlerini havaya uçurarak mı nefsi müdafaa yapıyorsunuz. Bu savunma mı, yoksa vandal barbar bir ordunun Moğollar gibi, masum insanlara saldırması mı. Bu savunma değil canavarca işlenen bir suçtur"

Finkelstein, sadece Obama'nın açıklamalarının değil özellikle insan haklarıyla mücadele eden Uluslararası Af Örgütü benzeri kuruluşların raporlarının da "hasta edici ve mide bulandırıcı nitelikte" olduğunu, raporlarda "Her iki tarafın da acı çektiğinin" yazıldığını söyledi.

- "Dökme Kurşun'da İsrail'de 1, Filistin'de 550 çocuk öldü"

İsrail'in açıkladığı rakamlara göre Gazze'ye yönelik saldırılara ilişkin bilgi veren Finkelstein, 2008'deki "Dökme Kurşun" operasyonunda İsrail'de ölen 72 kişiden 6'sının, Filistin'de ise hayatını kaybeden 2 bin 200 kişiden bin 600'ünün sivil olduğunu kaydetti. Finkelstein, İsrail tarafından bir çocuk ölürken, Filistinli 550 çocuğun can verdiğini, 550'ye 1 oranının "her iki tarafından da acı çektiği" ifadesiyle çeliştiğini belirtti.

Finkelstein, operasyon süresince Filistin tarafındaki 18 bin eve karşın, İsrail'de sadece 1 evin yıkıldığına, İsrail'de 20 milyon dolarlık hasar meydana gelirken, Filistin'de 6 milyar dolardan fazla zayiat gerçekleştiğine, 300'e 1 olan bu oranın "eşit acı" olmadığına işaret etti.

- "Sisi'nin ilk işi Refah Sınır Kapısı'nı kapatmak oldu"

Finkelstein, Sisi başkanlığındaki yeni hükümetin ilk iş olarak Refah Sınır Kapısı'nı kapattığını, hiçbir malzemenin giremediği Gazze'de roket yapmanın imkansız olduğunu, İsrail'in tünellerin varlığını istememesinin başka nedenleri bulunduğunu belirterek, Mısır ile Gazze arasında bine yakın tünel açıldığını ancak Sisi yönetiminin hendek kazıp, su altında bırakarak, çok sayıda tüneli imha ettiğini anlattı.

İsrail'in amacının farklı olduğunu belirten Finkelstein, "Sisi, tünelleri suyla doldurarak su basmasını sağlayabiliyorsa bütün bu deha ve teknolojisiyle İsrail neden bunu yapamıyor? İsrail'in Filistinlilerin evlerini yıkmak için kullandığı D9 buldozerleri ve teknolojisi bir hendek kazamıyor mu? İsrail'in yok etmek istediği sınırı geçenler değil Gazze'nin içindeki tüneller. İsrail, 2014'te Gazze'ye girdiğinde sorun tünellerdi, havadan yok edemiyorlardı ve bu nedenle 67 İsrail askeri öldürüldü" şeklinde konuştu.

Geçen yılki son saldırılarda Mısır, Suudi Arabistan ve Arap Ligi'nin açıkça İsrail'i desteklediğini dile getiren Finkelstein, "Türkiye, Suriye ile uğraşmak zorunda kaldı ve Gazze'ye destek veremedi. İsrail, Gazze halkının Müslüman dünyasından destek alamayacak olmasını fırsat bildi ve öncekilere oranla çok daha geniş kapsamlı saldırılar düzenledi" değerlendirmesinde bulundu.

YTB Başkanı Kudret Bülbül ise bu tür programları fazlasıyla anlamlı bularak, desteklediklerini, yabancı öğrencilerin çeşitli vesilelerle Türkiye ile kalıcı ve sürdürülebilir ilişkiler kurmasını arzu ettiklerini söyledi.

Bülbül, YTB'nin Türkiye'de eğitim gören yabancı öğrencilerle ilgilerinin sadece öğrenim gördükleri süre içinde değil mezuniyetlerinden sonra da dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar devam edeceğini belirtti. Uluslararası öğrencilerle birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Bülbül, "İyi ki buradasınız, iyi ki Türkiye'yi tercih ettiniz, iyi ki bizlerle birliktesiniz" dedi.

Kaynak: AA