Çelik, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, yetkisiz mahkemeden tahliye kararına ilişkin, "Türkiye'nin içinde bunun herhangi bir şekilde olumlu karşılık bulmayacağını biliyorlar ama bunu neden yapıyorlar, dış dünyada 'böyle bir mahkeme kararı çıktı ama hükümetin girişimiyle engellendi' havası yaratıyorlar. Burada da bir ihanet var. 17-25 Aralık püskürtüldükten sonra tüm enerjilerini Türkiye'nin dış dünyadaki imajını ve kredisini bozmaya yönelik harcıyorlar" dedi.
AA Editör Masası'na katılan Bakan Çelik, "Paralel Yapı"yla mücadele kapsamında açılan davanın tutuklularının tahliyesi kararına ilişkin soru üzerine, "Bu meselenin nasıl bir hukuk garabeti olduğunu herkes biliyor zaten. Yetkisi olmayan bir mahkeme böyle özel bir düzenlemeye girerek, böyle bir karara imza atıyor" diye konuştu.
Olayın "17-25 Aralık siyasi darbe teşebbüsü"nün artçısı olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Yetkisi olmayan bir mahkeme, gazetelerde okuduk senaryosunu, katibin çağrılmasından odanın kilitlenmesine kadar, bir sürü şey yapıyorlar. Mahkeme hakiminin yaptığını desteklediğini söyleyenler, şunu da açık açık yazıyor; 'Siz ne derseniz diyin, dış dünya ayrıntılara bakmaz. Mahkemenin sonuçlarına bakar. Önemli olan psikolojik ikilimin değişmesi diyorlar.' Benim de bu itiraf çerçevesinde bir tespitim var. Türkiye'nin içinde bunun herhangi bir şekilde olumlu karşılık bulmayacağını biliyorlar ama bunu neden yapıyorlar, dış dünyada 'böyle bir mahkeme kararı çıktı ama hükümetin girişimiyle engellendi' havası yaratıyorlar. Burada da bir ihanet var. 17-25 Aralık püskürtüldükten sonra tüm enerjilerini Türkiye'nin dış dünyadaki imajını ve kredisini bozmaya yönelik harcıyorlar."
Bakan Çelik, normal şartlar altında ortaya çıkmış bir mahkeme kararı olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bu disiplin cezası gerektiren bir işlemin ötesinde, ceza davası gerektiren bir işlem. Ben bunun bir başka boyutunun da şu olduğunu düşünüyorum, evet, artçı deprem ama son 2-3 ay içinde tespit ettiğimiz seçime yönelik istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerin de bir parçası. Bu yapının çok enteresan bir özelliği var. Bu yapı birden çok sim kart taşıyan telefon teknolojisine benziyor. Bundan kim bir hizmet isterse, bu hizmet kendisinin bir şekilde işine yarayacaksa, hemen o sim kartı takıyor ve cihaz o şekilde çalışıyor. Dolayısıyla çok yönlü bir şey."
Kararın hukuka aykırı olduğunun altını çizen Çelik, "Buradaki psikolojik hak taktiğine dikkat etmemiz lazım. İşin ürkütücü tarafı bu. Bu kadar planlama, psikolojik hak taktikleri açısından bu kadar ince çalışılmış bir şey, eylemler zinciri, 17-25 Aralık dahil o günden bugüne gelen, bu son olayı da kapsayan aslında Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ve hala zinde olduğunu gösteriyor" ifadesini kullandı.
- "En can acıtanlardan"
Çelik, KPSS soruşturmasıyla ilgili soru üzerine, Türkiye'nin kurumsal standardının yüksek olduğu işlerden birinin sınav yapabilmek olduğunu hatırlatarak, "Hakikaten de bu sınavlara güvenilirdi. Uzun müddet boyunca da sağlıklı sınavlar yapıldı. Zaten dikkat edilirse işin içinde bir anormallik olduğu belli. Bu yapının Türkiye nüfusu içinde karşılığıyla devlet içindeki karşılığı arasında orantısızlık var. Türkiye nüfusu içindeki karşılığına göre devlet içindeki karşılığı obez. Bu kadrolaşmanın sağlanabilmesinde bir anormallik olduğu zaten görülüyor" diye konuştu.
"KPSS meselesi, milli vicdanı, insanların duygu dünyasını en çok incitecek mesele" diyen Çelik, şunları kaydetti:
"Bu büyük vicdansızlık ama zaten bu böyledir. Siz Türkiye'de bu şekilde bir örgütlenme içinde olursanız, başkalarının haklarını gasbederek, en sonunda seçilmiş hükümeti devirmeye kadar gidecek bir çaba içinde olursanız, zaten buraya kadar gelmenizin bir parçasıdır. Bunlar çok vahşice işlere, çok yanlış işlere imza attılar ama en can acıtanlardan birisi budur. Normal, sıradan vatandaşın kendi emeğiyle elde etmek istediği bir sonucu çalıyor, insanların geleceğini çalıyor. Geriye dönük olarak bunu telafi edecek mekanizma yok."
(Sürecek)
Kaynak: AA
Olayın "17-25 Aralık siyasi darbe teşebbüsü"nün artçısı olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Yetkisi olmayan bir mahkeme, gazetelerde okuduk senaryosunu, katibin çağrılmasından odanın kilitlenmesine kadar, bir sürü şey yapıyorlar. Mahkeme hakiminin yaptığını desteklediğini söyleyenler, şunu da açık açık yazıyor; 'Siz ne derseniz diyin, dış dünya ayrıntılara bakmaz. Mahkemenin sonuçlarına bakar. Önemli olan psikolojik ikilimin değişmesi diyorlar.' Benim de bu itiraf çerçevesinde bir tespitim var. Türkiye'nin içinde bunun herhangi bir şekilde olumlu karşılık bulmayacağını biliyorlar ama bunu neden yapıyorlar, dış dünyada 'böyle bir mahkeme kararı çıktı ama hükümetin girişimiyle engellendi' havası yaratıyorlar. Burada da bir ihanet var. 17-25 Aralık püskürtüldükten sonra tüm enerjilerini Türkiye'nin dış dünyadaki imajını ve kredisini bozmaya yönelik harcıyorlar."
Bakan Çelik, normal şartlar altında ortaya çıkmış bir mahkeme kararı olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bu disiplin cezası gerektiren bir işlemin ötesinde, ceza davası gerektiren bir işlem. Ben bunun bir başka boyutunun da şu olduğunu düşünüyorum, evet, artçı deprem ama son 2-3 ay içinde tespit ettiğimiz seçime yönelik istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerin de bir parçası. Bu yapının çok enteresan bir özelliği var. Bu yapı birden çok sim kart taşıyan telefon teknolojisine benziyor. Bundan kim bir hizmet isterse, bu hizmet kendisinin bir şekilde işine yarayacaksa, hemen o sim kartı takıyor ve cihaz o şekilde çalışıyor. Dolayısıyla çok yönlü bir şey."
Kararın hukuka aykırı olduğunun altını çizen Çelik, "Buradaki psikolojik hak taktiğine dikkat etmemiz lazım. İşin ürkütücü tarafı bu. Bu kadar planlama, psikolojik hak taktikleri açısından bu kadar ince çalışılmış bir şey, eylemler zinciri, 17-25 Aralık dahil o günden bugüne gelen, bu son olayı da kapsayan aslında Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ve hala zinde olduğunu gösteriyor" ifadesini kullandı.
- "En can acıtanlardan"
Çelik, KPSS soruşturmasıyla ilgili soru üzerine, Türkiye'nin kurumsal standardının yüksek olduğu işlerden birinin sınav yapabilmek olduğunu hatırlatarak, "Hakikaten de bu sınavlara güvenilirdi. Uzun müddet boyunca da sağlıklı sınavlar yapıldı. Zaten dikkat edilirse işin içinde bir anormallik olduğu belli. Bu yapının Türkiye nüfusu içinde karşılığıyla devlet içindeki karşılığı arasında orantısızlık var. Türkiye nüfusu içindeki karşılığına göre devlet içindeki karşılığı obez. Bu kadrolaşmanın sağlanabilmesinde bir anormallik olduğu zaten görülüyor" diye konuştu.
"KPSS meselesi, milli vicdanı, insanların duygu dünyasını en çok incitecek mesele" diyen Çelik, şunları kaydetti:
"Bu büyük vicdansızlık ama zaten bu böyledir. Siz Türkiye'de bu şekilde bir örgütlenme içinde olursanız, başkalarının haklarını gasbederek, en sonunda seçilmiş hükümeti devirmeye kadar gidecek bir çaba içinde olursanız, zaten buraya kadar gelmenizin bir parçasıdır. Bunlar çok vahşice işlere, çok yanlış işlere imza attılar ama en can acıtanlardan birisi budur. Normal, sıradan vatandaşın kendi emeğiyle elde etmek istediği bir sonucu çalıyor, insanların geleceğini çalıyor. Geriye dönük olarak bunu telafi edecek mekanizma yok."
(Sürecek)