İstanbul'dan Doğaya 5 Kaçış Rotası
Nefes Doğa Sporları kurucusu Mustafa Atay, İstanbul’dan doğaya beş kaçış rotasını anlattı.
Atay, dört mevsimi yaşayabiliyor olmanın şansını ve değerini çoğumuzun bilmeğini ifade ederek, “Bu toprakların bize sunduğu doğal güzellikleri görecek vakit ayırmıyoruz kendimize. Her mevsime özel güzellikler sunan, şifa ve huzur veren bir coğrafyada yaşıyor olduğumuzu fark etmenin tek yolu var; doğaya çıkmak ve doğanın saf tazeliğini içimize çekmek. Bu yüzden kışa merhaba demeye başlamış ormanların, derelerin ve yaban hayatın sesine kulak vermek için daha fazla zaman kaybetmeyin. İstanbul’da yaşıyorsunuz diye doğadan uzak kaldığınızı düşünmeyin. Eğer isterseniz kendinizi doğanın kollarına atmanızı sağlayacak bir yol mutlaka bulursunuz” dedi.
Bir haftanın yorgunluğunu atmanıza yardımcı olacak yürüyüşler düzenlediklerini anlatan Nefes Doğa Sporları’nın kurucusu Mustafa Atay, İstanbul’un kirli havasından ve kalabalığından kaçıracak 5 yürüyüş parkurunu şöyle sıraladı.
KARAGÖLLÜ KÖYÜ / DÜMBÜLDEK SUYU
Parkur, Kocaeli’nin Derince ilçesine bağlı Karagöllü Köyü bölgesinde bulunuyor. Şile üzerinden veya Gebze yolunu takip ederek bu yürüyüş parkuruna ulaşabiliyoruz. Karagöllü Köyü’nün çıkışında, kuzeyeki dağ bloğuna doğru uzanan yola girerek yürüyüşe başladığımızda, yaklaşık 4,5 km. sonra karşımıza Dümbüldek Suyu’nun kaynağı çıkıyor. Burası soluklanmak ve yemek molası vermek için muhteşem bir bölge. Daha sonra yüksek kayın ve gürgen ağaçlarının arasından, kimi zaman dere içinden geçen bir yürüyüşle başladığınız yere ulaşarak doğa turunuzu tamamlayabilirsiniz. Burası dört mevsim gidebileceğiniz bir bölge olmakla beraber bir sağlık kaynağının da merkezidir. İl dışından bile ziyaretçi toplayan Dümbüldek Suyu, özellikle böbrek taşı rahatsızlığı yaşayanların doğal tedavi yeri... Ayrıca bu suyun tansiyondan idrar yolu hastalıklarına kadar başka pek çok derde deva olduğu da biliniyor.
GEBZE / KARGALI ŞELALESİ
Hiç şelale görmediyseniz burası tam size göre. Gebze’ye bağlı Kargalı Köyü sınırları içerisinde bulunan şelale, size her mevsim coşkusunu sunuyor. Köyün içinden geçen orman yolu, şelaleye varana kadar ince bir patikaya dönüşüyor. İsterseniz şelaleden köye tekrar dönerek 9 km.’lik bir parkur oluşturabilirsiniz. Yol boyunca mor sümbüllerin de size eşlik etmesini istiyorsanız baharı bekleyin. Ancak her mevsim size sakin ve huzurlu doğa hayatını yaşatmak için İstanbul’a yakın rotalardan biri.
ŞİLE SARIKAVAK/DEMİRCİLİ KÖYÜ
Şile’ye bağlı Sarıkavak Köyü’nden başlayan parkur, içinde barındırdığı 1882 yapımı tarihi bir değirmen ve o değirmene gelen suyun oluşturduğu şelale ile görülmeye değer parkurlardan biri. Ayrıca Sarıkavak Köyü’nün hemen karşısında bulunan tepede Roma döneminden kalan kale kalıntılarını da görmek mümkün. Parkurun değirmene kadar olan bölümü, Ağva’ya doğru uzanan dere kenarından yürünüyor. Dere boyunca, yabani fındık, kayın, gürgen, ve meşe ağaçlarının çoğunlukta olduğu orman yapısı ve dere üzerindeki ahşap köprüleri parkuru zenginleştiriyor. Değirmenden sonra Demircili Köyü’ne oradan da Sarıkavak Köyü’ne ulaşarak yürüyüşünüzü tamamlayabilirsiniz.
ŞİLE DARLIK BARAJI/SAKLIGÖL
Şile Erenler Köyü’nden Darlık Barajı’na doğru giden orman yolunu takip ederek yürüyüşe başlayabilirsiniz. Baraj gölü boyunca devam eden yol 3 km.’lik bu yoldan, kuzeye yönelen bir başka orman yoluna girdiğinizde Saklıgöl’e kadar ulaşabiliyorsunuz. Her mevsim yürüyüşe uygun olan parkur kamp yapmak için de oldukça elverişli. Parkur içinde bol miktarda bulunan kestane ağaçları özellikle ekim sonunda kestane toplamayı düşünenler için çok iyi bir fırsat yaratıyor. Bu parkurda sizi fazla zorlmayacak ve ruhunuzu dinlendirecek bir yürüyüş yapmış olacaksınız.
TAŞKÖPRÜ KANYONU
Gebze’nin Şile’ye doğru son köylerinden olan Kutluca Köyü sınırları içindeki bu kanyon, görsel zenginliğinin yanısıra Roma döneminden kalan ve 2000 yıldır sağlamlığını muhafaza eden Taşköprü’süyle de görmeye değecek bölgelerden biri. Kanyona giriş hemen Taşköprü’nün altından başlıyor. 5 km.lik kanyon içi yürüyüşün ardından bir başka kanyon olan Çobangeçidi karşılıyor sizi. Ancak bu kanyonu geçmek biraz sıkıntılı olduğundan Çobangeçidi’ne girmeden de hafif bir tırmanışla Elbizli Köyü’ne çıkan yoldan ilerleyerek toplamda 9 km.’lik bir yürüyüşle parkuru tamamlayabilirsiniz. Genel olarak fazla zorlamayan ancak bir iki noktasında geçiş yaparken dikkatli olmanızı gerektirecek keyifli bir parkurdur. Ayrıca her mevsim barındırdığı yemişelri ve zengin görselliği ile her mevsim görülmeye değer.”
Kaynak: İHA
Bir haftanın yorgunluğunu atmanıza yardımcı olacak yürüyüşler düzenlediklerini anlatan Nefes Doğa Sporları’nın kurucusu Mustafa Atay, İstanbul’un kirli havasından ve kalabalığından kaçıracak 5 yürüyüş parkurunu şöyle sıraladı.
KARAGÖLLÜ KÖYÜ / DÜMBÜLDEK SUYU
Parkur, Kocaeli’nin Derince ilçesine bağlı Karagöllü Köyü bölgesinde bulunuyor. Şile üzerinden veya Gebze yolunu takip ederek bu yürüyüş parkuruna ulaşabiliyoruz. Karagöllü Köyü’nün çıkışında, kuzeyeki dağ bloğuna doğru uzanan yola girerek yürüyüşe başladığımızda, yaklaşık 4,5 km. sonra karşımıza Dümbüldek Suyu’nun kaynağı çıkıyor. Burası soluklanmak ve yemek molası vermek için muhteşem bir bölge. Daha sonra yüksek kayın ve gürgen ağaçlarının arasından, kimi zaman dere içinden geçen bir yürüyüşle başladığınız yere ulaşarak doğa turunuzu tamamlayabilirsiniz. Burası dört mevsim gidebileceğiniz bir bölge olmakla beraber bir sağlık kaynağının da merkezidir. İl dışından bile ziyaretçi toplayan Dümbüldek Suyu, özellikle böbrek taşı rahatsızlığı yaşayanların doğal tedavi yeri... Ayrıca bu suyun tansiyondan idrar yolu hastalıklarına kadar başka pek çok derde deva olduğu da biliniyor.
GEBZE / KARGALI ŞELALESİ
Hiç şelale görmediyseniz burası tam size göre. Gebze’ye bağlı Kargalı Köyü sınırları içerisinde bulunan şelale, size her mevsim coşkusunu sunuyor. Köyün içinden geçen orman yolu, şelaleye varana kadar ince bir patikaya dönüşüyor. İsterseniz şelaleden köye tekrar dönerek 9 km.’lik bir parkur oluşturabilirsiniz. Yol boyunca mor sümbüllerin de size eşlik etmesini istiyorsanız baharı bekleyin. Ancak her mevsim size sakin ve huzurlu doğa hayatını yaşatmak için İstanbul’a yakın rotalardan biri.
ŞİLE SARIKAVAK/DEMİRCİLİ KÖYÜ
Şile’ye bağlı Sarıkavak Köyü’nden başlayan parkur, içinde barındırdığı 1882 yapımı tarihi bir değirmen ve o değirmene gelen suyun oluşturduğu şelale ile görülmeye değer parkurlardan biri. Ayrıca Sarıkavak Köyü’nün hemen karşısında bulunan tepede Roma döneminden kalan kale kalıntılarını da görmek mümkün. Parkurun değirmene kadar olan bölümü, Ağva’ya doğru uzanan dere kenarından yürünüyor. Dere boyunca, yabani fındık, kayın, gürgen, ve meşe ağaçlarının çoğunlukta olduğu orman yapısı ve dere üzerindeki ahşap köprüleri parkuru zenginleştiriyor. Değirmenden sonra Demircili Köyü’ne oradan da Sarıkavak Köyü’ne ulaşarak yürüyüşünüzü tamamlayabilirsiniz.
ŞİLE DARLIK BARAJI/SAKLIGÖL
Şile Erenler Köyü’nden Darlık Barajı’na doğru giden orman yolunu takip ederek yürüyüşe başlayabilirsiniz. Baraj gölü boyunca devam eden yol 3 km.’lik bu yoldan, kuzeye yönelen bir başka orman yoluna girdiğinizde Saklıgöl’e kadar ulaşabiliyorsunuz. Her mevsim yürüyüşe uygun olan parkur kamp yapmak için de oldukça elverişli. Parkur içinde bol miktarda bulunan kestane ağaçları özellikle ekim sonunda kestane toplamayı düşünenler için çok iyi bir fırsat yaratıyor. Bu parkurda sizi fazla zorlmayacak ve ruhunuzu dinlendirecek bir yürüyüş yapmış olacaksınız.
TAŞKÖPRÜ KANYONU
Gebze’nin Şile’ye doğru son köylerinden olan Kutluca Köyü sınırları içindeki bu kanyon, görsel zenginliğinin yanısıra Roma döneminden kalan ve 2000 yıldır sağlamlığını muhafaza eden Taşköprü’süyle de görmeye değecek bölgelerden biri. Kanyona giriş hemen Taşköprü’nün altından başlıyor. 5 km.lik kanyon içi yürüyüşün ardından bir başka kanyon olan Çobangeçidi karşılıyor sizi. Ancak bu kanyonu geçmek biraz sıkıntılı olduğundan Çobangeçidi’ne girmeden de hafif bir tırmanışla Elbizli Köyü’ne çıkan yoldan ilerleyerek toplamda 9 km.’lik bir yürüyüşle parkuru tamamlayabilirsiniz. Genel olarak fazla zorlamayan ancak bir iki noktasında geçiş yaparken dikkatli olmanızı gerektirecek keyifli bir parkurdur. Ayrıca her mevsim barındırdığı yemişelri ve zengin görselliği ile her mevsim görülmeye değer.”