AK Parti Mardin Milletvekili Miroğlu Açıklaması
AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, "Kürt siyasi alanı ne zaman demokratikleşmeye, güçlenmeye başladığı dönemde PKK, mutlaka yeni bir örgüt icat ediyor" dedi.
Miroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör örgütü DAEŞ'in ortaya çıkmasının terör örgütü PKK'ya alan sağladığını belirterek, terör örgütünün yıllardır bu alanı ele geçirmeyi hayal ettiğini söyledi.
Bu iki terör örgütünün savaşarak aynı zamanda birbirlerinin konumunu güçlendirdiğini ifade eden Miroğlu, DAEŞ'in Irak ve Suriye'deki rejimlerle sorunu olduğunu kaydetti.
Suruç ve Diyarbakır'daki terör saldırılarının PKK ve HDP'ye fayda sağladığını dile getiren Miroğlu, şöyle dedi:
"Ankara katliamından sonra da benzer bir havayı yaratmak için HDP, ciddi bir faaliyet içerisinde bulunuyor. Dolayısıyla bir nevi PKK'nın şiddet zeminini güçlendirmeye yönelik hamleler yapıyorlar. Bunun DHKP-C veya DAEŞ militanları tarafından yapılması sonucu değiştirmiyor. Bu, birbirleri için ideal düşman olanların birbirilerine sunduğu imkan olarak görülebilir. "
DAEŞ'in varlığının terör örgütü PKK'ya büyük fırsat verdiğini vurgulayan Miroğlu, "DAEŞ olmasaydı muhtemelen Türkiye'deki Çözüm Süreci, yoluna devam ediyor olacaktı. PKK, uluslararasılaşma imkanını kaybettiğini düşünüp, Abdullah Öcalan'ın çizdiği rotada yoluna devam edecekti. Ama düşmanı bir anda PKK'yı uluslararası bir kimliğe kavuşmak için önemli bir fırsatlar kümesi doğurdu" ifadelerini kullandı.
Miroğlu, bölgede son aylarda örgütün gençlik yapılanması YDG-H'nin hendek kazma başta olmak üzere çeşitli saldırılar gerçekleştirdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kürt siyasi alanı ne zaman demokratikleşmeye, güçlenmeye başladığı dönemde PKK, mutlaka yeni bir örgüt icat ediyor. Çözüm Süreci 2013'te başlamıştı ve çok ilginçtir o tarihte YDG-H kuruldu. YDG-H'nin 2013'te kurulmasının tek amacının Çözüm Süreci'ni baltalamaktır. Bu tarih üzerinden baktığımız zaman bu hareketin Abdullah Öcalan'ın reddi pahasına Çözüm Süreci'ne çok da sıcak bakmadığını görüyoruz."
Miroğlu, bölgede HDP'nin en güçlü rakibinin AK Parti'nin olduğunun altını çizerek, bu siyasetin AK Parti'nin, Çözüm Süreci'nden vazgeçmediğini gösterdiğini aktardı.
PKK ve terör sorununun Çözüm Süreci'nin bir başka alanını oluşturduğunu dile getiren Miroğlu, bu nedenle Çözüm Süreci'nin rafa kalkmasının doğru olduğunu söyledi.
- Cizre ve Nusaybin'de vatandaş ilçeyi terk ediyor
Miroğlu, halkın, hendekler üzerinden inşa edilen sözde özerkliği desteklemediğini belirterek, şöyle konuştu:
"Çünkü, bildiğiniz gibi 80 milletvekiline rağmen PKK, 'Devrimci Halk Savaşı' adıyla yeni bir stratejiye geçti. Sivil alanı, Kürt siyasetinin genişlediği bir dönemde herkesin dikkati bu alan çekmeye gayret etti. Bence büyük bir fiyasko, büyük bir başarısızlık söz konusu. Ne Nusaybin ne de Cizre'de halk çıkıp o hendekler üzerinden inşa edilen yeni yönetimi ya da özerkliği desteklemedi. Bunu kendi halkına karşı bir 'öz terörizm' sorunu olarak gördü. Hem Cizre'den hem Nusaybin'den insanlar bu sürece katılmamak, bu sürecin parçası olmamak için oraları terketmeye başladı. Bu terkediş hala devam ediyor."
Miroğlu, devletin, Güneydoğu'da terör operasyonlarıyla vermek istediği mesajın hem halk tarafından hem PKK tarafından doğru biçimde alındığını kaydederek, "Devlet, 'Ben buradayım. Size Çözüm Süreci'nin hatırına daha önce çok müdahale etmemiş olabilirim. Burası sahipsiz değil, Türkiye Cumhuriyeti topraklarının hükümranlığı içerisindedir ve ben istediğim zaman sizin buradaki faaliyetlerinizi durdururum' mesajını verdi. Bu mesajı hem örgüt hem de halk bence doğru bir biçimde aldı" değerlendirmesini yaptı.
1 Kasım'daki seçimde Kürt seçmenlerin AK Parti'yi desteklemesini beklediğini söyleyen Orhan Miroğlu, "Kamuoyu araştırmaları şunu gösteriyor. Bu seçmen sayın Erdoğan isterse Çözüm Süreci'nde tekrar başa dönülebileceğini ve Çözüm Süreci'nin liderliğini yürütebilecek tek aktör olduğunu kabul ediyor" dedi.
Kaynak: AA
Bu iki terör örgütünün savaşarak aynı zamanda birbirlerinin konumunu güçlendirdiğini ifade eden Miroğlu, DAEŞ'in Irak ve Suriye'deki rejimlerle sorunu olduğunu kaydetti.
Suruç ve Diyarbakır'daki terör saldırılarının PKK ve HDP'ye fayda sağladığını dile getiren Miroğlu, şöyle dedi:
"Ankara katliamından sonra da benzer bir havayı yaratmak için HDP, ciddi bir faaliyet içerisinde bulunuyor. Dolayısıyla bir nevi PKK'nın şiddet zeminini güçlendirmeye yönelik hamleler yapıyorlar. Bunun DHKP-C veya DAEŞ militanları tarafından yapılması sonucu değiştirmiyor. Bu, birbirleri için ideal düşman olanların birbirilerine sunduğu imkan olarak görülebilir. "
DAEŞ'in varlığının terör örgütü PKK'ya büyük fırsat verdiğini vurgulayan Miroğlu, "DAEŞ olmasaydı muhtemelen Türkiye'deki Çözüm Süreci, yoluna devam ediyor olacaktı. PKK, uluslararasılaşma imkanını kaybettiğini düşünüp, Abdullah Öcalan'ın çizdiği rotada yoluna devam edecekti. Ama düşmanı bir anda PKK'yı uluslararası bir kimliğe kavuşmak için önemli bir fırsatlar kümesi doğurdu" ifadelerini kullandı.
Miroğlu, bölgede son aylarda örgütün gençlik yapılanması YDG-H'nin hendek kazma başta olmak üzere çeşitli saldırılar gerçekleştirdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kürt siyasi alanı ne zaman demokratikleşmeye, güçlenmeye başladığı dönemde PKK, mutlaka yeni bir örgüt icat ediyor. Çözüm Süreci 2013'te başlamıştı ve çok ilginçtir o tarihte YDG-H kuruldu. YDG-H'nin 2013'te kurulmasının tek amacının Çözüm Süreci'ni baltalamaktır. Bu tarih üzerinden baktığımız zaman bu hareketin Abdullah Öcalan'ın reddi pahasına Çözüm Süreci'ne çok da sıcak bakmadığını görüyoruz."
Miroğlu, bölgede HDP'nin en güçlü rakibinin AK Parti'nin olduğunun altını çizerek, bu siyasetin AK Parti'nin, Çözüm Süreci'nden vazgeçmediğini gösterdiğini aktardı.
PKK ve terör sorununun Çözüm Süreci'nin bir başka alanını oluşturduğunu dile getiren Miroğlu, bu nedenle Çözüm Süreci'nin rafa kalkmasının doğru olduğunu söyledi.
- Cizre ve Nusaybin'de vatandaş ilçeyi terk ediyor
Miroğlu, halkın, hendekler üzerinden inşa edilen sözde özerkliği desteklemediğini belirterek, şöyle konuştu:
"Çünkü, bildiğiniz gibi 80 milletvekiline rağmen PKK, 'Devrimci Halk Savaşı' adıyla yeni bir stratejiye geçti. Sivil alanı, Kürt siyasetinin genişlediği bir dönemde herkesin dikkati bu alan çekmeye gayret etti. Bence büyük bir fiyasko, büyük bir başarısızlık söz konusu. Ne Nusaybin ne de Cizre'de halk çıkıp o hendekler üzerinden inşa edilen yeni yönetimi ya da özerkliği desteklemedi. Bunu kendi halkına karşı bir 'öz terörizm' sorunu olarak gördü. Hem Cizre'den hem Nusaybin'den insanlar bu sürece katılmamak, bu sürecin parçası olmamak için oraları terketmeye başladı. Bu terkediş hala devam ediyor."
Miroğlu, devletin, Güneydoğu'da terör operasyonlarıyla vermek istediği mesajın hem halk tarafından hem PKK tarafından doğru biçimde alındığını kaydederek, "Devlet, 'Ben buradayım. Size Çözüm Süreci'nin hatırına daha önce çok müdahale etmemiş olabilirim. Burası sahipsiz değil, Türkiye Cumhuriyeti topraklarının hükümranlığı içerisindedir ve ben istediğim zaman sizin buradaki faaliyetlerinizi durdururum' mesajını verdi. Bu mesajı hem örgüt hem de halk bence doğru bir biçimde aldı" değerlendirmesini yaptı.
1 Kasım'daki seçimde Kürt seçmenlerin AK Parti'yi desteklemesini beklediğini söyleyen Orhan Miroğlu, "Kamuoyu araştırmaları şunu gösteriyor. Bu seçmen sayın Erdoğan isterse Çözüm Süreci'nde tekrar başa dönülebileceğini ve Çözüm Süreci'nin liderliğini yürütebilecek tek aktör olduğunu kabul ediyor" dedi.