Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu Açıklaması
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu, çözüm sürecinin devam ettiğini belirterek, Kürt sorununun çözümü için yapılan çalışmalarda herhangi bir aksaklık olmadığını ifade etti.
Çeşitli ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır’a gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu, kentte görevli yerel ve ulusal basın temsilcileri ile bir araya geldi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’ndeki (GGC) toplantıya, gazetecilerin yanı sıra İl Valisi Hüseyin Aksoy ve Emniyet Müdürü Adnan Taşdan da katıldı.
Toplantıda, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arzu, çözüm sürecinin başlaması için seçimin beklenmediğini ve sürecin muhatabının millet olduğunu belirterek, Kürt sorununun çözümünün herhangi bir kişi, örgüt ya da partinin elinde olmadığını vurguladı.
AK Parti hükümetlerinin ilk günden beri Kürt sorununu 76 milyonla çözmeye çalıştığına dikkat çeken Arzu, “İşin bir de terör boyutu vardır. Bir an önce terör örgütünün silahlarını susturması ve barış ortamının gelmesiydi. Hükümetimizin yaptığı çalışmalar, işin terör boyutu ile ilgiliydi. İmralı, Kandil ve HDP heyeti ile görüşmelerin sürdürülmesi terör boyutuyla ilgiliydi. Bunun şartı silahların biran önce susmasıydı. 2013 Mayıs’ta silahlar susacaktı ve Türkiye dışına çıkacaktı. Dolaysıyla bugün çözüm süreci aynen devam ediyor. Vatandaşımızla Kürt sorununun çözümü ile olan çalışmalarda eksiklik ve aksaklık yoktur. Ancak terör örgütü ve silahlı unsurlarının yapmış olduğu saldırılara karşı kamu güvenliğini ve vatandaşın can ile mal güvenliğini sağlamakla ilgili bir görevimiz vardır. Bunu da biz demokrasiden taviz vermeden insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde güvenlik ve asayiş sorununu demokrasi içinde çözmek için çaba içindeyiz” dedi.
“KAMU GÖREVLİLERİ GEREKENİ YAPAR”
DBP’li Belediye Eş Başkanlarının ‘özerklik’ açıklamalarına da değinen Arzu, “Birileri çıkıp şehrin bir bölgesinde burayı ‘özerk bölge ilan ediyoruz’ diyor ve barikat kurduktan sonra vatandaşların yaşam hakkını engelliyor. Güvenlik güçlerinin görevi buna engel olmaktır. Ülkenin batısında eleştiri alıyoruz. ‘Çözüm sürecinde örgütün yapmış olduğu bir sürü eyleme göz yumdunuz’ diye eleştirilere maruz kalıyoruz. Bunlar bu arada silah bırakmadılar ve yığınak yaptılar. Vatandaşlara baskı uyguladılar. Vergi adı altında haraç topladılar, seyahat özgürlüklerini engellediler. Bu süreç içinde hükümetin sırf çözüm ve barış süreci sekteye uğramasın diye olayları daha serin kanlı takip etmesinden kaynaklanan bir süreç yaşandı. Öyle bir hale geldi ki artık vatandaşların bu bölgede özgürlüklerinin çok büyük engeller oluştu” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Toplantıda, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arzu, çözüm sürecinin başlaması için seçimin beklenmediğini ve sürecin muhatabının millet olduğunu belirterek, Kürt sorununun çözümünün herhangi bir kişi, örgüt ya da partinin elinde olmadığını vurguladı.
AK Parti hükümetlerinin ilk günden beri Kürt sorununu 76 milyonla çözmeye çalıştığına dikkat çeken Arzu, “İşin bir de terör boyutu vardır. Bir an önce terör örgütünün silahlarını susturması ve barış ortamının gelmesiydi. Hükümetimizin yaptığı çalışmalar, işin terör boyutu ile ilgiliydi. İmralı, Kandil ve HDP heyeti ile görüşmelerin sürdürülmesi terör boyutuyla ilgiliydi. Bunun şartı silahların biran önce susmasıydı. 2013 Mayıs’ta silahlar susacaktı ve Türkiye dışına çıkacaktı. Dolaysıyla bugün çözüm süreci aynen devam ediyor. Vatandaşımızla Kürt sorununun çözümü ile olan çalışmalarda eksiklik ve aksaklık yoktur. Ancak terör örgütü ve silahlı unsurlarının yapmış olduğu saldırılara karşı kamu güvenliğini ve vatandaşın can ile mal güvenliğini sağlamakla ilgili bir görevimiz vardır. Bunu da biz demokrasiden taviz vermeden insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde güvenlik ve asayiş sorununu demokrasi içinde çözmek için çaba içindeyiz” dedi.
“KAMU GÖREVLİLERİ GEREKENİ YAPAR”
DBP’li Belediye Eş Başkanlarının ‘özerklik’ açıklamalarına da değinen Arzu, “Birileri çıkıp şehrin bir bölgesinde burayı ‘özerk bölge ilan ediyoruz’ diyor ve barikat kurduktan sonra vatandaşların yaşam hakkını engelliyor. Güvenlik güçlerinin görevi buna engel olmaktır. Ülkenin batısında eleştiri alıyoruz. ‘Çözüm sürecinde örgütün yapmış olduğu bir sürü eyleme göz yumdunuz’ diye eleştirilere maruz kalıyoruz. Bunlar bu arada silah bırakmadılar ve yığınak yaptılar. Vatandaşlara baskı uyguladılar. Vergi adı altında haraç topladılar, seyahat özgürlüklerini engellediler. Bu süreç içinde hükümetin sırf çözüm ve barış süreci sekteye uğramasın diye olayları daha serin kanlı takip etmesinden kaynaklanan bir süreç yaşandı. Öyle bir hale geldi ki artık vatandaşların bu bölgede özgürlüklerinin çok büyük engeller oluştu” diye konuştu.