Sağlık Bakanlığı’ndan ‘asbest’ Açıklaması

Sağlık Bakanlığı, asbestin akciğer zarının (plevra) malign tümörü olan mezotelyoma ve akciğer kanserine doğrudan sebep olabileceğini belirtti.


Bakanlıktan yapılan açıklamada, asbestin akciğer zarının (plevra) malign tümörü olan mezotelyoma ve akciğer kanserine doğrudan sebep olabileceği kaydedilerek, “Ayrıca kalıcı fonksiyonel kayıplara yol açan akciğer ve akciğer zarında kalıcı harabiyete (asbestozis, diffüz plevral fibrozis) de yol açabilmektedir. Söz konusu bu sorunlar, asbest ile yeterli miktar ve sürede temas etmiş popülasyonlarda görülmektedir. Asbeste maruz kalma dünya genelinde daha çok endüstriyel kaynaklıdır. Önümüzdeki 30 yıl boyunca gelişmiş ülkelerde endüstriyel asbest teması sebebiyle 500 bin kişinin kanser gelişmesi sonucu kaybedilmesi beklenmektedir. Şubat 2014’te Kanser Daire Başkanlığımızın da üyesi olduğu Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) asbest konusunda yayınladığı deklarasyonda asbestin yıllardır bilinen çok önemli bir kanserojen olmasına rağmen sadece 60 ülkenin gerekli önlemleri alabildiği vurgulanmıştır” denildi.

Dünya genelinde en önemli asbeste maruz kalmanın mesleki olmakla beraber ülkede çevresel etkenler ile de gerçekleştiğine dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi:
"Özellikle kırsal bölgelerde ak toprak olarak bilinen toprak ile sıva ve çatı izolasyonunda kullanılması en önemli maruziyet kaynağını oluşturmaktadır. Bakanlığımızca asbest maruziyetinin önüne geçmek amacıyla yapılan çalışmalar 2009 yılında başlamıştır. Sağlık Müdürlükleri görevlilerince köylere gidilerek, muhtar ve vatandaşlarla görüşülerek toprakla temasın olabileceği yerler tespit edilmiştir. Tespit edilen yerlerin birçoğunda evlerin boyanması, yolların asfaltlanması, asbestli toprağın getirildiği yerlerin kapatılması ve halkın bu toprağı kullanmaması için müdürlük, valilik, belediye, kaymakamlık ve ilgili bakanlıkların il müdürlüklerince çalışmalar yürütülmüştür. Özellikle birçok evin boyanması sağlanmış, maddi durumu olmayan vatandaşlarımız kaymakamlıkların yapmış olduğu maddi yardımlarla evlerini boyamış, birçok köy yolu asfaltlanmış, birçok yerde kullanım engellenmiş, farkındalık ve eğitim çalışmaları yürütülmüştür. 2012 yılında ise çok sayıda akademisyenin katılımı ile ‘Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Plan’ çalışmaları başlatılarak yurt geneline yaygınlaştırılmıştır. Projede ülke genelinde mevcut durumun tespiti Faz I, gerekli ıslah çalışmalarının yapılması da Faz II olarak isimlendirilmiştir.”
Çalışmaya ilk etapta 30 ilde başlandığı belirtilen açıklamada, çalışmaları yürütmek üzere Halk Sağlığı Müdürlüğü temsilcisi ve akademisyenlerle “Türkiye Mezotelyoma Çalışma Grubu”nun oluşturulduğu kaydedildi. İllerde asbestin sebep olduğu hastalıklar ile ilgili son beş yıllık veriler ise şöyle:
“Faz-1 çalışmaları neticesinde ülkemizde asbest sorunun olma ihtimali olan 58 ilin bin 236 köyünden asbest örnekleri alınmıştır. Alınan örnekler öncelikle Eskişehir Üniversitesi’nde ön değerlendirmeye alınmış, şüpheli bulunan örnekler analiz edilmek üzere TÜBİTAK’a gönderilmiş ve analiz sonuçları alınmıştır. Bu sonuçlara göre 379 köyde ‘asbest’ saptanmıştır. Bu köylerde yaşayan nüfus toplamda 150 bin olup, basit önlemler ile bu kişilerde gelecek yıllarda gelişebilecek 3 bin kanser olgusu önlenebilecektir. Asbest saptanılan köylerde ıslah çalışmaları, yani Faz II çalışmalar başlatılacaktır. Ancak ilgili ıslah çalışmalarının yapılması için Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili birimleri, Ulusal Kanser Danışma Kurulu’ndan üyelerimiz ve üniversitelerden uzman kişilerin yer aldığı bir grup oluşturulmuş ve çalışmalara devam edilmektedir. Islah çalışmaları evlerdeki asbestli boyaların sökülüp, yeniden badana edilmesi, çatı izolasyonlarının değiştirilmesi, yolların asfaltlanması, köylerin yeşillendirilmesi gibi basit önlemler olacağı tahmin edilmektedir. Asbest nedeni ile herhangi bir köyün toplu olarak taşınmasının gerekli olmayacağı öngörülmektedir.”
Kaynak: İHA