Chp Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Trabzon'da Açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Çevre konusunda duyarlı olan sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız toplantıda, 9 konu üzerinde görüş birliği sağlandı. Bu konuları hem parti programımıza hem seçim bildirgemize taşıyacağız" dedi.
Kılıçdaroğlu, Zorlu Grand Otel'de düzenlenen, "Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri" konulu çalışma toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, çevre konusunda duyarlı olan Karadeniz'deki bütün sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldiklerini ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, doğa haklarının korunması, insanların yaşam haklarına saygı duyulması, karşılaşılan sorunlar, izlenen politikalar, yapılan eylemler karşılığında sivil toplum kuruluşlarının karşılaştığı zorlukların toplantıda dile getirildiğini ve 9 konu üzerinde görüş birliği sağlandığını belirtti.
Toplantıda görüş birliği sağlanan konular hakkında bilgi veren Kılıçdaroğlu, "Çevre etki değerlendirme raporu bilimsel anlamda hazırlanmıyor ve dosyaya konmuyor. İlk temel sorunlardan birisi bu. Maden arama, HES projeleri, doğa ile ilgili her hangi bir proje ortaya konduğunda çevre etki değerlendirme raporu isteniyor ama bu rapor bazı özel bürolarda hazırlanıyor, kes yapıştır yöntemiyle dosyalara konuyor. Dolayısıyla bilimsel değil, gerçekten de çevreyi korumaya yönelik bir rapor değil görüşü oy birliği ile kabul edildi" dedi.
Sivil toplum kuruluşlarının belirlediği ikinci konunun, doğanın haklarını korumak için sivil toplum kuruluşlarının alınan kararlara karşı dava açması olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Toplantıya katılanlar, 'Yargıya başvuruyoruz, yargı yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Ama ilgili firma da kamu da yargı kararlarına uymuyor. Bir hukuk devletinde herkesin yargı kararlarına uyması lazım. Eğer birileri için yargı kararları geçerli birileri için geçersiz ise o ülkede hukuk devletinde söz edilemez' diye arkadaşlarımız ortak düşüncelerini dile getirdiler. Bir üçüncü konu özellikle Karadeniz'de uluslararası anlaşmalar ile korunan bazı doğa parçaları var. Uluslararası anlaşmalarla korunuyor, bütün dünya bunun üzerine titriyor, ama bizim ülkemizde korunmuyor. Bu konuda arkadaşlarımız çevre duyarlılıklarını dile getirdiler. Bir dördüncü konu, meralar asla özel mülkiyete konu edilmemeli, edilemez. Ama maalesef yasalarda bu kadar açık hüküm olmasına rağmen meralar özel mülkiyete konu ediliyor."
Kılıçdaroğlu, toplantıda dile getirilen 5. konuda sivil toplum örgütlerinin ortak talebi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sivil toplum örgütleri, 'Biz bir araya geliyoruz, doğa haklarını korumak için mücadele ediyoruz, kendi olanaklarımızı değerlendiriyoruz. Ama yargı uzun ve pahalı bir süreç. Doğa haklarının gerçekten korunması için en azından bu alanla ilgili olarak açılan davaların yargı harçlarından muaf tutulması, bilirkişi raporu düzenlenecekse, bilirkişi ücretlerinin de hazine tarafından karşılanması gerekir" diyorlar. Çünkü diyorlar ki bizim verdiğimiz mücadele bireysel bir mücadele değil, halkın çıkarlarını savunmak için bu mücadeleyi yapıyoruz. Halkın çıkarlarını savunuyorsak, halkın ödediği vergilerle en azından bilirkişi ücretlerinin ödenmesi uygun olur diye bir düşünceyi ifade ettiler. Bir başka konu ise Yeşil Yol Projesi var Karadeniz ile ilgili. Bu proje ile ilgili olarak sivil toplum örgütlerinin ciddi kaygıları var. Yolun özellikle madencilerin daha rahat arama yapmaları, taş ocaklarının daha fazla çalışmaları için yapıldığı şeklinde bir kaygı var. Bu kaygının mutlaka giderilmesi gerekiyor."
Kemal Kılıçdaroğlu, toplantıda dile getirilen diğer konuları ise şöyle açıkladı:
"Sivil toplum örgütleri, doğayla ilgili olarak yaptıkları eylemlerde güvenlik güçlerinin kendilerine çok hoyratça davrandığı söylüyor. Gerçekten de eğer bir sivil toplum örgütünün üyeleri güvenlik kaygısı taşıyorsa, bu önemlidir. Su kullanım hakkı asla ve asla devredilmemeli. Su topluma aittir. Dünyanın en stratejik ürünlerinden birisidir. Susuz bir hayat asla olamaz. O zaman su kullanım hakkı kamuya aittir ve bu devredilemez. Mutlaka ama mutlaka bir su yasası çıkarılmalı. 9 konu üzerinde görüş birliği sağlandı. Bu konuları hem parti programımıza hem seçim bildirgemize taşıyacağız. Bu konular hakkında açık ve net sözü medyanın önünde veriyorum."
Karadeniz'in Türkiye'nin en güzel doğasını bağrında taşıdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yeşilin bütün tonlarını görmek mümkün Karadeniz'de. Yaylaları, el değmemiş, ayak basılmamış yerleri, vadiler, pek çok canlının özgürce dolaştığı vadileri var. Bu coğrafyada insanlarda, bütün canlılarda özgürce gezmeli, dolaşmalı. Doğanın hakkına herkesin saygı göstermesi lazım. Arkadaşlarımız çok konuyu dile getirdiler, biz ormanları Orman Bakanlığı'ndan koruyoruz dediler, biz çevreyi çevre bakanlığından koruyoruz dediler, bir talan düzeni var dediler" dedi.
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde doğa hakları ile ilgili TBMM'ye bir araştırma önergesi vereceklerini de kaydetti.
Bir basın mensubu tarafından Çaykara'da özel bir şirkete ait HES tüneli girişinde yaşanan çığ olayıyla ilgili sorusunu ise Kılıçdaroğlu, "Hayatını kaybeden işçilere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bir insanın iyi koşularda çalışması esastır. Doğa hakları diyoruz. insanlarında hakları da vardır. Ama maalesef Türkiye'den insan hayatı çok ucuz. Soma'da 301 kişi hayatını kaybetti ne oldu, toplum olarak ağladık o kadar. Çığ felaketinde, o koşullarda çalışmaması gereken işçiler, o koşullarda çalıştırılıyor. Eğer hukuk çalışacaksa herkes için çalışmalı, hukuk zayıflar için değil güçlüler içinde çalışmalı. Güçlü de hesabını verebilmeli. O koşullarda işçileri çalıştıranların topluma da adalete hesap vermeleri gerekir. Çevreyi yok ederseniz doğal afetlere de zemin hazırlamış olursunuz. Çevreyi özgür bırakmak, fazla müdahale etmemek gerekir" şeklinde cevapladı.
CHP Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK), sevk edilen İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile ilgili soruya ise Kılıçdaroğlu, "Yüksek disiplin kuruluna sevk edilen bir konuda genel başkan açıklama yapar mı? Neden yapamaz? Siz açıklama yaptığınız andan itibaren kurulu etkilemiş olursunuz. Bu doğru olmaz. Bakar, tartışır, sorar, varmıdır yokmudur diye değerlendir, sonra bir karar verir. Siz kalkıp da bugünden kendi görüşünüzü açıklarsanız, bu doğrudur yanlıştır diye, o zaman yüksek disiplin kurulunu etkilemiş olursunuz" dedi.
Kaynak: AA
Kemal Kılıçdaroğlu, doğa haklarının korunması, insanların yaşam haklarına saygı duyulması, karşılaşılan sorunlar, izlenen politikalar, yapılan eylemler karşılığında sivil toplum kuruluşlarının karşılaştığı zorlukların toplantıda dile getirildiğini ve 9 konu üzerinde görüş birliği sağlandığını belirtti.
Toplantıda görüş birliği sağlanan konular hakkında bilgi veren Kılıçdaroğlu, "Çevre etki değerlendirme raporu bilimsel anlamda hazırlanmıyor ve dosyaya konmuyor. İlk temel sorunlardan birisi bu. Maden arama, HES projeleri, doğa ile ilgili her hangi bir proje ortaya konduğunda çevre etki değerlendirme raporu isteniyor ama bu rapor bazı özel bürolarda hazırlanıyor, kes yapıştır yöntemiyle dosyalara konuyor. Dolayısıyla bilimsel değil, gerçekten de çevreyi korumaya yönelik bir rapor değil görüşü oy birliği ile kabul edildi" dedi.
Sivil toplum kuruluşlarının belirlediği ikinci konunun, doğanın haklarını korumak için sivil toplum kuruluşlarının alınan kararlara karşı dava açması olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Toplantıya katılanlar, 'Yargıya başvuruyoruz, yargı yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Ama ilgili firma da kamu da yargı kararlarına uymuyor. Bir hukuk devletinde herkesin yargı kararlarına uyması lazım. Eğer birileri için yargı kararları geçerli birileri için geçersiz ise o ülkede hukuk devletinde söz edilemez' diye arkadaşlarımız ortak düşüncelerini dile getirdiler. Bir üçüncü konu özellikle Karadeniz'de uluslararası anlaşmalar ile korunan bazı doğa parçaları var. Uluslararası anlaşmalarla korunuyor, bütün dünya bunun üzerine titriyor, ama bizim ülkemizde korunmuyor. Bu konuda arkadaşlarımız çevre duyarlılıklarını dile getirdiler. Bir dördüncü konu, meralar asla özel mülkiyete konu edilmemeli, edilemez. Ama maalesef yasalarda bu kadar açık hüküm olmasına rağmen meralar özel mülkiyete konu ediliyor."
Kılıçdaroğlu, toplantıda dile getirilen 5. konuda sivil toplum örgütlerinin ortak talebi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sivil toplum örgütleri, 'Biz bir araya geliyoruz, doğa haklarını korumak için mücadele ediyoruz, kendi olanaklarımızı değerlendiriyoruz. Ama yargı uzun ve pahalı bir süreç. Doğa haklarının gerçekten korunması için en azından bu alanla ilgili olarak açılan davaların yargı harçlarından muaf tutulması, bilirkişi raporu düzenlenecekse, bilirkişi ücretlerinin de hazine tarafından karşılanması gerekir" diyorlar. Çünkü diyorlar ki bizim verdiğimiz mücadele bireysel bir mücadele değil, halkın çıkarlarını savunmak için bu mücadeleyi yapıyoruz. Halkın çıkarlarını savunuyorsak, halkın ödediği vergilerle en azından bilirkişi ücretlerinin ödenmesi uygun olur diye bir düşünceyi ifade ettiler. Bir başka konu ise Yeşil Yol Projesi var Karadeniz ile ilgili. Bu proje ile ilgili olarak sivil toplum örgütlerinin ciddi kaygıları var. Yolun özellikle madencilerin daha rahat arama yapmaları, taş ocaklarının daha fazla çalışmaları için yapıldığı şeklinde bir kaygı var. Bu kaygının mutlaka giderilmesi gerekiyor."
Kemal Kılıçdaroğlu, toplantıda dile getirilen diğer konuları ise şöyle açıkladı:
"Sivil toplum örgütleri, doğayla ilgili olarak yaptıkları eylemlerde güvenlik güçlerinin kendilerine çok hoyratça davrandığı söylüyor. Gerçekten de eğer bir sivil toplum örgütünün üyeleri güvenlik kaygısı taşıyorsa, bu önemlidir. Su kullanım hakkı asla ve asla devredilmemeli. Su topluma aittir. Dünyanın en stratejik ürünlerinden birisidir. Susuz bir hayat asla olamaz. O zaman su kullanım hakkı kamuya aittir ve bu devredilemez. Mutlaka ama mutlaka bir su yasası çıkarılmalı. 9 konu üzerinde görüş birliği sağlandı. Bu konuları hem parti programımıza hem seçim bildirgemize taşıyacağız. Bu konular hakkında açık ve net sözü medyanın önünde veriyorum."
Karadeniz'in Türkiye'nin en güzel doğasını bağrında taşıdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yeşilin bütün tonlarını görmek mümkün Karadeniz'de. Yaylaları, el değmemiş, ayak basılmamış yerleri, vadiler, pek çok canlının özgürce dolaştığı vadileri var. Bu coğrafyada insanlarda, bütün canlılarda özgürce gezmeli, dolaşmalı. Doğanın hakkına herkesin saygı göstermesi lazım. Arkadaşlarımız çok konuyu dile getirdiler, biz ormanları Orman Bakanlığı'ndan koruyoruz dediler, biz çevreyi çevre bakanlığından koruyoruz dediler, bir talan düzeni var dediler" dedi.
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde doğa hakları ile ilgili TBMM'ye bir araştırma önergesi vereceklerini de kaydetti.
Bir basın mensubu tarafından Çaykara'da özel bir şirkete ait HES tüneli girişinde yaşanan çığ olayıyla ilgili sorusunu ise Kılıçdaroğlu, "Hayatını kaybeden işçilere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bir insanın iyi koşularda çalışması esastır. Doğa hakları diyoruz. insanlarında hakları da vardır. Ama maalesef Türkiye'den insan hayatı çok ucuz. Soma'da 301 kişi hayatını kaybetti ne oldu, toplum olarak ağladık o kadar. Çığ felaketinde, o koşullarda çalışmaması gereken işçiler, o koşullarda çalıştırılıyor. Eğer hukuk çalışacaksa herkes için çalışmalı, hukuk zayıflar için değil güçlüler içinde çalışmalı. Güçlü de hesabını verebilmeli. O koşullarda işçileri çalıştıranların topluma da adalete hesap vermeleri gerekir. Çevreyi yok ederseniz doğal afetlere de zemin hazırlamış olursunuz. Çevreyi özgür bırakmak, fazla müdahale etmemek gerekir" şeklinde cevapladı.
CHP Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK), sevk edilen İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile ilgili soruya ise Kılıçdaroğlu, "Yüksek disiplin kuruluna sevk edilen bir konuda genel başkan açıklama yapar mı? Neden yapamaz? Siz açıklama yaptığınız andan itibaren kurulu etkilemiş olursunuz. Bu doğru olmaz. Bakar, tartışır, sorar, varmıdır yokmudur diye değerlendir, sonra bir karar verir. Siz kalkıp da bugünden kendi görüşünüzü açıklarsanız, bu doğrudur yanlıştır diye, o zaman yüksek disiplin kurulunu etkilemiş olursunuz" dedi.