Soma'nın Çocuklarına Psikolojik Destek Şart

Soma’da yaşanan felaketin ardından geride kalan çocuklar ve kadınlar için Türkiye tek yürek oldu.

Soma'nın Çocuklarına Psikolojik Destek Şart
Ancak babalarını ve yakınlarını kaybeden çocukların ruh sağlığını uzman ellere teslim etmek gerektiğini savunan psikologlar önemli uyarılarda bulundular. Travma yaşayan çocuğa güvende olduğunu mutlaka hissettirmek gerektiğini belirten Psikolog Yrd. Doç. Dr. Berrin Özyurt, “Çocuğa karşı yanlış müdahale ve davranışlar, travmanın tetiklenmesine sebep olabilir” dedi.

Özyurt, psikolojik ve pedagojik desteğin uzun vadeli bir süreç olduğunu, desteğin birkaç günlüğüne değil, uzun süreli ve sürekli olması gerektiğini kaydetti.


GÜVENDE OLDUĞUNU HİSSETTİRİN
Felaketin ardından babalarını ve yakınlarını kaybeden çocukların korku içinde olacağını, bu nedenle onları cenaze defin işlemlerinden uzak tutmanın doğru olacağını belirten Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berrin Özyurt, dikkat edilmesi gereken davranış modellerini anlattı. Travma konusunda uzman olmayan kişilerin istemeden de olsa travmayı tetikleyebileceğinin altını çizen Özyurt, “Toplu ölümlerin olduğu durumlarla karşı karşıya kalmak, travma yaratan bir durum. Bu, çocuklar için daha da zor. Bu durumda kalıcı hasarlar bırakmamak adına çocuklara nasıl davranmamız gerektiği çok önemli. Çocuğun en kısa zamanda eski hayatına benzer bir yaşam düzenine dönmesi önemlidir. Bununla birlikte çocuğun düşüncelerini anlamaya çalışmak, ona mümkün olduğunca net bilgiler vermek, güvende olduğunu vurgulamak, olumlu ve ileriye dönük bir bakış açısı oluşturmak, sevdiği ve güvendiği bir yetişkinle birlikte zaman geçirmesini sağlamak ve en önemlisi korku ve kaygılarını anlamaya çalışarak duygularını ifade etmesine izin vermek gerekir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da konuyla ilgili bilgisi olmayan kişilerin olaya müdahale edip yardımcı olmaya çalışmamasıdır. Yanlış davranışlar, travmanın tetiklenmesine sebep olabilir” diye konuştu.

HER ÇOCUK FARKLI TEPKİ VERİR
Her çocuğun ölüm karşısında farklı tepkiler verebileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Özyurt, ölüm olayının çocuğa nasıl anlatılması gerektiğini şöyle açıkladı:
“Sevilen birinin ölümünün ardından, geride kalanlar için en zor işlerden biri, bu konuyu çocuğa söylemektir. Ne yazık ki bu felaketin canlı şahidi olan çocuklarımız, bu sorunla baş edemeyeceklerinden endişe edebilirler. Akıllarına ‘bana şimdi kim bakacak’ sorusu gelebilir. Her yaşta farklı olan zihinsel ve duygusal gelişim, ölüm konusunu anlamak ve anlatmak konusunda da farklı yaklaşımlar gerektirir. Okul öncesi dönemdeki çocuk için ölüm, bizler için ifade ettiği anlamı taşımaz. Bu yaştaki çocuklara ölümü tarif etmek ‘artık yanımızda olmayacağı, ona dokunamayacağımız ancak onu sevmeye devam edeceğiz’ şeklinde anlatılabilir. Çocukların sorularına cevap verilmeli ve çocuğun hazır olmadığı açıklamalar yapmamaya dikkat edilmeli. Ayrıca asla ‘güçlü olmalısın, ağlamamalısın, sen ağlarsan o da üzülür’ gibi sözlerle neler hissetmesi, neler hissetmemesi gerektiğini söylememeli. Hepsinden de önemlisi psikolog veya pedagog gibi uzman ellere teslim edilmeli”
VEDA MEKTUBU YAZABİLİRLER
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran ise kayıp yaşayan çocuklara nasıl davranılması gerektiği konusunda ise şu önerilerde bulundu:
-Çocuğun duyguları, düşünceleri ve kaygıları dikkatle dinlenmeli ve karşılaştığı durumla ilgili yaşına uygun açık ve doğru bir açıklama yapılmalı.

-Çocukların yasa neden olan durum karşısında duygularını ifade etmesine ve rahatça durum hakkında konuşmasına izin verilmeli.

-Hayvan ve bitkilerin ölümünden yola çıkarak çocukların ölüm hakkında daha çok bilgi sahibi olmasına yardım edilmeli.

-Çocuğa ölüm açıklanırken; “uyku”, “uzun bir yolculuk” gibi benzetmelerden kaçınılmalı. Bu gibi benzetmeler, çocuğun, ilerleyen dönemlerde bu kavramlarla ilgili problemlerinin oluşmasına neden olur.

-Çocuğun yaşamında stresi azaltacak unsurlar üzerinde çalışılmalı.

-Yasla ilgili müdahalelerde çocuğun yaşına uygun bir yaklaşım seçilmesi, yaşın, bilişsel düzeyinin ve kişisel farklılıklarının göz önünde bulundurulması çok önemli.

- En kolay uygulanabilecek teknik ise veda mektubu yazmaları olabilir.

- Çocukları TV karşısında yalnız bırakmamalı, TV ve internet ortamında yayımlanan arama-kurtarma çalışmaları, naaş görüntüleri ve şiddet haberlerinden uzak tutmalı.

-Güvende hissettirebilmeye yardımcı olabilmek için çocuklara daha fazla dokunmalı ve sarılmalı
-Çocukların kendilerini ifade etme dilleri genellikle oyunla olur. Bu dönemde evde biraz daha fazla oyun ortamı sağlamaya çalışın ve birlikte oynayarak bu yolla duygularını ifade etmelerini teşvik edin.

SÜREKLİLİK HALİNE GELİRSE UZMAN YARDIMI ALIN
Başaran ve Özyurt, yetişkinlere yönelik ise yaşadıkları travmanın günlük hayatlarını olumsuz etkilemeye uzun süre devam ederse, kendi baş etme güçlerini aşarsa, uzmanlardan yardım ve destek almaktan çekinmemeleri tavsiyesinde bulundu. Başaran ve Özyurt, travmanın ardından duygularda ani değişiklikler olabileceğini belirterek, “Bu durumdakiler, çok uyuyabilir ya da hiç uyamayabilir, çok yiyebilir ya da çok iştahsızlık çekebilir. Sosyal anlamda dış dünyaya ilgisizleşme hali olabilir. Tepkisizlik ya da tam tersi aşırı tepki, öfke hali görülebilir. Bu gibi sarsıcı ve üzücü olayların ardından, ilk günlerde ve ilk haftalarda bu ve benzeri belirtileri yaşamak normal kabul edilir” dedi.

Kaynak: İHA