Chp Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ulusalcılığı belli bir kesimin tekeline vermek gibi bir lüksleri olmadığını belirterek, "CHP bir kişinin partisi değildir. CHP halkın partisidir. Hiç bir koktuk hiç kimsenin de malı değildir. Şu da bir gerçek, 'ağaç budandıkça güçlenir'. O nedenle ufku dolanlar bizden ayrılabilirler" dedi.
Kılıçdaroğlu, Halk TV'de canlı yayında soruları yanıtladı. CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın partiden istifa ettiği ve Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum'un ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildiği hatırlatılarak CHP'de ulusalcı kanadın tavsiye edilip edilmediğine ilişkin sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ulusalcılığın kendisine ve CHP'lilere göre vatanseverlik olduğunu söyledi.
Vatanını, ülkesini ve insanını sevdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla ulusalcılığı belli bir kesimin tekeline vermek gibi bir lüksümüz yok. Hepimiz ulusalcıyız, hepimiz ülkemizi seviyoruz, çıkarlarını savunuyoruz. Emine hanım partiden ayrıldı. yaptığı açıklamayı da biliyorum. Gazeteci arkadaşlar sorunca 'sağlık olsun' dedim. Çünkü CHP bir kişinin partisi değildir. CHP halkın partisidir. Kişi olarak tanımlanacaksa CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün partisidir. Herkes bunu böyle bilmeli. Hiçbir koltuk hiç kimsenin de malı değildir. CHP'de çok sayıda genel başkan, çok sayıda milletvekili, belediye başkanı gelip geçmiştir. CHP 91 yıldır ayakta duran dünyanın dört partisinden birisidir. Bu kadar köklü bir partidir. Bu nedenle kişilere bağlı olarak olayları götürmek doğru değildir. Şu da bir gerçek, 'ağaç budandıkça güçlenir'. O nedenle ufku dolanlar bizden ayrılabilirler. Ama biz çağdaş uygarlık yolunda yolumuza devam edeceğiz."
- Batum'un ihraç talebi
Süheyl Batum'un açıklamaları nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bununla ilgili yorum yapmasının etik olarak da doğru olmayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Çünkü Yüksek Disiplin Kurulu'nu etkileyebiliriz. Yüksek Disiplin Kurulu nasıl karar verecek, hep beraber bakacağız" dedi.
Siyasi partiler arasında demokrasinin sadece CHP'de olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, milletvekilleri, il başkanları ve belediye başkanlarının partiyi belli bir düzeyde eleştirebileceklerini, bundan ders çıkarmaya çalışacaklarını anlattı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Eğer eleştirinin dozunu partiye zarar verir konuma getirirseniz, ona da izin vermeyiz. Kurultay'da 'Bugüne kadar çıtayı aşanlar oldu ama hiçbir şey yapmadım, kurultaydan yetki istiyorum, bundan sonra izin vermeyeceğim' dedim. Kurultay da yetkiyi verdi. Bundan sonra izin vermeyeceğim. Partiyi parti yapan partinin disiplinidir. Eğer siz bir partinin içine giriyorsanız, bir partinin üyesi oluyorsanız, partinin tüzüğü ve programı vardır. Partinin kurultayı vardır, parti meclisi vardır. Siz bir sivil toplum kuruluşuna üye olduğunuzda herkesi istediğiniz gibi eleştirebilirsiniz. Ama partinin kimliğini alırsanız, sizin eleştiri sınırlarınız vardır. CHP bir düşünce kuruluşu değildir. Programı, ilkeleri, tüzüğü ve yönetmelikleri olan bir siyasi yapıdır. Siyasi yapının kökleri, gelenekleri, kuralları, dünyaya bakışı, geleceği vardır. Partinin yönetim kurulu, parti meclisi, kurultay karar alır, hepimiz o karara uyarız. Başlangıçta oturur tartışırız kendi aramızda. Sonunda karar alınırsa bir partili onu sonuna kadar artık savunur. Kural budur. Partinin kurallarına uymazsanız, dışına çıkar, istediğinizi söylersiniz."
- "Hiçbir cemaate yakın da durmadım"
Kamuoyunda "Atatürk'e ve Cumhuriyete gönül veren yazarlar, bilim insanları ve sanatçılarla mesafeli olduğu, cemaate daha yakın durduğu şeklinde bir algı olduğuna" ilişkin soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Vallahi bu cemaat nerededir, nasıl bir algıdır bilmiyorum. Hayatımın hiç bir döneminde hiçbir cemaatin içinde olmadım" dedi.
Çok insanla karşılaştığını ama hangi gruba dahil olup olmadığını sormadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin bütün inançlara, kimliklere, herkesin yaşam tarzıma saygı gösteren bir parti olduğunu, kimseyi inancı nedeniyle suçlamayacaklarını kaydetti.
"Hiçbir cemaatin üyesi olmadım, hiçbir cemaate yakın da durmadım" diyen Kılıçdaroğlu, tam tersine Atatürk'ün ilkelerine sadık ve Cumhuriyet'in değerlerine bağlı bir kişi olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "İlhan Selçuk'un dediği gibi gardırop Atatürkçüsü değil, özünde Mustafa Kemal Atatürk'ü savunan bir kişiyim" dedi.
- "Yeni yüzler partiye katmak zorundayız"
"Kurultay sonrasında parti tabanının hiç tanımadığı, Ekmeleddin İhsanoğlu çağrışımları yapan kişilerin üst kademelere getirilmesine" ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik'i dış politikada defalarca dinlediğini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke'yi de ekonomi konusunda üniversitede verdiği dersleri ile bildiğini, televizyon programlarında izlediğini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu'nun ise öteden beri insan hakları, demokrasiyi savunan bir insan olduğunu kaydetti.
Yeni insanlar ve yeni yüzlerin partiye katılmasının gerekli olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, programların ve ilkelerin dışına çıkılamayacağını vurguladı.
- "Barolar ayağa kalksın"
Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine yeni yasal düzenlemelerle, şüpheli görünen bir kişinin evinin ve iş yerinin aranabileceğini, mal varlığına el konulacağını, dosyalara gizlilik kararı getirilerek avukatın erişiminin engelleneceğini belirterek, "Biz mücadele ediyoruz. Ben isterim ki barolar ayağa kalksın. Niye kalkmıyor" dedi.
- "Aidatını düzenli ödeyen ön seçimlerde oy kullanacak"
"CHP'nin ithal milletvekilleriyle seçime girerse oyunu yüzde 25'ten yukarıya çıkaramaz algısı" olduğu şeklindeki soruya da Kılıçdaroğlu, 2015 seçimlerinde aday belirlemenin yüzde 85 ön seçim, yüzde 15 merkez yoklaması şeklinde olacağını söyledi.
Aidatını düzenli ödeyen üyelerin ön seçimlerde oy kullanıp milletvekilini belirleyeceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Mobil aidat sistemini getirdik. Cep telefonuyla aidat ödeme sistemini getirdik. İnternet üzerinden üyelik sistemini getirdik. Aidatlarını düzenli ödeyen çok fazla değil. 10 kişi bile ödese o belirleyecek milletvekilini. Herkesin cep telefonu var. Vatandaşlık numarasından bir lirayla aidatını ödeyecek. Aidatlarını düzenli olarak ödemeye başlayan tüm üyeler adaylarını belirleyebilecek. Ön seçim yapılacak yerlerin nerede olacağına parti meclisi karar verecek. 3 büyük kentte ön seçim olacak" diye konuştu.
- Ermenek'teki madenciler
Ermenek'te iki madencinin cesedine ulaşılmasına ilişkin de Kılıçdaroğlu, bu kadar büyük olayların siyasi sorumluları olması gerektiğini savundu.
İşçilerin yakınlarının da haklarını arayacak, avukat tutacak paraları olmadığını, sendikasız çalıştıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sendikalara da sesleniyorum, neden korkuyorsunuz? Aldığınız paraların tamamı işçilerin aidatları. Sendikalar olarak bize destek verin, eylem yapın, miting yapın. Koltuklarında oturuyorlar. Sonra da dönüp bize diyorlar ki 'CHP niye görevini yapmadı.' CHP Anayasa Mahkemesine gitti. Sendikalaşmadan ötürü bir işçinin işine son verilirse, işveren 16 maaş tazminat ödeyecek. Onun yolunu biz açtık" dedi.
Bir yerde iş kazası oluyorsa, onun sorumlusunun bulunması gerektiğini, işverenin elbette sorumlu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, işverene ruhsatların iktidar tarafından verildiğini savundu.
Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi, dünyanın üçüncüsü olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizim gibi ülkelerde risk analizi yapmazsınız, işçiyi eğitmezsiniz. Almanya'da, yer altına bir işçi inmesi için 3 ay, bizde 3 gün eğitilir. Soma'da ölen 30 işçi eğitilmeden aşağıya indirildiler. Siyasi iktidar yandaşına 'veriyor maden ocağını, git buradan Ortaçağ koşullarında maden çıkarabilirsin' diyor. Ben işvereni muhatap almam" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, denetim için maden mühendisinin görevlendirilmesinin öngörüldüğünü ama aylığını işverenin ödeyeceğini anlatarak, denetimin bağımsız olması gerektiğini vurguladı.
- Cumhurbaşkanlığı Sarayı
Cumhurbaşkanlığı hizmet binaları ve yeni tahsis edilen uçak konusunda düşünceleri sorulan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Hizmet binasının yapılması saygınlıkla alakası yok. Sizin sanatınız, ekonominiz ilerdeyse siz saygın bir ülkesiniz. Yoksul halkın ödediği vergilerle saray yaparsanız saygın değil komik olursunuz. Yoksul kadın fırından ekmek alırken, otobüse binerken vergi ödüyor. Bu vergiler sosyal devlet içindir. Siz kendinize saray yapamazsınız. Nedir bu saray aşkı? Çankaya'da oturmadığı için çok memnunum. Yakışmaz zaten oraya. Zaten oraya da oturamaz. Kaçak sarayda otursun."
CHP'nin iktidara gelmesi durumunda yapılan hizmet binalarının ODTÜ'ye verileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, binaların yapımında yolsuzluk yapıldığını savundu.
Atatürk Orman Çiftliği'nin talan edildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Oraya gitmeyin, kirlenmeyin' dedim. Orada muharrem ayı dolayısıyla bir yemek verdi Cumhurbaşkanı. Oraya bazıları gittiler. Hangi yüzle gidiyorlar? Hangi ahlaki gerekçeyle gidiyorlar? Anlamakta zorluk çekiyorum. Bürokrat olsa anlarım. Ama sanatçı, sivil toplum kuruluşu yöneticisi, belli inanç grupları giderse yedikleri yemek helal değildir" diye konuştu.
Kaynak: AA
Vatanını, ülkesini ve insanını sevdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla ulusalcılığı belli bir kesimin tekeline vermek gibi bir lüksümüz yok. Hepimiz ulusalcıyız, hepimiz ülkemizi seviyoruz, çıkarlarını savunuyoruz. Emine hanım partiden ayrıldı. yaptığı açıklamayı da biliyorum. Gazeteci arkadaşlar sorunca 'sağlık olsun' dedim. Çünkü CHP bir kişinin partisi değildir. CHP halkın partisidir. Kişi olarak tanımlanacaksa CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün partisidir. Herkes bunu böyle bilmeli. Hiçbir koltuk hiç kimsenin de malı değildir. CHP'de çok sayıda genel başkan, çok sayıda milletvekili, belediye başkanı gelip geçmiştir. CHP 91 yıldır ayakta duran dünyanın dört partisinden birisidir. Bu kadar köklü bir partidir. Bu nedenle kişilere bağlı olarak olayları götürmek doğru değildir. Şu da bir gerçek, 'ağaç budandıkça güçlenir'. O nedenle ufku dolanlar bizden ayrılabilirler. Ama biz çağdaş uygarlık yolunda yolumuza devam edeceğiz."
- Batum'un ihraç talebi
Süheyl Batum'un açıklamaları nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bununla ilgili yorum yapmasının etik olarak da doğru olmayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Çünkü Yüksek Disiplin Kurulu'nu etkileyebiliriz. Yüksek Disiplin Kurulu nasıl karar verecek, hep beraber bakacağız" dedi.
Siyasi partiler arasında demokrasinin sadece CHP'de olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, milletvekilleri, il başkanları ve belediye başkanlarının partiyi belli bir düzeyde eleştirebileceklerini, bundan ders çıkarmaya çalışacaklarını anlattı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Eğer eleştirinin dozunu partiye zarar verir konuma getirirseniz, ona da izin vermeyiz. Kurultay'da 'Bugüne kadar çıtayı aşanlar oldu ama hiçbir şey yapmadım, kurultaydan yetki istiyorum, bundan sonra izin vermeyeceğim' dedim. Kurultay da yetkiyi verdi. Bundan sonra izin vermeyeceğim. Partiyi parti yapan partinin disiplinidir. Eğer siz bir partinin içine giriyorsanız, bir partinin üyesi oluyorsanız, partinin tüzüğü ve programı vardır. Partinin kurultayı vardır, parti meclisi vardır. Siz bir sivil toplum kuruluşuna üye olduğunuzda herkesi istediğiniz gibi eleştirebilirsiniz. Ama partinin kimliğini alırsanız, sizin eleştiri sınırlarınız vardır. CHP bir düşünce kuruluşu değildir. Programı, ilkeleri, tüzüğü ve yönetmelikleri olan bir siyasi yapıdır. Siyasi yapının kökleri, gelenekleri, kuralları, dünyaya bakışı, geleceği vardır. Partinin yönetim kurulu, parti meclisi, kurultay karar alır, hepimiz o karara uyarız. Başlangıçta oturur tartışırız kendi aramızda. Sonunda karar alınırsa bir partili onu sonuna kadar artık savunur. Kural budur. Partinin kurallarına uymazsanız, dışına çıkar, istediğinizi söylersiniz."
- "Hiçbir cemaate yakın da durmadım"
Kamuoyunda "Atatürk'e ve Cumhuriyete gönül veren yazarlar, bilim insanları ve sanatçılarla mesafeli olduğu, cemaate daha yakın durduğu şeklinde bir algı olduğuna" ilişkin soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Vallahi bu cemaat nerededir, nasıl bir algıdır bilmiyorum. Hayatımın hiç bir döneminde hiçbir cemaatin içinde olmadım" dedi.
Çok insanla karşılaştığını ama hangi gruba dahil olup olmadığını sormadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin bütün inançlara, kimliklere, herkesin yaşam tarzıma saygı gösteren bir parti olduğunu, kimseyi inancı nedeniyle suçlamayacaklarını kaydetti.
"Hiçbir cemaatin üyesi olmadım, hiçbir cemaate yakın da durmadım" diyen Kılıçdaroğlu, tam tersine Atatürk'ün ilkelerine sadık ve Cumhuriyet'in değerlerine bağlı bir kişi olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "İlhan Selçuk'un dediği gibi gardırop Atatürkçüsü değil, özünde Mustafa Kemal Atatürk'ü savunan bir kişiyim" dedi.
- "Yeni yüzler partiye katmak zorundayız"
"Kurultay sonrasında parti tabanının hiç tanımadığı, Ekmeleddin İhsanoğlu çağrışımları yapan kişilerin üst kademelere getirilmesine" ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik'i dış politikada defalarca dinlediğini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke'yi de ekonomi konusunda üniversitede verdiği dersleri ile bildiğini, televizyon programlarında izlediğini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu'nun ise öteden beri insan hakları, demokrasiyi savunan bir insan olduğunu kaydetti.
Yeni insanlar ve yeni yüzlerin partiye katılmasının gerekli olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, programların ve ilkelerin dışına çıkılamayacağını vurguladı.
- "Barolar ayağa kalksın"
Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine yeni yasal düzenlemelerle, şüpheli görünen bir kişinin evinin ve iş yerinin aranabileceğini, mal varlığına el konulacağını, dosyalara gizlilik kararı getirilerek avukatın erişiminin engelleneceğini belirterek, "Biz mücadele ediyoruz. Ben isterim ki barolar ayağa kalksın. Niye kalkmıyor" dedi.
- "Aidatını düzenli ödeyen ön seçimlerde oy kullanacak"
"CHP'nin ithal milletvekilleriyle seçime girerse oyunu yüzde 25'ten yukarıya çıkaramaz algısı" olduğu şeklindeki soruya da Kılıçdaroğlu, 2015 seçimlerinde aday belirlemenin yüzde 85 ön seçim, yüzde 15 merkez yoklaması şeklinde olacağını söyledi.
Aidatını düzenli ödeyen üyelerin ön seçimlerde oy kullanıp milletvekilini belirleyeceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Mobil aidat sistemini getirdik. Cep telefonuyla aidat ödeme sistemini getirdik. İnternet üzerinden üyelik sistemini getirdik. Aidatlarını düzenli ödeyen çok fazla değil. 10 kişi bile ödese o belirleyecek milletvekilini. Herkesin cep telefonu var. Vatandaşlık numarasından bir lirayla aidatını ödeyecek. Aidatlarını düzenli olarak ödemeye başlayan tüm üyeler adaylarını belirleyebilecek. Ön seçim yapılacak yerlerin nerede olacağına parti meclisi karar verecek. 3 büyük kentte ön seçim olacak" diye konuştu.
- Ermenek'teki madenciler
Ermenek'te iki madencinin cesedine ulaşılmasına ilişkin de Kılıçdaroğlu, bu kadar büyük olayların siyasi sorumluları olması gerektiğini savundu.
İşçilerin yakınlarının da haklarını arayacak, avukat tutacak paraları olmadığını, sendikasız çalıştıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sendikalara da sesleniyorum, neden korkuyorsunuz? Aldığınız paraların tamamı işçilerin aidatları. Sendikalar olarak bize destek verin, eylem yapın, miting yapın. Koltuklarında oturuyorlar. Sonra da dönüp bize diyorlar ki 'CHP niye görevini yapmadı.' CHP Anayasa Mahkemesine gitti. Sendikalaşmadan ötürü bir işçinin işine son verilirse, işveren 16 maaş tazminat ödeyecek. Onun yolunu biz açtık" dedi.
Bir yerde iş kazası oluyorsa, onun sorumlusunun bulunması gerektiğini, işverenin elbette sorumlu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, işverene ruhsatların iktidar tarafından verildiğini savundu.
Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi, dünyanın üçüncüsü olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizim gibi ülkelerde risk analizi yapmazsınız, işçiyi eğitmezsiniz. Almanya'da, yer altına bir işçi inmesi için 3 ay, bizde 3 gün eğitilir. Soma'da ölen 30 işçi eğitilmeden aşağıya indirildiler. Siyasi iktidar yandaşına 'veriyor maden ocağını, git buradan Ortaçağ koşullarında maden çıkarabilirsin' diyor. Ben işvereni muhatap almam" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, denetim için maden mühendisinin görevlendirilmesinin öngörüldüğünü ama aylığını işverenin ödeyeceğini anlatarak, denetimin bağımsız olması gerektiğini vurguladı.
- Cumhurbaşkanlığı Sarayı
Cumhurbaşkanlığı hizmet binaları ve yeni tahsis edilen uçak konusunda düşünceleri sorulan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Hizmet binasının yapılması saygınlıkla alakası yok. Sizin sanatınız, ekonominiz ilerdeyse siz saygın bir ülkesiniz. Yoksul halkın ödediği vergilerle saray yaparsanız saygın değil komik olursunuz. Yoksul kadın fırından ekmek alırken, otobüse binerken vergi ödüyor. Bu vergiler sosyal devlet içindir. Siz kendinize saray yapamazsınız. Nedir bu saray aşkı? Çankaya'da oturmadığı için çok memnunum. Yakışmaz zaten oraya. Zaten oraya da oturamaz. Kaçak sarayda otursun."
CHP'nin iktidara gelmesi durumunda yapılan hizmet binalarının ODTÜ'ye verileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, binaların yapımında yolsuzluk yapıldığını savundu.
Atatürk Orman Çiftliği'nin talan edildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Oraya gitmeyin, kirlenmeyin' dedim. Orada muharrem ayı dolayısıyla bir yemek verdi Cumhurbaşkanı. Oraya bazıları gittiler. Hangi yüzle gidiyorlar? Hangi ahlaki gerekçeyle gidiyorlar? Anlamakta zorluk çekiyorum. Bürokrat olsa anlarım. Ama sanatçı, sivil toplum kuruluşu yöneticisi, belli inanç grupları giderse yedikleri yemek helal değildir" diye konuştu.