Akbal’dan Demokratik Ekonomi Konferansı Değerlendirmesi

Güneydoğu Genç İşadamları Derneği (GÜNGİAD) Başkanı Hakan Akbal, geçtiğimiz hafta Van’da gerçekleştirilen Demokratik Ekonomi Konferansı ile ilgili değerlendirmede bulundu.

Akbal’dan Demokratik Ekonomi Konferansı Değerlendirmesi

Demokratik Toplum Kongresi tarafından geçtiğimiz günlerde Van’da gerçekleşen Demokratik Ekonomi Konferansı’yla ilgili görüşlerini açıklayan GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal, konferansın sonuç bildirgesinden, bölge ekonomisi ve ekonomi politiğinin oldukça dar kapsamlı ve zayıf bir ekonomik altyapı üzerinden tartışıldığını aktardı. Güçlü başlığıyla ilk etapta heyecan yaratan ve beklenti oluşturan konferansın, ekonomiye ilişkin perspektifler geliştirip, doğru eksenler ve doğru öngörüler yapmak konusunda yetersiz kaldığını ifade eden Akbal, bölgenin ekonomik sorunları ve önceliklerinin doğru algılanmadığını kaydetti.

Akbal, tespit edilen eksiklikleri ve önerilerini şöyle sıraladı:
"İş dünyasını temsil eden kuruluş olarak bizler, bölgemizdeki temel sorunun az gelişmişlik olduğunu, az gelişmişliğin temel göstergelerinin de, bölgemizin GSMH’dan aldığı payın yetersiz olması, buna bağlı olarak da kişi başına milli gelirin ülke ortalamasının çok altında kalması, GSMH’nın bölgemize oranı ve kişi başına gelirin yetersizliği yanında, adaletsiz gelir dağılımının temel bir probleme dönüşmesi, bölgede yoksulluk ve adaletsizliğin en büyük kaynağının son yıllarda derinleşerek yapısal bir soruna dönüşen işsizlik sorununa dayalı olması, istihdam konusu temel bir problem olmakla beraber, mevcut istihdamın da çoğunlukla tarımsal faaliyetlerde görülmesi, buna bağlı olarak da özellikle kadın emeğinin, tarımdaki gizli işsizlik probleminden dolayı görünür olmaktan çıkması, bölge genelinde yeterli bir sermaye birikimini olmaması, göç, nüfus hareketliliği, sermaye ve nitelikli insan göçünün yaygın olmasıdır."
Akbal, konferansta dile getirilen kavramlara tepki göstererek, kavramlarla sorunların çözülemeyeceğini vurguladı. Akbal, "Bizim görüşümüze göre, bölgesel ekonomi veya bölge coğrafyası gibi kapsamlı tanımlar yapıldığında yukarıda belirttiğimiz koşulların öncelikle tartışılması gerekir. Ekonominin temel problemleri dışarıda bırakılarak komünler ve kolektifler gibi yaklaşımlarla üretim ilişkilerine ve ekonomik sistemlere çözüm önermek saflıktan öte bir anlam ifade etmez. Toprağın, suyun, enerjinin komünleştirilmesi gibi belirsiz kavramlar, bölgede ancak yeni çelişkiler üretir. Küçük ekonomik birimlerde, bir tür turistik faaliyet gibi domates yetiştirmek, sebzecilik, meyvecilik yapmak, hobi gruplarını mutlu edebilir, ancak söz konusu olan bölgenin ekonomik geleceğiyse, hobi faaliyetlerinin çok ötesinde bir sistemin kurgulanması ve işletilmesi gerekir. Konferansın, enerjiye ulaşma konusunda toplumsal adalete öncelik veren yaklaşımı, bölgedeki yerel hammadde kaynaklarının, katma değer üretmeden, ham olarak satılmasına yönelik eleştirisi ile üretimin, ekosistemin öncelikleri içerisinde kurgulanması gerektiği yönündeki hassasiyetlerini çok haklı bulduğumuzu, desteklediğimiz ve sonuna kadar katıldığımız ifade etmek isteriz. Bu konularda daha önce yaptığımız açıklamalarımızda da özellikle uygarlıklar beşiği Dicle nehir yatağının muhtelif gerekçelerle tahrip edildiğini, nehir ekosisteminin umursanmadığını, kaçak su çekme, kum çıkarma gibi nedenlerle kurumaya yüz tuttuğunu belirtmiştik. Bu nedenle konferansın ekosistem konusundaki hassasiyetini önemsiyor ve her düzeyde desteklenmesi ve sahiplenmesi gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.

"KÜRTLER KENDİ BURJUVAZİSİ GELİŞTİRİLMELİDİR"
Kürtlerin kendi burjuvalarını oluşturma gereksinimini ilk tespit eden kişilerden birinin Turgut Özal olduğunu ifade eden Akbal, "Bir gazeteci arkadaşının Özal ile ilgili bir anısını aktarırken, arkadaşım bana, Diyarbakır Belediyesi henüz Büyükşehir statüsüne geçmeden önce dönemin Belediye Başkanı Nurettin Dilek’in odasında yapılan çok özel bir toplantıda Turgut Özal’ın Nurettin Dilek’e ve odadakilere dönerek bölgenin makus talihinin ancak Kürtlerin kendi burjuvazilerini yaratmaları ile mümkün olduğunu ve asıl yapılması gereken şeyin Kürt sermayesini destekleyerek onun gelişmesinin sağlanması olduğunu vurguladığını ve o günden sonra Özal’ın özellikle bölge sermayesinin gelişmesi için yoğun çaba sarf etti. Gaziantep, Malatya, Maraş gibi sürpriz sanayi kentlerinin bu şekilde ortaya çıktı. Çevre ve ekosistem konusundaki kararlı yaklaşım, konferansın en güçlü yönleri olmakla beraber, ekonomi ve üretim ilişkilerini kurgulaması ve bu kurgunun icrai gücünün de komünler, kolektifler olduğu yönündeki yaklaşımın da konferansın zayıf yönünü oluşturduğu düşünüyoruz. Konferansta varılan düşüncenin aksine ekonominin dinamik unsuru ve lokomotifi burjuva sınıfıdır. İster kentli orta sınıf, isterse de üretim ve ticaretin en dinamik unsuru olarak burjuvazinin, ekonomik faaliyetlerin merkezinde yer aldığı unutulmamalıdır. Bu nedenle altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, Kürtler kendi öz burjuvazisini geliştirecek stratejiler oluşturmalıdır" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA