Kamu-sen Genel Başkanı Koncuk Açıklaması
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “2013-2014 eğitim-öğretim yılının ilk yarı yılı sona eriyor.
Bu dönemde eğitim yine sancılı geçti. Liselere giriş için yeni sınav sistemi getirildi, dershanelerin kapatılması tartışmaları ülke gündemine bomba etkisi yarattı, Öğrenci Andı kaldırıldı” dedi.
2013-2014 eğitim-öğretim dönemi ilk yarı yılının sona ermesi dolayısıyla bir değerlendirme yapan Koncuk, “2013-2014 eğitim-öğretim yılının ilk yarı yılı sona eriyor. Bu dönemde eğitim yine sancılı geçti. Liselere giriş için yeni sınav sistemi getirildi, dershanelerin kapatılması tartışmaları ülke gündemine bomba etkisi yarattı, Öğrenci Andı kaldırıldı. MEB fişleme iddiaları ile çalkalandı, torpile dayalı yönetici atamaları eğitim camiasında büyük huzursuzluk yarattı. Şubat ayında 40 bin öğretmen ataması talebimize rağmen sadece 10 bin atama yapılması kararı alındı” ifadelerini kullandı.
SBS yerine getirilen yeni sınav sistemi ile ilgili uyarıları sık sık yaptıklarına dikkat çeken Koncuk, şöyle devam etti:
“Bu sistemin adil ve başarılı bir eğitimin önünü açmayacağını, dershanelere olan ihtiyacı artıracağını, Bakan Avcı’nın her ne kadar yeni sınav getirmiyoruz dese de sınav sayısının arttığını, bu nedenle öğrencilerin daha fazla stres yaşayacağını, bölgelerarası eşitsizliklerin daha da belirginleşeceğini defalarca dile getirmiştik. Yeni sınav sisteminin sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha net olarak göreceğiz. Ancak şu bir gerçek ki; yeni sınav sistemi ne çocuklarımız arasındaki yarışı sona erdirmiş ne de öğrencilerin dershanelere olan ihtiyacını azaltmıştır.”
Dershanelerin kapatılması tartışmalarının ülkede adeta deprem etkisi oluşturduğunu ifade eden Koncuk, şunları kaydetti:
“Bu sürece MEB, ısrarla dershanelerin dönüşümü dese de, bunun adının dershanelerin kapatılması olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Zira dönüşüm kelimesi sadece tepkileri yumuşatmaya yönelik kullanılmaktadır. Büyük tartışmalar sonucunda hükümet, dershanelerin kapatılma tarihini 1 Eylül 2015’e öteledi. Bakanlık konuyla ilgili son olarak bir dershane raporu hazırladı ancak bu rapor yine kimsenin beklentilerini karşılamadı. Dershanelerin kapatılması konusu siyasi hesaplaşmaların arenası haline gelmiştir. Bunun eğitimimize faturası ağır olacaktır. Hiçbir planlama yapılmadan, sonuçları irdelenmeden, dershanelere önümüzdeki süreçte ihtiyaç duyulup duyulmayacağı hesaba katılmadan ‘dershaneleri kapatıyorum’ demek eğitime dinamit koymakla eş değerdir. “
Ülkede derslik açığının eğitimin kanayan yarası olduğunu vurgulayan Koncuk, “Özellikle belli bölgelerimizde ve büyükşehirlerimizin bazı semtlerinde ortalamanın çok üzerinde kalabalık sınıf mevcutları bulunmaktadır. Hatta bazı sınıflarımızda sınıf mevcudu 60-70’e kadar ulaşmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse Adana’da Seyhan 80. Yıl Ortaokulu’nda 6. sınıf öğrencileri 70 kişilik sınıfta eğitim-öğretim görmektedir. Peki soruyoruz; öğretmenlerimizin kalabalık sınıflarda sağlıklı bir şekilde ders işlemesini, performansının yüksek olmasını, öğrencilerimizin başarı sağlamasını beklemek ne kadar mümkündür?” değerlendirmesini yaptı.
“2014 YILINDA 100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMALIDIR”
Yaptıkları araştırmada ücretli öğretmen sayısının norm kadro sayısının altında olduğunun görüldüğünü aktaran Koncuk, şöyle devam etti:
“Bu da okullarda kadrolu branş öğretmenlerinin, branşları dışında ek ders karşılığı derslere girdiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu ülkede öğretmen açığı var mıdır, vardır. Öğretmen açığı ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılmakta mıdır, çalışılmaktadır. Atama bekleyen yüz binlerce öğretmenimiz var mıdır, vardır. 34 öğretmenimiz ataması yapılmadığı için bunalıma girerek intihar etmiş midir, etmiştir. Hal böyleyken MEB’in Şubat ayında yapacağı 10 bin atama çok yetersiz olacaktır. Bu noktada Başbakan’ın Şubat ayında 10 bin atama ısrarını anlamak da mümkün değildir. Sendikamızın talebi Şubat ayında 40 bin atama yapılmasıdır. Şayet 40 bin atama yapılmıyorsa, en azından talebimizin yarısı kadar, yani 20 bin öğretmen ataması yapılmalıydı. Başbakan bu gençlere bir jest yaparak atama sayısını artırsaydı ne kaybedecekti? Bakanlık Şubat ayında 10 bin, Ağustos ayında da 40 bin atama ile birlikte 2014 yılında 50 bin atama yapmayı planlamaktadır. 2014 yılında yapılması planlanan 50 bin atama, ücretli öğretmen sayısını bile karşılamamaktadır. Dolayısıyla öğretmen ihtiyacının giderilmesi için 2014 yılında en az 100 bin atama zorunludur.”
“İL İÇİ ÖZÜR GRUBU MAĞDURİYETLERİ DEVAM EDİYOR”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın özür grubu tayinlerinin sonuçlarını 21 Ocak tarihinde açıkladığını hatırlatan Koncuk, “Ancak özür grubu tayinleri yine öğretmenlerimizin sorunlarını çözmedi. Burada en büyük sıkıntı il içi özür tayinlerinde yaşandı. İl içinde 29 bin 49 başvuru yapılırken, sadece 8 bin 631 kişinin tayini gerçekleştirildi.
Yani 20 bin 418 öğretmenin umutları başka bahara kaldı. Evi ile okulu arasında neredeyse bir il kadar mesafe bulunan öğretmenlerimiz büyük hayal kırıklığı yaşamıştır. Örneğin ailesi Ankara’da yaşayan bir öğretmenimizin okulu Ankara’ya 160 kilometre uzaklıkta bulunan Nallıhan ilçesinde olabilmektedir. Dolayısıyla bu öğretmenimiz her gün geliş gidiş 320 kilometre yol katedemeyeceğine göre ailesinden ayrılmak zorunda kalmaktadır. Benzer bir örneği Sivas’tan da verebiliriz. Sivas’ta Gemerek ile Koyulhisar ilçeleri arası tam 281 kilometredir. Bu durumda olan öğretmenlerimizin ömrü ailelerine kavuşmayı beklemekle mi geçecektir? Öte yandan sınıf öğretmenlerinin mağduriyetleri de giderilememiştir. Sınıf öğretmenliği alanında toplam 15 bin 562 başvuru yapılmış, ancak sadece 2 bin 704 öğretmen yer değiştirebilmiştir. Bu da 4+4+4 sisteminin yarattığı olumsuzlukların hala devam ettiğini göstermektedir. Görüldüğü üzere bu sistemi insan planlaması yapmadan, gerekli fiziki alt yapıyı hazırlamadan ihdas edenler hem öğretmenlerimize hem de öğrencilerimize darbe vurmuştur” dedi.
“Yeni eğitim sisteminde seçmeli dersler getirilmiştir ancak bu derslere öğretmen bile bulunamamaktadır” diyen Koncuk, şunları kaydetti:
“Okullar fiziki imkansızlıklar içindedir. Laboratuvarı, bilgisayar odası, kütüphanesi, spor salonu olmayan okullar vardır. Okullara ayrılan ödenek yetersiz olduğu için bazı okullarımız ısınma sorunu yaşamaktadır. Küçücük çocuklarımız kışın ortasında üşüyerek ders işlemek zorunda kalmaktadır. Elektrik ve su borcunu ödeyemeyen okullarımız bulunmaktadır. Tuvaleti hijyenik olmayan, camı, sandalyesi, masası kırık okul sayısı maalesef çok fazladır. İlkokul ve ortaokullara 1 TL bile verilmemektedir. Bu durumda okullar ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaktır? Bölgeler arası ve okullar arasındaki alt yapı, donanım eksikliği ile müfredat yönünden oluşan farklılıklar öğrenci başarısını düşürmektedir. Bu noktada her öğrenciye eşit koşullarda öğrenme fırsatı verilmelidir. Eğitime ayrılan bütçe çok yetersizdir. Ülkeyi yönetenler, ‘aslan payı eğitime ayrılıyor’ diye övünse de bütçenin büyük bölümü personel giderlerine ayrılmaktadır. Dolayısıyla yatırımlara ayrılan pay çok düşük kalmaktadır. Öte yandan ülkemizde birleştirilmiş sınıf uygulamaları devam etmektedir. Öğretmenlik mesleğine bakış açısı ise son derece olumsuzdur. Bu noktada ülkeyi ve eğitimi idare edenlerin suni ve politik gündemler yaratma gayretlerini bırakıp, eğitimde başarı sağlamamız için öncelikli olarak yapılması gerekenleri ele alması gerekmektedir. Dolayısıyla derslik başına düşen öğrenci sayıları ideal ölçülerde olmalıdır. Birleştirilmiş sınıf uygulamalarına son verilmelidir. 2014 yılında 50 bin değil, en az 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır. Ücretli öğretmen istihdamına son verilmeli, tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır. Okullaşma oranları yüzde 100 seviyesine ulaştırılmalıdır. Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmelidir. Bölgeler arası, okullar arası fırsat eşitsizlikleri giderilmelidir. Okulların fiziki ve alt yapı eksiklikleri giderilmelidir. Eğitime ayrılan pay artırılmalıdır. Sınıf geçmede öğretmen etkinliği artırılmalıdır. Öğretmenin sosyal statü kaybı telafi edilmelidir. Öğretmenlerin periyodik olarak hizmet içi kursundan geçirilmeleri sağlanmalıdır.”
“TÜRK EĞİTİM-SEN SÖZLÜ SINAVLARI TAKİPTE”
Yönetici atamalarında mülakat sınavlarında birçok şaibenin peşi sıra geldiği iddiasında bulunan Koncuk, “Sendika olarak tüm illerde yönetici atamalarında yapılan haksızlığı protesto etmiş, bu sınavları yargıya taşımıştık. Sivas’ta yazılı sınavdan 87,879 puan alarak başarılı olan ancak mülakatta kendisine 53,0156 puan verilerek başarısız sayılan üyemiz için açtığımız davada yargı iptal kararı vermiştir. Bu çok önemli bir gelişmedir ve konuyla ilgili diğer davalara emsal teşkil etmektedir. Yargı hukuksuzluğa geçit vermemiştir” ifadesini kullandı.
Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2014 yılında 123 TL, 2015 yılında da yüzde 3+3 zam çalışanlar için büyük bir yıkım olmuştur. Üstelik 2014 yılında memurlar enflasyon farkı alamayacak, öğretmenlerin ek derslerine zam yapılmayacak, tazminatlar artırılmayacak, aile ve çocuk yardımı yerinde sayacaktır. Yolsuzlukların ayyuka çıktığı, olağan dışı gelişmelerin yaşandığı, Türk Lirası’nın dolar karşısında değer kaybettiği bugünlerde ekonomik kriz etkisini giderek hissettirmektedir. 2014 yılının sonunda enflasyonun hedeflenenin çok üzerinde çıkması muhtemeldir. Öğretmen, hizmetli, memur, teknisyen, şef, daktilograf v.b. tüm eğitim çalışanları ay sonunu getirmek için hesap kitap yapmaktan bıkmış usanmıştır.”
2014 yılı için öğretmenlere 75 + 75 TL’lik bir iyileştirme kararı çıktığını ancak bu miktarın öğretmenlerin ekonomik sorunlarını çözmekten uzak olduğunu kaydeden Koncuk, “666 KHK ile bin 500 TL’ye varan ek ödemeler söz konusu iken ve iki yıla yakındır öğretmenlerimizin uğradığı kayıplar göz önüne alındığında 75+75 TL’nin delik ceplere faydası olmadığı görülecektir” dedi.
Kaynak: İHA
2013-2014 eğitim-öğretim dönemi ilk yarı yılının sona ermesi dolayısıyla bir değerlendirme yapan Koncuk, “2013-2014 eğitim-öğretim yılının ilk yarı yılı sona eriyor. Bu dönemde eğitim yine sancılı geçti. Liselere giriş için yeni sınav sistemi getirildi, dershanelerin kapatılması tartışmaları ülke gündemine bomba etkisi yarattı, Öğrenci Andı kaldırıldı. MEB fişleme iddiaları ile çalkalandı, torpile dayalı yönetici atamaları eğitim camiasında büyük huzursuzluk yarattı. Şubat ayında 40 bin öğretmen ataması talebimize rağmen sadece 10 bin atama yapılması kararı alındı” ifadelerini kullandı.
SBS yerine getirilen yeni sınav sistemi ile ilgili uyarıları sık sık yaptıklarına dikkat çeken Koncuk, şöyle devam etti:
“Bu sistemin adil ve başarılı bir eğitimin önünü açmayacağını, dershanelere olan ihtiyacı artıracağını, Bakan Avcı’nın her ne kadar yeni sınav getirmiyoruz dese de sınav sayısının arttığını, bu nedenle öğrencilerin daha fazla stres yaşayacağını, bölgelerarası eşitsizliklerin daha da belirginleşeceğini defalarca dile getirmiştik. Yeni sınav sisteminin sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha net olarak göreceğiz. Ancak şu bir gerçek ki; yeni sınav sistemi ne çocuklarımız arasındaki yarışı sona erdirmiş ne de öğrencilerin dershanelere olan ihtiyacını azaltmıştır.”
Dershanelerin kapatılması tartışmalarının ülkede adeta deprem etkisi oluşturduğunu ifade eden Koncuk, şunları kaydetti:
“Bu sürece MEB, ısrarla dershanelerin dönüşümü dese de, bunun adının dershanelerin kapatılması olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Zira dönüşüm kelimesi sadece tepkileri yumuşatmaya yönelik kullanılmaktadır. Büyük tartışmalar sonucunda hükümet, dershanelerin kapatılma tarihini 1 Eylül 2015’e öteledi. Bakanlık konuyla ilgili son olarak bir dershane raporu hazırladı ancak bu rapor yine kimsenin beklentilerini karşılamadı. Dershanelerin kapatılması konusu siyasi hesaplaşmaların arenası haline gelmiştir. Bunun eğitimimize faturası ağır olacaktır. Hiçbir planlama yapılmadan, sonuçları irdelenmeden, dershanelere önümüzdeki süreçte ihtiyaç duyulup duyulmayacağı hesaba katılmadan ‘dershaneleri kapatıyorum’ demek eğitime dinamit koymakla eş değerdir. “
Ülkede derslik açığının eğitimin kanayan yarası olduğunu vurgulayan Koncuk, “Özellikle belli bölgelerimizde ve büyükşehirlerimizin bazı semtlerinde ortalamanın çok üzerinde kalabalık sınıf mevcutları bulunmaktadır. Hatta bazı sınıflarımızda sınıf mevcudu 60-70’e kadar ulaşmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse Adana’da Seyhan 80. Yıl Ortaokulu’nda 6. sınıf öğrencileri 70 kişilik sınıfta eğitim-öğretim görmektedir. Peki soruyoruz; öğretmenlerimizin kalabalık sınıflarda sağlıklı bir şekilde ders işlemesini, performansının yüksek olmasını, öğrencilerimizin başarı sağlamasını beklemek ne kadar mümkündür?” değerlendirmesini yaptı.
“2014 YILINDA 100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMALIDIR”
Yaptıkları araştırmada ücretli öğretmen sayısının norm kadro sayısının altında olduğunun görüldüğünü aktaran Koncuk, şöyle devam etti:
“Bu da okullarda kadrolu branş öğretmenlerinin, branşları dışında ek ders karşılığı derslere girdiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu ülkede öğretmen açığı var mıdır, vardır. Öğretmen açığı ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılmakta mıdır, çalışılmaktadır. Atama bekleyen yüz binlerce öğretmenimiz var mıdır, vardır. 34 öğretmenimiz ataması yapılmadığı için bunalıma girerek intihar etmiş midir, etmiştir. Hal böyleyken MEB’in Şubat ayında yapacağı 10 bin atama çok yetersiz olacaktır. Bu noktada Başbakan’ın Şubat ayında 10 bin atama ısrarını anlamak da mümkün değildir. Sendikamızın talebi Şubat ayında 40 bin atama yapılmasıdır. Şayet 40 bin atama yapılmıyorsa, en azından talebimizin yarısı kadar, yani 20 bin öğretmen ataması yapılmalıydı. Başbakan bu gençlere bir jest yaparak atama sayısını artırsaydı ne kaybedecekti? Bakanlık Şubat ayında 10 bin, Ağustos ayında da 40 bin atama ile birlikte 2014 yılında 50 bin atama yapmayı planlamaktadır. 2014 yılında yapılması planlanan 50 bin atama, ücretli öğretmen sayısını bile karşılamamaktadır. Dolayısıyla öğretmen ihtiyacının giderilmesi için 2014 yılında en az 100 bin atama zorunludur.”
“İL İÇİ ÖZÜR GRUBU MAĞDURİYETLERİ DEVAM EDİYOR”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın özür grubu tayinlerinin sonuçlarını 21 Ocak tarihinde açıkladığını hatırlatan Koncuk, “Ancak özür grubu tayinleri yine öğretmenlerimizin sorunlarını çözmedi. Burada en büyük sıkıntı il içi özür tayinlerinde yaşandı. İl içinde 29 bin 49 başvuru yapılırken, sadece 8 bin 631 kişinin tayini gerçekleştirildi.
Yani 20 bin 418 öğretmenin umutları başka bahara kaldı. Evi ile okulu arasında neredeyse bir il kadar mesafe bulunan öğretmenlerimiz büyük hayal kırıklığı yaşamıştır. Örneğin ailesi Ankara’da yaşayan bir öğretmenimizin okulu Ankara’ya 160 kilometre uzaklıkta bulunan Nallıhan ilçesinde olabilmektedir. Dolayısıyla bu öğretmenimiz her gün geliş gidiş 320 kilometre yol katedemeyeceğine göre ailesinden ayrılmak zorunda kalmaktadır. Benzer bir örneği Sivas’tan da verebiliriz. Sivas’ta Gemerek ile Koyulhisar ilçeleri arası tam 281 kilometredir. Bu durumda olan öğretmenlerimizin ömrü ailelerine kavuşmayı beklemekle mi geçecektir? Öte yandan sınıf öğretmenlerinin mağduriyetleri de giderilememiştir. Sınıf öğretmenliği alanında toplam 15 bin 562 başvuru yapılmış, ancak sadece 2 bin 704 öğretmen yer değiştirebilmiştir. Bu da 4+4+4 sisteminin yarattığı olumsuzlukların hala devam ettiğini göstermektedir. Görüldüğü üzere bu sistemi insan planlaması yapmadan, gerekli fiziki alt yapıyı hazırlamadan ihdas edenler hem öğretmenlerimize hem de öğrencilerimize darbe vurmuştur” dedi.
“Yeni eğitim sisteminde seçmeli dersler getirilmiştir ancak bu derslere öğretmen bile bulunamamaktadır” diyen Koncuk, şunları kaydetti:
“Okullar fiziki imkansızlıklar içindedir. Laboratuvarı, bilgisayar odası, kütüphanesi, spor salonu olmayan okullar vardır. Okullara ayrılan ödenek yetersiz olduğu için bazı okullarımız ısınma sorunu yaşamaktadır. Küçücük çocuklarımız kışın ortasında üşüyerek ders işlemek zorunda kalmaktadır. Elektrik ve su borcunu ödeyemeyen okullarımız bulunmaktadır. Tuvaleti hijyenik olmayan, camı, sandalyesi, masası kırık okul sayısı maalesef çok fazladır. İlkokul ve ortaokullara 1 TL bile verilmemektedir. Bu durumda okullar ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaktır? Bölgeler arası ve okullar arasındaki alt yapı, donanım eksikliği ile müfredat yönünden oluşan farklılıklar öğrenci başarısını düşürmektedir. Bu noktada her öğrenciye eşit koşullarda öğrenme fırsatı verilmelidir. Eğitime ayrılan bütçe çok yetersizdir. Ülkeyi yönetenler, ‘aslan payı eğitime ayrılıyor’ diye övünse de bütçenin büyük bölümü personel giderlerine ayrılmaktadır. Dolayısıyla yatırımlara ayrılan pay çok düşük kalmaktadır. Öte yandan ülkemizde birleştirilmiş sınıf uygulamaları devam etmektedir. Öğretmenlik mesleğine bakış açısı ise son derece olumsuzdur. Bu noktada ülkeyi ve eğitimi idare edenlerin suni ve politik gündemler yaratma gayretlerini bırakıp, eğitimde başarı sağlamamız için öncelikli olarak yapılması gerekenleri ele alması gerekmektedir. Dolayısıyla derslik başına düşen öğrenci sayıları ideal ölçülerde olmalıdır. Birleştirilmiş sınıf uygulamalarına son verilmelidir. 2014 yılında 50 bin değil, en az 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır. Ücretli öğretmen istihdamına son verilmeli, tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır. Okullaşma oranları yüzde 100 seviyesine ulaştırılmalıdır. Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmelidir. Bölgeler arası, okullar arası fırsat eşitsizlikleri giderilmelidir. Okulların fiziki ve alt yapı eksiklikleri giderilmelidir. Eğitime ayrılan pay artırılmalıdır. Sınıf geçmede öğretmen etkinliği artırılmalıdır. Öğretmenin sosyal statü kaybı telafi edilmelidir. Öğretmenlerin periyodik olarak hizmet içi kursundan geçirilmeleri sağlanmalıdır.”
“TÜRK EĞİTİM-SEN SÖZLÜ SINAVLARI TAKİPTE”
Yönetici atamalarında mülakat sınavlarında birçok şaibenin peşi sıra geldiği iddiasında bulunan Koncuk, “Sendika olarak tüm illerde yönetici atamalarında yapılan haksızlığı protesto etmiş, bu sınavları yargıya taşımıştık. Sivas’ta yazılı sınavdan 87,879 puan alarak başarılı olan ancak mülakatta kendisine 53,0156 puan verilerek başarısız sayılan üyemiz için açtığımız davada yargı iptal kararı vermiştir. Bu çok önemli bir gelişmedir ve konuyla ilgili diğer davalara emsal teşkil etmektedir. Yargı hukuksuzluğa geçit vermemiştir” ifadesini kullandı.
Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2014 yılında 123 TL, 2015 yılında da yüzde 3+3 zam çalışanlar için büyük bir yıkım olmuştur. Üstelik 2014 yılında memurlar enflasyon farkı alamayacak, öğretmenlerin ek derslerine zam yapılmayacak, tazminatlar artırılmayacak, aile ve çocuk yardımı yerinde sayacaktır. Yolsuzlukların ayyuka çıktığı, olağan dışı gelişmelerin yaşandığı, Türk Lirası’nın dolar karşısında değer kaybettiği bugünlerde ekonomik kriz etkisini giderek hissettirmektedir. 2014 yılının sonunda enflasyonun hedeflenenin çok üzerinde çıkması muhtemeldir. Öğretmen, hizmetli, memur, teknisyen, şef, daktilograf v.b. tüm eğitim çalışanları ay sonunu getirmek için hesap kitap yapmaktan bıkmış usanmıştır.”
2014 yılı için öğretmenlere 75 + 75 TL’lik bir iyileştirme kararı çıktığını ancak bu miktarın öğretmenlerin ekonomik sorunlarını çözmekten uzak olduğunu kaydeden Koncuk, “666 KHK ile bin 500 TL’ye varan ek ödemeler söz konusu iken ve iki yıla yakındır öğretmenlerimizin uğradığı kayıplar göz önüne alındığında 75+75 TL’nin delik ceplere faydası olmadığı görülecektir” dedi.