Facebook'ta biriktirdiklerimize gelecekte ne olacak?
Üzüntülü sevinçli ve buna benzer anılarımızı Facebook veTtwitter'da paylaşıyoruz. Peki Facebook'ta biriken anılara gelecekte ne olacak?
Üzüntülü sevinçli ve buna benzer anılarımızı Facebook ve Twitter'da paylaşıyoruz. Peki bir yüzyıl sonra bu fotoğraflarımız ne olacak, bizimle birlikte toprak mı? İşte sorunun yanıtı..
Aktüel'de yer alan habere göre; Hayatımızın anlamı haline gelen sosyal ağlar sayesinde her saniyemizden herkes haberdar oluyor. Seyrettiğimiz filmden, sürdüğümüz ojenin renginden, yediklerimizden içtiklerimizden, hangi şarkıyı dinlediğimizden, gece uyuyamadığımızdan, kiminle nerede ne yaşadığımızdan…
İşte, evde, tatilde, maçta veya tiyatroda fark etmiyor; facebook'a, twitter'e her zaman vakit bulunuyor.
Söyleyecek bir sözünüz mü var yanınızdaki arkadaşınızdan önce twitter'a yazmak daha cazip geliyor.
Peki ileride torunlarımız'Anneanne gençken nasıl biriydin?'diye sorduğunda'Facebook'a mı bak, tweetlerimi oku'mu diyeceğiz? İşte fütürüstik sorulara yanıtlar…
Bilişim ve teknoloji alanında çalışmalarıyla tanınan sosyal medya uzmanı M. Serdar Kuzuloğlu, internet girişimcisi Ersan Özer ve inploid.com sitesinin kurucusu Serkan Köse, merak edilenleri cevapladı.
'YAŞAM KAYDI'SİTELERDEKİ VERİLER TAŞINACAK
Serdar Kuzuloğlu, Facebook'ta biriken anıların gelecekte ne olacağı ile ilgili, şöyle konuştu:
'Facebook, Youtube gibi'yaşam kaydı'formunda hizmet veren siteler kullanıldığı her gün, bize dair barındırdığı veri kırıntılarıyla biraz daha vazgeçilmez hale geliyor. Diğer yandan da'veri taşınabilirliği'konusu gündeme geliyor.'
Gelecekte bütün sitelerin kendi istekleriyle ya da kanuni düzenlemelerle 'sahip oldukları kullanıcı verilerini sahiplerine istediği zaman vermek zorunda kalacağını' söyleyen Kuzuloğlu, 'Şu an bile Facebook ve Google başta olmak üzere pek çok sosyal ağda bu özellik zaten var. Taşınan bilginin bir diğer mecraya aktarılması da yeni sitenin teknik olarak desteklemesi durumunda son derece kolay bir işlem' dedi.
'GÜNDEME KAPILMA'HASTALIĞI
Twitter gibi sosyal mesajların verildiği ortamlarda, yeterince aktif olmamak da kimi zaman bir mahalle baskısının kurulması için önemli bir neden. Özellikle takipçi sayısı yüksek kişilerin, gündemdeki herhangi bir konu ile ilgili tweet atmaması takipçileri tarafından rahatsız edici bulunabiliyor. Kuzuloğlu, 'gündeme kapılmak' diye nitelendirdiği sosyal medya hastalığına atıfta bulunarak, şöyle diyor: 'Eminim bir süre sonra bu döngü kırılacaktır. Sosyal medya bize farklı sesleri duyabilmek, bireylerin kişisel dünyalarını tanımak için birçok fırsat sunuyor olsa da nedense genel eğilim herkesin kısır gündem hakkında bir şeyler söyleyerek yine geleneksel çerçeve içine tıkılıp kalmasına yol açıyor. Bu akıntıya kapılıp kapılmamak tamamen kullanıcının elinde olan bir şey.'
'HAYATIMIZDAN ASLA ÇIKMAYACAKLAR'
İnternet girişimcisi Ersan Özer ise, Facebook ve Twitter gibi uygulamaların da daha önceki birçok uygulama gibi 'çökebileceğinin' mümkün olduğunu, ancak yine de yeni talepler ışığında şekil değiştirmelerinin daha olası olduğuna işaret ederek, 'Sosyal ağlar kalıcı bir şekilde hayatımıza girdi ve asla çıkmayacak. Yok olmaları söz konusu değil. En fazla benzer uygulamalar ortaya çıkar. Ve bu uygulamalar, yalnızca belirli bazı konulara yönelik daha dar alanlara yönelik uygulamalar olacak' dedi. İnsan doğasının 'daha çok sosyalleşme isteği' içerisinde olduğunu belirten Özer, 'Bu durum kitlesel bir paranoyaya da dönüşebiliyor. İnsan daha fazla fikir sahibi, daha çok tanınma, tanıma ihtiyacı içerisinde' diye konuştu.
'KİMSENİN GEÇMİŞ İÇİN ZAMANI YOK'
inploid.com sitesinin kurucusu Serkan Köse, daha çok yeni nesil ile birlikte şekillenen bu uygulamaların, 'geçmişten çok geleceğe hizmet ettiğini', yeni neslin de tam olarak bunu talep ettiğini dile getirdi. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği gibi duyguların da Facebook, Twitter gibi uygulamalarla aynı hızla yayıldığına ve aynı hızla değiştiğine işaret eden Köse, 'Paylaşım o kadar hızlı ki kimsenin geçmişe dönecek zamanı yok. Öte yandan kimse geçmişi de merak etmiyor. Öyle bir sanal karmaşa içerisindeyiz ki bunun için vaktimiz de yok' dedi.
'BİLGİLERİNİZ ÖLDÜKTEN SONRA DA İTİNAYLA KORUNUR'
Öldükten sonra Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda bilgilerin var olmaya devam edeceğini ifade eden Köse, 'Öldükten sonra da Face hesabımız olacak. Koruma altına alınacak. Kısacası bu bilgiler hep kalacak. Size ait bilgilerinizi silen yeni şirketler kuruldu artık. Bu şirketler bir yandan hem bilgi kirliliğinin önüne geçiyor hem de özel hayatınızın, bilgilerinizin ne kadarının sosyal ağlarda var olacağı konusunda size yardımcı oluyor' diye konuştu. Bu yeni nesil şirketler, aynı zamanda 'Ailenizin bilgilerini tek bir yerde toplayalım. Öldükten sonra ne kadarının paylaşılmasını istiyorsunuz bize bildirin' gibi hizmetler de sunuyor.
GELECEĞİ BEKLEYEN HUKUKİ KAOS
Sosyal ağların gelecekti büyük hukuki kaosa da neden olacağını belirten Köse, şöyle konuştu:
'Artık yolda gördüğünüz her şeyi kaydedebileceğiniz Google Glass gibi, Microsoft'un göze yerleştirilen lensi gibi yeni teknolojilerle, özel hayata müdahale çok mümkün. Kendi habitatımıza yönelik bu müdahale, gelecekte hukuksal bir karmaşaya neden olacak. Bu karmaşa da bir tepkiye neden olacak ve yeni nesil bu uygulamaları, farklı bir şekilde kendi isteklerine uygun bir şekilde kullanacak.'
Aktüel'de yer alan habere göre; Hayatımızın anlamı haline gelen sosyal ağlar sayesinde her saniyemizden herkes haberdar oluyor. Seyrettiğimiz filmden, sürdüğümüz ojenin renginden, yediklerimizden içtiklerimizden, hangi şarkıyı dinlediğimizden, gece uyuyamadığımızdan, kiminle nerede ne yaşadığımızdan…
İşte, evde, tatilde, maçta veya tiyatroda fark etmiyor; facebook'a, twitter'e her zaman vakit bulunuyor.
Söyleyecek bir sözünüz mü var yanınızdaki arkadaşınızdan önce twitter'a yazmak daha cazip geliyor.
Peki ileride torunlarımız'Anneanne gençken nasıl biriydin?'diye sorduğunda'Facebook'a mı bak, tweetlerimi oku'mu diyeceğiz? İşte fütürüstik sorulara yanıtlar…
Bilişim ve teknoloji alanında çalışmalarıyla tanınan sosyal medya uzmanı M. Serdar Kuzuloğlu, internet girişimcisi Ersan Özer ve inploid.com sitesinin kurucusu Serkan Köse, merak edilenleri cevapladı.
'YAŞAM KAYDI'SİTELERDEKİ VERİLER TAŞINACAK
Serdar Kuzuloğlu, Facebook'ta biriken anıların gelecekte ne olacağı ile ilgili, şöyle konuştu:
'Facebook, Youtube gibi'yaşam kaydı'formunda hizmet veren siteler kullanıldığı her gün, bize dair barındırdığı veri kırıntılarıyla biraz daha vazgeçilmez hale geliyor. Diğer yandan da'veri taşınabilirliği'konusu gündeme geliyor.'
Gelecekte bütün sitelerin kendi istekleriyle ya da kanuni düzenlemelerle 'sahip oldukları kullanıcı verilerini sahiplerine istediği zaman vermek zorunda kalacağını' söyleyen Kuzuloğlu, 'Şu an bile Facebook ve Google başta olmak üzere pek çok sosyal ağda bu özellik zaten var. Taşınan bilginin bir diğer mecraya aktarılması da yeni sitenin teknik olarak desteklemesi durumunda son derece kolay bir işlem' dedi.
'GÜNDEME KAPILMA'HASTALIĞI
Twitter gibi sosyal mesajların verildiği ortamlarda, yeterince aktif olmamak da kimi zaman bir mahalle baskısının kurulması için önemli bir neden. Özellikle takipçi sayısı yüksek kişilerin, gündemdeki herhangi bir konu ile ilgili tweet atmaması takipçileri tarafından rahatsız edici bulunabiliyor. Kuzuloğlu, 'gündeme kapılmak' diye nitelendirdiği sosyal medya hastalığına atıfta bulunarak, şöyle diyor: 'Eminim bir süre sonra bu döngü kırılacaktır. Sosyal medya bize farklı sesleri duyabilmek, bireylerin kişisel dünyalarını tanımak için birçok fırsat sunuyor olsa da nedense genel eğilim herkesin kısır gündem hakkında bir şeyler söyleyerek yine geleneksel çerçeve içine tıkılıp kalmasına yol açıyor. Bu akıntıya kapılıp kapılmamak tamamen kullanıcının elinde olan bir şey.'
'HAYATIMIZDAN ASLA ÇIKMAYACAKLAR'
İnternet girişimcisi Ersan Özer ise, Facebook ve Twitter gibi uygulamaların da daha önceki birçok uygulama gibi 'çökebileceğinin' mümkün olduğunu, ancak yine de yeni talepler ışığında şekil değiştirmelerinin daha olası olduğuna işaret ederek, 'Sosyal ağlar kalıcı bir şekilde hayatımıza girdi ve asla çıkmayacak. Yok olmaları söz konusu değil. En fazla benzer uygulamalar ortaya çıkar. Ve bu uygulamalar, yalnızca belirli bazı konulara yönelik daha dar alanlara yönelik uygulamalar olacak' dedi. İnsan doğasının 'daha çok sosyalleşme isteği' içerisinde olduğunu belirten Özer, 'Bu durum kitlesel bir paranoyaya da dönüşebiliyor. İnsan daha fazla fikir sahibi, daha çok tanınma, tanıma ihtiyacı içerisinde' diye konuştu.
'KİMSENİN GEÇMİŞ İÇİN ZAMANI YOK'
inploid.com sitesinin kurucusu Serkan Köse, daha çok yeni nesil ile birlikte şekillenen bu uygulamaların, 'geçmişten çok geleceğe hizmet ettiğini', yeni neslin de tam olarak bunu talep ettiğini dile getirdi. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği gibi duyguların da Facebook, Twitter gibi uygulamalarla aynı hızla yayıldığına ve aynı hızla değiştiğine işaret eden Köse, 'Paylaşım o kadar hızlı ki kimsenin geçmişe dönecek zamanı yok. Öte yandan kimse geçmişi de merak etmiyor. Öyle bir sanal karmaşa içerisindeyiz ki bunun için vaktimiz de yok' dedi.
'BİLGİLERİNİZ ÖLDÜKTEN SONRA DA İTİNAYLA KORUNUR'
Öldükten sonra Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda bilgilerin var olmaya devam edeceğini ifade eden Köse, 'Öldükten sonra da Face hesabımız olacak. Koruma altına alınacak. Kısacası bu bilgiler hep kalacak. Size ait bilgilerinizi silen yeni şirketler kuruldu artık. Bu şirketler bir yandan hem bilgi kirliliğinin önüne geçiyor hem de özel hayatınızın, bilgilerinizin ne kadarının sosyal ağlarda var olacağı konusunda size yardımcı oluyor' diye konuştu. Bu yeni nesil şirketler, aynı zamanda 'Ailenizin bilgilerini tek bir yerde toplayalım. Öldükten sonra ne kadarının paylaşılmasını istiyorsunuz bize bildirin' gibi hizmetler de sunuyor.
GELECEĞİ BEKLEYEN HUKUKİ KAOS
Sosyal ağların gelecekti büyük hukuki kaosa da neden olacağını belirten Köse, şöyle konuştu:
'Artık yolda gördüğünüz her şeyi kaydedebileceğiniz Google Glass gibi, Microsoft'un göze yerleştirilen lensi gibi yeni teknolojilerle, özel hayata müdahale çok mümkün. Kendi habitatımıza yönelik bu müdahale, gelecekte hukuksal bir karmaşaya neden olacak. Bu karmaşa da bir tepkiye neden olacak ve yeni nesil bu uygulamaları, farklı bir şekilde kendi isteklerine uygun bir şekilde kullanacak.'