Bozdağ: Özal'ın ölümünü şüpheli buluyorum
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Semra Özal'ın, eşi 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın şehit sayılmasıyla ilgili talebini değerlendirerek, "Şüpheleri ortadan kaldıran kararı sonunda mahkeme verecektir.Mahkemenin kararı ne olur şu aşamada bilemiyoruz ama görev başında öldürülmüşse şehittir. Benim şahsi görüşüm de öyle" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ATO Kongre Sarayı'nda gerçekleştirilen Hüsn-i Hat Sergisi açılış töreni öncesinde gazetecilerin sorularını cevapladı. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın, eşinin şehit sayılması yönündeki talebinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, 'Ben şahsen Turgut Özal'ın ilk öldüğü gün de, bugün de normal bir şekilde ölmediğine, ölümünün şüpheli olduğuna inananlardanım' diye konuştu
Cumhuriyet Başsavcılığının iddianame düzenlemesinin, mahkemenin iddianameyi kabul edip yargılamaya başlama kararı almasının, bu konudaki şüpheleri daha da güçlendirdiğini vurgulayan Bozdağ, 'Kararı mahkeme verecektir. Şüpheleri ortadan kaldıran kararı sonunda mahkeme verecektir. Mahkemenin kararı ne olur şu aşamada bilemiyoruz ama görev başında öldürülmüşse şehittir. Benim şahsi görüşüm de öyle. Bu, mahkeme kararından sonra kesinleşecektir' ifadelerini kullandı.
TSK'nın çekilme sürecinde nasıl bir tavır izleyeceği, Valiliklerin yetkilerinin netleşmesine yönelik ne gibi çalışmalar yapıldığı sorusu üzerine Bozdağ, İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinde illerin güvenliğiyle ilgili bütün sorumluluğun, o ilin valisine verildiğine işaret etti. Bozdağ, 'Valinin, güvenlik güçleriyle bir asayiş veya terör sorununun çözümünün neticelendirilmesi konusunda daha fazla güvenlik gücüne ihtiyaç duyarsa, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden yardım isteyebileceğine ilişkin düzenleme vardır. Düzenleme 1996'dan beri yürürlüktedir. Yapılan bu yönde bir çalışma. Bunun usul ve esaslarının nasıl olacağına dair kanunda yer alan hükmün detaylandırılmasından ibaret bir çalışmadır' dedi.
Çekilme sürecinin takvimiyle ilgili soru üzerine Bozdağ şunları söyledi:
'Bir defa çözüm süreci, ismi üzerinde bir süreç. Bunun bir zaman alacağı muhakkaktır. Terör örgütü mensuplarının Türkiye topraklarını terk etmesi bu süreç içinde olacaklardan bir tanesidir. Bunan en kısa sürede tamamlanması arzumuz, temennimizdir.'
Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin soru üzerine ise Bozdağ, insanların düşüncelerini herhangi bir engele takılmadan ifade edebilmelerinin, hukuk devletinin gereği olduğunu söyledi.Düşüncelerin şok edici, rahatsız edici olabileceğini ifade eden Bozdağ şöyle konuştu:
'Herkesin kabul etmediği fikirler olabilir. Ne olursa olsun bunların bir biçimde ifade edilmesi, herkesin bu ifadelere saygı duyması doğru olandır. Ancak düşüncenin ötesinde küfürleri, hakaretleri, insanların kabul ettiği bir takım değerleri aşağılamayı fikir özgürlüğü olarak kabul edersek o zaman da fikir özgürlüğünün içine biz küfür özgürlüğünü, hakaret özgürlüğünü dahil etmiş oluruz. Fikir özgürlüğü ile küfür özgürlüğünü, hakaret özgürlüğü ile düşünce özgürlüğünü birbirinden ayırtetmekte fayda vardır. Sayın Say büyük bir sanatçıdır, biz kendisinin sanatıyla iftihar ediyoruz ancak söylediği sözler bu ülkede yaşayan insanların neredeyse tamamını rencide edecek nitelikte fikir özgürlüğü kapsamında bana göre değil. Değerlere karşı küfür niteliğinde sözler olarak kabul ediyorum. Mahkeme de böyle bir değerlendirmeye gittiği için ceza vermiştir. Kimse fikir özgürlüğü ile küfür özgürlüğünü birbirine karıştırmamalı.'
Kaynak: İHA
Cumhuriyet Başsavcılığının iddianame düzenlemesinin, mahkemenin iddianameyi kabul edip yargılamaya başlama kararı almasının, bu konudaki şüpheleri daha da güçlendirdiğini vurgulayan Bozdağ, 'Kararı mahkeme verecektir. Şüpheleri ortadan kaldıran kararı sonunda mahkeme verecektir. Mahkemenin kararı ne olur şu aşamada bilemiyoruz ama görev başında öldürülmüşse şehittir. Benim şahsi görüşüm de öyle. Bu, mahkeme kararından sonra kesinleşecektir' ifadelerini kullandı.
TSK'nın çekilme sürecinde nasıl bir tavır izleyeceği, Valiliklerin yetkilerinin netleşmesine yönelik ne gibi çalışmalar yapıldığı sorusu üzerine Bozdağ, İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinde illerin güvenliğiyle ilgili bütün sorumluluğun, o ilin valisine verildiğine işaret etti. Bozdağ, 'Valinin, güvenlik güçleriyle bir asayiş veya terör sorununun çözümünün neticelendirilmesi konusunda daha fazla güvenlik gücüne ihtiyaç duyarsa, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden yardım isteyebileceğine ilişkin düzenleme vardır. Düzenleme 1996'dan beri yürürlüktedir. Yapılan bu yönde bir çalışma. Bunun usul ve esaslarının nasıl olacağına dair kanunda yer alan hükmün detaylandırılmasından ibaret bir çalışmadır' dedi.
Çekilme sürecinin takvimiyle ilgili soru üzerine Bozdağ şunları söyledi:
'Bir defa çözüm süreci, ismi üzerinde bir süreç. Bunun bir zaman alacağı muhakkaktır. Terör örgütü mensuplarının Türkiye topraklarını terk etmesi bu süreç içinde olacaklardan bir tanesidir. Bunan en kısa sürede tamamlanması arzumuz, temennimizdir.'
Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin soru üzerine ise Bozdağ, insanların düşüncelerini herhangi bir engele takılmadan ifade edebilmelerinin, hukuk devletinin gereği olduğunu söyledi.Düşüncelerin şok edici, rahatsız edici olabileceğini ifade eden Bozdağ şöyle konuştu:
'Herkesin kabul etmediği fikirler olabilir. Ne olursa olsun bunların bir biçimde ifade edilmesi, herkesin bu ifadelere saygı duyması doğru olandır. Ancak düşüncenin ötesinde küfürleri, hakaretleri, insanların kabul ettiği bir takım değerleri aşağılamayı fikir özgürlüğü olarak kabul edersek o zaman da fikir özgürlüğünün içine biz küfür özgürlüğünü, hakaret özgürlüğünü dahil etmiş oluruz. Fikir özgürlüğü ile küfür özgürlüğünü, hakaret özgürlüğü ile düşünce özgürlüğünü birbirinden ayırtetmekte fayda vardır. Sayın Say büyük bir sanatçıdır, biz kendisinin sanatıyla iftihar ediyoruz ancak söylediği sözler bu ülkede yaşayan insanların neredeyse tamamını rencide edecek nitelikte fikir özgürlüğü kapsamında bana göre değil. Değerlere karşı küfür niteliğinde sözler olarak kabul ediyorum. Mahkeme de böyle bir değerlendirmeye gittiği için ceza vermiştir. Kimse fikir özgürlüğü ile küfür özgürlüğünü birbirine karıştırmamalı.'