Avukat Ülgen’den Savcılık Mütalaasına Tepki
Ergenekon davasında bazı sanıkların avukatı olan Celal Ülgen, savcılığın açıkladığı esas hakkındaki mütalaaya tepki gösterdi.
Ülgen, “KCK ve PKK sanıklarına kapılar olabildiğince açılırken, eski Genelkurmay Başkanı, rektörler ve aydınların üzerine cezaevi kapıları kapanmak isteniyor” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasında savcılık esasa ilişkin mütalaasını açıklarken, avukatlardan tepki geldi. Avukat Celal Ülgen, “İtirazlarımıza karşı henüz yeteri kadar delillerin irdelenmediği, hukuka aykırı delillerin ayrıştırılmadığı itirazlarımıza rağmen esas hakkındaki mütalaanın okunmasına geçildi. Gözlemliyoruz ki 96 sanığın sadece TCK’nın 314. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sadece örgüt üyeliğinden 5 yıl ile 10 yıl arasında hapsi istendi. Geri kalan bütün İrticayla Mücadele Eylem Planı davasından kalan, ayrıca birinci ve ikinci davada birleştirilen ve İnternet Andıcı davasından birleştirilen sanıkların tümüne 312. madde yani ‘hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirme’ suçu yükleniyor. Cumhuriyet savcılarının görüşü böyle. Delil olarak, cebir ve şiddetin kanıtı olarak sadece Alparslan Arslan’ın işlemiş olduğu Danıştay cinayetini gösteriyorlar. Çünkü hükümeti devirmek için cebir ve şiddetin ortaya çıkması gerekir. Sonuç olarak bir tarafta Danıştay cinayetini gerçekleştiren Alparslan Arslan müebbet hapse, öbür tarafta Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanlığı’nı yapmış İlker Başbuğ, İnönü Üniversitesi’nin rektörü Hilmioğlu, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal ve diğer askerlerin hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirmekten mahkum olması isteniyor. Buna kim inanır, zamanla göreceğiz. Şu anda bizim içinde bulunduğumuz yargı sisteminde Balyoz’da da bunu gördük, cumhuriyet savcılarının okuduğu esas hakkındaki mütalaa değildir. Şu anda Cumhuriyet savcılarının okuduğu 7-8 ay sonra göreceğimiz mahkeme kararının ta kendisidir” diye konuştu.
“Kamuoyu bu işten büyük infial duyabilir” diyen Ülgen, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı veya rektör hangi cebir ve şiddetle bunu gerçekleştiriyor. Bir tane gösterebilirler mi? Hangi aklı ve mantığı olan kişiye ‘Danıştay cinayeti hükümeti devirmenin cebir ve şiddet unsurudur’ diyebilir. Bir defa Danıştay cinayetinde yola çıkılış felsefesi, cinayeti işleme kastı, türban olayında karar vermiş bir mahkeme yönelme, nasıl olur da hükümeti devirmeye yönelik böyle bir cebir ve şiddet unsuru sayılabilir. Bunun takdirinin umarım kamuoyu yapacaktır. Üstelik içinde bulunduğumuz bu dönemde KCK ve PKK zanlılarına, sanıklarına kapılar olabildiğince açılırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin eski Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere rektörlerine, aydınlarına cezaevi kapıları üzerlerine kapanmak, beton dökülmek isteniyor. Halk buna ne diyecek bunu zaman gösterecek.”
Kaynak: İHA
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasında savcılık esasa ilişkin mütalaasını açıklarken, avukatlardan tepki geldi. Avukat Celal Ülgen, “İtirazlarımıza karşı henüz yeteri kadar delillerin irdelenmediği, hukuka aykırı delillerin ayrıştırılmadığı itirazlarımıza rağmen esas hakkındaki mütalaanın okunmasına geçildi. Gözlemliyoruz ki 96 sanığın sadece TCK’nın 314. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sadece örgüt üyeliğinden 5 yıl ile 10 yıl arasında hapsi istendi. Geri kalan bütün İrticayla Mücadele Eylem Planı davasından kalan, ayrıca birinci ve ikinci davada birleştirilen ve İnternet Andıcı davasından birleştirilen sanıkların tümüne 312. madde yani ‘hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirme’ suçu yükleniyor. Cumhuriyet savcılarının görüşü böyle. Delil olarak, cebir ve şiddetin kanıtı olarak sadece Alparslan Arslan’ın işlemiş olduğu Danıştay cinayetini gösteriyorlar. Çünkü hükümeti devirmek için cebir ve şiddetin ortaya çıkması gerekir. Sonuç olarak bir tarafta Danıştay cinayetini gerçekleştiren Alparslan Arslan müebbet hapse, öbür tarafta Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanlığı’nı yapmış İlker Başbuğ, İnönü Üniversitesi’nin rektörü Hilmioğlu, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal ve diğer askerlerin hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirmekten mahkum olması isteniyor. Buna kim inanır, zamanla göreceğiz. Şu anda bizim içinde bulunduğumuz yargı sisteminde Balyoz’da da bunu gördük, cumhuriyet savcılarının okuduğu esas hakkındaki mütalaa değildir. Şu anda Cumhuriyet savcılarının okuduğu 7-8 ay sonra göreceğimiz mahkeme kararının ta kendisidir” diye konuştu.
“Kamuoyu bu işten büyük infial duyabilir” diyen Ülgen, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı veya rektör hangi cebir ve şiddetle bunu gerçekleştiriyor. Bir tane gösterebilirler mi? Hangi aklı ve mantığı olan kişiye ‘Danıştay cinayeti hükümeti devirmenin cebir ve şiddet unsurudur’ diyebilir. Bir defa Danıştay cinayetinde yola çıkılış felsefesi, cinayeti işleme kastı, türban olayında karar vermiş bir mahkeme yönelme, nasıl olur da hükümeti devirmeye yönelik böyle bir cebir ve şiddet unsuru sayılabilir. Bunun takdirinin umarım kamuoyu yapacaktır. Üstelik içinde bulunduğumuz bu dönemde KCK ve PKK zanlılarına, sanıklarına kapılar olabildiğince açılırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin eski Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere rektörlerine, aydınlarına cezaevi kapıları üzerlerine kapanmak, beton dökülmek isteniyor. Halk buna ne diyecek bunu zaman gösterecek.”