Türbeden Çalınan Nacak Aranıyor

Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Mahsenli beldesinde Mahsenli Ali Efendi'nin türbesinden çalınan nacağın bulunması için çalışma yürütülüyor.


Belde Belediye Başkanı Kadir Petek, gazetecilere yaptığı açıklamada, 1841-1951 yılları arasında yaşayan ve 110 yaşında vefat eden Mahsenli Ali Efendi'nin Horasan erlerinden olduğunu, Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli gibi tasavvuf ehlinin düşünce kökünden geldiğini söyledi.

Mahsenli Ali Efendi'nin kabrinin beldelerinde olduğunu dile getiren Petek, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile çeşitli kuruluşların desteğiyle her yıl anma törenleri düzenlendiğini anımsattı.

Törenlere Türkiye'nin çeşitli illerinden binlerce kişinin katıldığını belirten Petek, Mahsenli Ali Efendi'nin türbe şeklindeki kabrinde bulunan ve onun hocasının hediye ettiği nacağının 28 Temmuz'da çalındığını tespit ettiklerini, bulunması için yaklaşık 3 aydır çalışmaların sürdüğünü anlattı.

Petek, Mahsenli Ali Efendi'nin manevi nişanı olarak bildikleri nacağın bulunması için emniyet ve jandarma birimlerini harekete geçirdiklerini kaydederek, şu bilgileri verdi:

"Nacak, 25 yıl önce derneğimiz vasıtasıyla koruma yapılıp kabrinin yanındaki duvara asılmış vaziyetteydi. Gelen ziyaretçilere gösteriliyordu. Ramazan ayının 20| günü sabahı nacağın çalındığını tespit ettik. Emniyet ve jandarma birimlerine intikal ettirdik. Parmak izi araştırması yapıldı ancak bir ize ulaşılamadı. Profesyonelce bir hırsızlık olayı olduğunu düşünüyoruz. Nacağın koruma camı ve sapını tutan çelik halatlar profesyonel bir şekilde kesilmiş. Kaç kişi olduklarını bilmiyoruz. Güvenlik güçlerimizin istihbarat birimleri o günden beri çalışmalarını yürütüyorlar. Belde halkı olarak biz de nacağın bulunması için her yerde araştırmalarımızı sürdürüyoruz."

Nacağın manevi bir değerinin olduğuna işaret eden Petek, şöyle konuştu:

"Mahsenli Ali Efendi'nin, Çorum'da yaşamış olan hocasından kendisine emanet edilen, bir nevi nişan olarak görülen, manevi değeri çok yüksek olan nacak, yaklaşık 25 yıldır da türbesinde koruma altında sergileniyordu. Nacağını yaşamı boyunca sürekli yanında tutmuş. Osmanlı Devleti zamanında savaş çıktığında, nacağı bulunduğu odanın en yüksek tavanına asıp, savaş bitene kadar orada tutarak dua edermiş."

Kaynak: AA