'Türkiye Hala Gazete Okuyor,ABD Tablet'

Kanadalı sanatçı Anita Kunz, Zaman gazetesinin düzenlediği +1 T Gazete Tasarım günleri için Türkiye’ye geldi

30 yıldır medya dünyasıyla çalışan ve Time,Rolling Stone, Vanity Fair, New Yorker, GQ, New York Times, Sports Illustrated, Newsweek ve Atlantic Monthly gibi gazete ve dergiler için sayısız çizim ve kapak hazırlayan Kunz ile medya dünyasındaki değişimleri, ortak sıkıntıları ve kariyerini konuştuk. Kunz, hâlâ yazılı basının yaygın olduğu Türkiye 'deki piyasanın, 'sağlığını koruduğunu ' düşünüyor.

Kaç yıldan bu yana medya dünyasıyla çalışıyorsunuz?

30 yıl oldu. Henüz üniversitede öğrenciyken dergilere iş başvuruları yapıyordum.


Bağımsız bir sanatçı olmanıza rağmen neden ilk olarak medya ile çalışmak istediniz?

Ben küçük yaşlardayken çizerlik yapan bir amcam vardı. Bir gölün kenarında, doğayla iç içe yaşayan bir insandı. Sadece sanatçı değil, aynı zamanda bu işin eğitimi veren, sanatı daha büyük amaçlar için yapan biriydi. Ben ondan ilham aldım ve sanatı sadece süsleyici bir öğe olarak değil, fayda sunmak için kullanma düşüncesini benimsedim.

Medyada olma fikri bu yüzden hoşuma gidiyor. Çünkü yorumda bulunabiliyorum, sosyal, politik, kısaca kamuoyunu ilgilendiren konulara değinebiliyorum.

Time dergisi ve New York Times gazetesi için birçok çizim ve kapak hazırladınız. Milyonların baktığı kapakları hazırlamak nasıl bir his?

Aslına bakarsan buna hiç dikkat etmiyorsun. Yaptığın işe o kadar odaklanmış oluyorsun ki, insanların ne düşüneceği hakkında aklımdan bir şey geçmiyor. İlginç bir durum aslında. Time için çalıştığım zamanlarda, beni Çarşamba günleri, öğleden sonra beş gibi ararlardı. O esnada diğer tüm işlerimi bırakıp benden istenen kapağa odaklanmak zorunda kalıyordum. Çizimleri tamamlayıp, gerekirse gece yarılarına kadar çalışarak bitirdiğim işi ertesi gün göndermem gerekiyordu. Kapağı hazırlama telaşında insanların ne düşüneceğini değil, sadece zamanında işinizi teslim etmeyi düşünüyorsunuz.


Peki her seferinde sizden spesifik bir konu hakkında kapak hazırlamanızı isterlerken, siz nasıl bir çizim yapacağınıza neye dayanarak karar veriyorsunuz?

Çizimin nasıl olacağını belirleyen ana etken kapağın konusu. Size ya bir taslak gönderirler ya da konu hakkında bilgi verirler ve siz bunun üzerinde düşünmeye başlarsınız. Hızlı taslak ve çizimler hazırlayıp karşı tarafa gönderirsiniz. Bir tanesini beğendiklerinde, bu sefer boyama işlemine geçerim. Önemli olan çok hızlı çalışabilmek. Biraz korkutucu bir süreç ve adrenalin son derece yüksek. En kısa zamanda yapmalısınız ve iyi olmalı.

Dergi ve gazeteler için istenen çizimlerin ne kadar sürede hazır olması gerekiyor?

Time için çalışırken benden haftada bir çizim isterlerdi ve bir gün vaktim olurdu. New York Times 'ın çizimleri için birkaç saatiniz var. Rolling Stones dergisi için iki haftada bir çizim yapıyordum. Kısaca dergi ve gazeteler için bu süre değişiyor ve birkaç saat ila birkaç hafta aralığında oluyor.

Büyük basın organlarıyla çalışmak nasıl bir ilişki gerektiriyor? Nasıl bir güven ilişkisi kuruyorsunuz?

Büyük kuruluşlarla mutlaka bir ilişki kurmanız gerekiyor. Kanada 'da bir dergide çalışmaya başladığım zaman, sanat yönetmenliğmi Fred Woodward yapıyordu. Tanıdığım en iyi sanat yönetmenlerinden biridir. Washington 'ın beni tanımasında önemli rol oynadı. Yavaş yavaş çalışmalarım takip edilmeye ve büyük basın kuruluşlarıyla ilişki kurmaya bu şekilde başladım. Öğrendiğim en iyi şey, ne kadar iyi olursanız olun, size verilen sürede istenilen işi yetiştiremiyorsanız bu işi yapmayı unutmanız gerektiği. Problemleri çözebiliyor olmalı, okuyucudan az da olsa anlamalısınız. Kariyerime baktığımda, mesleğe Kanada 'da bir dergide başladım ama bir yıl içinde birden çok dergi ve gazete ile çalışmaya başlayarak birçok ilişki kurdum. Hem karşılıklı ilişki hem de sizi sektöre bağlayan insanlar önemli birer faktör.

İnsanların çizdiklerinize tepkileri nasıl oluyor? İyi veya kötü bir örnek verebilir misiniz?

Belki çok ilginç gelebilir ama ben tamamen yalnız çalışıyorum. Stüdyomda çok vakit geçiriyorum. Hazırladığın bir kapak yayımlandığı zaman genelde tepkileri fark etmiyorum. Birileri yaptığım çizim hakkında konuşyor olsa da ben bir diğerine geçmiş oluyorum... Bir örnek vermem gerekirse gemnliğimden olumsuz bir tane anlatabilirim. Kanada 'da Radio Guide adlı bir dergi için çalışıyordum. Kapağa uzuvları biraz bükülmüş bir kadın çizdim, bazen yaptığım bir şey bu. Derginin yayımlanmasının ardından biri beni aradı ve o sayının engellileri anma haftasına denk geldiğini söyledi. Ama bu benim aklımdan bile geçmemişti.

ABD 'li basın kuruluşları için çalıştığımda bir şeyi açıkça görüyorum: Ülke sağ ve sol arasında ciddi anlamda kutuplaşmış durumda. Bu yüzden solcu bir şeyler çizeceksem daha dikkatli oluyorum mesela. ABD 'de sağ, coğrafi olarak merkezde yer alıyor. Solcular ise doğu ve batı yakasında, sahil kentlerinde toplanıyor. Genel eğilim böyle.

Hazır konu açılmışken, Obama hakkında ne düşünüyorsunuz?

Obama, aşırı solcu kabul edilen biri. Ama ben onu kesinlikle öyle görmüyorum. Bana kalırsa 'normal ' biri (gülüyor). Ben Kanadalıyım ve Kanada 'da büyüdüm. Kanada çok liberal bir ülke olarak biliniyor. ABD 'de ise Obama nasıl aşırı solcu görülüyorsa, sağcılar da aşırı sağcı. Aşırı dindarlar. Eğer birisine liberal derlerse, bu bir hakaret kabul ediliyor.


Obama 'yla tanıştınız mı?

Hayır! (gülüyor). Bu çok inanılmaz olurdu.

İnsanların yüzlerini içeren kapak yaparken, onları sadece oldukları gibi mi çiziyorsunuz yoksa eleştirisel olarak yaklaşıyor musunuz?

Eleştirmeyi değil ancak fikirleri severim. Fikirler beni her zaman harekete geçirir. Bir şey üretmeden önce, ilk olarak fikirler hakkında düşünürüm. İlginç bir konsept ortaya çıkarabilmek çok önemli. Sadece bir ürün ortaya çıkarmak yerine ona bir şeyler katabilmek önemli. Sadece düz olarak sunmamak, her zaman daha iyi bir şey ortaya çıkarmaktır. Fakat yaptığınız şeyin beğenilmesi de çok önemli. Ancak telif hakkıyla ilgili o kadar çok sorun yaşanıyor ki, çizimini yapacağım kişinin bir sadece bir fotoğrafından yararlanarak bunu yapamıyorum. Çok sayıda fotoğrafına bakıp çalışmam gerekiyor. Biraz karmaşık ve zor bir durum.

Telif hakkı sorunu görüldüğü kadarıyla dünyanın her yerinde büyük bir sorun. Siz çalışmalarınızı korumak için nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Yoksa belli prensipler ve iş ahlakı hala geçerli mi?

Bu şu anda gerçekten çok geniş kapsamlı bir konu. İnsanların birçoğu birçok şeyin bedava olmasını istiyor ve interneti her şeyi bedavaya çeviren bir platform olarak görüyor. Tüm ülkeleri kapsayan bir telif hakkı koruma yasası olduğunu da zannetmiyorum. Ben, Washington 'daki Konre Kütüphanesi 'yle birlikte çalışıyorum. Sanırsam dünyanın en büyük kütüphanesi orası. Kütüphaneye çalışmam bana bir nevi sigorta sağlıyor. Birisi bir çalışmamı çalmaya kaltığımda avukatım çıkarak o eserin kütüphaneye ait olduğunu belirtiyor. Ancak bu yeterli olmayabiliyor. Kısa bir süre önce başıma gelen olay buna bir örnek. Hoparlör üreten bir firma için çizimler yaptım ve imzaladığım sözleşmede, çizimlerin iki yıl boyunca kendilerine ait olduğu ve bu süre içinde kendileri dışında kimsenin kullanamayacağı konusunda madde koyduk. Bugün internete girdiğimde yaptığım çizimlerin başka firmaların reklamlarında kullanıldığını görüyorum. Kısaca bu sorunu her yerde yaşıyoruz.

Bir kereseinde Lawrance Lessig (ABD 'li ünlü siyasi aktivist ve yazar) bir konferansta konuşmasını izledim. Küçük çocuklara internetin tamamen özgür olduğunu, oradaki her şeyi serbestçe kullanabileceklerinin öğretilmesi gerektiğinden bahsetti. Ama tam tersine, orada bulduklarına saygı duymaları gerektiğinin öğretilmesini tavsiye etmeliydi. İnsanlar düşünmeden bu sözleri alkışlamaya başladı ve ben şok geçirdim. İnsanlar nelerin zarar verici olabileceğini gerçekten düşünmüyor.


Peki insanları bu konuda bu kadar rahat kılan sebep ne olabilir?

İnsanlar internette olduğu sürece bir şeye sahip olabileceklerine inanıyor. Bu konuda hiç kafa yorduklarını bile düşünmüyorum. Bugün ABD 'de, örneğin New York 'ta, telif hakkının tamamen ortadan kaldırılması gerektiğine inanan akademisyenler var. Ancak bu çok zarar verici olurdu. Telif hakkı, benim gibi küçük insanların, bireysel sanatçıların ve küçük şirketlerin hayatta kalmasını sağlayan şey. Eğer bir iş yapamazsak o zaman orijinallik kaybolur ve ortaya karmaşa çıkar. İnsanlar sağdan soldan bulduklarını bir araya getirmeye başlar. Ortada orijinallik diye bir şey kalmaz. Bu durum günümüzde gazeteler için de çok büyük bir sorun. Bir yanda hayatlarını haber için riske eden muhabirlerine para ödeyen New York Times var ve haberleri bir araya getirerek sunan Huffington Post var. Bu da bir sorun çünkü karşınızda özgün muhabirlik görmüyorsunuz.

Huffington Post kısa bir süre önce Pulitzer Ödülü alan ilk internet gazetesi oldu. Genel olarak bu gazeteye bakışınız nasıl peki?

Bunu bilmiyordum. Ama sanırım ödülü alan muhabirleri kadrolu çalışanları. Eğer Huffington Post, yasal bir şekilde ödeme yaptığı çalışanları olmadan hayatta kalamaz. Bu karşımızdaki büyük tablonun bir parçası. Çizerler, fotoğrafçılar, editörler, kısaca herkes yaptığı iş için adil bir ücret almalı. Sonuçta haberleri bir araya getirdiğinizi varsayalım. Yine yapacağınız şey orijinal kaynaklardan yararlanmak. Bence Arianna Huffington (Huffington Post Medya Grubu 'nun Başkanı) çok akıllı bir kadın. Ama karmaşık bir konu, nereye varacağını göreceğiz. Eğer David Wood (Pulitzer Ödülü 'nü kazanan muhabir) Huffington Post 'tan maaş alan biriyse bu iyi bir gelişme.

Bu konuda değinilmesi gereken birçok nokta var. Örneğin, San Francisco 'da Corbus Images 'ın bir sergisine gittim. Hayatını savaş alanlarında riske atan fotoğrafçılar dahil, birçok foto muhabirin çektiği harika kareler gördüm. Ancak hepsinin altında 'Corbus Photography ' yazıyor. Bence bu trajik bir durum. Bencillik herkesin kaybetmesine neden oluyor.


Günümüzde karikatürlerin mi yoksa yazının mı ifade özgürlüğünden daha rahat faydalanabildiğini düşünüyorsunuz?

Bir çizim, uzun bir makaleden daha eleştirisel olabilir. Tek bir görüntü, birçok renk içerebilir. Bu yüzden çizimleri sevmeyen pek çok insan da olabilir. Ancak benim kariyerimde geride bıraktığım son 15 senede gördüğüm bir şey varsa, o da ifade özgürlüğün iyice kısıtlandığı. Geçmişte çok daha fazla editoryal özgürlüğe sahiptim. Şimdi bu söz konusu değil.

Bu durumun nedeni ne?

Bunun birçok nedeni olabilir. Bilginin büyük kısmı internete akıyor. Birçok gazete ve dergi endişeli ve hatta gelir kaybı yaşadıkları için korku içindeler. Bulabildikleri tüm inanlara; muhabirlere, okuyuculara ihtiyaçları var. Bir endişe ortamı hakim ve içine bulunduğumuz ortamı şekillendiriyor. Bugün, ABD 'li kuruluşlarla iş yapmaktan eskisi kadar gururlu değilim. ABD 'deki piyasa şirketlerin sahip olduğu bir ortam. Medyanın yayımlamadığı o kadar çok şey var ki... Özellikle ABD medyasında şavaşla ilgili görüntüler, mesela savaş bölgesinden gelen tabutları göstermeye izin verilmiyor. Bunları Kanada 'da izliyorsunuz ama ABD 'de görmüyorsunuz. Kanada 'da daha fazla ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyorum.

Düşüncelerinizi yazarak değil ama çizerek ifade edebilmek nasıl bir his veriyor?

Bugüne kadar çizmekten başka bir şey yapmadım. Küçüklüğümde iyi bir çizer değildim. İlk çalışmalarım utanç verici bile diyebilirim. Onları öğrencilerime gösteriyor ve yapmak istedikleri şeyin çalışmaya dayandığını söylüyorum. Çok basit bir formül: Ne kadar çok çizerseniz o kadar iyi bir çizer olursunuz. Bir yeteneğiniz var ve durum bundan ibaret. İnsan beyni öğrendiği bir şeyi köreltebilir, bir geçit açarak ona ayrı bir yer de oluşturabilir. Sanırım ben de bunu yaptım. Bu kadar uzun süreden beri çizimle uğraşmak, benim için bu işi son derece kolay ve rutin kıldı.

Geçmişte Türkiye 'de politikacılar hakkında çizilen karikatürler nedeniyle bazı sıkıntılar yaşandı. Siz kariyerinizde benzer olaylara tanık oldunuz mu?

Büyük bir sıkıntı olmadı. Kanada veya ABD 'de, politikacılar karikatürleri fazla takmıyor. Ama aklımda farklı bir örnek var. Çok iyi bir karikatürist olan Barry Blitt, New Yorker 'da birçok tartışmalı kapağa imza atmıştır. Bir keresinde, Kanadalı medya patronu Conrad Black hakkında komik bir çizim yapmıştı. Black, bir Cadillac içinde cehenneme direksiyon sürüyordu. Black çıldırdı ve Blitt 'i dava etmekle tehdit etti. Ama büyük bir olay olmadı. Bir keresinde de yine çok iyi bir çizer olan Steve Brodner, Martha Stewart (ABD 'li yazar ve televizyoncu) hakkında bir karikatür çizmişti. Stewart onu bu yüzden arayıp bayağı bir bağırmış. Karikatürde, Stewart birbirinden ucuz Noel hediyeleri arasında gösteriliyordu.

İnternet haberciliğinde fotoğrafın okuyucunun ilgi çekmesi için çok önemli olduğunu biliyoruz. Sizce gazeteler ve haber siteleri çizerler çalıştırmalı mı?

İnsanlar çizerler olarak yaptığımız işi gerçekten beğeniyor. Ancak çizerlere çok az değer verildiğini görüyorum. Bunun kesin nedenini gerçekten bilmiyorum. Yazı yazanlara, 'sadece oturup yazıyorsun ' deniyor. Çizenlere de 'sadece oturmuş çiziyorsun, nesi zor olabilir ki ' deniyor. Ancak çizimlerin ve güzel fotoğrafın çok ilgi çektiği şüphesiz.

Türkiye 'deki basına göz atma şansınız oldu mu? Genel görüşünüz nedir?

Bence Türkiye 'deki ortam oldukça 'sağlıklı. ' İnsanlar hâlâ gazete okuyor. Bunu ABD toplumunda görmek zor. Birçok kişi artık tabletlere odaklanmış durumda.

Kısa bir süre önce hayatını kaybeden ABD 'li bilim kurgu yazarı Ray Bradbury e-kitapları sevmediğini söyledi. Sizce bu teknoloji yeni nesile nasıl bir etki yapacak?

Kestirmek güç. İki yaşındaki çocukları tabletleri kurcalarken görüyorsunuz. Yeni nesil buna nasıl adapte oluyorsa ben de hâlâ kitap okumaya devam ediyorum. Fiziksel kitabı okumaktan hoşlanıyorum. Çünkü bir kapağı, yüzü var. Ayrıca okumak daha keyifli. E-kitap 'ta parmağınızla ekranı aşağı çekip duruyorsunuz.

New York Times bir gün gazete çıkarmayı kesebilir mi?

Bunu kestirmek çok güç.

Blog sayfanızda kürk giymeyi eleştiren çizimler gördüm. Bu konuda bir hassasiyetiniz var gibi?

Hayvanları ve doğayı çok seviyorum. Doğa bana ilham veiyor. Ormanda bir evim var ve orada vakit geçirmeyi çok seviyorum. Ayrıca bir kedi ve köpeğim var. Çok iyi anlaşıyorlar. Hatta kedinin patronluk yaptığını söyleyebilirim.